Donald Trump faşist mi?
3 Kasım başkanlık seçimlerinin giderek daha tehlikeli hale gelen hazırlık sürecinde bu soru, benim de dahil birçok insanın aklında. Dört yıl önce Trump ilk defa seçildiğinde kendimi böyle bir ihtimale hazırlamak için Alman ve İtalyan faşizmi üzerine okuma yaptım. Tarihsel karşılaştırmalar yapmak zor olsa da –Hitler ve Mussolini’nin iktidara gelişi neredeyse yüz yıl önce gerçekleşti- bazı çarpıcı paralellikler bulunuyor. Bunlar aşağıdaki gibidir:
Korku ve nefretin stratejik yayılımı – Faşist proje kendisini, görünüşte toplumun/ırkın saflığını ve ulusun hayatta kalmasını tehdit eden iç ve dış düşmanların karşıtı olarak tanımlar. Faşist propaganda şeytanlaştırma, canavarlaştırma ve dezenformasyonu Diğerlerine karşı nefreti yaymak ve şiddeti meşrulaştırmak için kullanır. Komplo teorileri bu aşırılığı besler. Tanıdık geliyor mu? Avrupalı faşistler siyasal iktidarı güvence altına almak için komünist korkusunu canlı tutmaları gibi Trump yönetiminin şu anki öcüsü de antifa’dır. Adalet Bakanlığı geçenlerde New York City, Portland ve Seattle’ı muhtemelen federal mali desteğin muhtemel çekilmesine tabi olan “anarşist yargı merciileri” olarak adlandırdı.
Demokratik kuruluşların çökertilmesi ve bozulması – Trump’ın devlet kurumlarına ve kuruluşlarına amansız saldırısı ister onları boşaltarak, isterse de kendi dostlarını yerleştirerek, görevlerini değiştirerek veya bu üçünün birleşimi yoluyla olsun, anayasal demokrasinin temellerini zayıflatmaya çalışıyor. Postane bile seçmenlerin baskılanması için bir araç olarak devreye sokuldu ve Ruth Bader Ginsburg’un ölümüyle birlikte anayasa mahkemesinin bağımsızlığı büyük tehlikeye girdi. Nazi Almanyası ve Mussolini İtalyası’nda muhafazakarların gizli anlaşması, faşistlerin devleti ele geçirmesinin ön koşuluydu. Birkaç istisna dışında Cumhuriyetçi Parti büyük ölçüde Trump’ın gönüllü ortağı oldu. Partinin son başkanlık kongresinde iyi niyetli platformun yerini alan kısa karar, “Cumhuriyetçi Parti Başkan’ın önce Amerika gündemini coşkuyla destekledi ve desteklemeye devam edecek” der.
Eleştirel düşüncenin sınırlarını köreltmek – Mussolini iktidarında yaşayan İtalyan akademisyen ve yazar merhum Umberto Eco, Ur-Fascism veya Ebedi Faşizm olarak adlandırdığı [şeyde] dilin manipüle edilmesinin önemli rolünün altını çizer. “Nazi veya Faşist okul kitapları karmaşık ve eleştirel akıl yürütme araçlarını sınırlamak için fakirleştirilmiş bir kelime dağarcığından ve basit bir sözdiziminden yararlandı” diye yazdı. İngili akademisyen Stephen Clingman’a göre Trump’ın söylemini kasıtlı olarak basitleştirmesinin ve anlamın temellerine saldırmasının etkileri internet ve sosyal medya tarafından birçok kez karanlık bir şekilde çoğaltılıyor.
Paramiliterler ve paralel polis – Nazilerin kötü şöhretli paramiliter Kahverengi Gömleklileri ve Mussolini’nin Kara Gömleklikeri iktidar yürüyüşlerinde düşmanlarının kökünü kazımak adına terör saçtı. Devletin kontrolünü ele geçirdikten sonra faşist liderler kirli işlerini gerçekleştirmek için yerleşik hukuk ve idare organlarının dışında özel polis güçleri oluşturdular. En çok korkulan Gestapo bir örnektir.
Aşırı Sağa Yeşil Işık
ABD henüz bu noktada olmasa bile, Trump’ın silahlı beyaz ırkçı ve antisemitik milliyetçilerle olan samimi ilişkisi Aşırı Sağ Vigilantizmine tehlikeli bir yeşil ışık yakıyor. Wisconsin, Kreosha’da iki protestocuyu öldürmek ve birini yaralamakla suçlanan 17 yaşındaki tetikçi Kyle Rittenhouse’a sağcı medyanın kahramancasına tapınmasını kolaylaştırdı. Milis üyeleri, yerel polis güçleri ve eski askerler arasındaki bağlantılar ve kesişmeler, yaklaşan başkanlık seçimine itiraz edilmesi halinde beyaz olmayan ve ilerici protestocu topluluklara yönelik şiddet riskini güçlendiriyor.
Paralel ve yarı-askeri bir güç olarak Sınır Devriyesi’ni örgütlemek ve konuşlandırmak belki de en uğursuz pre faşist gelişmedir. Irkçılık ve vahşet sicili olan özel taktik birimi BORTAC demokratların yönettiği sığınak niteliğindeki şehirlerde belgesiz göçmenleri acımasızca takip etmek için Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Birimi (ICE) ile birlikte çalıştı. Bu yaz BORTAC ajanları Portland, Oregon’daki protestoculara polis tarzında gözdağı verme [olayına] dahil oldular. ABD ve Meksika arasındaki duvarla özetlenen bir sınır çizgisi fikri, Sınır Devriyesi’nin toprak ve kıyı sınırlarımızın 100 mil içersindeki daha geniş bölgelerde zaten fazladan anayasal yetkilere sahip olduğu gerçeğini gizler. Bu bölgeler ABD nüfusunun üçte ikisinin yurdudur.
Bu gibi gelişmeler Trump’ın bir faşist olduğu anlamına gelir mi? Faşizm uzmanı Jason Stanley soruyu bu şekilde çerçevelemenin pek yararlı olmadığını ileri sürüyor. Trump’ın “halihazırda var olan faşist güçleri daha da güçlendirdiği” doğru olsa bile bu güçlerin Trump ile başlamayan ve onunla da sona ermeyecek uzun bir geçmişleri var. Hem muhafazakarlar hem de liberaller ırkçı hapishane-sanayi kompleksinin kuvvetlenmesinde ve göçmenlere saldırılarda suç ortağıdır. Hiper militarizasyon ve sürekli savaş için kongre desteği büyük ölçüde iki partinin rızasına dayalı bir mesele olmaya devam ediyor.
Trump yönetiminde, açık bir faşist olmaya belki de en yakın kişi çocukları toplama kamplarına hapsedecek olan 2018 [tarihli] sınırda aile ayırma politikasına öncülük eden, kıdemli danışman Stephen Miller’dır. Uygulama sona erdirilmeden önce 3000 çocuk ailelerinden ayırıldı ve Miller 25 000 çocuğu daha ayırmak istemişti. Muhtemelen sadece göçmenlere karşı değil, daha sert ve baskıcı ve yaygın önlemler için nabız yoklaması yapıyordu.
Yaşadığım ahlaki evrende, çocukların kafese kapatılması Trump’a oy vermemek için bir nedendir. Ancak faşizm tarihinin bize öğrettiği derslerden biri, geleneksel olarak “iyi insanların” kötü şeylere hevesli olduğudur. Alman Nazi Partisi en yüksek oy aldığı dönemde oyların yüzde 37’sini elde etti. Trump’ın tabanı benzer bir büyüklükte.
Amerika’da faşizmin güçlenmesini durdurmak için Trump ve Cumhuriyetçi müttefiklerinin çınlayan bir yenilgisi gereklidir ama yeterli değildir. Örneğin Biden yönetiminin Sınır Devriyesi ve ICE’nin görevinin asıl amacından sapmasına son vereceğinin bir garantisi yok. Demokrasimizi tehdit eden faşist güçleri ortadan kaldırmak için, şimdi ve gelecekte, sürekli ilerici bir politik baskı gerekecek.
[Bu yazı ilk defa Portside web sitesinde yayımlandı. SP sitesinden alınarak Ekin Değirmenci tarafından PolitikYol için çevrilmiştir.]