Selim İleri, TRT 2’de “Yalnız Okurlar İçin” adlı bir programa başladı. Her bölümde Türk edebiyatından bir yazarı Selim Bey’in dünyasından görüyoruz. Abdülhak Şinasi Hisar’la başlayan programın ikinci konuğu, yani bu haftanın konuğu Refik Halid Karay’dı.

Boyuna asap bozucu konulardan söz edecek değiliz ya, şimdi beni çok mutlu eden bir gelişmeyi anlatacağım.

Aslında ben döne döne hep bu konuyu konuşmak, bu dünyanın dışına bir an olsun çıkmamak istiyorum.

“Yaşayan en büyük yazar” olduğundan hiçbir şüphem olmasa da Selim İleri deyince böyle cafcaflı sözlere hiçbir ihtiyaç duymuyorum.

Ama şunu da ifade etmeden geçmeyeyim, Selim Bey’in en büyük şanssızlığı, dolayısıyla da ülkemizin ve Türkçenin en büyük şansı, onun bir tesadüf eseri İstanbul’da doğup Türkçe yazmasıdır.

Şayet İngilizce ya da Fransızca yazsaydı, biz gene Selim İleri okurduk ama bütün dünya onun peşinden giderdi, en büyük sinemacılar sıraya girer, ödül komiteleri evine gelir, Moğolistan steplerinden Roma’ya, Afrika’dan küçük ada ülkelerine kadar her yerde okurları olur, dünyanın bütün kitapçılarında, bütün kütüphanelerinde kitapları raflara dizilirdi.

Bunları da bir kenara bırakayım.

Ben hayatta ve edebiyatta iyi olarak ne öğrendiysem Selim Bey’den öğrendim diyebilirim.

Birkaç kere beni feci haşlamışlığı da vardır.

Selim İleri, kendisiyle her şeyi konuşabileceğiniz, insanlığın bütün hâllerini anlayacak, en korkunç şeyleri anlatsanız dahi sizi yargılamak yerine anlamaya çalışacak bir başka dünyadır.

Kendi semasında bir münzevi yıldızdır.

Bırakın yazıyı, ben okumayı bile kendisinden öğrendiğimi söylesem mübalağa etmiş olmam.

Ne okunur, nasıl okunur, edebiyat nedir ne işe yarar, ne izlenir…

Uzayıp giden sohbetlerimizde öğrendim bu soruların yanıtlarını ben.

İşte o yüzden adının başına herhangi bir şey koyamadığım -ne desem eksik kalacak çünkü- Selim İleri, TRT 2’de “Yalnız Okurlar İçin” adlı bir programa başladı.

Programın moderatörü, Kültür-Sanat gazeteciliğinde çok değerli bir yeri olan Eray Ak.

Her bölümde Türk edebiyatından bir yazarı Selim Bey’in dünyasından görüyoruz.

Abdülhak Şinasi Hisar’la başlayan programın ikinci konuğu, yani bu haftanın konuğu Refik Halid Karay’dı.

Hadi size çıtlatayım, ama siz sakın benden duyduğunuzu söylemeyin, Nezihe Meriç’le Cemal Süreya bölümleri de sırada.

Selim İleri’yi Refik Halid anlatırken izliyorum.

O kadar içten ve sevgi dolu ki, anlattığı anekdotları dinlerken bazen yüzünüzde bir tebessüm oluşuyor, bazen gözleriniz kızarıyor.

Bu programın tek kötü tarafı şu, Selim İleri anlattıkça bazı kitapları okumamış, hikâyelerdeki detayları unutmuş olmaktan ötürü insan kendini mahcup hissedebiliyor.

Her şeyi bir kenara bırakıp, sadece o kitapları okumak istiyorsunuz.

Aynı ıstırabı ben haftaya Nezihe Meriç bölümünde de çekeceğim ama o saatte ekran başında olacağım ve dünya bir saatliğine duracak benim için.

Selim İleri anlattıkça, ben Nezihe Meriç okumamışlığın mahcubiyeti içinde kıvranacağım.

Eh, bana müstahak.

Televizyonda kaç zamandır böyle bir kültür programı yapılmıyordu.

Abdülhak Şinasi’nin, Refik Halid’in, hele Nezihe Meriç’in adı geçmiyordu ekranlarda.

Selim İleri’yi tanıma fırsatını yakalamış çok şanslı insanlardan biriyim ben. Ama bu program sayesinde binlerce edebiyatseverin, öğrencinin, okurun edebiyatımızın pek çok yazarını yeniden keşfedeceğine eminim. Daha sadece iki program oldu ama ben şimdiden sayısız şey öğrendim.

Selim İleri’yi tanıma fırsatını yakalamış çok şanslı insanlardan biriyim ben.

Ama bu program sayesinde binlerce edebiyatseverin, öğrencinin, okurun edebiyatımızın pek çok yazarını yeniden keşfedeceğine eminim.

Daha sadece iki program oldu ama ben şimdiden sayısız şey öğrendim.

Umarım, “Yalnız Okurlar İçin”in yüzüncü programını kutlayacağımız bir yazı yazarım.

Selim İleri’yi ekran başında izlemekten tarifsiz bir mutluluk duyuyor, onun dünyasından Türk edebiyatını dinlerken her seferinde çok şey öğreniyorum.

TRT 2, çölün ortasında her şeye meydan okurcasına kök salmış, bütün canlıların gölgesinde soluklandığı dev bir ağaç gibi görünüyor bana.

Orası, artık, yalnız okurlar için de bir sığınak.