Perşembe, Nisan 25, 2024

Gaye Usluer yazdı | Yereli yönetmeye aday olmak

Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da Türkiye Sosyal Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) tarafından düzenlenen bir etkinliğe katıldık. İki oturumdan oluşan toplantının amacı Yerel Yönetim Seçimleri öncesinde hem siyasal partiler hem de yerel yönetimlere aday kişiler için yol gösterici olmak idi.

Prof. Dr. Korel Göymen ve Ercan Karakaş’ın yöneticiliğini yaptığı oturumlarda Alman Sosyal demokrat Partisinden Erich Holzwarth (SPD Yerel Yönetim/seçim sorumlusu ) konuşmacı idi. Olması gerekenlerin yanı sıra, Almanya ve Türkiye yerel yönetim modelleri de karşılaştırıldı.

Kişisel olarak çok yararlandığım bu toplantıya ilişkin bazı saptamaları paylaşmak isterim.

Toplantının birinci bölümünde “Yereli Yönetmek” başlığı altında yerel yönetimlere bütünsel bir bakış tartışıldı.

Yerelden yönetmek ya da yereli yönetmek dediğimizde mutlaka devletlerin yapısı ve yönetim sistemleri kadar, o ülkenin siyasal kültürü de büyük önem taşıyor. Yerelde yani kentlerde sorunları çözebilmenin birincil olmazsa olmazı merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki ilişki. Merkezi yönetimi elinde bulunduran iktidar partisinin ülke memnuniyetinin kent memnuniyetinden başlayacağını içselleştirmesi, seçilmişlere hangi siyasi partiden olursa olsun saygılı olması ve kent yönetiminde ortaklaşması gerekmekte. İşte tam da bu aşamada o ülkenin siyasal kültür açısından buna nasıl baktığı, bakacağı sorusu karşımıza çıkıyor.

Yerel yönetimlerde bir başka olmazsa olmaz kentdaşların memnuniyetini oluşturmak. Bunu sağlayabilmenin temel koşulu ise o kentin yaşayanlarını, tüm karar alma süreçlerine aktif olarak katmak, katılımını sağlamak.  Bu anlamda kenti, kentte yaşamı ilgilendiren her durumda yerel referandum yada plebisitlerin yapılması yani kenttaş inisiyatifinin işin içine katılması çok önemli.

Kenttaş memnuniyetinin oluşturulmasında Belediye Meclislerini oluşturma biçimi yada belediye meclislerinin kimlerden oluşacağı da büyük önem taşıyor. Bu noktada ben ne dersem kabul etsin mantığı ile belirleme bir yöntem olmadığı gibi, doğru bir mantık da değil tabii. Belediye meclis üyeleri demek, halkın temsilcileri demek. Bu üyeler belediyeyi denetleme yetkisinin yanı sıra, temel ilkeler ve karar verme süreçlerinde rol alıyor. Aynı zamanda da kent temsiliyetini sağlamakla yükümlüler. Bir başka önemli konu belediye meclis üyelerinin denetlenebilir olmaları. Yani bu görevin kendine fayda alanı olarak kullanılmasını engellemek. Bu anlamda Almanya’da devlet ihalelerinin çok güçlü bir hukuksal denetim altında olması engelleyici ve kontrolü sağlayan bir mekanizma olarak tanımlanıyor.

İkinci bölümde başlık “Yereli Yönetmeye Aday” olmak idi.

Bu bölümde yerel yönetim seçimlerinde aday belirleme süreçleri üç yönlü tartışıldı.

1) Siyasi partinin kendisi ve partili adayı belirleme süreci.

2) Adayın bireysel özellikleri.

3) Seçmen davranışını etkileyen faktörler.

Bu alt başlıklar altında öncelikli olarak siyasi partilerin görevinin, ‘ehil insanları yetiştirmek’ olduğu vurgusu önemliydi. Bu nedenle de yerel yönetim okullarının oluşturulması ve bu eğitimler aracılığıyla siyasal kültürün oluşturulması gerekiyor. Türkiye örneğinde ise yerel yönetimlerin kişilere endeksli hale gelmesi, bazı kişilerin yokluğunda yerel yönetimlerin kazanılamayacağı algısının yerleşmesi, siyasi partileri kısırlaştıran, karar alma süreçlerinde hatalara neden olan bir etmen. Bu anlamda siyasal partilerin her aşama için liyakat ve temel ilkeler çerçevesinde oluşturacağı siyasal kültür, yanlışlardan ders çıkarmak, bugünü anlamaya çalışmak, olası bir başarısızlık durumunda ne olacağını iyi hesaplamaları gerekiyor. Kim aday olmak ister? Kim kazanabilir? Başarılı olmak için hangi özellikler, hangi profil gerekiyor? Aday belirleme aşamasında, içtenlikle ve yansız yanıtlanması gereken sorular.

Belediyeler küçüldükçe siyasi partinin öneminin azaldığı, adayın daha fazla önem kazandığı da unutulmaması gereken bir husus. Yaşanılan kent, o kentin geçmiş deneyimleri ve beklentileri aday seçimini etkileyen faktörler. O kentle özdeşleşmiş, başarı öyküsü olan, karizmatik ve yıpranmamış adayların seçilmesi yada devamı önemli. Her durumda metal yorgunluğu denilen ve seçmenin tercihi üzerinde de etkili olacak bir faktörün bulunabileceğinin de hatırlanması gerekiyor.

Yerel yönetim adaylarını belirlerken hiç atlanmaması gereken bir kıstas ise oy verecek seçmenin olası oy verme davranışlarının değerlendirilmesidir. O kentte mevcut yerel yönetim sürecinde yaşananlar, olaylar, kentte yaşayan kişilerin siyasi parti tercihleri ve değerleri her seçim döneminde yeniden değerlendirilmelidir. Adaydan beklenen, kararsız seçmeni ikna etmesi, kararını vermiş olan seçmeni ise harekete geçirmesidir.

Türkiye örneğine geri dönecek olursak, mevcut siyasal ve ekonomik kriz seçimin sonucunda belirleyici olacaktır. Ancak muhalefet partilerinin mevcut kriz ortamını yerel seçimlerde fırsata dönüştürebilmeleri için, aday belirleme süreçlerinde, adayın belirlenmesinde, propaganda yöntemlerinin belirlenmesinde hata yapmaması kaydıyla.

Her şeyden önemlisi ise  yurttaş ile  iyi iletişim kurmak, küskün seçmeni sandığa çekmek ve yeniden umudu oluşturabilmektir.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER