Perşembe, Nisan 18, 2024

Endişeli vatandaşlar ve değerler Türkiye’si

Millet İttifakı, şüphesiz ki kimlik sorunlarını ve çözümünü ciddiye almalı. Fakat, asıl stratejik hedefi Endişeli Vatandaşları kazanmak ve onların seslendirdiği Değerler Türkiye’sini kurmak olmalı. 

Gezi Davası kararları, Canan Kaftancıoğlu’yla başlayan siyasilere siyaset yasağı kararları, seçim güvenliği ve güvenlik alanında ortaya çıkan SADAT tartışması, siyasetin tümüyle dost-düşman ayrımına indirgenmesi, bitmeyen kadın cinayetleri, yaşam tarzına tutuklamalara varan müdahaleler; Atatürk tartışmaları, enflasyon krizi, fahiş fiyatlar vb. gelişmeler ve olaylar. Seçimlere giden sürecin çok sert ve yıkıcı gerçeği giderek netleşiyor.

Bununla birlikte, son dönemde, Türkiye üzerine yapılan sosyolojik, siyasal, ekonomik ve kültürel eğilim araştırmalarını incelediğimiz zaman, seçimleri kazanmak için de kritik öneme sahip dört ortak sonucu çıkartabiliyoruz:

Birincisi, “kentleşen ve dönüşen Türkiye” ile başta siyasi alanda olmak üzere, kültürel ve duygusal alanlarda da “yıkıcı kutuplaşma”, “kimliklere savrulma” ve “bölünmüş toplum” olma sorunlarını yaşayan Türkiye tabloları eş zamanlı ortaya çıkıyor.

İkincisi, toplum yönetiminde bir taraftan demokrasiden sapma, otoriterleşme, kurumsal zayıflama, diğer taraftan da ciddi işsizlik, enflasyon krizi ve fahiş hayat pahalılığı temelinde ekonomik krizin yaşanmasıyla, toplum içinde “geleceğe güvensiz bakan, mutsuzlaşan, hukuka ve adalete güvenmeyen, güvencesiz ve kaygılı ruh hâli” giderek yaygınlaşıyor.

ENDİŞELİ VATANDAŞLAR

Üçüncüsü, daha önce kimliklerine atıfla kullandığımız “endişeli orta sınıflar” kavramının gençleri, kadınları, işçileri, köylüler vb. toplumsal katmanları içerecek şekilde yaygınlaştığını görüyoruz.  Artık, sınıfları, kimlikleri, toplumsal katmanları yandan kesen “Endişeli Vatandaşlar” kavramını kullanabiliriz.

Endişeli vatandaşlar, her kimlik içinde hem ülkenin genel gidişatından hem de kendi sınıf ya da kimlik alanı içindeki gelişmelerden memnun olmayan, bu anlamda “endişeli” fakat sorunların çözümünü demokraside, eşitlikte, birlikte yaşamada ve toplumsal güvende görenlerden oluşan bir katmanı oluşturuyor

Türkiye, kentleştikçe, orta sınıflaştıkça, dönüşüm süreci sadece merkezde değil, Anadolu’nun her tarafında ve kırsal kesimlerde de yaşanmaya başlandıkça, endişeli ama demokrat ve eşitliğe, tüm canlıların ve doğanın haklarına inanan kesimler her kimlik, çeşitli sınıflar ve toplumsal katmanlar içinde ortaya çıktı ve yaygınlaştı.

Artık tek tek değil, yıkıcı kutuplaşmaya rağmen, toplumsal yaşamın çoğulcu bir yapısı içinde ortaya çıkan ve yaygınlaşan “Endişeli Türkiyeliler”den ya da “Endişeli Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları”ndan bahsedebiliyoruz.

Muhalefetin Yeni Türkiye kavramındaki “yeni” sıfatını, endişeleri vatandaşların güvencesi olacak “Değerler Türkiye’si” tanımlamalı.

Her birimiz ve hepimiz ne kadar Endişeli Vatandaşlar olarak davranırsak, Türkiye’yi bugün içine düştüğü çıkmazdan o kadar hızlı ve güçlü çıkartabiliriz duygusu ve düşüncesi toplum içinde giderek yaygınlaşıyor.

Endişeli Vatandaşlar, aynı zamanda, seçmenler içinde ya da arasında da “gri bir alan” oluşturuyorlar, ki bu alan seçimleri kazanmada kritik rol oynayacak.

Ciddi seçim araştırmalarının gösterdiği gibi, Kasım 2022 Baskın ya da 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimlerini ve 2024 Yerel Yönetim Seçimlerinin sonuçlarını büyük ölçüde bu gri alanda yer alan Endişeli Vatandaşlar belirleyecekler.

DEĞERLER TÜRKİYESİ

Diğer bir değişle, sadece Kimlikler Türkiye’sini temel alarak ve kimlik temelli yıkıcı kutuplaşmayı körükleyerek seçim kazanmak artık garanti değil.

Kazanmak için, kimlikler, sınıflar ve toplumsal katmanlar içindeki gri alanda yer alan seçmenlerin ekonomi, demokrasi, iklim ve güvenlik temelindeki endişelerini karşılayacak ve inandırıcılığı olan bir Türkiye söylemine ve tanımına sahip olmak gerekiyor.

Bu bağlamda, dördüncü ortak sonuç olarak, “Ben kimim” sorusu kadar, bugün artık “hangi değerlere sahibim” ya da “hangi değerleri savunuyorum” sorusunun da giderek önem kazandığını söyleyebiliriz.

Ünlü Fransız felsefecisi Paul Ricoeur, topluma kimlikler değil, aksine değerler temelinde yaklaşmalıyız” saptamasını yapar.

Ricoeur’ü dinleyerek, Kimlikler Türkiye’sinden “Değerler Türkiye”sine geçmemiz gerektiğini öneriyorum.

Özellikle muhalefetin bu öneriyi ciddiye alması ve seçimlere hazırlanırken, “Değerler Türkiye”sini kurmak için çalışacağını topluma inandırıcı bir tarzda anlatması gerektiğini düşünüyorum.

Cumhur İttifakı, “Kimlikler Türkiye’si” ve “Yıkıcı Kutuplaşmadan beslenerek seçimlere hazırlanıyor. 

Millet İttifakıysa, şüphesiz ki kimlik sorunlarını ve çözümünü ciddiye almalı. Fakat asıl stratejik hedefi, Endişeli Vatandaşları kazanmak ve onların seslendirdiği Değerler Türkiye’sini kurmak olmalı. 

Yeni Türkiye inşası, yeni siyaset, yeni devlet ve yeni toplum ile birlikte oluşacak.

Muhalefetin Yeni Türkiye kavramındaki “yeni” sıfatını, endişeleri vatandaşların güvencesi olacak “Değerler Türkiye’si” tanımlamalı.

Ancak bu yolla, demokrasiyi yeniden inşa edebilir, ekonomik krizi çözebilir, kurumları liyakat temelinde güçlendirebilir, toplumsal güveni sağlayabilir ve devleti demokratik hukuk devletine dönüştürebiliriz.

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI