Salı, Mart 19, 2024

Haftanın Çevirisi | Dünya, ilaç tekellerinin COVID-19 ile mücadele etmenin tek yolu olmadığını gösterebilir – Prabir Purkayastha

Trump, COVID-19 salgınını korkunç yönetmesinden sonra, Gilead’in bütün remdesivir stoklarını saklayarak azalmakta olan seçim şansını arttırmaya çalışıyor.

Bu makale Independent Media Institute’in bir projesi olan Newsclick ve Globetrotter ile birlikte yazılmıştır.

ABD, Gilead’in remdesivir stokunun neredeyse tamamını satın alarak bu COVID-19 ilacının dünyanın herhangi bir yerinde erişilebilir olmasını neredeyse imkansız hale getirdi. Trump, Amerika’yı yeniden hasta hale getirdikten sonra yönetiminin başarısızlığını Gilead’in önümüzdeki üç aylık üretimini, dünyanın geri kalanına hiçbir şey bırakmadan satın alarak telafi etmeye çalışıyor.

Bu, ABD’de ve dünyada Big Pharma’ya karşı önceki ilaç lisansı savaşında, Gilead’in patentini ve ilacı yerel olarak üretmek için zorunlu lisanslar yayımlamasını kırmak için on yılı aşkın bir süredir belirgin bir şekilde öne çıkan Hindistan ve diğer ülkeler için [sorunu] gittikçe acil hale getiriyor. Birçok ülkenin patent yasaları ve Dünya Ticaret Örgütü’nün 2001 Doha Bildirgesi’nin acil sağlık durumu veya bir salgın sırasında zorulu lisanslama için açık hükümleri var. COVID-19 açıkça her koşulu sağlamaktadır.

1 Temmuz’da ABD, tek bir günde 50 000’den daha fazla yeni COVID-19 vakasına ulaştı ki bu dünya genelinde o güne ait 218 000 yeni vakanın yüzde 23’üdür ve COVID-19 salgını ile nasıl mücadele edilmemesi konusunda ABD’yi küresel bir lider haline getirmiştir. 1 Temmuz itibariyle, Brezilya ve Hindistan yeni vakalarda ikinci ve üçüncü sıradaydı.

Remdesivir, ilaç denemelerinde virüs enfeksiyonu ile mücadelede biraz fayda gösteren tek ilaçtır. Remdesivir, virüsün insan vücudunda replikasyonunu azaltarak çalışır ve bu hastanın hastanede  kalma süresini yaklaşık yüzde 25 oranında azaltmaya yardımcı olur. Eğer hasta, oksijen desteği veya ventilasyona ihtiyaç duyarak daha ciddi bir aşamaya ilerlerse remdesivir çok yardımcı olmaz. Burada, dexamethasone gibi antienflamatuar ilaçlar önemli hale gelir. Klinik deneylerde dexamethasone, COVID-19 hastalarının tedavisinde etkili olmuştur, ve remdesivirden farklı olarak enfeksiyonun kendisi ile savaşmak yerine enfeksiyondan kaynaklanan akciğer iltihabını azaltarak çalışır. Dexamethasone patent dışıdır ve düşük maliyetlerle yaygın şekilde elde edilebilir.

Ancak remdesivir bulaşıcı dönemi azaltırsa, yalnızca enfeksiyon kapan hastalar için faydalı olmaz, aynı zamanda toplum için de yararlıdır. Hastanın bulaşıcı dönemini azaltarak virüs aktarım oranını düşürür.

Ucuz AIDS ilaçlarına erişim mücadelesinden sonra, sıradaki büyük mücadelenin COVID-19 ilaçları ve aşıları üzerinden yapılacağını daha önce iddia etmiştim. ABD, Dünya Sağlık Örgütü’nde bütün ilaç ve aşıların ortak bir patent havuzuna konması ve bütün ülkeler için makul maliyetlerden ulaşılabilir olması gerektiği önergesine karşı çıkan tek ülkeydi.

ABD’nin itiraz etme nedenini biliyoruz. Salgına karşı mücadelede ilaç ve aşılar üzerinde kontrol sağlamak istiyor. Nedenlerden biri, ABD vatandaşlarının, Trump yönetimi COVID-19’a karşı mücadelede sefil bir şekilde başarısız olsa bile, Trump’ın ilaç sağlayarak kendileriyle ilgilendiğini hissetmesini sağlamaktır. İkinci nedeni Trump’ın dünyanın geri kalanı için ilacı kontrol ederek onlarla pazarlık edebilecek ve ABD’nin kaybettiği küresel hegemonya olma statüsünü yeniden kazanmaya çalışacak olmasıdır.

Bu adımla birlikte, ABD COVID-19 aşılarıyla ilgili niyetini de açıkladı. ABD, Operation Warp Speed’in bir parçası olarak, aşı geliştirmeyi desteklemek için beş şirketi 13 milyar dolar ile destekledi. Bu beşliden birisi ABD’li bir biyoteknoloji şirketi olan Moderna’dır ve mevcut aşı denemelerinde önde gelen firmalardan biridir. ABD tarafından desteklenen diğer dört [şirket] AstraZeneca (Oxford University konsorsiyumu); Johnson & Johnson; Merck; ve Pfizer BioNTech ortaklığıdır. Bu aşılardan herhangi birisi başarılı olur ve diğerleri olamazsa ABD’nin remdesivir örneğinde COVID-19 ilacıyla yaptığı gibi o aşıyı koruyacağını bekleyebiliriz. Neyse ki dünya için, Dünya Sağlık Ögütü’nün devam eden klinik araştırmalar listesinde toplam 17 aşı ve hazırlığı devam eden 132 aşı bulunuyor.

ABD’nin remdesivir stokunun neredeyse tamamını satın almasının dışında, remdesiviri ihtiyacı olan herkes için erişilebilir kılan diğer husus Gilead’in bu ilacı sattığı fiyattır. ABD’li hastalar için tipik bir beş günlük süre için maliyet 3000 dolardır, (bu, ikisi birinci gün, kalanı günde bir kere verilmek üzere altı ilaç ampulünden oluşur). Gilead, üçü Hintli şirketler Cipla, Hetero ve Jubilant olan diğer ülkelerdeki ilaç üreticilerine jenerik remdesivir satmaları için bir dizi lisansı hibe etmiştir. Bu, Hintli hastalar için tam bir remdesivir kullanım döneminin (altı ampul için ampul başına 66 dolardan) yaklaşık 400 dolara mal olacağı anlamına geliyor.

Bir remdesivir kullanım döneminin gerçek maliyeti nedir? Hill vd’nin Nisan ayında Journal of Virus Eradication’da yayımlanan makalelerine göre bir günlük tedavi için aktif ilaç etken maddesi 1 dolardan fazla olmamalıdır. Bunu tipik beş günlük altı enjeksiyon süresinin maliyetine eklersek toplam maliyet 6 dolardan fazla olmamalı. ABD’deki Institute for Clinical and Economic Review’dan iki yazarın hesaplamaları, ABD’de tam zamanlı tedavi için remdesivirin fiyatının 10 dolardan az olması gerektiğini tahmin ederken Hill’in verilerini kullanıyor.

ABD’de, üretmenin 10 dolardan aza mal olduğu tam bir remdesivir kullanım dönemi neden 3000 dolara veya üretim maliyetinin 300 katına satılmalı? Gilead’in Hindistan için ayrıcalıklı fiyatı olan 400 dolar bile üretim maliyetinin 40 katı! Gilead’in argümanı, bunun, ilacın hastanede yatış süresini azaltması, her bir COVID-19 hastasını 12000 dolarlık hastane faturalarından kurtarması nedeniyle olduğudur ve üretim maliyetinin 300 katı olsa bile yalnızca faturanın dörtte birine mal olması nedeniyle Gilead müşterilere büyük bir iyilik yapmaktadır.

Klinik çalışmaların sonuçlarından bildiğimiz gibi remdesivir virüs ile savaşmaktadır, ama kişi ciddi bir şekilde hastalanırsa, [ilacın] ölüm oranlarına istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi bulunmamaktadır. Eğer bulunsaydı, Gilead’in fiyatı muhtemelen remdesivir tarafından tasarruf edilen ömür boyu kazançları hesaba katardı ve fiyatı muhtemelen 10 kat daha yüksek olurdu!

Ancak remdesivir önemli ölçüde ucuzlasa bile ABD’nin Gilead’in bütün ilaç stokunu satın alma planı nedeniyle, ilacın ABD dışındaki ülkelere ulaşacağı belirsizdir. Peki dünyanın geri kalanı ne yapacak? Hindistan ve diğer ülkelerin AIDS salgınında ABD ve onun İsviçre, Fransa, BK ve Almanya gibi ilaç karteli müttefiklerine karşı yaptıkları gibi uzun bir mücadeleye hazırlanması gerekebilir.

Big Pharma, ABD ve Avrupa’da bir yıllık tedavi karşılığında AIDS ilacını 10 000 – 15 000 dolar civarında ve yoksul ülkelerde  “ayrıcalıklı” [olarak] 4 000 dolardan fiyatlandırdı. Hintli şirketler bu ilaçların jenerik versiyonlarını bu fiyatların çok altında üretiyordu, ama Hindistan’dan AIDS ilaçlarını ithal etmek isteyen ülkeler ABD’den [hukuki] ve siyasi baskı ile karşılaştı.

Bu mücadele neredeyse on yıl boyunca sürdü. 2001’de Dünya Ticaret Örgütü’nün Doha Turu’nda Doha Bildirgesi, acil sağlık durumu veya salgın halinde herhangi bir ülkenin hayat kurtaran ilaçları üretmek için zorunlu lisans yayımlama hakkının olduğunu kabul etti. Ve ilacı üretme lisansı ülkenin sınırları dışındaki bir şirkete bile verilebilecekti. Hintli jenerik ilaç üreticisi Cipla, böylece, aksi takdirde patentli ilaçların yüksek fiyatlarının iflasa sürükleyeceği veya çok sayıda AIDS hastasının ilaçsız öleceğini görecek olan bir dizi ülkeye bir yıllık dönem için 350 dolardan AIDS ilacı tedarik edebilecekti.

Ucuz jenerik AIDS ilacını güvence altına alma zaferi mevcut salgın için bir emsal teşkil ediyor. COVID-19 halihazırda yaklaşık yarım milyon insanı öldürdü ve 10 milyondan daha fazla insanı hasta etti. Hiçkimsenin tartışamayacağı şey bunun hem bir acil sağlık durumu ve bir salgın olduğudur. Zorunlu lisans kullanmanın çaresi birçok ülkenin patent yasalarında ve Doha Bildirgesi’nde zaten mevcuttur.

Peki, diğer ülkeler remdesivir üretimine neden başlamıyor? Gilead ve ABD’nin AIDS salgını sırasında davrandığından daha mı iyi davranacağını umuyorlar? Yoksa ABD’den misilleme yaptırımı tehdidinden mi korkuyorlar?

ABD, Ticaret Temsilciliği Ofisi (USTR) her yıl, patentlerine uymayan ülkeleri ticaret yaptırımları ile tehdit ettiği Özel bir 301 Raporu yayımlar. Hindistan bu raporda 2012’de Natco’ya kanser ilacı nexavarı Bayer’in yılda 65 000 dolardan daha fazla olan fiyatının yüzde 3’ünden daha azına satmak için  zorunlu lisans yayımlamayı göze alması nedeniyle her yıl belirgin bir şekilde öne çıkıyor. Hindistan Nexavar için zorunlu lisansı yayınladıktan sonra Bayer’in CEO’su Marjin Dekkers “Biz bu ilacı Hintliler için geliştirmedik… Biz bunu satın alabilecek Batılı hastalar için geliştirdik” demiştir.

Nisan ayında Hindistan Başbakanı Narendra Modi Trump’ın tehdidine boyun eğdi ve, o zaman ihracat yasağı olmasına rağmen ABD’ye hidroksiklorokinin ihraç etti. Modi –ve diğer ülkelerin liderleri- remdesivir üzerinden ABD’ye karşı koyacak mı? Veya, bunu kendi insanları için üretme kapasiteleri olsa bile, remdesivirin yalnızca ABD’li hastalar için rezerve edilmesi gerektiği konusunda Trump ile hemfikir mi olacaklar?

[MR Online’daki orijinalinden Ekin Değirmenci tarafından PolitikYol için Türkçe’ye çevrilmiştir.]

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER