Perşembe, Nisan 25, 2024

Devlet Öcalan’dan ne bekliyor?

Verili koşullarda HDP ve seçmeni Cumhur İttifakı’na değil Millet İttifakı’na siyaseten daha yakındır. Öcalan’a tecridin kaldırılması ardından gelecek Öcalan’ın olası sandığa gitmeyin mesajının da bu gerçeği değiştirme olasılığı da zayıftır.

Son günlerde HDP’li siyasilerden “ilginç” açıklama ve “protesto” eylemleri geliyor.

Bu açıklama ve protestoların odağında; İmralı’da tutuklu bulunan Öcalan var.

Kürt sorununun çözümü konusunda yeniden Öcalan’ı adres göstermek, Öcalan’a uygulanan tecrit politikalarını protesto etme eylemleri peş peşe gelince “ne oluyor?” diye sormadan edemiyor.

Nitekim önümüzdeki günlerde Öcalan’a uygulanan tecridin kalkacağını Abdülkadir Selvi köşesinde yazdı.

Şuradan başlayalım; Öcalan, devletin gözetim ve denetiminde bir tutuklu.

Öcalan’a yönelik keyfi bir tecrit (avukat ve aile) uygulansa da; devlet ve hükümetin ilgilileri kendisi ile iletişimi hiçbir zaman kesmedi. Bu sadece son döneme ilişkin değil en başından böyle. Son dönemde bu trafiğin daha da hızlandığı yönünde duyumlar da artıyor.

Hatta devlet gerektiğinde, ihtiyaç halinde Öcalan’la görüşme konusunda keyfi izinler de veriyor. Nitekim 2019 yerel seçimlerinde yenilenen İstanbul seçimleri öncesi başvurusu kabul edilen Ali Kemal Özcan kendisine verilen izinle Öcalan ile görüşmeye gitmesi, dönüşünde Kürt seçmenleri İstanbul seçimlerinde tarafsız kalmaya çağırması bunun en somut örneği.

Yani Öcalan devlet/iktidar için her an kullanılmaya hazır bir tutuklu.

Doğal olarak devlet/iktidar bloku Öcalan’ı erken ya da zamanında yapılacak seçimde kullanmak istiyor. Bu aşamada HDP seçmenlerini Erdoğan ve iktidara oy vermeye ikna edemese bile en azından seçimi boykot ettirmeyi hedefliyor olabilir.

Ki, devlet/iktidar blokunun HDP’li siyasileri yönelik yaptığı görevden almalara, soruşturma ve tutuklamalar, HDP’ye açılan kapatma davasının arkasındaki temel motivasyon HDP seçmenini sandığa küstürmek olduğu da açık.

Peki bu ne kadar mümkün?

Dahası bu kararda temel kriter ne olacak?

Buna karar verecek olan elbette Kürt seçmenler.

NESNE DEĞİL ÖZNE OLMA ZAMANI

Devlet/iktidar blokunun verdiği izin, çizdiği sınır kapsamında olası Öcalan’ın çağrısı mı, yoksa eğer yapacak olursa Edirne’de tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın çağrısı mı etkili olur?

Yoksa HDP ve HDP seçmenlerinin tavrını iki siyasi blokun (Cumhur ve Millet İttifakı) Türkiye tahayyülüne bağlı olarak mı verecekler?

HDP ve HDP seçmeninin tercihlerini salt Öcalan ya da Demirtaş’ın -söyleyeceklerinin siyasi anlamları birbirinden çok farklı olsa da- çağrısına, söylemine göre vereceğini düşünmek; HDP ve HDP seçmenini siyaseten “özne” değil “nesne” kabul etmek olur ki. Bu bence son derece yanlıştır. Evet yapılacak çağrıların bir karşılığı olur ama tercihin tamamını belirlemez.

Kürt seçmenlerin değil aynı zamanda HDP’nin tercihlerinde belirleyici olacak olan nasıl bir Türkiye tahayyülüne sahip olduklarıdır. Çünkü bu tahayyül, seçmen ve partinin var olan iki siyasi bloktan hangisine yakın olduklarına göre oy rengi belli olacaktır.

Bu açıdan bakılması gereken iki blokun nasıl bir Türkiye tahayyül ettikleridir.

Halen iktidarlarda olan Cumhur İttifakı esas olarak ideolojik temelinin atıldığı 2015’den burana bir “anti-Kürt” blok görüntüsü vermektedir. Kürt sorununun yok sayılmasından güvenlikçi politikalara, HDP’ye yönelik siyasi, hukuki baskılardan AYM’de devam eden kapatma davasına kadar pek çok pratik bunu göstermektedir.

Bu açıdan Kürt seçmenin ya da HDP’nin bu bloka yakınlaşması verili koşullarda eşyanın tabiatına aykırıdır.

HDP’nin ve seçmeninin Öcalan’a tecridin kaldırılması, devamında gelecek mesaj ya da yeni bir çözüm süreci müjdesiyle AK Parti’yi desteklemesi ya da sandığa gitmemesi de sağlanabilir mi, emin değilim.

Bunun yanında Millet İttifakı’nın muhalefet partisi olmasına rağmen HDP ile kuramadıkları açık ilişki kabul edelim ki demokrasi adına büyük bir kayıptır. Dahası ittifak içinde yer alan İyi Parti’nin HDP’li siyasilerle ortak fotoğraf vermeme hassasiyeti de anlaşılabilir değildir.

Ancak Millet İttifakı’nın parlamenter sisteme dönüş, demokrasi, temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere pek çok konudaki Türkiye tahayyülü, HDP’nin de, seçmeninin de uzak olmadığı tahayyüldür.

HDP VE SEÇMENİ HANGİ İTTİFAKA YAKIN?

Bu açıdan HDP ve seçmeni Cumhur İttifakı’na değil Millet İttifakı’na siyaseten daha yakındır.

Sonuçta Cumhur İttifakı’nın da, iktidar olan AK Parti ve Erdoğan’ın siyaset yapma tarzı, siyaset anlayışı değişmediği sürece demokrasinin ve siyasetin alanı genişlemeyeceği için Kürt sorununun çözülmesi başta olmak üzere eşit vatandaşlık da, temel hak ve özgürlükler gibi Kürt seçmeni, Kürt siyasetçileri yakından ilgilendiren hiç bir sorunun çözülmesi imkan dahilinde değildir.

Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılacak olması ve akabinde vereceği mesajlar –ki devletin hedeflediği sandığa gitmeyin mesajıdır- da bu gerçeği değiştirmeyecektir.

Ancak HDP’li milletvekillerinin birden kabaran Öcalan hassasiyetlerini verili koşullarda normal bir siyasal adım olmadığı, hemen ardından tecridin kaldırılma olasılığının belirmesi itiraf edelim ki çok masum değildir.

Mutfakta bir şeyler pişiyor ama bunun Kürtlerin de, Türkiye’nin de hayrına olmadığı gelen kokulardan belli oluyor.

Seçim süreci yaklaştıkça HDP ve Kürt seçmen, seçimi kazanmak isteyen taraflar için kritik hale geliyor.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI