Cuma, Nisan 19, 2024

Grup Yorum davası | Barış Yüksel tahliye edildi, diğer sanıkların tutukluluğuna devam kararı verildi

Aralarında ölüm orucu eylemi yapan ve tutuklu olan Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in de bulunduğu 7 kişi İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Barış Yüksel adli kontrol şartı ile tahliye edilirken İbrahim Gökçek dahil tüm Grup Yorum üyelerinin tutukluluğuna devam kararı verildi. Bir sonraki duruşma, Silivri’de görülmek üzere 26-27 Mart 2020 tarihine erteledi.

Eyleminin 240. gününde olan “Örgüt kurmak ve yönetmek” suçlaması ile yargılanan Gökçek, mahkeme başkanına hitaben yaptığı konuşmada, “Bizim katilimiz olmayın. Kimsenin ölümüne izin vermeyin yaşatın. Bu adaletsizliğe boyun eğemeyiz. Eğer düşmansanız bize sizler için bile direniyoruz biz. Sizden öncekilerin yaşadığı adaletsizlikleri yaşamayın” dedi.

Duruşma öncesi İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelen grup üyeleri ve Grup Yorum dinleyicileri davaya ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamayı okuyan Grup Yorum üyesi, şunları söyledi:

“Türkülerini daha özgürce söylemek için direniyorlar. 10 defa çalışma yürüttüğümüz kültür merkezi basıldı, enstrümanlarımız kırıldı, arkadaşlarımız vur emri ile arandı, konserlerimiz yasaklanır hale geldi, hakkımızda birden fazla dosya açıldı. Bugünün Türkiyesi’nde misyonumuzu biliyoruz. Bizler halk için sanat anlayışımızla onurlu bir namusun simgesiyiz. Kavganın tam ortasında olmaktan geri durmuyoruz. Göstermelik delillerle İbrahim, Helin tutsak edildi.”

Grup açıklama sonrası, davayı izlemek için İstanbul Adliyesine girdi. Açıklamaya, Grup Yorum üyelerinin yanı sıra, Pınar Aydınlar, Grup Munzur, Temel Demirer, Orhan Aydın ve HDP milletvekilleri Musa Piroğlu ve Züleyha Gülüm destek verdi.

REDDİ HAKİM TALLEBİ REDDEDİLDİ

Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre, Avukat Yaprak Türkmen, duruşmanın başında reddi hakim talebinde bulundu:

“Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarına yapılan yargılamada mahkemenizce sergilenen pratik tarafsızlığınızı gölgeledi, tarafsız olmadığınızı düşünüyoruz. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesine heyet olarak, avukatların tahliyesinin ardından tekrar tutuklanmaları üzerine atandınız.

“Bu sırada tanıklardan biriyle ilgili haber yapan Canan Coşkun’a da dava açıldı, yine Akın Gürlek bu mahkemede de başkanlık yaptı. Tanık B.E.’nin bu mahkemede verdiği ifadeyle ilgili daha sonra 26. Ağır Ceza Mahkemesinde, bu ifadenin yalan olduğunu söylemiş, kabul etmediğini beyan etmişti.

“Bu mahkemenin skandal kararlarından biri de Atilla Taş, diğeri Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’e hapis cezasına hükmedilmesiydi. Yine birçok akademisyen Akın Gürlek’in başkanlığını yaptığı mahkemelerde ceza almıştır.”

Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, birkaç dakika içerisinde verdiği kararla talebin “kötü niyetli ve yargılamayı uzatmaya dönük olduğu” gerekçesiyle reddetti.

Avukat Sinan Zincir bu kararı da reddettiklerini ve heyetin esasa ilişkin işlem yapamaması gerektiğini ifade etti ancak bu talep de reddedildi.

GÖKÇEK: SUSTURULMAYI KABUL ETMİYORUM

İbrahim Gökçek’in savunma yapabilmesi için sandalye getirildi ve konuşmasını oturarak yapabildi. Savunmasını şimdi yapmayacağını belirten Gökçek şunları söyledi:

“Öncelikle 242 gündür ölüm orucundayım adalet istiyorum, halk sanatçısı olarak yaşamak istiyorum. Bize dava dosyası Salı günü geldi, 1000 sayfa incelemek mümkün değil. Savunmamız istediğimiz gibi hazırlamadık. Asıl savunma için süre istiyorum ancak buraya kadar geldim. Bir kez daha bu salona tekrar gelebilir miyim bu mahkemeyi izlemeye gelen dostlarım tekrar beni görebilir mi bunu bilemiyorum. Ölebilirim, sakat kalabilirim, hafızamı kaybedebilirim. O yüzden, bazı şeyler söylemek istiyorum sizden de bir rica ediyorum sesim sağlığım buna el veriyor dura dura konuşmak zorundayım sonuna kadar dinlemenizi istiyorum.

Bu sürece nasıl geldik, biz nasıl büyük bir suç işledik bunlara değinmek istiyorum. Öncelikle herkese buraya kadar geldikleri için teşekkür ediyorum. Hesabı sorulacak çok şey var, ama ben bunları diyecek durumda değilim. 242 gündür adalet için bekliyorum. 15 yıllık yorum emekçisiyim. Pir Sultanlar nasıl sanat yaptılarsa aynısını yapmaya çalıştım. Saray soytarısı olmadım. Besteler yaptım, bas gitar çalıyorum. Altmıştan fazla şehre, ilçelere gittim. Avrupa ülkelerine gittim. Yüz binlerce insana konser verdim.

15 Temmuz 2016’da ben ve grubum Hatay Samandağ’da konser veriyorduk. Pankartlar inecek bu şarkıları söylemeyeceksiniz diyen polisler bir anda ortadan çekildiler, kayboldular. Ancak 2017 yılında grup yoruma büyük bir linç başladı. FETÖ’nün darbesini fırsat bilen AKP iktidarı kalktı tüm muhalefete ve bize saldırmaya başladı. Şahsıma ait olan İdil Kültür Merkezi 12 defa basıldı. Enstrüman parçalanır mı piyona tuşları parçalandı, Gitarlarımız tek tek parçalandı. Kafa derisi yüzer gibi Bergül Varan’ı kel bıraktılar. Bu nasıl bir düşmanlık. Tüm bunları biz türkülere devam ettik diye yaşadık.

Bu davanın özü Ceyhun Bay’ların Berk Ercan’ların söyledikleri değil. Onlar figür. Biri ağır silahlarla yakalanmış biri çeteci kendini kurtarmak için insanlara iftara attılar. Emin olun bu süreç geçtiğinde ilk sıkacakları siz olacaksınız çünkü artık ruhlarını satmış satamayacakları hiçbir şey kalmamıştır. Ben adalet istiyorum tutsaklar serbest bırakılsın İdil Kültür Merkezi basılmasın istiyoruz. Biz Alişan gibi yeğenlerimize dolar dağıtmıyoruz, bizim öyle paralarımız yok. Biz Yavuz Bingöl’ler gibi belediyelere kapak atıp trilyonları cebimize atmadık. Bizim en fazla aldığımız 15 bin liradır. Bir konsere 15 kişi çıkarız ama fazlasına göz koymayız. Böyle bir gruba işkence yapıyorlar. Konser yasakları son bulsun istiyorum. 21. yüzyılda konser yasaklanıyor, hakkımızda listeler çıkıyor. Teksas mı burası? İnsan mı öldürdük, katliam mı yaptık ? Biz çocuklara ücretsiz eğitim verdik buna suç dediler. İstanbul Emniyeti çocuk orkestramıza gelen aileleri aradı. Bu düzen çocuklarımıza ne veriyor? Biz çocuklarımızı kurtarmak istiyoruz onlar neler yapıyorlar.”

Sözünü kesen mahkeme heyetine, “Bunlar son bulsun istiyoruz. Hakkımızda fezleke hazırlayanlar bunlar işte, neden sözümüzü kesiyorsunuz neden duymuyorsunuz” diyen Gökçek şöyle devam etti:

“Bugün 14 Şubat benim evlilik yıldönümüm, eşimle yargılanıyordum dosyayı ayırdılar gelseydi bugün görmüş olurdum. Dışarıda olsak belki bir balık ekmek yemek kısmet olurdu ama olmadı. İddianameyi incelemek mümkün olmadı bu yüzden esas savunmam için ek süre talep ediyorum. Gökçek devamında şunları söyledi:

“Ben ölmeyi değil yaşamayı istiyorum. Bas gitarımı çalmak, arkadaşlarımın yanına gitmek istiyorum. Gizli tanıklar son bulsun. Bizler sanatımızı yapalım. Bizim sanatımızın karşısına ağır silahlarla çıkılmasın. Sanatımızın karşısına sanat koyamayanlar ağır silahlarla karşımıza çıkıyorlar. Pir Sultan, Ruhi Su, Yılmaz Güney yaşıyor hepsi zamanında ki iktidarlardan hakimlerden çok çektiler. Şimdi biz de çekiyoruz. Çektirmeyin. Çünkü şimdi onları dinliyor herkes. Grup Yorum bugünün Pir Sultan’ıdır. Biz onlardan güç alıyoruz başka bir şey değil. Bizim katilimiz olmayın. Kimsenin ölümüne izin vermeyin yaşatın. Bu adaletsizliğe boyun eğemeyiz. Eğer düşmansanız bize sizler için bile direniyoruz biz. Sizden öncekilerin yaşadığı adaletsizlikleri yaşamayın”

‘SÜREÇ GEÇTİĞİNDE İLK SATACAKLARI SİZ OLACAKSINIZ’

Gökçek şöyle dedi:

“Kendini kurtarmaya çabalayan iftiracıların tanıklığıyla sayfalarca iddianame yazıldı. Bu süreç geçtiğinde ilk satacakları siz olacaksınız.

“Ben adalet istiyorum. Kültür merkezimiz basılmasın, Grup Yorum üyeleri serbest bırakılsın istiyorum. Biz bu ülkenin medarı iftaharıyız. Diğerleri gibi iktidara belediyelere kapaklanıp milyonları cebimize atmadık. Bir konserden en fazla 10, 15 bin lira alırız. Fazlasını almayız.

“Böyle bir grubu yargılıyorlar, işkence yapıyorlar, küfür ediyorlar… 21. Yüzyıldayız konser yasaklanıyor. Listelere konuluyoruz. Ne yaptık? Elimize silah mı aldık, insan mı öldürdük, katliam emri mi verdik? Çocuklara müzik eğitimi verdik, ücretsiz orkestra kurduk. Suç mu?”

Mahkeme Başkanı Akın Gürlek ise sözünü keserek savunmasını kısa tutmasını, tahliye talebine dair söz verdiğini söyledi. Gökçek de “Neden sözümü kesiyorsunuz? Bu düşmanlık neden? Bu anlattıklarımı yaptığımız için buradayız” diye konuştu.

‘YAŞAMAK, GİTAR ÇALMAK İSTİYORUM’

Gökçek sözlerine şöyle devam etti:

“İddianameye kısmen baktım, ama bizim hakkımızda şunlar yazmıyor: Kültür merkezinde çocuk istismarı yapıldı yazamaz, uyuşturucu tacirliği yaparlar yazamaz, ihaleleri peşkeş çekerler yazamaz. Bunları yapanlar dışarıda elini kolunu sallaya sallaya geziyor.

“Grup Yorum ise ücretsiz konser yapar. Bu konserler için belediyelerden yasal şekilde istediğimiz vinç, bariyer gibi eşyaları yasadışı göstererek iddianameye yazılmış. “Terörist” halka korku salanlardır, biz terörist değiliz. Biz bu konserleri kendi emeğimizle yaptık. Kalem yaptık, kalem sattık. Ben poğaça yaptım, poğaça sattım. Konserlerimizin masraflarını biz böyle karşıladık.

“Grup Yorum’a saldırılar son verilmeli. Grup kurulduğunda 5 yaşındaydım, hala devam ediyor, bugün 35 yaşında. Kaç iktidar geldi geçti, devam ediyor. Grup Yorum böyle susmaz. Sanatını yapmak için ölümü göze almış insanlar varken susmaz. Helin Bölek’le ben varız. Bugünün Türkiyesinde sanat yapmak için ölümü göze aldık.

“Ben yaşamak istiyorum, gitar çalmak istiyorum, konser vermek, sevdiklerimi görmek istiyorum. Ama bunun koşullarının sağlanması lazım. Sanatımızın karşısına ağır silahlarla ağır cezalarla çıkılmasın.”

İbrahim Gökçek mahkemeye “Bizim katilimiz olmayın” diye seslendi: “Biz sizler için bile direniyoruz, sizden öncekilerin yaşadığı adaletsizlikleri yaşamayın diye. Biz böyle insanlarız.”

Duruşma, diğer sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.

‘HALKIN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ EZDİRMEYECEĞİZ’

İbrahim Gökçek’ten sonra Emel Yeşilırmak savunmasına başladı, “Bir yıldır sorgusuz sualsiz tutukluyuz. İddianamede hakkımdaki dosyalar yazılmış, aynı dosyayı 6 kere yazarak hakkımdaki iddiaları kabartmaya çalışmışsınız. Hakkımda açılan bütün davalar hak mücadelesi verdiğim içindir, siz bana 1 Mayıs’a katıldığım için 5 yıl ceza verdiniz” dedi.

Ardından söz alan Ümit İlter, “Ülkemizdeki her muhalifin kaderi sizin heyetinizle tanışmak zorunda kalmak. Bir biz kalmıştık, bize de nasip oldu. Bakalım memnun olacak mıyız?” dedi ve şöyle devam etti:

“Sıkıyönetim mahkemelerini gördük. DGM’leri gördük. Müptezel Zekeriya Öz’ü gördük. Şimdi de sizi görüyoruz. Biz 12 Mart balyozundan bu yana bu mahkemeleri görüyoruz.

“Halkın hak ve özgürlüklerini ezdirmeyeceğiz. Haklar halkça, bizce kazanılır. Kan dökülerek kazanılır. Sonra bir takım vekiller bunları yasalara geçirirler. Mecburen yasalara yazarlar ama asla gerçek anlamda uygulanmazlar.

“Peki, bizim avukatlarımız nerede? Yan hücremizde kalıyorlar. Halkı savunan, doğayı savunan avukatlarımız yan hücrede kalıyorlar. Ama onları hapsetseniz bile halkın savunulmasını engelleyemezsiniz.

“Kararınız baştan belli olduğu için hukuki prosedürleri tamamlamak bile size zul gelebilir. Biliyoruz. Sizin hukuki yargılama yapacağınıza da tarafsızlığınıza da güvenmiyorum. Sizi reddediyorum. Tahliyemi, arkadaşlarımın tahliyesi ve beraatlarını talep ediyorum.”

Sonrasında konuşan Sadık Eroğlu da “Yalnızca kendim değil, arkadaşlarım için, İbrahim Gökçek için, Mustafa Koçak için ve bugün burada olması gereken, bedenlerini açlığa yatırmış avukatlarım için de adil bir yargılanma istiyorum” diye konuştu.

Grup Yorum üyesi Barış Yüksel, “Ben bir mühendisim. Biz ışığı kesilen ailenin ricasıyla köye gittik ve onların da emekleriyle sorunlarını çözdük, su tribünü ile elektriklerini ürettik. Ben aynı zamanda müzisyenin. Grup Yorum’la sahneye çıktığım her konserde kalabalığın coşkusunu görme onurunu iliklerime dek yaşadım” dedi.

BARIŞ YÜKSEL TAHLİYE EDİLDİ

Duruşma, öğle arasının ardından avukatların beyanlarıyla devam etti. Duruşma sonunda Barış Yüksel adli kontrol şartı ile tahliye edilirken İbrahim Gökçek dahil tüm Grup Yorum üyelerinin tutukluluğuna devam kararı verildi. Bir sonraki duruşma, Silivri’de görülmek üzere 26-27 Mart 2020 tarihine erteledi.

159 sayfalık iddianame, 30 Mart 1972’deki Kızıldere’den başlıyor. İddianamede, 2005 yılından itibaren tutulmuş olan TEM kayıtları, dokuz ayrı tanık ifadesi ve Gökçek’in gözaltında bulunduğu sürede gösterdiği iddia edilen “örgütsel tavırdan” başka delil yok.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nin kayıtları, 2004, 2005 yıllarından başlıyor. İlk arşiv kaydında Gökçek ile ilgili ifade veren bir tanık, “İsmini ve açık kimliğini sizden öğrendim. Kendisi DHKP/C örgütünün legal kurumlarından İdil Kültür Merkezi bünyesinde bulunan Grup Yorum isimli müzik grubunun üyesidir” diyor.

Kayıtlarda, dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesince verilen 2003 tarihli bir karar da var. Bu kayıtların hiçbirinde Gökçek hakkında bir suçlama yer almıyor. Hakkındaki UYAP kayıtlarında ise İçişleri Bakanlığı’nın “Terör Arananlar Listesinde” de GRİ kategoride yer aldığı belirtilirken bunun nedeni ise açıklanmıyor.

Gökçek’in aleyhindeki deliller arasında bir de “gözaltı işlemlerinde örgütsel tavrı” başlıklı bir bölüm yer alıyor ve kendisine ikram edilen yemeği yememesi “örgütsel tavır” sayılıyor:

“Şüpheli İbrahim Gökçek gözaltında bulunduğu süre içerisinde görevlilere mukavemette bulunduğu, slogan attığı görevli personeli tehdit ettiği, kendisine verilen yiyecekleri kabul etmeyerek açlık grevine gittiği, avukat görüşme tutanağına imza atmamış, kendisine ikram edilen yiyecekleri kabul etmeyerek açlık grevine gittiği anlaşılmıştır.”

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER