Haftanın Çevirisi | Covid-19 zamanında kamu bankaları: Fırsatlar, tehditler ve adil geçişler– Thomas Marois

Geçtiğimiz yıl dünyanın dört bir yanındaki hükümetler Covid-19 salgını karşısında işletmeleri ve hanehalklarını desteklemek için benzeri görülmemiş önlemler aldı. Bu tepkinin gözden kaçan kısmı, pandeminin ekonomik sonuçlarıyla mücadele etmek için dünya çağında seferber edilen kamu bankalarının rolü olmuştur.

Kamu bankaları ulus devletlerin kamusal alanında var olan ve varlığını sürdüren bankalardır. Bu, hükümet veya bir kamu girişiminin mülkiyetinde olmasından, kamu otoriteleri tarafından yönetilmeleri veya denetlenmelerinden dolayı; veya yasal olarak bir kamusal yetki alanına bağlı olması nedeniyle olabilir.

Çok sayıda kamu bankası türü vardır, ancak üç tanesi yaygındır: kalkınma bankaları, ticari/bireysel bankalar ve çok amaçlı bankalar. Kamu bankaları, çoğunun geniş, ulusal ve uluslararası bağlantıları olan onlarca yıllık 900 kuruluşla dünya çapında yaygındır. Aynı zamanda 49 trilyon dolara yaklaşan kombine varlık biriktirmeleri nedeniyle güçlüdür de. En küçüğü yüz milyonlarca ABD doları cinsi varlığa ve en büyüğü yüz milyarlarca dolara sahiptir. çoğu kamu bankası, önemli kurumsal mirasları ve bilgi ve uzmanlık temellerini de edinmiştir.

UCL Yenilik ve Kamu Yararı Enstitüsü’ndeki (Institute for Innovation and Public Purpose) çalışmanın ve başka yerlerdeki çalışmaların gösterdiği gibi kamu politikası hedeflerini teşvik etmek için kamu bankalarını kullanmak yeni birşey değildir. Ancak Covid-19, birçok ekonomide oynadıkları rolün büyüdüğü ve geliştiği anlamına geldi. Bu nedenle salgından doğru dersleri çıkarmak kamu bankalarının sosyal eşitsizlik, cinsiyete ve ırka dayalı adaletsizlik ve iklim değişikliği gibi diğer büyük zorlukların üstesinden gelmek için nasıl harekete geçirilebileceğini belirlememize yardımcı olabilir.

Zaman sağlamak

Yeni kitabımız Public Banks and Covid-19: Combatting the Pandemic With Public Finance’da, kamu bankalarının Covid-19’a nasıl tepki verdiğine ilişkin anlık “hızlı yanıt” görüntüsünü alıyoruz ve [çıkarılacak] bir dizi önemli dersi belirliyoruz.

İlk olarak, Covid-19 salgınının başlangıcına ve iktisadi faaliyetteki ani durmaya hızlıca tepki veren kamu bankaları. Ocak 2020’de Çin Merkez Bankası (People’s Bank of China) ve Çin ticari kamu bankaları bankacılık sistemi içindeki likiditeyi sürdürmek ve düşük maliyetli borçlanmayı sağlamak için hızlıca harekete geçtiler. İtalya’da da aynısı oldu. İlk Covid-19 vakasının duyurulmasından sonra bir haftadan kısa süre içinde Casa Depositi e Prestiti (CDP) işletmeleri ve yerel yönetimleri desteklemek için önlemler aldı.

İkincisi, kamu bankalarının açık kamu yararı yetkilerinin olduğu yerlerde krize tepki olarak ve siyasi otoritelerin tam desteği ile bunları takip edebiliyorlardı. Nisan ve Temmuz 2020 arasında, özellikle sosyal yetkisi olan çok taraflı bir kalkınma bankası Avrupa Kalkınma Bankası Konseyi (CEB), sağlık hizmeti sağlanmasını desteklemek amacıyla Kamu Sektörü Finansman Kredisi aracılığıyla 15 ülkeye yaklaşık 3 milyar euro tutarında 15 yeni kredi sağladı. İtalyan CDP aynı şekilde kamu yararı yetkisi doğrultusunda yanıt verdi. Kamusal yetkilerin neoliberal dönüşüm veya zayıf kamu yönetimi yapıları tarafından aşındırıldığı (Türkiye, Meksika, Arjantin, Hindistan ve Brezilya gibi) [ülkelerde] bu aynı ölçüde olmadı.

Üçüncüsü, kamu bankaları cesur, cömert şekilde ve krize karşı harekete geçebildi. Ulusal ve alt-ulusal kamu bankaları yeni krediler ve finansman sağlayarak ve eski kredilerin ve mevcut borçların geri ödemelerini erteleyerek, öğrencileri, hanehalklarını, mikro-küçük ve orta ölçekli girişimleri, büyük işletmeleri, endüstriyi, sağlık otoritelerini, gerekli kamu hizmetlerini ve yerel ve ulusal yönetimleri desteklemek için yenilikçi tepkiler vererek onlara zaman sağladı. Kamu bankaları nefes alma zamanı, uyum sağlama zamanı ve ani krizin en kötüsünün üstesinden gelme zamanı sağladı. Bu genellikle cömert şekilde düşürülmüş faiz oranları ve tercihli geri ödeme sistemleri sunmak anlamına geldi. En kırılganlar için bazı kamu bankaları geri ödemesiz hibeler sağladı. Avrupa, Afrika, Latin Amerika ve Asya Pasifik kamu bankaları ile kalkınma bankaları birlikleri kendi bölgelerinde krize karşı aldıkları önlemleri detaylandırmaktadır.

Dördüncüsü, kamu bankalarının halihazırda kurumsal kapasitesi ve tarihsel mirası olmadan bunu yapmasının tasavvur edilemez olduğunu da öğrendik. Alman hükümeti kendi kalkınma bankası KfW’yi –yurtdışındaki kalkınma destek programlarını genellikle Avrupa Birliği ve diğer Avrupa kalkınma bankaları ile işbirliği içinde arttırırken ve koordine ederken- yurtiçi finansmanı en az 757 milyar euro (GSYH’nin yüzde 24’ü) kadar genişletmekle görevlendirdi –halihazırda tarihsel ve kurumsal kapasiteye sahip olmadan bunu yapmak imkansız bir olasılık.

Sonuncusu, kamu bankaları ile diğer kamu hizmetleri, finansal kuruluşlar ve yönetici makamlar arasında ortaya çıkan rekabetçi olmayan kamu-kamu dayanışmasının avantajlarını görüyoruz. CEB, Portekiz’in Caixa Geral de Depositos’unun (CGD) Covid-19 salgınına tepkisi Hükümet’in halk sağlığı yönetimi ve onun karşı devrevi kredi programında bir rol oynadı.  Çin bankaları gibi CGD de kamu otoriteleri ve Portekiz Merkez Bankası ile borç ertelemesi ve koruma teklif etmek için işbirliği yaptı. Başka yerlerde, Nordic Investment Bank, Bank of North Dakota, Banco Popular y de Desarrollo Popular gibi kamu bankaları da benzer şekilde tepkilerini diğer finansal ve finans dışı kamu işletmeleri ile işbirliği içinde vermenin sosyo ekonomik faydalarını gösterdiler.

Tüm bunlar, en çok ihtiyaç duyulduğunda zaman sağlanmasına yardımcı oldu.

Yeşil ve adil geçiş olanakları

Kamu bankalarının Covid-19’a tepki verme şekli yeşil ve adil geçişleri küresel olarak kolaylaştırmak için dersler sunuyor. İklim krizinin büyüklüğü cesur, cömert ve iklim krizi ile yüz yüze gelecek şekilde kamusal amaçların yönlendirdiği acil eylemi gerektiriyor. İklim aktivistleri, toplumsal açıdan adil ve iklim dostu hedefleri sağlamlaştırmak için rekabetçi olmayan kamusal alan dayanışmasını geliştirmek için halihazırda var olan kamu bankacılığı kuruluşlarının muazzam kurumsal kapasitesini ve mirasını yeniden talep etmelidir. Kamu bankalarının Covid-19 ile yüzleşmek için iyi bir şekilde konumlandığı anlamına gelen aynı özellikler yeşil ve adil vadeli işlemleri kolaylaştırmak için de sonuna kadar kullanılmalıdır.

Kamu bankaları şimdiden üç önemli yolla bu yönde hareket etmeye başladı. Birincisi, finansallaşmış dünya piyasalarının kısa vadeli, spekülatif ve çoğu zaman yağmacı uygulamalarına bir alternatif olarak finanssızlaşmaya (definancialisation) doğru giden bir yol önererek. Kamusal alan tarafından korunan kamu bankalarının dar anlamda kȃr maksimizasyonu şartıyla faaliyet göstermesi gerekmez, bunun yerine uzun vadeli kamu ve çevresel yarar sağlayan kolaylaştırıcı ve hoşgörülü finans sağlayabilir.

İkincisi, iklim krizine yönelik hoşgörülü finansmanı acilen sağlayarak karbonsuzlaşma ile mücadele etmek için uygun bir yolumuz var.

Sonuncusu, kamu bankaları demokratikleşmeye, yani toplumun kamunun finansal kaynaklarının nasıl kullanıldığı konusunda anlamlı bir söz söyleyebilmesine, yani demokratikleşmeye doğru potansiyel bir yol sunar.

Neoliberal itiraz tehdidi

Covid-19 krizi süresince kamu bankalarının önemi artarken, özellikle “Wall Streeet Mutabakatı” (WSM) olarak tanımlanan [şeyin] taraftarlarının neoliberal bir itiraz tehdidi de arttı. Covid-19’a tepki olarak kendilerine verilen emri yerine getiren kamu bankaları kısa süre sonra şüpheli alacakların birikmesi ve bilanço kȃr hanesine zararlarından dolayı ateş altında kalabilir.

Covid-19’dan kurtulmak için kamu güvencesi olmaksızın çok az şey yapan özel finansal kuruluşlar, kamu bankalarının şüpheli alacaklarının “kötü” banka veya (büyük indirimlerle elde edilebilecekleri) varlık yönetim şirketlerine aktarılması ve “maliyetli ve etkin olmayan” kamu bankalarının (daha sonra uygun fiyatla geri alınmak üzere) özelleştirilmesi çağrısında bulunabilir.

Banka özelleştirmelerinin politik olarak olanaksız olduğu durumda WSM taraftarları kamu maliyesini özel birikimin ihtiyaçlarına yöneltme şeklindeki neoliberal mantığı yansıtmaya devam edecek. Bu, Dünya Bankası’nın Billions to Trillions ve Maximizing Finance for Development [raporları] ve gündemi yoluyla tercih ettiği yaklaşımdır. Bu strateji altında kamu bankaları tolere ediliyor ancak rolleri iklim değişikliğini hafifletmenin tek geçerli yolu olarak özel yatırımları toplumsallaştırma ve risksizleştirme ile sınırlıdır.

Ancak gerçekte sonuçlar ne yeşil ne de adil olacaktır. Sınıflı toplumlarda, finansal servet ve kapasite özel kirleten-öder yatırımcılarının ceplerine daha fazla aktarıldıkça maliyetler orantısız olarak işçilerin, kadınların ve en marjinalize olanların üzerine düşecektir.

Şiddetli demokratikleşme

Eğer kamu bankalarına yönelik bir kaşı saldırıyı önlemek ve bunun yerine “insanlar ve gezegen için daha iyisini inşa etmek” istiyorsak –yeni İskoç Ulusal Yatırım Bankası ve Birleşik Krallık Ulusal Altyapı Bankası gibi halihazırda var olan ve yeni oluşan kamu bankalarının görevleri ve yönetim yapıları özel değil kamu çıkarına yönelik olmalıdır. Kamu bankalarının kamusal alanda neoliberal itirazdan ve Wall Street Mutabakatı’nın saçmalıklarından korunmaları ancak demokratikleştirme ile sağlanabilir.

Bu, kamu bankarı görev ve misyonlarının pratik anlamda toplumsal öncelik ve engelleri yansıtması ve onlara cevap vermesi gerektiği anlamına gelir. Bunu yapmak için yönetim kurulları, geniş tabanlı ve toplumsal çeşitliliği temsil eder hale getirilmeli ve  kamu hukuku içinde demokratik, hesap verebilir ve şeffaf uygulamalara yasal olarak bağlı olmalıdır.

Son derece demokratik kamu bankaları olmadığında, çevresel olarak yeşil ve toplumsal olarak adil geçişleri sürdürülebilir ve adilane şekilde finanse etmenin zorluğu çok daha fazla olacaktır.

[İngilizce orijinalinden Politikyol için Ekin Değirmenci tarafından çevrilmiştir.]