Perşembe, Mart 28, 2024

Dostoyevski’nin doğum yıldönümünden F-35’lere pusula

Dostoyevski’nin anlatımı yenidir, güçlüdür; tartışma cesaretini bulduğu konular döneminin yasak alanlarıdır. Modern akımlara etkisi çok büyük. Suçu yeniden tanımlaması, nedeni anlama ve anlatma ideali; hukuk, edebiyat, felsefe, tıp için deniz feneri olması.

Dostoyevski’nin 200. doğum yıldönümü!

Efsane yazarın romanlarındaki tüm karakterlerinin içinde kendisinden görüşler, tavırlar ve düşünceler vardır diyebiliriz. Yazarken kendisine güven veren anlatımından, kişiliğine ve düşün hayatından, Sibirya’da geçen günlerinin etkisinden bahsedebiliriz.

Yazarın başlangıç hareketi, çözmesi gereken ve ilgilendiği alanlardır. En iyi tanıdığı, bildiği hususu yani kendi kişiliğine yaptığı içsel yolculuklardan çıkardığı çatışmaları ve betimlemeleri yazacaktır.

Nitekim, Dostoyevski’nin doğumunun 200. yıldönümü vesilesiyle üzerinde durduğumuz 19. yüzyıl, edebiyatın hayatı, hayatın da edebiyatı şekillendirdiği bir zaman dilimi.

Modern hayat temellenirken günlük meselelerini Tolstoy’dan farklı bir düzlemde değerlendiren Dostoyevski için dönüm noktası Sibirya hapsi ve sürgünü. Kurşuna dizilmekten son anda kurtulan Dostoyevski’nin sürgün döneminin aklını, anlatım yetisini ve dirayetini muazzam güçlendirdiği ise bir vakıa.

Öyle ki, yıllar sonra yazarın Sibirya günlerinin ardından yazdığı Ölü Bir Evden Anılar’ı Çar’ın ağlayarak okuduğu söyleniyor.

Anlatımı yenidir, güçlüdür; tartışma cesaretini bulduğu konular döneminin yasak alanlarıdır. Modern akımlara etkisi çok büyük. Suçu yeniden tanımlaması, nedeni anlama ve anlatma ideali; hukuk, edebiyat, felsefe, tıp için deniz feneri olması.

Eserlerinde mutluluğu parlak bir tanımla, insan ruhunu ilgilendiren mutluluklar olarak çerçeveliyor.

İnsanın kendi vicdanında verdiği hükmün en etkili karar ve ceza olduğuna kanaat getirmesi üzerine yorumu ise inşai.

Karamazov Kardeşler’i ilk kez lisede okudum. Alyoşa’nın, Ivan’ın karakter anlatımları o kadar ciddi ve etkili bir ses içerir ki çağdaş okumalara yol haritası olur. Karamazovlar, insanın varlığı kadar doğanın kanunlarını da sorgulatır. Roman, kurumlarla dünya görüşü arasındaki farkın neden kapanması gerektiğini işler. Anlamlandırdığı, gerçek ve o zaman için yeni dünya düzenidir.

200 YIL ÖNCESİNİN RUSYA’SI BUGÜNÜN TÜRKİYE’Sİ VE YENİ DÜNYA DÜZENİ

Avrupa devletleri için Avrupa’da sükunet, Birinci Dünya Savaşı’nın meydana getirdiği ekonomik zorlukları izleyen şartlar dahilinde Balkanlarda, Kafkaslarda, Orta Doğu ve Avrupa’da Avusturya’nın Almanya tarafından ilhak edildiği 1938’e kadar 20 yıl sürdürülebildi.

1945 yılında sona eren İkinci Dünya Savaşı sonrası açıklığa kavuşturulmayan ve Soğuk Savaş nedeniyle gündeme getirilmeyen hususların, henüz Sovyetler Birliği dağılmadan 1988 yılında yeniden masaya sürüldüğünü hatırlayalım.

2008 yılında Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesiyle başlayan süreç ise Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de istikrarın sorgulanmasına yol açtı. ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgali, dünyanın en dikkat çeken enerji havzasında günümüze kadar gelen hareketli atmosferi biçimledi. Türkiye bütün bu çatışmalar sürecinde konumlandırıldığı “NATO ittifakının güney kanat ülkesi” kimliğini kendisin de benimsediği bir resim çizdi.

Türkiye’nin yeni jeopolitik kimliğini tasarlarken, Körfez’den başlayıp etki alanı Kuzey ve Doğu Afrika’ya kadar ulaşacak olan ve Akdeniz Havzasına ilişkin politikasını da içeren projeye karşı hukuk, savunma, diplomasi ve enerji alanında orijinal çözümlerini geliştirmesi gerekecek.

Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma füzeleri, milli üretim Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere denizlerinde yürürlüğe koyduğu Mavi Vatan konsepti, halen günün çizgisi.

Türkiye’nin yeni jeopolitik kimliğini tasarlarken, Körfez’den başlayıp etki alanı Kuzey ve Doğu Afrika’ya kadar ulaşacak olan ve Akdeniz Havzasına ilişkin politikasını da içeren projeye karşı hukuk, savunma, diplomasi ve enerji alanında orijinal çözümlerini geliştirmesi gerekecek.

F-35, F-16, S-400

ABD’nin F-35 yerine F-16 teklifi geçen günlerde gündem oldu. Ülkemiz ABD ile ortak üretim sürecine girdiğimiz F-35 programında 20 sene bilfiil bulundu.

Türkiye yirmi yıl içinde temelden girdiği ve üretici ortak olduğu bir projede iki yıldan uzun süren çabalar ve lobicilik faaliyetleri karşılık vermeyince, bu kez yeni F-16 savaş uçakları almak ve var olanları yenilemek için ABD’ye başvurdu.

F-16’nın gerekirse başka bir mevzu olarak görüşülmesi gerekirken F-35 gibi bir projede “o olmazsa şöyle olsun” denilecek bir pazarlık görüntüsünün parçası olduğu algısı meydana geldi. Emek verilen, parça üretilen, katma değer sağlanan projeden çıkmak, “nasıl çıkılır?” itirazını haklı olarak perçinledi.

F-16’da modernizasyon sorunu olmadığı görülüyor. Sadece ödediğimizin karşılığını F-35 olarak almamak değil, bu uçağın dokuz yüz parçasını ürettiğimiz göz önünde bulundurulduğunda ayrıca bir zarar olduğu da hesaplanıyor. Yüz uçak kontenjanıyla alacağımızın belirtildiği F-35 anlaşmasına karşı ABD’nin aykırı tutumu, tüm ekonomiyi, demokratik kazanımı, algıyı, diplomasiyi etkiliyor.

Öte yandan, Rusya’dan alınan S-400’ler ile ilgili de füzelerin temininden kullanımına dek bir takım soru işaretleri mevcut.

Pek çok açı var değerlendirilmesi gereken. Bir görüşe göre 20 yıl içinde bulunulan projeden çıkılmasını kabullenmemek gerekirken diğer görüşe göre ise bu bir fırsat. Neyin fırsatı? Çünkü Türkiye şu an hava kuvvetlerinde büyük oranda ABD’ye bağlı ve bu nedenle yeni oluşumlar önemli. İşte eleştirel ve objektif düşüncenin kıymeti.

Kadro, tavır, yönetim anlayışı, yaklaşım koordinasyonuyla, yepyeni merceklerle, odaklı bir deklare biçimi ve utkusu ile düşünceler ışır bu ortamda!

Ancak bunun için, ABD Kongresi’nde kabul edilse ve ABD Başkanı Joe Biden onay verse bile hukuki olarak yeni bir süreç işlemesi gerekiyor. Halihazırda ödenmiş olan 1,4 milyar dolar, F-16 satışı için aktarılamıyor. Yani uzlaşıyla nihayetinde para ABD’de kalacak olsa bile öncelikle bu paranın teknik olarak Türkiye’ye iade edilmesi, sonra yeni anlaşma kapsamında yeniden ABD’ye ödeme yapılması gerekiyor.

AMAÇ VE YÖNTEM NE?

Ciddi bir müzakere, uluslararası hukukun işletilmesi, yüksek ilkelerde anlaşma, net hedefler, istikrarlı faaliyetler ve bu doğrultuda kararlılık.

GERÇEK NE?

Dostoyevski’nin Sibirya günlerinde, iradesi ve düşünce sistemiyle süzdüğü inanç, fikir bütünlüğü ve sağlamlık kendi yüce yaratıcılığını parlatmasına alan açmıştır. Sibirya, tamamen kendi çalışmasıyla Dostoyevski’ye ustalık dönemini, Karamazov Kardeşler’i ve dahasını getirdi: Karamazov’daki dünya görüşüne ilişkin eleştiriler ve sorgulamalar Türkiye için de bir gelecek yorumu barındırıyor. Bireylerin ve ulusların neye hakkı olduğu ve neye hakkı olmadığı kavrayışını da… Vicdanın mahkemesini de…

Türkiye F-35 programı meselesini iyi değerlendirerek savunma sanayisinde etkin, orijinal ve sürekli bir üretime geçebilir, yeni iş birliği olanakları üzerinde durabilir. Kadro, tavır, yönetim anlayışı, yaklaşım koordinasyonuyla, yepyeni merceklerle, odaklı bir deklare biçimi ve utkusu ile düşünceler ışır bu ortamda!

Üstelik sadece inşaat ve tüketim modeline dayanan ekonomiden çıkılarak teknoloji üretiminde gerçekçi ve diyalektik ilişkileri irdeleyen verimli bir zemine geçilebilir.

Dostoyevski’nin evi, ölümünün ardından okul oldu. Dostoyevski’nin hayatı ve eserleri, kendi üslubunu oluşturma yolundaki edebiyatçılar için olduğu gibi kaosu dingin akla, gerçeği bilgiye, üretime, kavrayışa ve atılıma dönüştürebilecek, uluslararası hukuk ve diplomasi için de nitelikli ve olağanüstü bir okul, bir pusula, bir hazine.

 

————-

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI