İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı aday adayı Ekrem İmamoğlu, İzmir’de başlattığı seçim çalışmalarını sürdürüyor. CHP’de cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi amacıyla 23 Mart’ta yapılacak ön seçime girecek olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Antalya’da yurttaşlarla buluştu.
İftar programının ardından Cam Piramit Fuar ve Kongre Merkezi’nde partililer ve vatandaşlarla bir araya gelen İmamoğlu, Antalya’ya gelmekten dolayı mutlu olduğunu söyledi.
Antalya’da turizm ve tarım politikalarını eleştiren İmamoğlu, “Biz buraya bir çiftçinin evinde iftar yaparak geldik. Çiftçinin evinde, tarımın ne kadar önemli olduğunu o evde 80 yaşına yakın bir annemizden 50’li yaşlardaki bir babadan 17, 18 yaşlarındaki torunlarından duyuyoruz. Toprağını koruyamayan ülkesini de koruyamaz. Bu kadar net. Tarımı daha verimli hale getirmek için de mutlaka güncel gelişmeleri dünya ölçeğindeki bakışı, teknolojik bir dönüşümü başlatmamız lazım. 2014 yılında Antalya’ya 17 milyon turist gelmiş. Benim hayalim bu bölgede 35 milyon turist olması. Ama turist sayısı kadar turizmin çeşitliliği, gelirin nasıl bölüşüldüğü ve sürdürülebileceğinin sağlanması önemli. Yerli ve yabancı ziyaretçilerin artması, hem otel dışına çıkmalarını, hem döviz bırakmasına destek olacak” diye konuştu.
'Türkiye vatandaşlığını, ticari bir ürün haline getirdiler'
Ekonomik bozulmanın Antalya özelindeki güncel rakamlarını paylaşan İmamoğlu, “Her şeyi en iyi ben bilirim diyen akıl, milletimizin birikimlerini heba etti. Bu ülkeyi yönetenler, sadece Antalya ve Batı Akdeniz bölgemize bunları yapmakla kalmadılar, daha da büyük kötülüklere imza attılar. Önce 250 bin dolara sonra da 400 bin dolara ev alan yabancıları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptılar. Ülkemizin vatandaşlığını, ticari bir ürün haline getirdiler. O zaman Antalya’dan bu evleri alanlar, bunları 3 sene sonra daha yüksek fiyata sattı ve hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu hem de para kazandı.
İşte ben, buna karşıyım. Kendi vatandaşım kirasını ödeyemezken, çoluğunun çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamazken, başka ülke vatandaşının Türkiye vatandaşlığı üzerinden para kazanmasını kabullenemiyorum. Eskiden Antalya’ya tayini çıkan devlet memurunun, bir refah bölgesine gelmenin sevincini yaşarken, şimdi ‘Ben o kadar kirayı nasıl öderim, hayat pahalılığıyla nasıl mücadele ederim’ demesine üzülüyorum” şeklinde konuştu.
'Demokrasi şöleni yaşayacağız'
Partisinin ön seçim kararının demokrasi devrimi olarak ifade eden İmamoğlu, şöyle konuştu:
* Sesim kısılsa da, ayağıma taş bağlasalar da, beni engellemeye çalışsalar da, bize sıkıntılar vermeye çalışsalar da size güveniyorum. Hep beraber bütün engelleri, bütün badireleri, bütün bedelleri birlikte göğüsleyeceğimiz için rahatım, huzurluyum ve mutluyum. Hep beraber dalga dalga büyüyeceğiz. Demokrasiyi bilmiyorlar ve unuttular. Sadece bir kişinin iki dudağı arasından çıkanları demokrasi zannediyorlar. 1 milyon 750 bine yakın üyemizin tek tek giderek sandığa oy atarak vereceği güce inanıyoruz. Partimizin ön seçim kararı demokrasi devrimidir. 23 Mart’ta birliğini, dirliğini sağlamış iktidar yoluna çıkıyoruz. Bu millet yeniden iktidar olsun diye kollarımızı sıvadık yola çıkıyoruz. Bu ülkeyi yönetmek ve sorumluluğunu almak için hazırız. Milletimizle birlikte büyük bir yolculuğa çıkıyoruz. 23 Mart’ta hiçbir kayıp vermeden demokrasi şöleni yaşayacağız.
Emniyetten 'avukatsız gel' daveti
Çalışma arkadaşlarının savcılığa çağrıldığını anlatan İmamoğlu, “Biz başarıya yaklaştıkça, iktidarın da zulmü artıyor. Biz, ‘Milleti birleştirelim, icraatı, hizmeti, liyakati ve refahı yaygınlaştıralım’ dedikçe, iktidarın algı operasyonları peş peşe geliyor. Şimdi de öğrendim ki, çalışma arkadaşlarımızı Emniyet Müdürlüğü’nden arayıp, ‘Savcılık sizi görüşmeye çağırdı’ diyorlarmış. Aranan numara ne yazık ki adliyeye ait bir numara. Arkadaşımız, ‘Ben avukatımla gelmek istiyorum’ deyince, yalnız gelmesi gerektiğini söyleyip savcının sohbet edeceğini söylüyorlar. Arayan o polise ulaşamıyorlar. Çalışma arkadaşlarımı ne için davet ediyorsunuz? Arayıp gel diyorsunuz ama avukatınla gelme, savcı seninle sohbet edecek diyorsunuz. Avukatsız savcı görüşmesi diye bir şey var mı? Ekrem İmamoğlu kadar taş düşsün başına senin. Ekrem İmamoğlu burada. Ben buradayım. Bana gelin. Milletimle beraber karşınızdayım. Bunlar benimle ilgili suç icat ediyorlar ya. Açıkça diyorum, İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorsun. İmamoğlu olmadan yarış meşru olmaz. Bu yargısal tacizlerle seçim ne özgür ne de adil olur. Ekrem İmamoğlu 2019’dan bu yana bunlara karşı seçim kaybetmedi. Hatta 2014’den başlarsak tek suçumuz, onları 4 kez yenmiş olmak” dedi.
'Ekrem İmamoğlu kadar taş düşsün başına'
İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
* Artık biliyorsunuz; aralarında kimi yol arkadaşım, kimi tanıdığım, kimi hiç tanımadığım bir grup insanın mal varlıklarına, banka hesaplarına el koymuşlar. Yeni bir kumpas dalgasıyla, bana ve arkadaşlarıma itibar suikastı yapmaya çalışıyorlar. Malum şahıs, haftalar önce ne demişti hatırlayın; ‘Turpun büyüğü heybede.’ Şunlara bak şunlara; hükümeti, yargısı kolluğu işi gücü bırakmış, benimle ilgili tertipler peşinde. Tek dertleri var; Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu kadar taş düşsün başına senin.
* Akıllarınca beni korkutup, yıldıracaklar. Bu haktan ve hukuktan nasibini almamışların hiçbir saldırısından korkmadım, korkmuyorum, korkmayacağım. Bu gayrı meşru tertipler, beni milletime hizmet etme hedefimden milim saptırmayacak. Sesim kısık diye korkacağımı zannediyorsunuz değil mi? Bunlardan var ya şu saçımın telini yerinden kıpırdatacak kadar korkan, onlar gibi olsun. Gayrimeşru tertipler, beni milletime hizmet etme hedefimden milim saptıramayacak. Ben, yürüdüğüm bu yolda, önce Yüce Allah’a, sonra da milletime güveniyorum. Kumpaslarla, entrikalarla, fitneyle, fesatla kurdukları oyunları başlarına yıkacağız. Millet benimle, millet. Bu millet, haklıyı haksızı ayırt etmeyi iyi bilir. Bu millet, günü geldiğinde ‘Yeter artık’ demesini iyi bilir. Çünkü, temel haklarından vazgeçenlerin ne özgürlüğü ne güvenliği ne de refahı hak etmediğini, en iyi bu millet bilir. O yüzden bu millet büyüktür.