Cuma, Mart 29, 2024

Deprem Sonrası Ekonomik Beklentiler: JP Morgan’ın “Turkey: The Economic Implications of The Earthquake” Raporu ne diyor?

JP Morgan raporunda en çok etkilenen illerin düşük ekonomik büyüklükleri göz önüne alındığında, depremin ekonomik faaliyet üzerindeki etkisinin toplam büyüklüğe göre daha mütevazi kaldığı yorumu yapılmaktadır. Şenol Babuşçu JP Morgan Raporu’nu yorumladı.

2023 yılı şubat ayının başında yaşadığımız deprem felaketinin üzerinden birkaç hafta geçti. Ancak 20 Şubat’ta bu defa Hatay’da yaşanan deprem bize unutmaya çalıştığımız acıları tekrar hatırlattı. Uzmanların artçı mı yoksa bağımsız bir deprem mi olduğu konusunda ikilemde kaldığı ve anlaşamadığı bu deprem hepimizi bir kez daha üzerken bölgede yaşayanlar için ayrı bir sıkıntı oldu.

Bölgede yaşayanların yoğun bir şekilde başka illere göç etmeye devam ettiği ve bunların ne kadarının tekrar yaşadıkları yerlere dönecekleri belirsiz görünmektedir. Bunda belirleyici olacak temel unsurlardan biri, bölgenin yeniden inşasında devletin başarı düzeyi olacaktır.

Devletin buradaki başarısının belirleyicilerinden biri ise kuşkusuz bu işte kullanılacak kaynağın büyüklüğüdür. Devletin 2022 sonlarında seçimi düşünerek ciddi miktarda nakit depoladığı bilinmektedir. 2023’ün ocak ayında da bütçe olanaklarını kullanmaya başlamıştır. Nitekim açıklanan Ocak 2023 verilerine göre bütçe, 32,2 milyar TL açık vermiş bulunmaktadır. Bir önceki yılla karşılaştırıldığında toplam gelirler %64 artarken, toplam giderlerde %120 artış yaşanmıştır. Gelirlerde enflasyon dikkate alındığında yaşanan göreli ılımlı artışa karşın, harcamalarda yüksek oranlı artış dikkat çekmektedir.

Bu artışta seçime yönelik yapılan harcamaların payı büyüktür. Üstelik asgari ücret ve kamu çalışanlarının maaş artışı gibi geri dönülemez artışlar, bu faturanın önümüzdeki dönemde de büyüyeceğini göstermektedir. Kaldı ki söz verilen ve bütçeye ciddi bir maliyet oluşturacak olan EYT düzenlemesi henüz devreye girmemiş bulunmaktadır. Bütün bunların üstüne yaşanan deprem felaketi bütçe açısından da kötü günlerin habercisi olmuştur. Eldeki kaynakların ne kadarının deprem felaketinin yaralarını sarmaya yönelik kullanılacağını veya ne kadar yeni kaynak yaratılmaya çalışılacağını hep birlikte göreceğiz.

Rapora göre yeniden yapılanma çabaları bir sonraki yıl da büyüme ve yatırımlar üzerinde olumlu etki gösterecektir. Sonuç olarak, JP Morgan Türkiye’nin borçlarının GSYH’ya oranının yüksek olmaması nedeniyle ekonomiyi desteklemek için mali alana sahip olduğunu ve depremin GSYH büyümesi üzerindeki genel etkisinin önemsiz olacağını düşünmektedir.

Depremin ekonomik etkileri ile ilgili erken olmakla birlikte çeşitli yerli ve yabancı kurumlar tahmin ve öngörüler yayımlamaya devam etmektedir. Bu kuruluşlardan biri de uluslararası yatırım bankası olan JP Morgan’dır. JP Morgan tarafından 16 Şubat 2023’de yayımlanan “Turkey: The Economic Implications of The Earthquake” raporunda bu konuya yer verilmiştir.

Raporda öncelikle 1999 depremiyle karşılaştırıldığında, etkilenen alanlar daha az endüstri yoğun olduğundan, büyüme üzerindeki etkinin daha az belirgin olabileceği belirtilmektedir. Raporda etkilenen 10 ilin, Türkiye’nin GSYH’sının %9,3’ünü, Türkiye ihracatının %8,5’ini ve Türkiye’deki çalışanların %11,1’ini oluşturduğu belirtilirken, yıkımın Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da daha belirgin olduğu, etkilenen bölgenin en zengin şehirleri olan ve Türkiye’nin GSYH’sının %4’ünü oluşturan Gaziantep ve Adana’nın ise daha az hasar gördüğü söylenmektedir. Raporda Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’ın ise Türkiye’nin GSYH’sının yalnızca %2,6’sını ve Türkiye ihracatının %2,2’sini oluşturduğu belirtilmektedir.

JP Morgan raporunda en çok etkilenen illerin düşük ekonomik büyüklükleri göz önüne alındığında, depremin ekonomik faaliyet üzerindeki etkisinin toplam büyüklüğe göre daha mütevazi kaldığı yorumu yapılmaktadır. Buna karşın 2023 birinci çeyrek büyümesinin önceden tahmin edilenden daha zayıf olması beklenmektedir.

Bununla birlikte, JP Morgan yeniden yapılanma çalışmalarının 2023 ikinci çeyrekten itibaren büyümede bir canlılık yaratabileceğini ve yıllık nihai büyümede bir azalma yaşanmayabileceğini tahmin etmektedir. Rapora göre yeniden yapılanma çabaları bir sonraki yıl da büyüme ve yatırımlar üzerinde olumlu etki gösterecektir. Sonuç olarak, JP Morgan Türkiye’nin borçlarının GSYH’ya oranının yüksek olmaması nedeniyle ekonomiyi desteklemek için mali alana sahip olduğunu ve depremin GSYH büyümesi üzerindeki genel etkisinin önemsiz olacağını düşünmektedir.

Enflasyon açısından bakıldığında bölgenin bitkisel üretimde önemi düşük olarak değerlendirilerek sebze, meyve ve tahıl fiyatlarında önemli bir enflasyonist etki yaratmasının beklenmediği, buna karşılık bölgenin hayvancılık açısından önemli olduğu ve daha yüksek et fiyatları görülebileceği belirtilmektedir. JP Morgan artan gıda fiyatları ve artan mali teşviklerle yılsonu enflasyon tahminini %45’e yükseltmiştir.

Raporda sonuç olarak mali açıdan, hükümetin GSYH’nın yaklaşık %0,5’i olan 100 milyar TL deprem yardım harcaması açıkladığı, ancak depreme bağlı harcamaların GSYH’nın %2’sine ulaşmasının ve bu harcamaların da muhtemelen fiyat artışları ve vergi artışlarıyla finanse edilmesinin beklendiği söylenmektedir.

İhracat gelirlerinde, en çok etkilenen üç şehrin payının sadece %2,2 olduğu belirtilen raporda, ithal edilen inşaat malzemeleri nedeniyle ithalatta bir artış olabileceği, ancak altın ithalatının geçici olarak askıya alınmasının ve tüketim harcamalarının birinci çeyrekte daha düşük beklenmesinin sınırlayıcı olabileceği belirtilmektedir. JP Morgan 2023 için daha önce 25 milyar $ olan cari işlemler açığının, 30 milyar $’a yükselmesini beklemektedir.

Yapıların yok olmasından kaynaklanan doğrudan maliyetlerin GSYH’nın %2,5’ine (25 milyar $’a) ulaşabileceği ve risklerin yukarı yönlü olduğu belirtilen raporda, fiyat artışları ve vergi artışları ile artan mali harcamaların bütçe üzerindeki etkisinin telafi edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Raporda; en çok etkilenen üç şehrin Türkiye’nin vergi gelirlerinin yalnızca %2,3’ünü oluşturduğu, geçen yıl beklenenden daha düşük bir bütçe açığı olduğu ve GSYH’a oranı düşük sayılabilecek devlet borcu nedeniyle, devletin yeniden yapılanma çabalarını ve etkilenen illere yapılan parasal aktarımları desteklemek için yeterli mali alan sağlaması gerektiği söylenmektedir. Bu çerçevede 2022’de GSYH’nın %0,9’u olan bütçe açığının, bu yıl GSYH’nın %4,5’ine (önceki tahmin GSYH’nın %3,5’i idi) yükselmesi beklenmektedir.

Raporda TCMB’nin Şubat ayı PPK toplantısında politika faizini 100 baz puan indirerek %8’e düşürmesinin beklendiği ve 18 Haziran’da yapılması planlanan seçimler öncesinde daha fazla faiz indirimi olabileceği belirtilmektedir. Ancak, Türkiye’de para politikası aktarım mekanizmasının bozuk olması nedeniyle politika faizinin artık önemini yitirdiğinin düşünüldüğü belirtilen raporda, mevduat ve kredi faiz oranlarının %20 ile %30 aralığında seyrettiği ve KKM hesapları için mevduat faizi tavanının kaldırılmasının finansal koşulları daha da sıkılaştırdığı yer almaktadır.

Raporda sonuç olarak mali açıdan, hükümetin GSYH’nın yaklaşık %0,5’i olan 100 milyar TL deprem yardım harcaması açıkladığı, ancak depreme bağlı harcamaların GSYH’nın %2’sine ulaşmasının ve bu harcamaların da muhtemelen fiyat artışları ve vergi artışlarıyla finanse edilmesinin beklendiği söylenmektedir.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI