Geçen aylarda geçirdiği zatürre hastalığı sonrası kaldırıldığı hastanede 2 Mart akşamı yaşamını yitiren sanatçı Edip Akbayram, son röportajını geçen yıl 19 Aralık'ta Antalya'da belgesel film yönetmeni Serkan Koç'a verdi.
Hayatının dönüm noktalarını ve anılarını anlatan Edip Akbayram, “Ben sıradan bir insan gibi yaşıyorum. Ben sanatçılığın üzerinde, toplumun melodik sesiyim. Sanatı toplum için yapıyor, yaşadığım toplumdaki kişilerin sorunlarını dile getiriyorum. Dünyanın en iyi şarkıcısı olun. Bir odanın içerisinde şarkı söylediğinizde bu bir yere gitmiyorsa buna sanat diyemezsiniz. Sanat paylaşmaktır, doğruluktur, güzelliktir, umuttur. Ben yıllardır bunu yapmaya çalışıyorum" dedi.
'Emek en yüce değerdir'
Bütün şarkılarında ezilen insanların yanında olduğunu, şarkılarını onlara söylediğini aktaran Akbayram, "Emek en yüce değerdir. Emekçi eli öpülesi insandır. Sanatçı günlük hayattan beslenen insandır. Bazen bir sevgiyi paylaşır, öfkeyi dile getirir, bir nefreti şarkılarınızla anlatırsınız. Yaşadığımız toplumla yaşıyoruz. Yıllardır yaşadığım toplumda okuduğum şarkılarla işçilerin, emeklilerin, üniversite öğrencilerinin, atanamayan öğretmenlerin sesi olmaya gayret ettim. Etmeye devam edeceğim" diye konuştu.
📌 Halk müziğinin usta sanatçısı Edip Akbayram, ölümünden önce Antalya'da verdiği son röportajında, "Ben sanatçılığın üzerinde, toplumun melodik sesiyim. Sanatı toplum için yapıyor, yaşadığım toplumdaki kişilerin sorunlarını dile getiriyorum" dedihttps://t.co/UjfZbtuDYs pic.twitter.com/GOiyACXq1U
— PolitikYol (@politikyol) March 4, 2025
'Düşene tekme vuran bir toplum haline geldik'
Geçen yıl 8 ülkede konser verdiğini kaydeden Akbayram, "Gittiğim kentlerde izlediğim panoramada dünyanın kirlendiğini gördüm. Bu kirlilikten benim güzel ülkem de nasibini alıyor. Biz öyle bir toplumduk ki düşene elimizi uzatıp kaldırırdık. Şimdi düşene tekme vuran bir toplum haline geldik. Bu sadece kendi ülkem için değil, dünyada gelişen o kirlenmenin bir örneğidir" dedi.
İnsanın ruhsal durumu için doğanın önemli olduğunu kaydeden Akbayram, "Paris’teki bir otelin camından bakınca gri, puslu bir hava. Metronun önündeki insanların yüzlerinde bezginlik gibi görüntüler görüyorum. Londra’da aynı hava. Londra’da daha güneşli hava görmedim. Belçika öyle, Hollanda öyle. En sonunda 'Ülkemin güneşine kurban olurum' dedim. O duygular bana bunu söyletti. Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz ama bu ülkeye ihanet ediyoruz" diye konuştu.
Edip Akbayram kimdir?
Türkiye’de müziğiyle birkaç kuşağın hayatına dokunan, kendisini “Ezilenlerin melodik sesi” diye tanımlayan ve şarkılarında toplumsal sorunlara değinen Edip Akbayram, 29 Aralık 1950’de Gaziantep’te doğdu. Henüz dokuz aylıkken çocuk felcine yakalandı.
Çocukluk yıllarında bir orkestra kurdu ve amatör olarak evlerinin yakınındaki bir düğün salonunda çalıştı.
Lisede kurdukları orkestrada Pir Sultan’ın, Karacaoğlan’ın deyişleri üzerine yaptıkları besteleri çalıp söylediler. İlk plağı Kendim Ettim Kendim Buldum’u da lise yıllarında yaptı.
İlk plağını çıkardığı grubun adı Siyah Örümcekler’di. Plak da ‘Siyah Örümcekler-Gaziantep Orkestrası’ ve ‘Edip Akbayram ve Siyah Örümcekler’ başlıkları altında iki farklı baskıyla çıktı.
Gaziantep’ten sonra ikinci adresi Adana oldu. Adana, Akbayram’ın kurduğu orkestrayla ilk kez sahneye çıktığı kenttir. Daha sonra burada ‘Beyaz Saray’ adlı bir gazinoda çalışmaya başladı.
1968’de liseyi bitirip İstanbul’a gitti. Liseyi bitirdiği zaman hep öğrenmeyi istediği mesleğin, doktorluğun eğitimini almak için üniversite sınavlarına girdi ve diş hekimliğini kazandı. Fakat müzik ağır bastı ve bu meslekten vazgeçerek kendini müziğe verdi.
İstanbul’a geldikten sonra 1971’de Altın Mikrofon Yarışması’na katıldı. Âşık Veysel’in bir şiirinden esinlenerek yaptığı ilk bestesi olan ‘Kükredi Çimenler’le birinci oldu.
1974’te Dostlar Orkestrası’nı kurdu ve Anadolu pop müziğinin önde gelen isimlerinden biri oldu. Daha sonra ‘Kara Kuzu’, ‘Deniz Üstü Köpürür’ ve ‘Garip’ adlı 45’liklerle ödüller aldı ve ünü yurt çapında duyulan bir sanatçı oldu.
‘Aldırma Gönül’ ve ‘Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ adlı parçalarıyla satış rekorları kıran ve Altın Plak kazanan sanatçının çeşitli kuruluşlar tarafından verilen 250 kadar ödülü var.