Perşembe, Mart 30, 2023

Dil, usul, esas ve üslup

Pınar Sönmez
Pınar Sönmez
Pınar Sönmez, Avukat, Yazar, Hukuk Danışmanı. Sanat dünyasından özel müzelere, sanatçılara, ressamlara, koleksiyonerlere, tasarımcılara, bankalara ve sanat galerilerine avukatları sıfatıyla ulusal ve uluslararası platformlarda katkıda bulunuyor, hukuk danışmanlığı yapıyor. Sönmez, Istanbul Art News’de köşe yazarı olarak “Sanat ve Hukuk” üzerine yazıları yazdı. Aynı zamanda Legal Fikri Haklar Dergisi Yayın Kurulunda olup hakemli hukuk makalelerini bu mecrada yayımlıyor. Ulusal ve uluslararası sempozyumlara, seminerlere konuşmacı olarak katılıyor. Edebiyat alanında çalışmalarına aktif olarak devam eden Sönmez’in “Uyku Kaçsa Rüya Kalsa” adlı ilk öykü kitabı yayımlandı; kaleme aldığı ve Alfa Yayıncılık’tan yayımlanan “Aşk, Yaratıcılık ve Yasa” ülkemizde Sanat Hukuku alanındaki güncel ilk kitap olma özelliğini taşıyor. Yeditepe Üniversitesi Sanat ve Kültür Yönetimi bölümünde Fikri Mülkiyet Hukuku dersleri veriyor. Güncel hukukla ilgili analizleri Yetkin Report’ta yayımlanıyor.

Hayatta, siyasette, edebiyatta, sanatta, eserde çağrışım eşiği olan üslup ile esas arasında kuvvetli bağlantı var. Roland Barthes’ın ifadesiyle, anlatım (ya da dil yeteneği) bir yasalar bütünüdür, dil ise onun kodudur.

Dil ve üslup; düşünce verilerinden bilince, zarafetten gerçekliğe, orijinallikten dürüstlüğe, çözüm anlayışından dünya görüşüne kadar gösterge, tanımlama, mana içerir. Nitekim Dil Devrimi, Türkiye’nin modernleşme hareketiyle ve amacıyla yakından ilintili bir olgu.

Yaratıcılık alanlarında, hukukta, siyasette, edebiyatta, sanatta, hayatta üslup; akışa imza atmaktır. İdrak dolu ifade; kavrayış ve belagat gücü barındırır.

Usul, hukukta ölçüdür; esas, muhtevadır. Yerleşik ifadedir ki; usul esasa mukaddemdir. Usul esastan önce gelir.

Peki ne demektir hukukta usulün esastan önce gelmesi?

Davalar önce usulden, sonra esastan incelenir. Dava dilekçesine yanıt yazacaksak, cevap dilekçesine başlarken usule ilişkin itirazları sıralar, delilleri belirtir, davanın usulden reddini talep eder, esasa ilişkin beyanlarımızı ve itirazlarımızı ardından kaleme alırız. Süresinde açmadığınız ya da dava şartlarını gerçekleştirmeyen hatta sizin elinizde olmayan örneğin tebligattaki usulsüzlük gibi nedenlerden dolayı dava usulden reddedilebilir. Bu ne demek? Usul hayatidir. Usul, safahatı ve hükmü etkileyecek kadar kritik önemi haizdir. Öyle ki hukukta usul, adil yargılanma hakkının da gerçekleşmesini temin eder.

Hayatta, siyasette, edebiyatta, sanatta, eserde çağrışım eşiği olan üslup ile esas arasında kuvvetli bağlantı var. Roland Barthes’ın ifadesiyle, anlatım (ya da dil yeteneği) bir yasalar bütünüdür, dil ise onun kodudur.

Fikri haklara sahip olmanız ve ürününüzün eser korumasından yararlanabilmesi için dahi yasa diğer koşulların yanında hayata da metafor olacak bir şart arar: “Eser sahibinin hususiyetini taşımak.” Eser, kendini meydana getirenin üslubunu, özelliğini barındırmalıdır. Eser sahibinin benliğinin aktarılması, hikayesidir üretmek. İşte fikri haklara ilişkin eser korumasından yararlanma hususu dahil tüm yaratıcılık mecralarında üslup karakteristik ölçüdür.

USULDEN ÜSLUBA: MARCEL PROUST

Bu sene Marcel Proust senesi. Proust’un sonsuzluğa uğurlanmasının üzerinden 100 yıl geçti. Proust’un dil incelikleri o kadar derin ki yazar, bahis açtığımız üslubun şahane örneklerini bugüne kalıcılıkla iletiyor. Dinleyin, güneş ışığını nasıl tanımlıyor Proust: “… bir bulutun tehdit ettiği, ama yine de bütün gücüyle meydana ve ayin eşyaları bölmesine oklarını yağdıran güneş, tören için yere serilmiş kırmızı halıları sardunya tonlarına boyuyor, Mme de Guermantes’ın üzerlerinde gülümseyerek ilerlediği yünlü halılara kadifemsi bir pembelik, ışıktan bir üst tabaka ekliyor, Lohengrin’in kimi pasajlarıyla Carpaccio’nun kimi eserlerine özgü, Baudelaire’in trompet sesini niçin harikulade sıfatıyla tanımladığını anlamamızı sağlayan, görkem ve neşeyle sarmalanmış bir sevgi, ağırbaşlı bir yumuşaklık katıyordu.” [1]

Proust iyi üslubun hakikatli esasla ilintili olduğunu kanıtlar. Edebi dil, standart üstü ve güzel bir çağrıdır.

Demokratik tartışmalar zemininde nasıl çok yönlü haber gerekirse, eleştiri için de çok katmanlı bakış açısı gerekir. Eleştiri gibi eleştirinin eleştirisi de demokrasiye yatırımdır.

Bu cümlelerin yer aldığı Swann’ların Tarafı’nı okuduğumuzda, akabinde Proust’un bir başka eserini elimize aldığımızda ismi kapasak yine Proust deme olasılığımız yüksektir. Çünkü Proust bir üslup, dil yaratmıştır, edebi kimliğini, benliğini, hususiyetini, esasıyla birlikte hakikatini tasarlamıştır.

Virgina Woolf, 8 Nisan 1925’te günlüğüne yazar: “Proust’un müthişliği had safhada duyarlılıkla had safhada ısrarcılığı birleştirebilmesinde.” [2]

Hayatta, edebiyatta, hukukta, mimaride, siyasette üslup yaratmak kendini tanımlamaktır. Hemen belirtelim, Woolf’un Proust hakkında söyledikleri de eleştiri kültürünün parçası mıdır? Evet. Neden? Çünkü eleştiri, sanılanın ya da ilk etapta akla gelenin aksine yergiden müteşekkil değildir. Tam aksine eleştirel düşünce, rasyonel övgüyü de açıklıkla belirten, bununla birlikte eksiği de dile getirebilen görüştür.

Dilin toplumsal, hukuksal, edebi ve yaratıcı belirleyiciliğine siyaseten ekleme istersek başvurduğumuz kavram da hesap verebilirlik olur.

Demokratik tartışmalar zemininde nasıl çok yönlü haber gerekirse, eleştiri için de çok katmanlı bakış açısı gerekir. Eleştiri gibi eleştirinin eleştirisi de demokrasiye yatırımdır.

Edebiyattan hukuka, hukuktan siyasete; üslup, usul ve esas olguları arasındaki mutlak bütünlük bize ne gösteriyor?

Hazır düşünce kalıplarının ötesinde dilin ve üslubun, esasla bağdaşıp bağdaşmadığı üzerine düşünce üretmek önemli.

Dilin gücü, tadı, bilgeliği, iktidara değil, iktidarlara karşı olmasından ve yeni bir gelecek yazmasından kaynaklanır.

Nesnel tartışma, eleştirel fikir ortamı ciddi ve yepyeni atılımları destekler.

Yabancılaşma ilişkisini aşmak vurgusuyla, dayanışmanın ve fırsat eşitliğinin yeniden üretim biçimi, kültürel ve ahlaki formlara ilişkin saptamaların gerçekçi olmayan hızla değil, dingin akılla, netlikle ve düşünsel davranışla işlenmesi yepyeni anlayışı karşılar.

Tahakkümü ve erki sorgulamanın, özgürleştirici itkilerin, diyalog ve uzlaşı kültürünün dilde başladığı farkındalığı yeni çağın şifresidir.

Hayat, memleket, adalet sevgisinin hikayesi; ortak yaşam iradesiyle, üslupla, dille, usulle ve esasla bütün olarak içten, güçlü ve görkemli!

Gerçek şu ki; dünya ekonomisini, siyasetini, edebiyatını, kültürünü, hukukunu yönlendirmek ve politik bütünlük için usul, üslup ve esas birliği dönüşüm alanı!

[1] Marcel Proust, Swann’ların Tarafı, Çev: Roza Hakmen, YKY, 2008, s: 182

[2] Virginia Woolf, Bir Yazarın Güncesi, Çev: Fatih Özgüven, İletişim, s: 99

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Pınar Sönmez
Pınar Sönmez
Pınar Sönmez, Avukat, Yazar, Hukuk Danışmanı. Sanat dünyasından özel müzelere, sanatçılara, ressamlara, koleksiyonerlere, tasarımcılara, bankalara ve sanat galerilerine avukatları sıfatıyla ulusal ve uluslararası platformlarda katkıda bulunuyor, hukuk danışmanlığı yapıyor. Sönmez, Istanbul Art News’de köşe yazarı olarak “Sanat ve Hukuk” üzerine yazıları yazdı. Aynı zamanda Legal Fikri Haklar Dergisi Yayın Kurulunda olup hakemli hukuk makalelerini bu mecrada yayımlıyor. Ulusal ve uluslararası sempozyumlara, seminerlere konuşmacı olarak katılıyor. Edebiyat alanında çalışmalarına aktif olarak devam eden Sönmez’in “Uyku Kaçsa Rüya Kalsa” adlı ilk öykü kitabı yayımlandı; kaleme aldığı ve Alfa Yayıncılık’tan yayımlanan “Aşk, Yaratıcılık ve Yasa” ülkemizde Sanat Hukuku alanındaki güncel ilk kitap olma özelliğini taşıyor. Yeditepe Üniversitesi Sanat ve Kültür Yönetimi bölümünde Fikri Mülkiyet Hukuku dersleri veriyor. Güncel hukukla ilgili analizleri Yetkin Report’ta yayımlanıyor.
spot_img
PolitiYol Telegram'da
PolitikYol.com Podcast

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
56,305TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI