Cuma, Nisan 19, 2024

Geride kalanların hikayesi: 2 Temmuz 1993 Sivas katliamının 27. yılında sahibini arayan mektup

Sivas Katliamı’nın 27. yıl dönümünde Sivas’ta arkadaşlarını yitiren dönemin Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin gençlik yöneticileri ve gönüllüleri, katliamdan yıllar sonra hayatta kalanlar olarak nasıl bir araya geldiklerini, travmaları ile nasıl başetmeye çalıştıklarını ve çalışmalarını aktaran bir mektup kaleme aldı.

İşte o yazı:

Aleviliğin kamusal alanlarda konuşulamadığı, yasaklı olduğu yıllarda  (çok değil 30 yıl öncesine kadar) Pir Sultan Abdal Kültür Derneği kurma fikri kısaca şöyle gelişti. Sivas, Yıldızeli, Banaz Köyü’nden 1960 ve 1970 ‘li yıllarda göç ederek Ankara’ya yerleşmeye başlayan Banazlılar köyden büyük şehre göçün yoğun olduğu bu yıllarda zorluklar yaşamış (eğitim, iş, inanç özgürlüğü, barınma vb.) birey olarak mücadelenin yoğun, neredeyse imkansız olduğunu kavrayarak bir adım atmışlardır.

Banaz Köyü Dayanışma Derneğini 1978 yılında kurmuşlardır. Dernek: Pir Sultan Abdal örgütlülüğünün oluşmasında mihenk taşıdır. Köy derneğinin kurucuları aynı zamanda Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği kurucu üyeleridir. İlk olarak 1978 yılında kurulan Banaz derneği 1980 ihtilalinde diğer sivil toplum kuruluşları gibi kapatılmış, 1988 yılında tekrar çalışmalarına kaldığı yerden devam etmiştir.

Bahsettiğimiz sorunlar toplumsal olup, yalnızca Banazlılar için geçerli değildi. Bu coğrafyada binlerce yıldır var olma mücadelesi veren Alevi inancına mensup yurttaşların ortak sorunları olduğu aşikardır. Bu bağlamda daha kitlesel bir örgütün gerekliliği şart olmuştur. Pir Sultan Abdal’ın Banazlı olması inancımızda etkili bir biçimde benimsenmiş olup, felsefesinin binlerce yıldır hâlâ ayakta kalmasını sağlayan dinamiğin köy derneği olarak kalmaması kararı alınarak,1988 yılında isim değişikliğine gidilmiştir. Derneğin ismi Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği olarak değiştirilmiştir. Banaz Köyü’nde 1978 yılında yapılan  ‘’Pir Sultan Abdal Anıtının’’ var olması daha sonra kitleselleşecek olan derneğin logosu başka bir deyişle sembolü hâline gelecektir.

Ankara, Çankaya İlçesi Dikmen Caddesi’nde bulunan ve 1988/1993 yılları arasında Genel Merkez  olarak hizmet veren derneğimiz özellikle 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamından sonra çoğalarak tüm yurtta söylemleri ve duruşuyla her zaman kim nerede zulüm görüyorsa zalimin karşısında durarak kendini, var olduğunu, söz sahibi olduğunu ifade etmeyi başarmıştır. İnancı, yaşam tarzı, tavrı, insana ve doğaya bakış açısı binlerce yıldır otorite tarafından görmezden gelinen inancın yurttaşları için böyle bir örgütün var olması bulunmaz bir nimet olmuştur. Üyelerin Alevi olmak gibi bir zorunluluğu asla olmamıştır. Adaletten, hukuktan, insanca yaşamayı seçen, inancımızı, felsefemizi öğretilerimizi merak eden tüm canlara kapılarımız sonunda kadar açık olmuştur.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Tiyatro Topluluğu (1993)

Dernek olarak büyük bir STK sorumluluğunda ülke ve dünya gündemini yakından takip ederek sorunlara ve çözümlerine odaklamış, üzerine düşen görev ve sorumlulukları yeri geldiğinde sokakta, yeri geldiğinde basın açıklamalarıyla dile getirmiş, çoğu zamanda gündemi kendi bünyesinde oluşturmuştur. (Kurulduğu günden bu yana örgütümüzün her aşamasında emeği geçen yönetim kurullarına ve üyelerimize Pir Sultan Abdal 93 ekibi olarak saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.)

 

2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı sürecini anlatmadan önce katliamda yitirdiğimiz canlarımızla Derneğimizde gerçekleştirdiğimiz çalışmalarınızdan ve Pir_Sultan_Abdal 93 ekibinin nasıl ve neden tekrar bir araya geldiğinden bahsetmek isteriz.

1990 yıllarda şu an 93 ekibi olan bizler (Sivas yangınında  Madımak Oteli ve kültür merkezinden sağ yada yaralı kurtulanlar ya da herhangi bir nedenle Ankara’da kalan etkinliklere katılamayan gençler olan bizler) dernek bünyesindeki oluşturulan gençlik komisyonunda yer almış (semah, tiyatro, müzik grupları, basın yayın gibi) verilen görevleri ve isteyerek üstlendiğimiz her türlü çalışmayı amatör ruhumuzla yerine getirmiş, derneği yuvamız, üyeleri ailemiz, birbirimizi kardeş, arkadaş yada en yakın dostlarımız  olarak bilmiştik. Hem eğitim hayatımıza devam ediyor, hem de dernek faaliyetlerine zaman buldukça katılıp, başarılı işlere imza atıyorduk. Birlikteliğin verdiği güçle, verilen emekler boşa gitmiyordu. Sesimizi ve amaçlarımız duyan bu öğretiye sahip çıkmaya çalışan kişi sayısı her geçen gün çoğalıyordu. Buna paralel olarak dernek ve üye sayımız geçen gün artıyordu. Bunun sonucu olarak Ankara’da Pir Sultan Abdal Genel Merkezi kurularak diğer şubeler genel merkeze bağlı çalışmalarına başlamışlardı. Günümüzde halen genel merkez ve şubeler çeşitli etkinliklerle çalışmalarına devam etmektedir.

Grup Güne Umut Konseri
Grup Güne Umut Konseri

Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneğinin 1988 yılında kurulması ve Ankara Dikmen bölgesinde faaliyetlerine başlamasından sonra gençlerde akın akın derneğe gelmeye; semah, tiyatro, halk oyunları, saz kurslarına katılmaya ve ülke gündeminde bulunan konulardaki söyleşileri izlemeye başlamıştı.

Gençlerin derneğe ilgi göstermesi ve yoğun katılımı-talepleri sonucunda gençlik faaliyetlerinin dernek bünyesinde daha düzenli bir şekilde yürütülmesi ve biz gençlerin üretkenliğini dernek yönetimi ile işbirliği içerisinde gerçekleştirerek gençliğin sosyalleşmesi, Pir Sultan Abdal’ın felsefesini, mücadele ruhunu geleceğe taşımak amacıyla 06.02.1992 tarihinde bir çalışma grubu oluşturmaya karar verdik. Yapılan ilk toplantımızda; Asuman Sivri, Mehtap Demir, Devrim Çakmak, Cevat Üstün, Meltem Demir gençlik komisyonunun alt yapısını oluşturmak için görev alarak çalışmaya başlamıştı. Gençlik grubumuz derneğimiz faaliyetlerine katlan ve üye olan gençlerin katılımı ile 29.03.1992 tarihinde seçim yaparak PSAKD Genel Merkez Gençlik Komisyonunu oluşturmuştur. Başk. Cevat Üstün, Başk Yard. Meltem Demir, üyeler: Serdal Canik, Mehtap Demir, Ferhun Ateş, Murat Güdüz,  Yüksel Yıldırım, Devrim Çakmak, Sedef Gündoğmuş.

Gençlik Komisyonumuz semah, halk oyunları saz kursu ve tiyatro çalışmalarında katılan gençleri bünyesine alarak yüzlerce gencin boş zamanlarını kaliteli bir şekilde geçmesini, alevi -Bektaşi kültürünü, demokrasiyi sanatın birçok alanında gerçekleştirilen dernek çalışmalarıyla sosyalleşmesine katkı vermeye başlamıştır. Gerek Ankara gerekse ülkemizin çeşitli yerlerinde yapılan yerel ve ulusal düzeydeki etkinliklere STK eylemlerine davet edilmişti. Derneğimiz gençlik komisyonunun dernek kadın komisyonu ve genel merkez yönetimi ile yapmış olduğu etkinlikler medya aracılığı ile duyuldukça gençlerin derneğimize ilgisi ve katılımı da artmıştı. Derneğimizin yayın organı olan Pir Sultan Abdal Kültür Sanat Dergisi’nin tanıtımı, dergiye yazı ve fotoğraf desteği ile gençlik daha bir görünür hale gelmişti.

Bu gelişmelerle birlikte genç üye sayımızın artmasında Sivas Yıldızeli Banaz Köyü’nde gerçekleştirilen Geleneksel 3. Pir Sultan Abdal Kültür ve Sanat etkinliklerinin çok katkısı olmuştur. Etkinlik sonrası Ankara Kızılay meydanında açılan  fotoğraf sergisi ve semah gösterisi Ankaralı gençlerin derneğimize ilgisini artırmıştı.

Bu yoğun ilgiden sonra gençlik komisyonumuzun yeniden yapılanmasına ihtiyaç duyulmuştu. Genel Merkez Gençlik Komisyonumuzun II. Genel kurulu 25.10.1992 tarihinde ülkemizde özlemini çektiğimiz demokratikleşme, katılımcılık, sevgi ve saygı anlayışıyla -siyasi partilerimizin gerçekleştiremediği zorlandığı bir zaman diliminde- gerçekleştirmenin onurunu, güzelliğini yaşayarak örnek oluşturduğumuzu düşünüyoruz.

Seçim sonrası şöyle bir listeyle yeni dönem PSAKD Genel Merkez Gençlik Komisyonu oluşturmuştuk. Başk. Cevat Üstün, Başk.Yard. Ferhun Ateş, Sekreter: serdal Canik, Üyeler: Muammer Çiçek, Dilaver Özyurt, Meltem Demir, Hatice Küçük, Mehtap Demir, Serdar Doğan, Yasem  in Sivri, Denetleme Kurulu: Yeşim Özkan, Serkan Doğan, Halil Yalçıner.

Gençlik komisyonumuz aynı zamanda 1-2 temmuz Sivas ve 3-4 temmuz 1993 tarihlerinde Banaz Köyü’nde gerçekleştirilecek Geleneksel 4. Pir Sultan Abdal Kültür ve Sanat Etkinliklerine hazırlanacak kadın komisyonu ve merkez yönetim kurulu ile yoğun bir çalışma içerisine girecek bünyesinde çalışmalarını sürdürecek semah ekibi, halk oyunları ve tiyatro topluluğu, saz kursu, Grup Güne Umut adını alacak dernek müzik grubu ile yüzlerce etkinliğe gençlerle imza atacaktı.

Pir Sultan Abdal Kültür Sanat Dergisinin Aralık 1992, 4. sayısında Tiyatro topluluğumuzun sorumlusu oyuncu oyun yazarlığı ve yönetmenliği yapan, şiir ile ilgilenen genlik komisyonumuz üyesi ve 1993 tarihinde Sivas’ta katledilen canımızdan Muammer Çiçek gençlik komisyonu seçimi ile ilgili olarak şöyle yazmıştı. Seçimle Yaşanan Demokrasi Güncesi başlıklı yazısında;

‘’ …..Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği ‘nin Gençlik Komisyonu seçimleriyle doğmuştu bu güneş bir kez daha. İsmini, felsefesiyle taşıdığımız bu sorumluluk, yüzyılları yaşamın sonuna dek taşımaya yükümlendirmişti bizi.

(…)Demokrasinin güzelliğiyle başlatılan bu mücadele, insanca bir yaşama varma uğraşında önemli bir atılıdır. Umudum, çabalarla yarınları yaptıklarımıza gebe bırakmaktır. Saygıyla.’’

Sivas’ta katledilen canlarımız son nefeslerine kadar Muammer’in bu yazısındaki sorumluluk, felsefe demokrasiye olan inançları gibi yorulmadan usanmadan çalıştılar alın teri döktüler. Onların bıraktığı demokrasi, insan hakları meşalesini dünün gençleri, bugünün orta yaşlarındaki ‘’Pir Sultan Abdal Gençliği’’ olarak devraldık ve meşaleyi devredeceğimiz gençlere doğru koşuyoruz.

Dernek yönetim kurulunun verdiği kararla 1993 senesinde Pir Sultan Abdal Anma Etkinliklerinin Banaz Köyü ile sınırlı kalınmaması, idari ve mülki amirlerin de onayı alınarak Sivas şehir merkezinde de etkinliğin bir bölümünün gerçekleştirilmesi karara bağlanmıştı.

Büyük ozanın asıldığı şehirde anma kararı gerici, faşist kafa yapısında olan güruhu rahatsız etmiş ve bununla ilgili çalışmalara başlamışlardı. Tabi bizler bunun asla farkına varamadık. Devlet kurumlarının desteğini alarak gittiğimiz Sivas’ta ne devlet ne de Sivaslılar tarafından korunup kollanabildik. Tam tersi arkadaşlarımız ve değerli sanatçı büyüklerimiz Madımak Otelinde dünyanın gözü önünde yanarak can verdiler.

Dönemin  başbakanının ” neyse ki Sivas halkına bir zarar gelmemiştir.’’ diyerek demeç vermesi  aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin aydınları, çocukları,  sanatçıları, gençleri, alevi inancına bağlı yurttaşları nasıl görmezden geldiğini bizlere bir kez daha hatırlarmış oldu. Pir Sultan’ın asılarak can verdiği şehirde bu yolda hizmet eden canların yanarak bir katliamda can vermesi tarihteki yerini kara bir leke olarak aldı.

Sivas katliamı birçok başlık altında (sosyolojik, politik gibi) değerlendirilip kaleme alınacak bir katliam olduğundan burada bu konuya fazla değinmeyeceğiz. Dönemin dernek yönetim kurulları, yazarlar, çizerler, akademisyenler her yönüyle katliamı irdeleyip kamuoyunu bilgilendirmişlerdir.

Katliamı ve izlerini birebir yaşayan Pir Sultan Abdal 93 ekibi olan bizlerin böyle bir travmayı atlatması, hele o çocuk denecek yaşlarda çok mümkün olmadı. 16 can arkadaşımızı kendi ellerimizle toprağa verdik. Kabus yaşıyorduk bu katliam gerçek miydi?  Nasıl olabilirdi? İnsan insanı nasıl yakabilirdi? Bu coğrafyada daha önce yapılan katliamları duyuyor ve okuyorduk. Bizim de başımıza gelmişti.  Böyle tarifsiz bir acıya nasıl katlanabilir, hayatımıza kaldığımız yerden nasıl devam edebilirdik? Öfkemizi, hıncımızı, acımızı, nasıl anlatabilirdik? Bunun bir yolu var mıydı? Bu çıkmazdan nasıl kurtulabilirdik? Kimlerden yardım alabilirdik?  Kısacası ne yapabilirdik? Kocaman bir boşluktaydık. Uçsuz bucaksız bir boşluk ve içinde bizler oradan oraya savrulup duruyorduk. Bu acı ve yalnızlığımızla kıvranırken tekrar bildiğimiz işi yapmaya karar verdik.

Semah dönmek…

Ama eksiktik. Menekşe, Yasemin, Asuman,  Serpil, Huriye,  Serkan, Ahmet, Belkıs yoktu. Tiyatro toplumumuz tekrar nasıl bir araya gelecekti. Hocamız Muammer’i, Yeşim’i, Sait’i ,Özlem’i, Nurcan’ı minik arkadaşımız Koray’ı, Murat’ı ve misafirimiz Carina’yı kaybetmiştik.

Bu duygularla bir süre daha geride kalan bizler  aynı yerde açılan  Ankara Şube’de, içimizde tarifini bile yapamadığımız acılarla semahlarımızı dönmeye başladık. Arkadaşlarımızın yokluğu  o kadar belliydi ki ne semahtan ne de yaşamdan zevk almaya başlamıştık. Ekipten birçok arkadaşımız derneği de semahı da bıraktı. 20’li yaşlarda şuandaki kafa yapımız, toplumsal olayları yorumlama yeteneğimiz yoktu. Elimizde yüreğinize acıdan, özlemden başka bir şey kalmamıştı. Kaçtık kendimizden, birbirimizden, hayallerimizden. Yaşama devam ediyor ama hepimizin kırılma noktası olan Sivas katliamını unutamıyor, sindiremiyorduk. Can arkadaşlarımızın katledilmeleri, bizlerin yaşıyor olmasından utanıyorduk. Sanki nefes almayı bizlerde hak etmiyor, suç işliyorduk. Böyle karışık duygularla uzun yıllar geçti. Çoğu arkadaş birbiriyle iletişimi kesti.

Değerli insan; şair yazar Atilla İlhan bir şiirinde Pir Sultan Abdal ile ilgili söyle demiş.

‘’an gelir şimşek yalar

masmavi dehşetiyle siyaset meydanını

direkler çatırdar yalnızlıktan

sehpada PİR SULTAN ölür.’’

Birbirimizden haber alıyor ama yüz yüze görüşmüyorduk. Ta ki Hasan Akçora arkadaşımızın yıllar sonra Pir Sultan Abdal Ankara Şubede yönetim kuruluna seçilmesine kadar. Bizleri tekrar bir araya getirdi. 2017 yılında hep birlikte 2 Temmuz anmasında semah döndük. O günü unutmak mümkün değil. O duygu anlatılmaz.

Göktesin, yerdesin, Sivas’tasın, yangının içindesin. Gösteride;  Belkis, Asuman, Yasemin, Menekşe, Serpil, Serkan, Ahmet olmuştuk. Tarifsiz bir duygu seliydi.

2 Temmuz Sivas Katliamı anması [2017]
2 Temmuz Sivas Katliamı anması [2017]
Geçmişle yüzleşmek gibi. 2017 yılı bizler için tekrar milât oldu. Bu günden sonra aralıklı da olsa görüşmeye başlamış yeni yeni projeler üretmemiz gerektiği yoksa katliamın izlerinin ve arkadaşlarımız unutulacağını, gelecek nesillere her boyutu ile birebir Sivas’ta yaşanılanların anlatılması gerekliliğini, bunun bizim asıl görevimiz olduğunu bilerek yolumuza kaldığımız yerden devam etme kararını aldık. Yaklaşık bir yıldır yoğun bir şekilde basında ve sosyal medyada sizlerle buluşuyoruz. Kendimizi daha yakından tanıtmak ve ifade etmek  adına medya da @pir_sultan_abdal 93 adında bir de sayfa oluşturduk.

Ekip olarak elbette politik bir duruşumuz var. Yalnız hiç bir siyasi partinin arka bahçesi de değiliz. Bu bilgiyi açıkça yazarak kamuoyu ile paylaşmak isteriz. Daha önce de belirtiğimiz gibi “zalimin karşısında kim zulüm görüyorsa” onun yanındayız. Ne siyah ne de beyazız. Felsefemiz ve inancımız gereği “72 millete  bir nazarda bakar ve kucaklarız.’’

Böyle insan ve doğa merkezli bir inancı ‘’sucu’’ yada “bucu” gibi günümüzde  gündem olmaya çalışan, aslında sadece yola zarar veren akımlara  yem etmeyiz. Otoritenin binlerce yıldır uyguladığı çoğu zamanda başardığı “böl, parçala, yönet” gibi taktiklerin farkında olup bu gibi taktiklerin yolun ve örgütlülüğün büyümesine zarar verdiğini yaşayarak öğrenmiş olduğumuzdan bu gibi provokelere gelmeyeceğimizi belirtmek isteriz.

Anadolu kültürlerini bir mozaikten çok bir ebru sanatına benzetmek yanlış olmaz. Bilindiği üzere bu topraklarda binlerce yıldır oluşan toplumsal kimlikler ve oluşumlar karışık ve katmanlıdır (Sentrerik). Alevi inancı da yaşandığı bu topraklarda bir çok kültürden etkilenmiş ve etkilemiş eşsiz felsefesini ortaya  çıkarmıştır. İnancımız sözlü (deyiş, türkü, deme, nefes, gibi) ve yazılı metinlerle (İcazetnamler, buyruklar gibi) aynı zamanda cem_ semah gibi ritüelleriyle öyle güzel bir inançtır ki bunu görmezden gelerek yok etmeye çalışmanın kimseye yararı olmayacağı gibi yola zararı olacaktır. Döndüğümüz semahlarla içselleşen figürlerin ve deyişlerin anlamlarını biliriz. Bu günlerde üzerinde çalıştığımız Alevi inancına ait  kutsal mekanlarda semah dönme  projemizde bu konuları daha ayrıntılı işleyip sizlerle paylaşacağız.

Aslında duygularımızı kaleme almak kolay olmadı. Acıları yazmak elbette ki daha zor. Bizlerin evet acı hatıraları var.

Bununla birlikte çok güzel düşününce, konuşunca yüzlerimizi gülümseten bir daha hiç yaşanmayacak güzel anılarımız da var. Can arkadaşlarımız kalbimizde hep yaşayacak. Döneceğimiz semahlar, gerçekleştireceğimiz tüm etkinlikler onların hatıralarını ilelebet yaşatmak için olacaktır. Hepsini ayrı ayrı anıyor ve kalbinizin sol köşesinde yaşatıyoruz.

“Unutursak kalbimiz kurusun…”

Pir Sultan Abdal 93 Ekibi

1 Temmuz 2020

Fotoğraflar: Cevat Üstün arşivi

 

 

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER