Çarşamba, Nisan 17, 2024

Evet, Kılıçdaroğlu hakkında fikrim değişti

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tayyip Erdoğan karşısındaki şansı her geçen gün giderek artıyor. Kılıçdaroğlu’nun politik bir figür olarak öne çıkması ne anlama geliyor? Deniz Genlik sebeplerini yazdı.

“Yanlış aday yok, en doğru aday var!” başlıklı yazımın ardından eski paylaşımlarıma dayanarak “Ne oldu da son bir yılda Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili fikirlerin bu kadar olumlu yönde değişti?” tarzında tepkiler alıyorum sık sık. Bu tepkilerin büyük kısmının ise saygı çerçevesini fazladan aştığını söylemeye gerek yok. Fakat ben bu soruyu çok haklı bir soru olarak görüyorum. O sebeple benim açımdan bu sorunun cevabını bu yazıda bulacaksınız.

İlk olarak sadece fikri değişen cidden ben miyim, gelin bir göz atalım. Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin anketlerine göre Nisan 2021’de kararsızlar dağıtılmadan Kılıçdaroğlu 13.1 puan Erdoğan’dan geride görünürken, Ağustos 2022’de Kılıçdaroğlu 10.7 puan Erdoğan’dan önde görünüyor.

Bu sadece Yöneylem’in bulgularında görülen bir sonuç değil. Birçok araştırma firmasının aynı dönemlere bakıldığında benzeri sonuçlara rastladığını görebilirsiniz. Demek ki sadece fikri değişen ben değilim, Yöneylem’in anketlerini dikkate alırsak ve Türkiye geneline uyarlarsak neredeyse 9 milyon seçmenin fikri değişmiş görünüyor.

Bu aynı zamanda sonuçtan ziyade, bir sebep olarak da ele alınabilir.  Yani bakış açımızı bu eksende değiştiren faktörlerden biri de 2021’de araştırmalara göre kaybeden, hatta fark yiyen bir Kılıçdaroğlu varken 2022’de araştırmalara göre kazanan ve fark atan bir Kılıçdaroğlu olması.

Önümüzde bu kadar önemli bir seçim varken kaybeden birini desteklemek akla ziyan bir yaklaşım olurdu ve hatta bana göre o zaman Kılıçdaroğlu eğer bir adaylık fikri varsa bu baskılanmalıydı. Endişelerimden kaynaklı ben de bu yönde hareket ediyordum. Eminim ki bu endişe kaynaklı stratejik yaklaşım konusunda da yalnız değilimdir. Artık şartlar değişti, sayısal veriler Kılıçdaroğlu’nun aleyhineydi şimdi lehine. Sayısal veriler kısmını bir kenara bırakıp, son bir yılda siyaseten ne değişti onu irdeleyelim yazının geri kalanında da.

Geçen sene bu zamanlar bürokratlara seslendiği videosunu paylaştı. Bu video benim ilk hoşuma giden ve bugünkü siyasi tavrıyla örtüşen çıkışı oldu. Anketlerde gerideydi ama siyasi tavrı bana göre doğruydu. Daha sonra buna benzer bir sürü video çekerek masaya yüreğini koydu. “Beşli-onlu çeteler” diye bahsedilen kesime meydan okudu. Bunlarla katiyen bir araya gelmeyeceğini ifade etti.

Bu, benim gibi Gezi kuşağından biri için bu çok büyük anlam ifade ediyor. Bu “şirketler” topluluğunun yüzlerce milyar dolar civarı devletten ihale almış olduğunu ifade ediliyor. Biz eğitimimizde zorlanırken, ülkemizde nefes alamazken, ses çıkarmaya korkarken, kimimiz dünyanın dört bir yanına dağılmak durumunda kalmışken, beyinlerimiz ülkeden umudunu kesmişken ülkenin kamu ve özel sektör borcuyla yarışır bir miktar bir avuç insana ihale edilmiş eğer muhalefetin verdiği rakamlar doğruysa. Buna karşı çıkacak, bunun ardına düşecek ve hesabını soracak bir figür varken ve anketlerde Erdoğan’ı farkla geçmişken desteklediğim alternatif isimlerden benzeri çıkışlar göremedim. Hatta tersi yönde emarelere rastladım. Kılıçdaroğlunun bu videolarını beğendim ve fikrim değişti giderek, halk tarafından da beğenilmiş olacak ki sadece ben değil milyonlar kendisine yöneldi.

Bu süre zarfında bir sürü kurumun önüne gidip onları ifşa etti. Bu eylemleri de çok beğendim. Bunlardan en önemlisi ise SADAT’ın önüne gitmesiydi benim için. Çünkü halk arasında “Paramiliter güçler oluşturuyorlar, iç savaş çıkaracaklar.” dedikoduları yayılmıştı. Bu psikolojik açıdan muhalefet seçmenine kötü olarak etki edecek, doğal olarak da seçim sonuçlarına olumsuz yansıyacak bir söylentiydi, “Kaybetseler de devretmeyecekler” algısının önüne geçilmesi gerekiyordu. Kılıçdaroğlu eylemiyle gözleri buraya çevirerek bu söylentiye nokta koyan isim oldu. O günden beridir de kimse çıkıp benzeri bir iddiayı yüksek sesle dile getiremedi ve getirmiyor.

Bunun yanı sıra bir yıl önce “helâlleşme” çıkışını da yanlış anlamıştım. Eminim ki birçok insan da bunu bir nevi “her şeye sünger çekmek” manasında algılamıştı. Salt ezilenlerin muhafazakarlar olduğunu ve sadece helâlleşecek kesimin onlar olduğu algısı hakimdi ilk helâlleşme çıkışı zamanı. Şimdi daha iyi anlıyorum, daha iyi anlıyoruz, çünkü göstererek anlatıyor.

Başörtüsü konusunda yaptığı özeleştiriler, elektriği kesilen milyonlarca hane için yaptığı eylem, Roboski ziyareti, Musa Anter davasına gösterdiği hassasiyet, Suriye’de yakılan askerlerimizin ailelerine ziyaret gibi örnekler bana helâlleşmeden kastını anlattı ve anlatmaya devam ediyor. “Halkla helâlleşecek, devlet halkla helâlleşecek ama bir de hesaplaşılacak kitle var, onlarla da hesaplaşacağız.” fikrini bize bu ziyaretler ve çektiği videolarla artık aktardı. Bu da fikirlerimin değişmesinde önemli bir etken oldu.

Bugün idealini kurduğum ülkeyi inşasına liderlik edebilecek, halkın farklı tabakalarını birbiri ile buluşturacak ve çetelerle, haramzadelerle hesaplaşacak kişi olarak Kılıçdaroğlu’nu görüyorum.

Ben bağnaz biri değilim, o gün desteklenecek biri olarak görmüyordum. Bugün idealini kurduğum ülkeyi inşaasına liderlik edebilecek, halkın farklı tabakalarını birbiri ile buluşturacak ve çetelerle, haramzadelerle hesaplaşacak kişi olarak Kılıçdaroğlu’nu görüyorum. Kimse babamın oğlu değil, olsa da farketmez gerçi, yarın farklı konuşsun yine karşısına geçerim, yine anketlerde fark yesin yine desteklemem. Futbol takımı teknik direktörü seçmiyoruz, devasa güçleri olacak bir lider seçiyoruz. Aday hem kazanmalı hem de bazı vasıflara haiz olmalı. Yani öncelikle kaybedecek kişi bence de aday olmamalı ama araştırmalar artık Kemal Kılıçdaroğlu fark atarak kazanacak diyor.

Diğer yandan günümüz itibari ile de siyasetiyle, kucaklayıcılığıyla, dik duruşuyla, “Sizlere hayalini kurduğum demokrasi mirasım olacak.” söylemiyle umut veren ve parlementer sisteme geçişi konusunda siyasi olgunluğu itibariyle şüphem olmayan tek isim. Kalemşörlerin, şirket kisvesi altına sığınan çetelerin yanından yöresinden geçmeyecek ama halkın hiçbir kesimine kin beslemeyecek lider profili olarak önümde duran tek isim. Yanındayım akımı sosyal medyada yer alırken, ben de şu satırlarla yanındayım demiştim:

“Ben artık kutuplaşmadan, kamplaşmadan, arsızlığın bir değer olmasından, eğitimli insanların aşağılanmasından, işçi ve memurun hor görülmesinden, bu ülkenin mühendislerinin, doktorlarının ve diğer beyinlerinin değerinin bilinmemesinden yoruldum… #yanındayım Kılıçdaroğlu… “Halkı barıştırırken zalimlerden hesap soracağını” söylediğin için, “Size güzel bir miras bırakacağım.” dediğin için, doğu-batı ayrıştırmadığın için, çantacılarla, beşli-onlu çetelerle bir araya gelmediğin için #yanındayım … Beklentimizi boşa çıkarma… Beklentimiz büyük…”

Seçimi kazanma hevesiyle stratejik davranarak Kılıçdaroğlu adaylığına eskiden karşı çıkmanın yanı sıra biz muhalifler bence bir şeyi daha gözardı ettik. İktidarın karalama kampanyalarının bize de tesir ettiği gerçeğiydi göz ardı ettiğimiz. Yirmi yıldır iktidar olan ve medyanın büyük bir bölümünün kayıtsız şartsız desteğini alan bir iktidarın “en muhalif benim” diyenin bile zihinlerine tesir etmediğini düşünmek en kibar tabiri ile naiflik olur. O sebeple de bir önceki yazımdan şu satırları hatırlatarak yazımı noktalamak istiyorum:

İnsanlar yıllardır akıllarına empoze edilmeye çalışılan önyargıları bir defa kırdı mı fikrini geri değiştirmesi kolay olmaz. Çünkü çok duvar yıkmıştır buraya gelene kadar. Bu nedenle yüzünü Kemal Kılıçdaroğlu’na çevirmiş bir seçmen fikrini tersi yönde kolay kolay değiştirmez.”

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

1 Yorum

  1. Sana; saygı çerçevesini fazladan aşan eleştirileri gönderenler; futbol takımı tutar gibi siyaseti izleyen veya yapan sabit fikirli, kendini geliştiremeyen insanlardır. Her zaman eğri, eğri olarak kalmaz, eğri düzeldiyse de buna doğru demek lazım. Önceki yıllarda benim için bir şey ifade etmeyen ana muhalefet lideri, şuan ayakta alkışlanacak konumdadır. Muhabbetlerimizde çevremizdeki insanların da fikir değiştirdiğine şahitlik ediyorum.

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI