Washington Post gazetesi de Türkiye’deki gelişmelere dikkat çektiği haber analizinde, ABD’nin Türkiye’deki baskıya ses çıkarması gerektiğini yazdı.
Amerikan Washington Post gazetesi; ‘Bir Kişilik Kültü Türkiye’nin Demokratik Hayallerine Darbe Vuruyor’ başlıklı analizinde, “Yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye hareketli bir sivil toplumu ve kendince bağımsız bir medyası bulunan, gelişmekte olan bir demokrasiydi. Artık değil. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan demokrasiyi terk etti ve güçlü bir kişilik kültü inşa ediyor. Erdoğan’ı hala eleştiren nadir medya kuruluşlarından biri Cumhuriyet gazetesine operayon yapıldı. Pazar günü de çoğu Kürt 15 medya kuruluşunun kapatıldı. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 151’inci olarak Tacikistan ve Kongo’nun arasında yer aldı” dedi.
Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Fethullah Gülen hareketinin Türkiye’deki tüm kalıntılarını bastırmak istediğine de vurgu yapan gazete, “Fakat bu durum, Gülen ve hareketini yıllarca eleştirmiş olan Cumhuriyet’te karşı yapılan hamleyi açıklayamaz. Erdoğan eleştirel medyanın yerine kendisinin söylediklerini tekrarlayacak yayın organlarını getirerek, bağımsız sivil toplum kuruluşlarını boğarak ve binlerce akademisyeni yasal süreci işletmeden işten çıkararak, kenti şahsi gücüne odaklanan bir tür otoriterlik kuruyor. Darbe girişiminden bu yana 110 binden fazla kişi işten atıldı veya görevden alındı, 37 bin kişi tutuklandı. Sadece bu hafta sonu 10 bin memur daha açığa alındı. Bu devasa tasfiye, bağımsız seslere ve özgür siyasi rekabete dayanan bir demokrasiye dair geriye kalan herhangi bir umudu da tamamen yok ediyor” şeklinde kaydetti.
Washington Post analizini şu çağrıyla noktaladı:
“ABD ve Avrupa bu konuda fazlasıyla sessiz kaldı. Erdoğan bir Suriyeli mülteci dalgasının Avrupa kapılarına dayanmasını engelliyor ve Türkiye, ABD’nin IŞİD’e karşı harekâtına eleştirel yaklaşıyor. Bunlar gerçek endişeler fakat ABD’yi, Türkiye’deki keyfi gözaltılara, sivil topluma yönelik zulme ve ifade özgürlüğünün bastırılmasına ses çıkarmaktan alıkoymamalı. ABD, Çin veya Rusya’da ayaklar altına alındığında ifade özgürlüğünü ve insan haklarını ‘evrensel değerler’ diye tanımlıyor. Bu haklar Türkiye’de ayaklar altına alındığında da aynı derecede evrensel”.
