Perşembe, Nisan 25, 2024

DİSK Genel Başkanı Beko: Türkiye’de çalışan çocuk sayısı 2 milyona yaklaştı

Ankara’da düzenlenen “Çocuk İşçiliği İle Mücadele Deklarasyonu” töreninde konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, çıraklık eğitimi alan çocukların sayısının da eklenmesiyle Türkiye’de 2 milyona yakın çocuğun çalıştığını söyledi. Beko, çalışan 10 çocuktan 8’inin de kayıt dışı çalıştırıldığına dikkat çekti.

“Çocuk işçiliğine sebep olan faktörlerin başında yoksulluk” olduğuna dikkat çeken Beko, bunun nedenlerini “işsizlik, adaletsiz gelir dağılımı, ekonomik kriz, ülke kaynaklarının verimli kullanılmaması, hızlı nüfus artışı, göç, plansız ve çarpık şehirleşme, kayıt dışı ekonomi” şeklinde sıraladı.

Beko’nun konuşması şöyle:

“Çocuk işçiliği sorunu, çok nedenli ve çok boyutlu bir yapıya sahiptir. Çocuk işçiliğine sebep olan faktörlerin başında yoksulluk gelmektedir.

Yoksulluk ana başlığının altında, işsizlik, adaletsiz gelir dağılımı, ekonomik kriz, ülke kaynaklarının verimli kullanılmaması, hızlı nüfus artışı, göç, plansız ve çarpık şehirleşme, kayıt dışı ekonomi gibi birçok alt faktör de çocuk işçiliğinin nedenleri arasında sayılmaktadır.

Dünyadaki duruma baktığımızda, 2016 yılı itibariyle, 64 milyonu kız ve 88 milyonu erkek olmak üzere 152 milyon çocuk çalışma yaşamındadır ve bu da dünyada her on çocuktan hemen hemen biri anlamına gelmektedir.

21. yüzyılda bu manzara ile karşı karşıya olmamızın en önemli sebebi, işverenler tarafından çocuk işgücüne yönelik taleptir.

Özellikle küreselleşen dünyada en az maliyetle en yüksek karı elde etmek isteyen işletmeler için çocuk işgücü önemli bir bileşen olmaktadır. “Rekabet gücü” adı altında her 10 çocuktan biri çalıştırılmaktadır.

Ülkemizde çocuk işçilerin sayısına ilişkin güncel veriler sadece 15-17 yaş grubunda olan çocuk işçiler için mevcuttur. 15 yaş altı ve tarımsal alanlarda mevsimlik olarak çalışan çocuklara ilişkin veriler bulunmamaktadır.

Ayrıca mesleki eğitim alan özellikle turizm sektöründe uzun saatler çalıştırılan stajyerler, yani “çocuk işçiler” ve çocuk işçiliği sayılabilecek uygulamalar ile çıraklık eğitimi alanlar resmi olarak çocuk işçi sayılmamaktadırlar. Buna karşın 2012 yılından itibaren çocuk işçi sayısı ülkemizde artmıştır. 2012 yılında 601 bin olan 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı, 2016 yılına gelindiğinde 709 bin olmuştur.

Öte yandan çıraklık giderek yaygınlaşan çocuk işçiliğine dönüşmektedir. 2015 yılında 17 yaşına kadar çalıştırılan çırak sayısı 401 bin 464 olarak açıklanmıştır. SGK’nın yayınlamış olduğu verilerde ise çırak işçi sayısı oldukça yüksektir. Aralık 2016 verilerine göre çırak işçi sayısı 1 milyon 170 bin’dir.

Bu verilere dayanarak çırak ya da çocuk işçi ayrımı yapmadan genel olarak ülkemizde çalışan çocuk sayısının yaklaşık 2 milyona yaklaştığını söyleyebiliriz. Bu durum çocuk emeği sömürüsünün geldiği noktayı açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Çocuk işgücü kır ve kent ayrımında farklı biçimlerde istihdam edilse de çocuklar kentlerde de kırlarda da kayıt dışı çalıştırılmaktadır. 2016 TÜİK verilerine göre çocuk işçilerin % 78’i kayıt dışı çalışmaktadır.

2016 yılında 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 708 bindir. Bu çocukların 558 bini kayıt dışı çalıştırılırken, 150 bini sigortalıdır. Yani çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışıdır.

Ülkemizde çocuk işçiliğinin artışında, çocuk yoksulluk oranının yüksek olmasının önemli bir etkisi vardır. Türkiye, AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında çocuk yoksulluk oranı en fazla olan ülkedir. Türkiye’de çocukların yoksulluk oranı yüzde 25,3’tür. AB’ye üye ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye çocuk yoksulluk oranı en fazla olan ülke konumundadır.

İş cinayetine maruz kalan çocuk sayısına ilişkin İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi tarafından veriler tutulmaktadır. Bu rapora göre de iş kazası sonucu hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı artmaktadır. 2012 yılında 32 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmişken, 2017 yılına gelindiğinde 60 çocuk iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetmiştir.

Çözümlere gelirsek…

1. Mevcut kurumsal yapıların güçlendirilmesi ve gerekiyorsa yeni yapılanmaların yaratılması gerekmektedir.

Çocuk işçiliği ile mücadele kapsamında görev yapan mevcut kurumların kapasitelerinin artırılmasının yanı sıra, çocuk işçiliğini önlemeye yönelik olarak yeni kurumsal yapıların oluşturulmasına da gereksinim bulunmaktadır.

2. Farkındalığın artırılması gerekmektedir.

Çocuk işçiliğinin önlenmesi amacıyla, toplumsal duyarlılığın ve bilincin artırılması büyük önem taşımaktadır. Toplumun özellikle çocuk işçiliğinin nedenleri, çocuklar üzerindeki etkileri, alınacak önlemler konularında duyarlılıkları artırılarak yürütülecek faaliyetlere desteklerinin sağlanması gerekmektedir.

Bu faaliyetler, konuyla ilgili deneyimli kişi ve kuruluşların gözetim ve yönlendirmesi altında yürütülmelidir.

3. Sosyal tarafların ve toplumun katılımının sağlanması şarttır.

Çocuk işçiliğinin önlenmesinde sosyal tarafların ve toplumun katılımının sağlanması, yürütülen ve yürütülecek faaliyetlerin amaçlanan sonuçlara ulaşabilmesi için mutlak gerekli faktörlerdendir. Sendikalar bu alanda oldukça önemli görevler üstlenebilirler. Örgütlenmelerinin önündeki engeller, barajlar kaldırıldığında işyerlerinde kayıtdışı ve çocuk işçiliği ciddi ölçüde düşecektir.

4. Eğitim ve İyileştirme

Eğitim, çocuk işçiliğini önlemede en etkili çözüm kaynaklarının başında yer almaktadır.

Çocukların çalışma yaşamından alınması ancak çekici alternatiflerinin oluşturulması ile mümkün görülmektedir. Bu alternatif ise çocukların örgün veya yaygın eğitim kurumlarına yönlendirilmesidir. Ancak maalesef 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 eğitim sisteminde zorunlu ilköğretim yaşı düşmüş ve çocuk işçiliği yaşı fiilen 13 yaşa inmiştir. Bu nedenle eğitim sisteminde kesintisiz eğitim esas alınmalıdır.

5. Yoksulluğun Giderilmesi

Yoksulluk, çocuk işçiliğinin en önemli nedeni olmaya devam etmektedir. Bu nedenle de çocuk işçiliğini önlemek amacıyla öncelikle ele alınması gereken ekonomik ve sosyal bir sorundur. Özellikle ailelerin, ekonomik açıdan güçlendirilmesi çocuk işçiliğini önlemede son derece önemli bir unsurdur.

6. Sosyal Koruma ve Sosyal Güvenlik Ağının Genişletilmesi

Sosyal güvenlik yelpazesinin genişletilmesi, sosyal güvenliğin yoksulluğun azaltılmasında etkin bir araç olarak kullanılması ve sağlık hizmetlerinin toplumun tüm kesimlerine etkin, parasız, kamusal ve kaliteli bir biçimde ulaştırılması esastır.

7. Hukuki Düzenlemeler ile Mevzuatın Uygulanması ve Güncellenmesi

Çocuk işçiliği ile mücadelenin sağlam bir yasal zemine oturtulması büyük önem arz etmektedir. Çocuk işçiliğinin önlenmesine ilişkin mevzuatın gözden geçirilerek gerekliliği halinde yeni mevzuat düzenlemelerinin yapılması ile mevcut mevzuatların uygulanması ve uygulamanın daha güçlü denetlenmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk kez toplandığı 23 Nisan 1920 tarihini, çocuklara bayram olarak armağan eden bir ülkeye yakışmayan bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz açıktır. Bize düşen görev, çocuklarımıza daha aydınlık, daha umutlu, insanca yaşayacakları bir gelecek sunmaktır. Biz DİSK olarak bu konuda üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirmeye hazırız.”

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER