Haftanın Çevirisi | Dünya Bankası ve IMF kriz içinde. Radikal yeni bir vizyon için çaba harcama zamanı – David Adler&Yanis Varoufakis

Jim Yong Kim’in görevinden ayrılması Bretton Woods kurumlarını azınlığın değil çoğunluğun hizmetine sunmak için bir fırsattır.

Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, başka bir çalışma alanına yönelmek üzere, 1 Şubat’ta, görev süresinin bitiminden üç buçuk yıl önce istifa edecek. Kim’in en güçlü iki uluslararası finansal kuruluştan birinin başkanlığından istifa etmeye istekli olması endişe verici bir işarettir. Ama bu, aynı zamanda önemli bir uyarıdır.

Dünya Bankası ve IMF, 1950 ve 1960’lı yıllarda kapitalizmin altın çağını yaşadığı Bretton Woods yapısının ayakta kalan son sütunlarıdır. Bu sistem, ve dayandığı sabit döviz kuru rejimi 1971’de başarısız olmasına rağmen bu iki kurum tamamen Batıcı çizgiler doğrultusunda, Avrupa’nın IMF başkanını ve ABD’nin Dünya Bankası başkanını seçmesiyle, küresel finansı desteklemeyi sürdürdü.

Kendisini yoksulluğu azaltma şampiyonu olarak takdim eden bir doktor olan Kim, bankanın liderliğini Trump’ın ellerine terk ediyor- ilerici bir yüksek mahkeme yargıcının cüppesini Cumhuriyetçi bir Beyaz Saray’ın ortasına asılı bırakmasının küresel düzeydeki karşılığı. Kim’in yerine geçecek kişi için oluşturulan araştırma komitesine başkanlık eden kişinin ABD Başkanı’nın kızı Ivanka Trump olması bu dramaya eklenen saçma bir dokunuştur.

Ancak Trump döneminin her krizi gibi, bu sefil ilişki Bretton Woods kurumları için bütünüyle yeni bir vizyonu harekete geçirmek, küçük bir azınlığın çıkarları yararına küresel finansın önünü açmak yerine Dünya Bankası ve IMF kaynaklarını çoğunluğun hizmetine sunan radikal reformları ısrarla talep etmek için mükemmel bir fırsattır.

Böylesi ilerici bir vizyon, Bretton Woods sistemini, kurucularının ulvi amaçlarına daha da yaklaştıracaktır. ABD hazine bakanı Henry Morgenthau, Dünya Bankası’na (sonrasında Uluslararası Yeniden Yapılandırma ve Kalkınma Bankası’na) ve IMF’ye hayat veren Bretton Woods konferansı açılış konuşmasında “Refah, tıpkı barış gibi bölünmezdir” demiştir. “Refahı talihliler arasında oraya buraya dağıtarak elde edemeyiz veya başkalarının pahasına ondan faydalanamayız.”

Başlangıçtaki Bretton Woods planı, IMF’nin aşırı borçlu ülkelere borçlarını yeniden yapılandırmaları ve sermaye kaçışını kontrol eden bir istikrar fonu için yardım etmesi ile birlikte döviz kurlarının sabitlenmesiydi. Bu esnada Dünya Bankası da kalkınma için finansman sağlayacak ve uluslararası emtia istikrar kurumu, “temel malların hem üretici ve hem de tüketiciye aynı şekilde adil fiyatlarla kurallı bir şekilde pazarlanmasını sağlayacaktı.” Nihayetinde, Amerikan banknotunun altın ile sabit bir oranda değiştirilebilen tek para birimi olmasıyla bütün sistem dolara bağlı olacaktı.

Eğer köklü bir yön değişikliği talep ederek hızlı hareket etmezsek Dünya Bankası büyük olasılıkla önemsizleşecektir.

Bretton Woods’ta İngiltere’nin baş müzakerecisi olan John Maynard Keynes yeni sistemin sadece Amerika ticaret fazlası verdiği müddetçe dolara dayalı olabileceğinden ötürü kaygılıydı. Birleşik Devletler bir açık ülkesi haline geldiği an sistem çökecekti. Dolayısıyla Keynes, dolara dayalı yeni bir dünya düzeni inşa etmek yerine başlıca bütün ekonomilerin çoktaraflı Uluslararası Takas Birliği’ne (International Clearing Union-ICU) üye olmasını teklif etti. Ülkeler kendi para birimlerine ve merkez bankalarına sahip olurken bütün uluslararası ödemeleri Keynes’in bancor dediği ortak bir hesap birimi cinsinden yapacak ve bütün uluslararası ödemeleri ICU aracılığıyla yapacaktı.

ICU kurulduktan sonra, sermaye akışlarını, kırılganlıkları, küresel toplam talebi ve üretkenliği dengelemek amacıyla sürekli nitelikli fazla ve açıkları vergilendirecekti. ICU, eğer kurulmuş olsaydı küresel ekonomiyi dengede tutmak ve dünya genelinde refah paylaşımını inşa etmek için Dünya Bankası ile birlikte çalışacaktı.

Ancak Keynes’in ICU önerisi reddedildi. Birleşik Devletler yeni parasal sistemin çapası olarak doların yerini başka bir para biriminin almasında isteksizdi. Ve dolayısıyla IMF bir kurtarma fonuna indirgendi, Dünya Bankası (baskı altındaki üye devletlerin katkılarıyla) kendi rezervlerinden kredi vermek üzere sınırlandı ve en önemlisi, IMF’nin (bir merkez bankasının yapabileceği gibi) Dünya Bankası’nın yatırımlarını geliştirme olasılığı ortadan kalktı.

ABD’nin büyük ticaret açıklarından sonra Başkan Richard Nixon, tıpkı Keynes’in öngördüğü gibi, 15 Ağustos 1971’de Bretton Woods sisteminin fiili sonunu duyurdu.

Hemen sonra Bretton Woods sisteminin kontrol altında tuttuğu özel bankalar türedi ve finansallaşma dünyaya egemen oldu.

Dünya Bankası ve IMF hükümetleri ve refahı desteklemekten ziyade, dikkatlice organize edilmiş, Washington Mutabakatı denilen büyük kapsamlı özelleştirme, kemer sıkma ve finansal kuralsızlaştırma kampanyasına öncülük etti. Kamu sektörü yönetimi ve özel sektör geliştirme bölümü başkanı Mary Shirley 1992 yılında “Neyin özelleştirilebileceği konusunda gerçekte hiçbir sınır yoktur” diye yazdı.

Jim Yong Kim bir zamanlar Washington mutabakatının sert bir eleştiricisiydi. 2000 yılında basılan Büyüme İçin Ölmek kitabında, maliyetleri “uzmanların projelerini kabul eden yoksul ülkelerdeki yoksullar, güçsüz ve korunmasızlar tarafından üstlenilen” Dünya Bankası’nın serbest piyasacılığını kıyasıya eleştirdi.

Kim, yine de başkan olarak bankanın kamu yararı karşılığında özel çıkarlara bağlılığını güçlendirdi. 2015 yılında benimsediği “Kalkınma için Finansın En Üst Düzeye Çıkarılması” (Maximizing Finance for Develpoment-MFD) stratejisi Dünya Bankasını gelişmekte olan ülkelerdeki dolaysız bir yatırımcıdan özel finansın mutlak bir kolaylaştırıcısına dönüştürdü. Bankanın temel faaliyeti hükümetlere değil, “projelerin, sektörlerin ve ülkelerin tamamının risklerinin azaltılmasına”, gerçekte ise özel yatırımcılar lehine riskleri toplumsallaştırmak ve herhangi bir kazancı özelleştirmek amacıyla kredi vermekti.

Bu açıdan bakıldığında, Bay Kim’in X isimli özel bir şirkette görev yapmak üzere erken istifa etmesi çok mantıklı geliyor.

Bununla birlikte Kim’in kararı Dünya Bankası ve IMF’nin bugünkü rolünü gözden geçirme ve belki de Keynes’in 1944’lerdeki öngörüsü üzerinde tekrar düşünmemiz için bir işaret olmalı.

Bugün dünyanın 1944’te olduğu gibi büyük bir uluslararası yatırım programına ihtiyacı var. O zamanlar ölümcül bir savaş sonrasında insanlığın yeniden inşa edilmesi gerekiyordu. Bugün gezegen yıllık en az 8 trilyon dolara mal olacak yeşil bir dönüşüm için feryat ediyor.

Jim Yong Kim’in istifası bir noktayı açıklığa kavuşturuyor: Dünya Bankası bir yol ayrımında

Para nereden gelecek? Elbette bizim devletlerimizin baskılanmış bütçelerinden değil.

İşte bir fikir: yeni bir Bretton Woods’u inşa et ve yenilenen dünya Bankası ve yeni bir IMF arasında bir bağlantı aracılığıyla atıl durumdaki tasarrufları harekete geçirerek Uluslararası Yeşil Yeni Anlaşma’ya fon sağla.

IMF bütün uluslararası ödemelerin yapılacağı dijital bir parayı çıkarabilir, ülkeler (IMF parası karşısında serbestçe dalgalanacak olan) kendi para birimlerini kullanmayı sürdürebilir ve her ülkenin ticaret açıklarına ve fazlalarına orantılı olarak para yatıracağı bir varlık fonu oluşturulabilir.

Bu esnada, IMF’nin dünya para birimi ihraç edebilme kapasitesinin desteğinde, Dünya Bankası çevresel yıkıma ve insanların yerinden edilmesine on yıllar boyunca yatırım yaptıktan sonra özüne dönerek, dünyanın dört bir yanındaki atıl tasarrufları yeşil yatırımlara yatırabilir.

Kim’in istifası bir noktayı açıklığa kavuşturuyor: Dünya Bankası bir yol ayrımında. Yeni kalkınma bankaları, Dünya Bankası’nın uzun zamandır terk ettiği boşluğu doldurarak büyüklük ve kapsam olarak genişliyor.

Şimdi, yeni nesil ilerici liderleri uluslararası düşünmeye itmek (ve) Yeşil Yeni Anlaşma için duydukları isteği küresel düzeye getirmek için harekete geçme zamanı.

Eğer köklü bir yön değişikliği talep ederek hızlı hareket etmezsek Dünya Bankası büyük olasılıkla önemsizleşecektir. Ya da daha kötüsü: Dünyayı kendi büyük golf sahaları haline getiren Trump ailesi ve ortakları için bir eğlenceye dönüşecektir.

  • David Adler bir yazar ve DİEM 25’in (Democracy in Europe Movement 2025) Düzenleme Kolektifi üyesidir. Yanis Varufakis DİEM25’in eş kurucusudur. Aynı zamanda Yunanistan Maliye eski bakanıdır.

The Guardian’daki orijinalinden PolitikYol için Ekin Değirmenci tarafından çevrilmiştir.