Salı, Nisan 23, 2024

Ekonomi, liyakat, kalite

Ekonomiden dış politikaya, güvenlikten yargıya, eğitimden kültüre, yönetimin her alanında lidere mutlak sadakat ilkesi benimsenirken, yönetimde liyakat ve kalite ilkesi büyük zarar gördü. Bugün yaşadığımız kriz, bu anlamda, sadece demokrasi krizi” değil; aynı zamanda, yönetim ve devlet krizi”.

7 Haziran 2015 genel seçimleri AK Parti iktidarının tek başına çoğunluk hükümeti kuramadığı ilk seçimdi.

1 Kasım 2015’de seçimler tekrarlandı. AK Parti tek başına iktidar oldu.

İki seçim arası dönemde Türkiye, siyasi tarihinin belki de en karanlık dönemini büyük terör saldırılarıyla yaşadı.

Başta Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Adıyaman olmak üzere, 11 Eylül terörüyle kıyaslama yaptığımız büyük terör saldırıları Türkiye’yi kana buladı, çok sayıda insanımızı, gençlerimizi kaybettik, tüm ülkenin psikolojisi bozuldu.

1 Kasım tekrar seçimleri üzerine yapılan çalışmalar, iki seçim arası dönemde, “terör, Türkiye’nin birinci sorundur” diyenlerin oranının 80-85%’lerin üzerine çıktığını gösterdiler.

7 Haziran seçimlerine, daha önceki seçimlerde olduğu gibi, Türkiye, ekonominin 50%’ye yaklaşan bir oranda birinci sorun olarak görüldüğü bir toplumsal eğilim ve algı içinde girmişti.

1 Kasım seçimlerineyse, çok kısa bir süre içinde, sarkacın tümüyle teröre döndüğü ve terörün 80-85% oranında birinci sorun olarak görüldüğü bir iklimde girildi.

Büyük partiler arası ve muhalefet partileri arasında yapılabilecek koalisyonlara izin vermeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimin tekrarlanmsı görüşü uygulamaya sokuldu. Siyaset Bilimine AK Parti’nin hediyesi olan yeni bir kavramla “tekrar seçim” yapıldı.

Belki AK Parti 1 Kasım seçimlerini kazandı ve tek başına hükümet kurdu; ama, 2015’den itibaren Türkiye’nin her alanda sürekli geriye ve olumsuza gidiş süreci de başlamış oldu.

Ekonomi, İşsizlik, Hayat Pahallılığı

7 Haziran-1 Kasım, 2015 dönemini hatırlatmamın nedeni şu: 2023 seçimleri sürecine girmiş Türkiye’de, son dönemde yapılan tüm ciddi toplumsal eğilim ve kamuoyu araştırmalarının hepsinin gösterdiği gibi, insanlar, “ekonomi-işsizlik-hayat pahallılığı”nı hem de 85%’lere çıkmış oranda birinci temel sorun olarak görüyorlar.

Terör çok alt sıralarda çıkarken, son dönemde sürekli konuşulan Suriyeliler meselesinin de en fazla 4 % civarında kişi, tarafındamn birinci sorun olarak görüldüğünü; Eğitimin de bu iki sorundan daha üst sırada çıktığını söyleyelim.

Ekonomi-işsizlik-hayat pahallılığı-eşitsizlik sorununun, 2018’den bugüne yapılan toplumsal eğilim ve Z-Y kuşakları-gençlik araştırmalarında da ilk madde olduğunu görüyoruz.  Bu araştırmalarda da, son dönemde bu sorunun oranı hızla artıyor.

Türkiye insanı, mutsuz, geleceğe güvenle bakamıyor ve kaygılı.

7 Haziran-1 Kasım 2015 ara ve istisnai döneminde terör ne ise, bugün de ekonomi-işsizlik-hayat pahallılığı o.

Türkiye’nin, o dönem gibi, bu sefer enflasyon krizi ve ekonomik kriz temelinde çok zor bir dönemden geçtiğini veriler içinde görüyoruz.

2023 seçimlerine, geniş anlamıyla ekonominin Türkiye halkı tarafından neredeyse bir bütün olarak ve en tepe noktasında birinci sorun olarak görüldüğü bir siyasi-toplumsal-psikolojik iklim içinde girildiği söyleyebiliriz.

Liyakat-Kalite

Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı sürekli “dış güçler” vurgusu yapsa da, bu durumun ve sorunun temel nedeni, bilimsel ve saygın kamusal çalışmaların ve tartışmaların belirttiği gibi, Türkiye’nin, 2014-15’den bugüne, demokrasiden sapması, başta hukuk, kurumlarını zayıflatması ve siyasileştirmesi ve denge ve denetleme sistemini yok etmesi.

Bu üçlü krizi derinleştiren bir neden de, lidere mutlak sadakatın yarattığı “liyakat-kalite eksikliği” oldu. Demokrasi-yönetim-devlet krizi + liyakat ve kalite eksikliği, bugün yaşadığımız çok boyutlu ve yıkıcı ekonomik krizin başlamasının ve bugün çözülemez hale gelmesinin temel nedenidir.

Başdanışman Mehmet Uçum’un vurguladığı ve tanımladığı gibi, “Tek Kişilik Yürütme Aygıtına dayalı kurgulanmış Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin de, bu sorunun giderek derinleşmesine ve bugün çözülemez hale gelmesine neden olduğu artık bilimsel olarak genel bir kabul alıyor.

Dahası, demokrasiden sapma ve kurumsal ve denge ve denetleme sisteminin zayıflaması, bir taraftan, “lidere mutlak sadakat temelinde bir devlet ve toplum yönetimi”nin iktidar tarafından eleştirisiz benimsenmesi anlamına gelirken, diğer taraftan da, iyi ve adil yönetimin iki temel unsuru olan “liyakatın ve kalitenin” giderek ortadan kalkmasını ortaya çıkarttı.

Bu üçlü krizi derinleştiren bir neden de, lidere mutlak sadakatın yarattığı “liyakat-kalite eksikliği” oldu.

Demokrasi-yönetim-devlet krizi + liyakat ve kalite eksikliği, bugün yaşadığımız çok boyutlu ve yıkıcı ekonomik krizin başlamasının ve bugün çözülemez hale gelmesinin temel nedenidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu için “o makamlara kendileri layık oldukları için gelmediler” demesiyle başlayan “liyakat-kalite” tartışması da bu bağlamda hem ilginç hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin içeriği ve işleyişi temelindeki sorunların kaynağıyla ilgili.

Muhalefetin de, bu süreçten ve tartışmadan kendisi için nelerin yapılmaması gerektiği ve nasıl bir yönetim anlayışı benimsenmeli üzerine dersleri alması faydalı olacaktır.

Bu tartışmaya şeçimler döneminde de devam edeceğiz.

Biraz dinlenmek için Ağustos’un üçüncü haftasına kadar izninizi rica ediyorum.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI