Kitleleri etkileyecek, geniş tabanlı bir program hazırlamakta gecikilecek her gün, iktidarın kurallarını sürekli değiştireceği bir oyununun, AKP+MHP ortaklığının payandasına dönüşme olasılığını arttıracaktır.
AKP olağan koşullarda gerçekleşecek önümüzdeki seçimi -özellikle Cumhurbaşkanlığı’nı-bir kez daha kazanamayacak. Son birkaç günde yaşanan gelişmelere bakıldığında, parti yönetiminin bu gerçeği fark ettiği anlaşılıyor.
Millet İttifakını oluşturan partiler içinde özellikle CHP’nin, bu durumu siyasal geleceği açısından olumlu bulduğu, kamuoyuna verdiği mesajlardan anlaşılıyor. Özellikle parti üst yönetiminin sıklıkla yinelediği; “geliyor, gelmekte olan” sloganı, iktidara geleceklerine ilişkin beklentilerini simgeliyor.
AKP ve MHP ortaklığı; Millet İttifakının iki partisinin -CHP ve İYİ Parti- aralarını açmayı hedefleyen, siyasal manevralarla beklediği sonucu alamayacağını gördüler. Bu kez baskıları arttırmak için makas değiştirerek, devreye İçişleri Bakanlığı girdi…
Seçime giden süreci birlikte belirledikleri -sivil siyaset kurallarına tümüyle aykırı- düzenlemelerle, kamu kurumlarını muhalefeti sindirme amacıyla yönlendirmeye başlamaları, çaresizliklerini gösteriyor.
Uluslararası hukuk kurallarına aykırı yargı kararıyla, İBB Başkanı İmamoğlu’nu oyun dışı bırakmaya çalışıyorlar. Arkasının geleceği açıkça belli olan bu hamlenin, sivil demokrasiye vurulan ağır bir darbe olduğuna kuşku yok. Belli ki, son da olmayacak.
Karar öncesi değiştirilen bir yargıcın, acele verdiği mahkûmiyet kararının kamuoyunda gördüğü tepki üzerine, İçişleri Bakanlığının inisiyatifiyle ortaya atılan terör suçlaması dikkat çekici.
Yaşadığımız süreçte İBB Başkanının görevden alınmasıyla sonuçlanacak, yeni bir girişimin başarıya ulaşma olasılığı, Millet İttifakının önceki hamle karşısında alacağı tutuma bağlı.
Demokrasi kuralların uygun bir seçimin eşit koşullarda yapılmasını beklemenin bu aşamada hayal olduğu ortada. Oysa “Millet İttifakı” ülkenin girdiği bu sarmaldan çıkarılabilmesi anlamında, en güçlü siyasal alternatif olma potansiyele sahip.
Muhalefetin siyasal iletişim alanında sınırlı gücü olduğunu fark eden Cumhur İttifakı, seçmenin gerçek gündemden uzak tutulmasına yarayan basit gelişmelerden yararlanıyor.
Ülkeyi krizden çok önce çıkmaza sokan AKP ekonomi politikalarının, salt yanlışlığını vurgulamakla yetinen muhalefetin, çözüm önermekte gecikmesi AKP’nin beklenen oranda oy kaybetmesine yetmiyor.
Millet İttifakının alternatif çözüm önerilerini yeterince güçlü dile getirmeyişi, seçmenin içine girdiği çıkmazdan kurtulmasına ilişkin kararını kesinleştirmesini engelliyor.
Ülkede serbest piyasa ekonomisinin rafa kaldırılması, kurların, faiz oranlarının ve sonunda fiyatların, tek kişi tarafından belirlenmesi karşısında yeterli tepki verilmeden, örneğin sadece asgari ücret üzerinden iktidara yüklenmek, sonuç getirmiyor.
Biat kültürünü destekleyen, yoksullara yardım programlarına benzer öneriler yerine, üretimi arttıracak projelerin, etkili yöntemlerle anlatılmasının ne denli önemli olduğunun, henüz yeterince kavranmadığı anlaşılıyor.
Demokrasi kuralların uygun bir seçimin eşit koşullarda yapılmasını beklemenin bu aşamada hayal olduğu ortada. Oysa “Millet İttifakı” ülkenin girdiği bu sarmaldan çıkarılabilmesi anlamında, en güçlü siyasal alternatif olma potansiyele sahip.
Son günlerde medyada yer alan; sayıları belirsiz T.C Vatandaşlığı verilen kişilerin, önümüzdeki seçimlerde ülkenin geleceğini karartacak şekilde oy kullanmalarını önleyecek önlemlere ilişkin bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Kitleleri etkileyecek, geniş tabanlı bir program hazırlamakta gecikilecek her gün, iktidarın kurallarını sürekli değiştireceği bir oyununun, AKP+MHP ortaklığının payandasına dönüşme olasılığını arttıracaktır.
Millet ittifakı; ülkenin baskıcı bir rejime kaymasını engellemek için hızla AKP’nin çizdiği sınırların ötesine geçmek zorunda. Özellikle elindeki Belediyelere sonuna kadar ve kararlılıkla sahip çıkacağını gösteren, kapsamlı bir kampanya ile seçmenlerin karşısına çıkılması kaçınılmaz hâle geliyor. Kuşkusuz bu kampanya daha önce yapılan hataların öz eleştirisi sayılacak bir içerikle düzenlenmeli.
Yakın geçmişte; dokunulmazlıkların kaldırılması, mühürsüz 2,5 milyon oy pusulasının geçerli sayılması karşısında gösterilen tutumun, ülkeyi getirdiği bu durum unutulmamalı.
Son günlerde medyada yer alan; sayıları belirsiz T.C Vatandaşlığı verilen kişilerin, önümüzdeki seçimlerde ülkenin geleceğini karartacak şekilde oy kullanmalarını önleyecek önlemlere ilişkin bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Önümüzdeki seçimlerin salt iktidarı değil, ülkenin rejimini belirleyeceğini unutmamalıyız.
