Türkiye Belediyeler birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında üniversite yatay geçişi ve diplomasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından YÖK tarafından hazırlandığı belirtilen bir rapor doğrultusunda soruşturma başlatılmıştı. İmamoğlu, soruşturma kapsamında ifade vermek için bu sabah 08.50 sıralarında İstanbul Adliyesi'ne giriş yaptı. 09.00 sıralarında ifade işlemleri başlayan İmamoğlu, yaklaşık bir saat sonra adliyeden ayrıldı.
Dün Halk TV ve İstanbul Barosu davaları başta olmak üzere çok sayıda davanın görüldüğü adliye çevresinde alınan olağanüstü önlemlerin bugün de devam ettiği gözlendi.
Ekrem İmamoğlu'nun ifadesi ortaya çıktı
Ekrem İmamoğlu'nun üniversite yatay geçişi ve diplomasına ilişkin soruşturma kapsamında verdiği ifade ortaya çıktı.
Ekrem İmamoğlu'nun savcılıkta verdiği ifadede, "Son bir ay içinde üçüncü kez ifadeye çağrılmam, yürütülen sürecin hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını açıkça göstermektedir. Hakkımda yürütülen bu sürecin niteliği ve zamanlaması da bu gerçeğin bir başka kanıtıdır. Gerçeklerin çarpıltıldığı, belgelerin gizlendiği, kanun ve yönetmeliklerin görmezden gelindiği, hatta bugünün kanunların 35 yıl önceye işletilmeye çalışıldığı bir rapor hazırlanmış ve bu rapor esas alınarak hakkımda suçlama yöneltilmiştir. Oysa bugün burada ifade vermesi gerekenler, o raporu hazırlayanlardır" dedi.
İmamoğlu'nun ifadesinde, "Bugünün kanunlarının 35 yıl önceye işletilmeye çalışıldığı bir rapor hazırlanmış ve bu rapor esas alınarak hakkımda suçlama yöneltilmiştir. Oysa bugün burada ifade vermesi gerekenler, o raporu hazırlayanlardır" dediği öğrenildi.
Ekrem İmamoğlu'nun savcılıkta verdiği ifadesinde, "Öncelikle kendi duygu ve düşüncelerimi tümüyle iletmek isterim. Bugün burada bir savunma yapmam bekleniyorsa, bunu asla doğru bulmuyorum. Neyle suçlandığım dahi belli değil. Buraya, her ne olursa olsun hukuk devletine ve yargı makamlarına olan saygımdan dolayı geldim. Ancak saygım gereği verdiğim bu beyanların bir savunma amacı taşımadığını, şahsıma yöneltilen, artık sayısını bile hatırlayamadığım hukuksuzlukların kayda geçirilmesi için yapıldığını belirtmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü ilkesi gereği, soruşturma süreçlerinin keyfilikten uzak, adil ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesi esastır. Son 1 ay içinde üçüncü kez ifadeye çağrılmam, yürütülen sürecin hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını açıkça göstermektedir. Hakkımda yürütülen bu sürecin niteliği ve zamanlaması da bu gerçeğin bir başka kanıtıdır" dedi.
'Avukatlarım hukuki açıdan gerekli açıklamaları yapacaktır'
İmamoğlu'nun ifadesinin devamında şunları söyledi:
* Gerçeklerin çarpıtıldığı, belgelerin gizlendiği, kanun ve yönetmeliklerin görmezden gelindiği, hatta bugünün kanunlarının 35 yıl önceye işletilmeye çalışıldığı bir rapor hazırlanmış ve bu rapor esas alınarak hakkımda suçlama yöneltilmiştir. Oysa bugün burada ifade vermesi gerekenler, o raporu hazırlayanlardır. Avukatlarım bu konuda gerekli suç duyurularında bulunmuştur. Bu vesileyle sizden de bu raporda sorumluluğu bulunan kişiler hakkında gerekli yasal sürecin işletilmesini talep ediyorum.
* Demokratik meşruiyetini dört seçim zaferiyle ve 16 milyonluk bir şehrin iradesiyle pekiştirmiş bir belediye başkanını; hak yememiş, hakkını da yedirmemiş bir vatandaşı, hukuki temelden yoksun ve mesnetsiz iddialarla suçlamak hem hukuk devletini hem de halkın demokratik iradesine yönelik ağır bir haksızlıktır. Türkiye’nin bir hukuk devleti olması gerektiğine inanan herkesin bu konularda daha özenli davranması gerekmektedir. Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna olan inancımı koruyarak, adaletin hukuk kurallarına uygun bir şekilde tecelli etmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyorum. Suçlamayla alakalı başka söyleyecek hiçbirşeyim yoktur. Avukatlarım hukuki açıdan gerekli açıklamaları yapacaktır.
'Puanımın yetmediği inşaat fakültelerine giremedim'
* İlkokulda başarılı bir hentbolcu olduğum için Cumhuriyet Ortaokulu’na geçiş yaparak orada okumak istediğimi ailemle paylaşmama rağmen, ailem spor yapmamı değil, okula gitmemi öncelediği için beni Trabzon Özel Köşk Ortaokulu’na yazdırdı. Üç yıl boyunca orada okudum ve ortaokulu başarıyla bitirdim. Aynı okulun lise bölümüne yazılmam için ailemin ısrarına karşı çıkarak, Trabzon Lisesi’nde okuma talebimi ısrarla dile getirdim. Hatta okullar açılmasına rağmen bir hafta boyunca okula gitmedim. Sonrasında, çok istediğim ve hayran olduğum Trabzon Lisesi’nde okumaya başladım. Lise eğitimimi de bu okulda başarıyla tamamladım. Okulumun 100'üncü dönem mezunuyum.
* Okulda futbol takımında kalecilik yaptım. Daha sonra, üniversite sınavında aldığım puanla KTÜ İşletme Fakültesi’ne girme arzum ailem tarafından kabul edilmedi. İnşaat mühendisliği okumamın, aile işimiz açısından daha doğru olacağı yönünde baskıyla karşılaştım. Tercihlerimi bu doğrultuda yaptığım için puanımın yetmediği inşaat fakültelerine giremedim. Dün gibi hatırlıyorum; tercihlerimde İstanbul’daki İnşaat Fakültesi ve KTÜ İnşaat Fakültesi vardı. Daha sonra ailemin yaptığı araştırmalar sonucunda, futbolda profesyonel imza atabilmem için beni Kıbrıs’taki Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne İnşaat Fakültesi’nde okumam için gönderdiler.
* Rahmetli amcamla gerçekleştirdiğim bu seyahatte, Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümüyle ilgili kayıt işlemlerini yapmış olmama rağmen, orada ziyaret ettiğim Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Bölümü’nü çok beğendim. Amcamı ikna ettim ve aşağıda anlatacağım şekilde o bölüme kaydımı yaptırdım. Kıbrıs’taki öğrenim hayatıma öncelikle Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği bölümüne girmek niyetiyle kayıt olarak başladım. Sonrasında Doğu Akdeniz ve Girne Amerikan Üniversiteleri’nin seviye tespit sınavlarına girdim. İnşaat mühendisliği okumak istememem sebebiyle 1988 yılında Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Yönetimi Bölümü’ne kayıt yaptırdım.
'1990 yılında geçiş ilanlarını takip ederek başvurumu yaptım'
* Basına yansıyan 'Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne kayıt yaptırdım' iddiası doğru değildir. Bu konuda geçen bilgiler yanlıştır. Benim eğitim yaşamımla ilgili olarak; İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezuniyetim sonrası, ilgi duyduğum İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümü Personel Yönetimi yüksek lisans programı sınavını kazandım. Ancak yoğun iş tempom sebebiyle sadece 2 ders alabildim ve bölüme devam edemedim. 2010’lu yıllarda geçmişe dönük af çıktığını öğrendiğimde, tekrar yüksek lisans programıma devam etmek için başvurumu yaptım ve bu hakkımı elde ettim. Derslerimi ve tezimi başarıyla tamamlayarak insan kaynakları üzerine yüksek lisans programımı bitirdim.
* Bana sormuş olduğunuz Özalp Tazan, hatırladığım kadarıyla o zamanlarda Girne Amerikan Üniversitesi’nde yöneticiydi. Necmettin Karaduman ise çok saygın, aynı zamanda TBMM Başkanlığı yapmış, ailece tanıdığımız Trabzon Milletvekili olduğu için kendisini tanırım. Geçiş sürecimle alakalı olarak, 1989 yılında Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi’ne geçiş yapanları duymuştum. Ben de 1990 yılında geçiş ilanlarını takip ederek başvurumu yaptım.
Ne olmuştu?
İstanbul Üniversitesi mezunu olan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasıyla ilgili bazı iddialar sosyal medyada gündeme getirilmişti. O iddialar üzerine de İmamoğlu'nun diplomasını paylaşan danışmanı Murat Ongun, "İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun lisans (üniversite) diploması üzerinden polemik çıkartmaya çalışanlar için ayrıca yüksek lisans belgesini de bilgi için sunarız" ifadesini kullanmıştı.
Son aylarda hakkında yeni davalar, soruşturmalar başlatılan Ekrem İmamoğlu hakkında bu kez üniversite diplomasıyla ilgili soruşturma başlatıldı.
İddialar ve yanıtlar zaman zaman devam ederken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 'ihbarlar' üzerine soruşturma başlattığı öğrenildi.
Soruşturmanın, 'Yüksek Öğrenim Kurulunca hazırlanan rapor ile ilgili İmamoğlu'nun diplomasının sahteliğine ilişkin tespitlerin yer alması' üzerine başlatıldığı ileri sürüldü. Türk Ceza Kanunu'nun 204 (resmi belgede sahtecilik) ve diğer maddelerinde belirtilen suçlama kapsamında, ifadesi alınmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na 26 Şubat 2025 tarihinde ifade vermesi için çağrı kâğıdı ile davet edildiği belirtiliyordu.
Ayrıca İmamoğlu’nun üniversite diploması hakkında başlatılan soruşturmanın ardından sosyal medyada dolaşıma giren İBB Başkanı'nın diplomasını YÖK'ün iptal ettiği iddialarına ilişkin CHP'den yalanlama gelmişti.
Soruşturma kapsamında İmamoğlu'nun ifade vermesi gereken 26 Şubat 2025 tarihi kamu görevi nedeniyle ifade veremeyeceğini belirtmesi ve mazeret dilekçesi sunması üzerine değiştirildi.
Ekrem İmamoğlu, bugün 'Resmi belgede sahtecilik' suçlamasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda ifade verdi.
İmamoğlu hakkındaki diğer davalar neler?
Ekrem İmamoğlu hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile ilgili sözleri nedeniyle de soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma kapsamında kabul edilen iddianamede İmamoğlu "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret", "tehdit" ve "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermekle" suçlanıyor ve 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması ve siyasi yasak talep ediliyor. Davanın ilk duruşması 11 Nisan'da görülecek.
İmamoğlu hakkında, CHP davalarında yer aldığını söylediği bilirkişi hakkındaki sözleri nedeniyle açılan başka bir soruşturmada da "yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs" suçlamasıyla da 4 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak istendi.
Ayrıca kamuoyunda "ahmak davası" olarak bilinen ve 2019'a kadar uzanan davanın yanı sıra, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı (2014-2019) dönemindeki bir ihale nedeniyle açılan bir dava ve Kasım 2024'te İBB'nin bazı etkinliklerde usulsüz harcama yapılarak kamu zararına yol açıldığı iddialarına ilişkin başlatılan bir soruşturma da var.