Cuma, Nisan 19, 2024

Ekonomi büyüse de refah kaybı sürüyor

Türkiye ekonomisi son 10 yıldır ciddi anlamda kan kaybediyor. Ücretlilerin milli gelirden aldığı pay düşmeye devam etmekte. Bir diğer ifade ile pozitif yönde gerçekleşen büyüme, nihayette halkın cebine yansımıyor.

Dün 2022 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin üretim rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan veriler Türkiye ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde, bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla %3,96 büyüdüğüne işaret ediyor.[1] Bu değer her ne kadar sayısal olarak pozitif olsa da Türkiye ekonomisinin büyüme performansında bir yavaşlamanın olduğu aşikâr.

Türkiye ekonomisi potansiyelinin altında büyüyor

Son 75 çeyreklik (yani yaklaşık 19 yıllık) büyüme performansına baktığımızda ortalama büyüme oranının %5.54 olarak gerçekleştiği görmekteyiz (Şekil 1). 2009 yılının ilk çeyreğinde yaşanan küresel finans krizini ve 2020 yılının ikinci çeyreğinde yaşanan Covid-19 krizini bir kenara bıraktığımızda ise ortalama büyüme oranı %5.83 değerini almakta. Bu değer aslında ekonominin uzun dönemli potansiyelinin bir göstergesi. Mevcut %3,96 rakamı, ekonominin aslında geçmiş potansiyelinin altında bir büyüme performansı gösterdiğine işaret ediyor. Yani büyüme oranı pozitif bir değer alsa da aslında kendi ortalamasından daha zayıf bir performansa sahip.

Şekil 1: Türkiye’nin Büyüme ve Ortalama Büyüme Oranları

Döviz cinsinden milli gelir azalıyor

Yaşanan döviz kuru şoklarına, yüksek enflasyona ve artan cari açık problemine karşın ekonominin büyüme performansının halen pozitif yönde gerçekleşmesi, Türkiye ekonomisinin teknik olarak bir durgunluk veya resesyon içerisinde olmadığını gösteriyor. Ancak milli gelirin dolar cinsinden seyrine (Şekil 2) baktığımızda ise durum pek de iç açıcı değil.[2]

Şekil 2: Türkiye’nin Dolar Cinsinden Reel GSYİH Değeri

2003 yılının başından 2013 yılının ilk çeyreğine kadar artış trendine sahip olan dolar cinsinden milli gelir değeri, bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren düşüşe geçmiş ve açıklanan son veri ile şu ana kadar ki en düşük değerini almış. Mevcut değer, hükümetin iktidara geldiği dönemdekinden bile daha kötü bir performans sergilendiğini gösteriyor. Yani toplum, döviz cinsinden ciddi bir refah kaybı ile karşı karşıya.

Toplum birçok ürünün tüketiminden feragat etmiş halde

Yaşanan refah kaybını herkesin yakından hissettiğini gözlemlemek mümkün. Sadece son dönemde yaşanan kasko fiyatlarındaki artışlar sebebiyle birçok kişinin kasko yapmaktan feragat etmesi bile, toplumun refahında yaşanan düşüşün ne denli yüksek olduğunun bir göstergesi. Gıdanın toplam harcama içindeki payının artması, sadece kaskodan değil, tüketim sepetindeki birçok üründen feragat edildiğine işaret ediyor. Refah kaybının bu denli geniş kitlelere yayılışı, 1990’lı yıllarda dahi gözlemlenen bir durum değildi.

Ekonomi kan kaybediyor

Türkiye ekonomisi son 10 yıldır ciddi anlamda kan kaybediyor. Ücretlilerin milli gelirden aldığı pay düşmeye devam etmekte. Bir diğer ifade ile pozitif yönde gerçekleşen büyüme, nihayette halkın cebine yansımıyor. Piyasaya rağmen biçiminde belirlenen irrasyonel politikalar halkı giderek yoksullaştırmakta. Bilimden uzak güdülerle belirlenen politikaların yoksulluk üretmekten başka bir işe yaramadığını 1990’lı yıllarda zaten gözlemlemiştik. Unutmamak gerekir ki tarih tekerrürden ibarettir; koşullar benzer olduğu sürece.

[1] Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış zincirlenmiş hacim endeksi değerlerine göre.

[2] Dolar cinsinden milli gelir hesaplamasında kullanılan dolar değeri, geçmiş iki yılın aynı çeyreğine ilişkin döviz kurlarının %25’i, cari yılın aynı çeyreğine ilişkin döviz kurunun ise %50’si alınarak hesaplanmıştır. Sonrasında ise mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış zincirlenmiş hacim endeksi değerleri, hesaplanan dolar kuruna bölünmüştür.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI