Eğitim İş Genel Başkanı Mehmet Balık, referandumda “evet” çıkması durumunda memurların iş güvencesinin kaybolacağını öne sürdü ve bu konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçmişten bu güne yaptığı açıklamaları sıraladı.
“AKP, iktidara geldiği ilk günden bu yana işçinin, memurun iş güvencesine göz dikmiş ve eline geçen her fırsatta bu haklara saldırmıştır.” ifadelerini kullanan Mehmet Balık, “evet” çıkması durumunda memurları nelerin beklediğini şöyle anlattı:
İktidarın istediği kamu çalışanlarının hukuka değil kendisine bağlı olmasıdır. Bunu sağlamanın birinci koşulu da devlet memurlarının iş güvencesini ortadan kaldırmaktır. Yaptıkları partizanca atamalar ve yandaş sendika üyelerinin nerelere getirildiği herkesin malumudur.
Hedefleri; kamu kurumlarının tamamının baştan aşağı yapılandırılması ve emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda ticarileştirilerek özelleştirilmesidir. AKP iktidarı döneminde yapılan yasal değişikliklerle özellikle kamu personelinin işten atılmasını kolaylaştıran, iş yükünü arttıran ve angaryayı görev haline dönüştüren uygulamalarla karşı karşıyayız.
Bugüne kadar kamu çalışanlarının iş güvencesi olan 657 sayılı yasanın ortadan kaldırılması için neler yapılmaya çalışılmış bir göz atalım:
2004 yılında çıkartılan Kamu Yönetimi Yasasıyla kamu hizmetlerinin özel sektöre gördürülmesi amaçlanmış Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmişti.
2005 yılında kamuda çalışan işçi ve memurların tamamının “kamu personeli” olarak adlandırılması çalışması Bakanlar Kurulu’nun gündemine getirilmiştir.
2008 yılında Memur-Sen Genel Başkanını kabulü sırasında yaptığı açıklamada dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Artık kamuda, işçi-memur ayrımının kaldırılması lazım. Buna itiraz eden olmaz herhalde” demiş ve “yetkiliyim” diyen bir konfederasyon başkanı, bir sendika başkanı (o şimdi milletvekili) bu sözlere tepki gösterememiştir.
2010’da ise bir TV kanalında Başbakan Erdoğan, işçi-memur ayrımını kaldırmaya hazırlandıklarını, birkaç yasa değişikliği ile bunun gerçekleşeceğini, bazı! Sendika liderleriyle de bu mesele üzerinde konuştuklarını ifade etti.
2013 tarihinde Başbakan Erdoğan, Pakistan dönüşünde 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu süreciyle ilgili değerlendirme yaparken yine devlet memurunun iş güvencesini hedefine almaktadır: “Bir anonim şirkette güvenini istismar edeni; ihbarını, kıdemini verip kapının önüne koyarsın. Ama devlette olmuyor. 657 Sayılı Kanun engelliyor. Zaten o yüzden hep devlete kapağı atmak istiyorlar. Devlet kapısına kapağı atan kendini güvende hissediyor. Emekliliğe kadar işi garanti çünkü. Yaşanan gelişmeler bize ufuk açıyor. Anayasal ve yasal değişiklikler gerekiyor.” demiştir.
2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Devlet memurlarıyla ilgili mevzuatın köklü bir şekilde değiştirilmesi gerekiyor” demiştir.
Bizim mücadelemiz sadece kendi üyelerimiz için değil tüm kamu emekçileri içindir. Bu gücümüzü de tüzüğümüzden almaktayız. Sendikamız Eğitim-İş’in tüzüğünün 3/a bendinde: “Başta üyeleri olmak üzere tüm emekçilerin ortak ekonomik, sosyal, özlük, mesleksel, sendikal hak ve çıkarlarını koruyup geliştirerek onlara daha onurlu ve saygın bir yaşam düzeyi sağlamak için mücadele eder.” diye yazmaktadır.
Yukarıda örneklerini sunduğumuz saldırılar, eğer 16 Nisan akşamı “Evet” çıkarsa hızlı bir şekilde hayata geçirilmeye çalışılacaktır. Bu nedenle iş güvencesine sahip çıkan tüm kamu personelinin getirilmek istenilen Anayasa değişikliğine “Hayır” demesi gerekmektedir.
