Perşembe, Nisan 18, 2024

Elif Doğan Türkmen: Sol, darbeler ile asla bağdaştırılamaz

-Türkiye’de darbe ve demokrasi ilişkisinin temel dinamiğinin bürokrasi üzerinden şekillendiği söylenir. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? 

Demokrasi ve darbe ilişkisi ülkemizde kronikleşen sorunların merkez noktalarından birini oluşturmaktadır. Bir ülkede demokrasi, hem değerler sistemi olarak, hem de gelenek olarak toplum nezdinde kurumsallaşmadığı müddetçe darbe tehlikesi her zaman vardır. Nihayet 15 Temmuz’da bunun acı örneğini hep beraber yaşadık.

Bürokrasi olayın sadece bir boyutudur. Bu olguyu sadece bürokrasi temelinde tartışmak olgunun karmaşık ve çok yönlü boyutunu görmemek veya hafife almak anlamına gelecektir.

-Cumhuriyet kurulduğundan bu yana bir takım kurumsallaşma çabalarına rağmen demokrasi, buna bağlı olarak Türkiye toplumuna en uygun olarak gördüğüm “ Demokratik, parlamenter sistem” henüz kurumsallaşamadı. Demokratik değerlerin geleneksel hale getirilmesi acil bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor.

-Ağırlıklı olarak toplumun muhafazakar yapısı ve yüz yıllardır bunu besleyen gelenek, görenekler, kültürel yapılar toplumun demokratik dönüşümünün önünde köklü engeller oluşturuyor. Tüm toplumu kucaklayan köklü bir demokratikleşme programıyla ortaya çıkmamız gerekiyor.

-Radikal, kökten dinci  anlayışın, hurafeler ve çarpık anlayışların özellikle son yıllarda toplumda yer edinmesi için özel politikaların hükümetler eliyle teşvik edilmesi ve bu anlayışın kalıcı oy tabanı olarak görülmesi demokrasi dışı anlayışların, darbelerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Bu zeminin ortadan kaldırılması gerekiyor.

-En önemlisi, cumhuriyet kadrolarının “ Asıl olan kurumlardır, mekanizmalardır” anlayışına uygun olarak ülkede demokratik kültürel gelenekler  veoluşumlar konusunda  yeterli ölçüde yol alamamalarıdır. Toplumda demokrasi içselleştirilemediğinde mutlaka karşı anlayışların ve oluşumların gelişeceğini ve geliştiğini acı olarak hem birçok defa gördük.

Bir toplumda sevgiyi egemen kılmadan, fikirlere ve inançlara karşı hoşgörü kültürünü egemen kılmadan kalıcı bir barıştan ve kardeşlikten söz edilemez. Uygar bir toplum kurulamaz.

-Çok partili yaşama geçildikten sonra özellikle sağ iktidarların sürekli egemen olduğu dönemde darbelerin yaşanmasını nasıl açıklayabiliriz?  

Zaten sağ, muhafazakar anlayışlar darbe türü demokrasi ve özgürlük karşıtı anlayışları tetiklemektedir. Türkiye’de ve dünyada sol, sosyal demokrasinin egemen politik kültür olarak yer aldığı hiçbir ülkede darbelerin olduğu görülmemiştir. Şili gibi olan yerlerde ise dışarıdan, özellikle  ABD dış müdahalesi ile olmuştur. Sol, demokratik düşünce ile darbeler asla bağdaştırılamaz.

-Darbe süreçlerinde iç ve dış dinamiklerin etkilerini nasıl okuyorsunuz? 

Türkiye gibi ekonomik, politik ve hatta kültürel olarak dışa bağımlı olan ülkelerde dış destek olmadan (özellikle günümüzde) darbe girişimi yapmak mümkün değildir. Burada ülkemizin bugün geldiği noktanın net bir tanımlamasını yapmak gerekiyor. 15 temmuz süreci bize gösteriyor ki; Emperyalist güçler ve özellikle ABD artık ülkede tüm karar süreçlerinin içinde yer alan bir konumdadır.

En basit anlamıyla vatansever olmanın ana kriteri bu yapıya karşı olmaktan geçmektedir.

-Son darbe girişimine kadar gelinen süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? AKP ve Cemaat çatışmasının bir boyutu olarak mı yoksa sistemin derin bir krizi olarak mı yorumlarsınız? 

Elbette bir krizden söz edebiliriz. Bu kriz sadece Türkiye’nin krizi değildir. Dünya kapitalist sistemindeki krizden bahsetmek gerekiyor. Dünyada “ Küreselleşme” politikası çöktü. Kapitalizm kendi büyük sorunlarını çözmekte zorlanıyor. Bunu her gün sistem analistlerinden okuyoruz. İngiltere’nin Avrupa Birliğinden ayrılmasının bir nedeni olarak bunu söyleyebiliriz.

 

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER