Dr. Roger Hodkinson: “Tıp bilimi son derece ciddi bir iştir ve sizler en önemsiz nedenlerle milyarlarca insanın sağlığıyla dalga geçiyorsunuz. Bu kesinlikle ve kesinlikle kabul edilemez. Çocukların kollarına bu aşıyı uygulama konusuna gelirsek, ben bunu en korkunç boyutta devlet destekli çocuk istismarı olarak adlandırıyorum. Bu tamamen kabul edilemez bir durumdur ve bir an önce sonlandırılmalıdır.”
Yaşananlar karşısında çok sinirliyim. Bu elbette deneysel bir aşıdır ve asla piyasaya sürülmemelidir. Aşının geliştirilmesini öngören acil bir durum ortada yoktu. Tüm aşılarda olduğu gibi bu aşıların da zamanla öngörülebilir komplikasyonları var ve 26 aylık bir zamanda üretilen bu aşılara klinik denemeler için yeterince zaman verilmedi. Özellikle şu anda ortaya çıkan komplikasyonlar çok rahatsız edici. İsrail’de son birkaç gün, genç erkeklerde sıkça miyokardit görülmeye başlandı ve yaş gençleştikçe görülme sıklığı da artıyor.
Miyokardit kalp iltihaplanmasını tarif eden tıbbi bir terimdir. CDC, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki iki yüzün üzerinde raporlanan bu olayı “dengesiz gerçekleşme” olarak adlandırıyor. Ortada bir dengesizlik varsa o da CDC’in yaptığıdır. Dengesiz olan CDC’dir. Miyokardit hiçbir zaman onların göz ardı ettikleri gibi önemsiz olarak ifade edilemez. Kalp kasını oluşturan hücreler asla kendilerini yenileyemezler. Eğer bu hücreler ölürse olan olmuş demektir. Bu hücreler böbrek ya da karaciğerdeki hücreler gibi değiller.
Kalp kasları öldüklerinde yerlerine yenisini koyamazsınız. Size çok açık olarak söyleyebilirim ki Miyokardit kalp kaslarının iltihaplanması demektir. İnsanların kalp kaslarının ne kadarının öldüğünü belirlemek mümkün değil, çünkü bu hastalığı geçiren insanlar hala hayattalar. Şu bir gerçek ki miyokarditin uzun dönemli sonuçları hiçbir zaman tahmin edilemez. Kalbin gördüğü zarara bağlı olarak ve kalbin durumuna bağlı olarak 20 yıl sonra ne ortaya çıkacağı öngörülemez.
Burada kardiyak aritmiden, anormal kalp atışlarından, kalp yetmezliğinden vb. bahsediyoruz. Birkaç yıl süren normal bir klinik çalışmada en çok endişe edeceğimiz komplikasyonlardan bazıları bunlar.
Soru: Söylediklerinize itiraz edecek yüzbinlerce doktor var. Neden sizi dikkate almalıyız?
İstatistikler söylediklerimin tamamen doğru olduğunu gösteriyor. Sizi temin ederim ki dünyada hızlı bir biçimde yaşanan bu saçmalığa karşı tepkiler yükseliyor. İyi eğitimli doktorlar bu yanlışı çok hızlı bir biçimde fark ediyorlar. Bu en grotesk derecede tıbbi bir aptallık. Herhangi bir bilimsel konsensüs tarafından desteklenen sözde uygulamaların hiçbiri pandemi öncesinde konuşulmuş değil. Solunum yoluyla yayılan bir pandemi tıbbın bilinen herhangi bir aracı ile engelleyemezsiniz. Bu mümkün değildir.
Soru: Ocak-Mart arasında bu aşıları hastalarına öneren doktorların son haftalarda fikirlerini değiştirdiklerini ve aşı kullanımının askıya alınmasını söylediklerini görüyoruz.
Tess Lawrie bu isimlerden en bilineni. Kendisi aşılamaların acilen durdurulmasına yönelik bir rapor yayımladı. Bu aşıların hızlıca kullanıma sokulmasının en büyük gerekçesi olarak tüm dünyayı saran bir tıbbi acil durumla karşı karşıya olmamızın gösterildiğini hatırlayın. Bu hiçbir tanıma uygun değil. Bu temel dayanağı ortadan kaldırdığınızda, acil durumu ortadan kaldırdığınızda, bu kadar küresel çapta bu kadar hızlı bir biçimde bir aşının kullanıma sokulması için hiçbir gerekçe kalmaz. Tıp tarihinde hiçbir aşı uzun dönemli sonuçları görmezden gelinerek milyarlarca insana bu kadar hızlı uygulanmadı. Hikaye henüz daha sona ermedi.
Örneğin, hamilelik 9 ay sürüyor. Yirmi altı ay boyunca klinik bir deneme yapıyorsanız ancak deneme sırasında hamile kadınları asla denemeye dahil etmediyseniz, doğurganlık sorunlarını makul bir şekilde kontrol edemezsiniz. Burada doğurganlığa aşıların uzun dönemli etkilerine yönelik çok sayıda bilimsel olasılık mevcuttur. Bu çalışmalar yapılmadı. Bir gerçek olarak biliyoruz ki plasenta ve testis, aşılar tarafından ağır miktarda üretilen spike proteini çok fazla alırlar. Düşük sayılarda da olsa aşı olan erkeklerden bazılarının testis iltihaplanması sorunu ile hastanelere başvurduklarını biliyoruz. Bunlar tam olarak ispatlanmamış veriler olsa da endişelenmek için çok fazla bilimsel veri elimizde var. Ben bir komplo teorisyeni değilim. Ben bir aşı-karşıtı değilim. Kadınlar içinde aynı derece dikkat etmemiz gereken noktalar var. Pfizer’in Japonya İlaç Otoritelerine yaptıkları başvuruda ortaya çıktı ki aşı parçacıkları, lipid nanaoparçacıklar, yumurtalıklarda çok fazla birikiyor. Bunlar literatürde rastlanmış durumlar olarak girse, bunların uzun dönemli sonuçlarına yönelik daha geniş çalışmalar yapılabilir. Ancak birkaç yıl boyunca doğurganlık üzerine çalışmalar yapmadan bu konuları tam olarak bilemezsiniz.
Tüm ünlüler aşılamayı destekleyici videolar çekiyorlar. Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tanrı Aşkına. O ünlüler ya da otobüsü sürmek zorunda olan politikacılar sağlarını sollarından ayırmaktan acizler. Tıp bilimi son derece ciddi bir iştir ve sizler en önemsiz nedenlerle milyarlarca insanın sağlığıyla dalga geçiyorsunuz. Bu kesinlikle ve kesinlikle kabul edilemez.
Çocukların kollarına bu aşıyı uygulama konusuna gelirsek, ben bunu en korkunç boyutta devlet destekli çocuk istismarı olarak adlandırıyorum. Bu tamamen kabul edilemez bir durumdur ve bir an önce sonlandırılmalıdır.
Bulunduğunuz Kanada’da çocukların aşılanma durumu nasıl?
Bulunduğum eyalette gençlerin 3’te 1’i ilk doz aşılarını oldular. Bu ivedilikle ele alınması gereken bir konu. Beyinde ya da uzuvlarda kan pıhtılarından, doğurganlık sorunlarından çok daha ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Miyokardit gibi son derece önemli uzun dönemli komplikasyonlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu bir çılgınlık.
Normal klinik denemelerin ortaya koyduğu uygun önlemleri ele almadan bu kadar küresel ölçekte uygulanacak bir tedavi ortaya koyuyorsanız, siz hükümet olarak gelişecek komplikasyonları tespit edebilmek için son derece gelişmiş bir aşı izleme sistemi kurmalısınız. Böyle bir şey yapılmadı. Sadece insanlara neyi sunduklarını bilmedikleri için suçlu değiller, aynı zamanda insanlara sundukları şeyi yeterince takip etmedikleri için de suçlular. Bunlar acil bir durum olduğu için insanlara sunuluyor. Dahası, gerçekten ortada acil bir durum yoksa-iddia ettikleri gibi bir acil durum bence yok çünkü mevsimsel grip nedeniyle de milyonlarca yaşlı insan hayatını kaybediyor- aşılama programları anlamsız. Eğer iddia ettikleri gibi ortada bir acil durum varsa, o zaman neden doktorlara hastalığı engelleyici ya da daha hafif atlatılmasını sağlayabilecek olan hidrosiklorokin yazmalarına izin vermiyorsunuz?
Soru: Bu aşıların tamamen güvenli olduğunu iddia eden doktorları nasıl değerlendiriyorsunuz?
O doktorlar tıbbi yanlış uygulama açısından suçlular. Tıbbın iki temel ahlaki dayanağı vardır. Birincisi, “zarar verme”dir. Aşıların ortaya koydukları komplikasyonlar bu ilkeyi ihlal ediyor. Bu aşıların ihlal ettiği ikinci ilke, “bilgilendirilmiş onaydır”. Burada bilgilendirilmiş onay yok, çünkü insanlara aşıların güvenilir olmadıkları söylenmiyor. Sadece reklam panolarına tek kelime ile “güvenli” oldukları yazılıyor. Bu tıbbi dilin çarpıtılmasıdır.
Soru: Peki neden çok fazla doktor bu aşıların yaygın olarak çocuklara uygulanmasından son derece mutlu? Bu nasıl mümkün oluyor?
Siz sadece akademi ya da devlet kurumlarında görevli olan doktorların söylediklerini dikkate alıyorsunuz. Bunlar sadece CV’lerinde yer verebilecekleri pozisyonda olmayı önemseyen insanlar.
Soru: Ama bu insanlar kendi çocuklarına da Covid-19 aşısı yaptırıyorlar.
Bu onların kendi kararları. Benim söylediğim şey şu: Mesleğimizdeki dangalaklar etraflarındaki insanların taleplerine göre hareket ediyorlar. Konuştuğunuz insanlar doktorları bastırmak ve seslerini kesmek için oradalar. Sizin konuşmanız gereken otorite tarafından bastırılan sessiz doktor çoğunluğu. Bu düzenleyici kurumların tek işlevi, insanları doktorların istismarından korumak. Onların işi bizim çocuk istirmacısı, cinsal saldırı suçlusu olmadığımızdan, hastalarımızla cinsel ilişkiye girmediğimizden emin olmak. Ancak onlar hükümet desteği ile bu görevlerini bizim ne söyleyip söyleyemeyeceğimizi sınırlandırmak için kullanıyorlar. Bağımsız ve tarafsız olmak yerine, halkı korumak yerine, bu yetkililer hükümetin zorlayıcı politikalarının uygulayıcıları oluyorlar.
Soru: Bu nasıl olabiliyor?
Bu düzenleyici kurumlarda çalışanlar ortalama devlet görevlileri. Herhangi bir dehaya ya da yeteneğe sahip değiller. İlgilendikleri sadece cvlerine yazabilecekleri pozisyonları. Bu yetkililer maruanaya karşı, sigaraya karşı düzenleme yapılması için neredeler. Sigara her yıl milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açıyor. Asıl kamu sağlığını tehdit eden durum budur.
Soru: Çocuklara zarar verecek bir aşılama programını desteklediklerini mi söylüyorsunuz?
Aynen öyle söylüyorum ve bu son derece ahlak dışı. Hükümetin sizin desteklemenizi istediği ancak zararlı olduğunu bildiğiniz bir şeyi desteklemek en üst düzeyde tıbbi ihmaldir.
Soru: Sizin uyarılarınızı gerçekten duyuyorlar mı? Bu görüşleriniz ne BBC’de, ne Youtube ya da Facebook’da yer alıyor. Onlara e-posta yolu ile ulaşmaya çalışıyor musunuz? Sunduğunuz kanıtların neler olduklarını biliyorlar mı?
Maalesef doktorlar arasında yeterli veriye erişememek kaynaklı çok büyük bir sansür var. İkinci sansür de kitle iletişim araçları yoluyla oluyor. Mesela yaşadığım Kanada’da Başbakan faaliyetlerini desteklemeleri için medyaya milyonlarca dolar aktararak karşıt görüşlere yönelik sessizliği hakim kılıyor.
Soru: Bu durumun aciliyeti karşısında ne yapmayı planlıyorsunuz?
Temasta olduğum son derece saygın tıp insanları ve örgütler var, ancak onlarda zaman zaman seslerini çıkaramıyorlar. Burada araştırmacı gazetecilere büyük iş düşüyor. Burada ortaya çıkarılacak kitaplardan bahsediyorum. Kitapları susturamazsınız. Gerçekler çok kısa zamanda ortaya çıkacaktır ve o zamana kadar çok fazla insan zarar görecek. Birisi çıkıp “Kral Çıplak” diyecektir.
