Cumartesi, Nisan 20, 2024

Gültekin Uysal: “Siz giderseniz hukuksuzluk biter, siz giderseniz yolsuzluk biter, siz giderseniz yoksulluk biter”

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, partisinin 14’üncü Olağan Kongresi’nde yeniden genel başkanlığa seçildi. Burada açıklamalarda bulunan Uysal, “Siz giderseniz hukuksuzluk biter, siz giderseniz yolsuzluk biter, siz giderseniz yoksulluk biter.” dedi.

Demokrat Parti’nin (DP) 14. Olağan Büyük Kongresi Ankara’da sürüyor. DP Genel Başkan Gültekin Uysal, kongrede yaptığı konuşmada AKP iktidarını eleştirerek, “Diyorlar ki ‘Biz gidersek devlet çöker’. İslam peygamberine hak vaki oldu da İslam dini mi çöktü? Türk milletini bir var olma-yok olma çizgisinden çıkaran büyük lider Mustafa Kemal Atatürk vefat etti de Cumhuriyet mi yıkıldı? Şimdi Cumhuriyet’i yıkmaya çalışan, kravatlı soygunla kamu kaynaklarını yağmalayanlar gidince mi yıkılacak? Hayır efendim; siz giderseniz hukuksuzluk biter, siz giderseniz yolsuzluk biter, siz giderseniz yoksulluk biter. İktidara gelmeden önce mücadele edeceğinizi söylediğiniz ama adeta kurumsallaşsın diye uğraştığınız yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk… Yüzükle, tek bir alyansla geldiler, vatandaşı ise evine ekmek almak için alyansını satar hale getirdiler” dedi.

DP’nin 14. Olağan Büyük Kongresi, Ankara’daki Atatürk Kapalı Spor ve Sergi Sarayı’nda bugün yapılıyor. Gültekin Uysal, kongrede partililere seslendi. Uysal, özetle şöyle konuştu:

“Defaatle ‘Demokrasi ekmeğimiz, aşımızdır’ dedik. Bugün eminim ki daha anlamlı bir hal beyanıdır bu. Demokrasinin bizler için ne büyük bir anlam ifade ettiğini belirtmenin yanında, demokratik değerlerden uzaklaştıkça ekmeğinden, aşından olan milletimiz için en doğru izahtır.

Demokrasiyi sandığa hapsederek sadece oy vermenin demokrasinin temel koşulu olduğunu düşünen; düşünmeye, ifadeye tahammül edemeyen, gücü nispetinde her bir yeni gün yeni bir demokratik tavır alanını talan eden bir iktidarla karşı karşıyayız. Bakınız; demokrasilerde önemli olan meşru yollarla rızanın imal edilmesidir. Ancak bu iktidar, artık vatandaşın rızasını kendi lehine imal edemez bir hale geldi. Bunun için de muhalefet lehine ortaya çıkan rızayı imha etme derdine düştü. İktidarlarını demokratik özgürlükleri sınırlandırarak devam ettiren bir zihniyet. Seçimleri ‘demokrasi’ görüntüsünün devamı için yasak savma kabili bilen bir anlayış. Aslında artık siyaset biliminin konusunu aşan şekilde davranan ve davranış bilimi çerçevesinde psikoloji biliminin konusu olan bir iktidar.

“BİLİYORLAR; HUKUK İŞLERSE ZULÜMLERİ İŞLEMEZ, İKTİDARLARI SÜRMEZ”

Cumhuriyet’e, değerlerine, Cumhuriyet’imizin kurucusu büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’e, kurucu ilke ve esaslara yönelik kinleri, bugün ekonomi yönetiminde ispat ettikleri basiretsizlikleri ve beceriksizlikleri ile geçmiş fukaralıklarının acısını çıkarmak istemeleri bir taraftan hukuksuzluklara diğer bir taraftan da yolsuzluklara sebep olmaktadır. Verilerle değil vehimlerle yönetmelerinin sebebi budur. Gerçeği değiştirme kudretleri olmadığı için ancak manipüle ederek amaçlarına ulaşmaya çalışmaktalar. İşleyen bir adalet sistemine, demokratik sisteme, hür basına razı gelmemeleri bundan. Biliyorlar; hukuk işlerse zulümleri işlemez, iktidarları sürmez hale gelecek. Onun için devlette ne hukuk bıraktılar ne ilke ne teamül.

“YAPTIKLARI HUKUKSUZLUKLARIN HESABI SORULMASIN DİYE BİR SİSTEM İCAT ETTİLER”

Teamüllere tahammülleri yok. Cehaleti cesaretinin önünde gidenlerle korkuları vicdanlarının önünde gidenlerin esareti altında bu ülke. Onun için işte TRT, Anadolu Ajansı, RTÜK, ‘majestelerinin basın müşaviri’; yargı, külliyen ‘hukuk müşaviri’, kolluk kuvvetleri ise ‘yakın koruma’ olarak görev yapıyor. Korkuyorlar; millet olur da gerçekleri görür, nasıl soyulduğunu, kendi açken iktidarın yanı, yandaşının nasıl Agob’un kazı gibi doyurulduğunu bilir diye. Bakın TÜİK’e mesela, ne iş yapıyor? Majestelerini eğlemekten başka ne işe yarıyorlar? Adeta ‘Türkiye illüzyon kurumu’ haline gelmiş. Koçi Bey, hükümdarı uyarmak için kaleme aldığı risalelerinde şöyle diyordu; ‘Bu kadar karışıklığın, fitne ve fesadın, reayanın ve memleketin harap oluşunun, hazinelerin ve malların azalmasının sebebi rüşvet pisliğidir’. Korkuyorlar. Öyle çok zulmettiler ki bugün adı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ denen, bu sistem diyemeyeceğimiz düzenin sebebi de korku. Yaptıkları hukuksuzlukların hesabı sorulmasın diye bir sistem icat ettiler. Kurgusal bir hata ya da doğru bir ifade ile kasıtla bu sistemde cumhurbaşkanını denetleyecek ve dengeleyecek merci yine bu makamın kendisidir. Yani korkudur.

Fotoğraf: Eren Cem Fırat/PolitikYol

“SİZ GİDERSENİZ HUKUKSUZLUK BİTER, YOLSUZLUK BİTER, YOKSULLUK BİTER”

Demokratik sistemler, sahip oldukları enstrümanlarla iktidarı elinde bulunduran siyasi partilerin diledikleri gibi davranmalarına, her tahayyülünü icraata geçirmesine yasal ve meşru yöntemlerle engel olurlar. Aksi, demokrasi ile başlayan oligarşi ile son bulan kötü bir hikâyedir. Zor kullanarak kendilerini millet, devlet ve kamu kavramlarıyla bütünleştirenlerin savundukları rejime, totaliter rejim denir. AKP iktidarının yaptığı da tam olarak budur. Kendi kaderi ile devletin kaderini bir göstererek bir algı oluşturma gayretindeler. Diyorlar ki ‘Biz gidersek devlet çöker’. Şimdi Cumhuriyet’i yıkmaya çalışan, kravatlı soygunla kamu kaynaklarını yağmalayanlar gidince mi yıkılacak? Hayır efendim; siz giderseniz hukuksuzluk biter, siz giderseniz yolsuzluk biter, siz giderseniz yoksulluk biter; iktidara gelmeden önce mücadele edeceğinizi söylediğiniz ama adeta kurumsallaşsın diye uğraştığınız yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk… Yüzükle, tek bir alyansla geldiler, vatandaşı ise evine ekmek almak için alyansını satar hale getirdiler.

“BİR KİŞİNİN İKTİDARDA KALABİLMESİ, ÇEVRESİNDEKİLERİN ZENGİN OLABİLMESİ İÇİN 84 MİLYONUN FAKİR OLMASI GEREKMEKTE”

Bu iktidarın döneminde ‘ekonomik büyüme’, az sayıda insan için servet artışı; sayılamayacak kadar çok olan diğerleri içinse sosyal statüde, yaşam standardında, gelirde hızlı bir düşüş anlamına geliyor. Bir iktisatçı şöyle diyor; ‘Büyük servet olan yerde büyük eşitsizlik vardır. Bir kişinin çok zengin olabilmesi için en az beş yüz kişinin fakir olması gerekir’.  Ancak AKP döneminde denklem şu şekilde gerçekleşiyor; bir kişinin iktidarda kalabilmesi, çevresindekilerin zengin olabilmesi için 84 milyonun fakir olması gerekmekte. Bunu da sağladılar, özellikle son üç ayda hepimizi fakirleştirdiler. İyi bir ekonominin en tabi girdisi işleyen bir hukuk sistemi ve demokrasidir. Tarih boyunca, demokratikleşme ve iktisadi gelişmenin birbirinden bağımsız olarak düşünüldüğü durumlarda büyük olumsuzlukların yaşandığı görülmüştür.”

GÜLTEKİN UYSAL YENİDEN GENEL BAŞKAN OLDU

DP 14. Olağan Büyük Kongresi bugün Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda yapıldı. Kongrede mevcut Genel Başkan Gültekin Uysal, tek aday olarak girdiği seçimde yeniden genel başkan oldu.

Toplam 1158 kayıtlı delegenin olduğu kongrede 801 delege oy kullandı. 3 oy geçersiz sayılırken, Gültekin Uysal geçerli 798 oyun tamamını aldı.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI