Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyeti, iktidarın kayyım politikalarına karşı TBMM’den İçişleri Bakanlığı’nın önüne yürüyerek basın açıklaması yaptı.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, ''Bu bakanlık, 8 yılı aşkın bir süredir halk iradesine darbe yapan, kayyum atayarak halkın iradesine el koyan, sandık demokrasisini yok sayan AKP iktidarının bir kayyum aparatına dönmüş bir bakanlıktır'' dedi.

''Bu iktidar 31 Mart yerel seçimlerinde yenildi. Halkın büyük çoğunluğu, AKP iktidarına kırmızı kart gösterdi'' diyen Koçyiğit’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

*İçişleri Bakanlığı'nın önündeyiz. Çünkü bu ülkede 2015’ten beri başlayan ve sistematik olarak devam ettirilen, halkın iradesini yok sayan bir anlayış tam olarak tahkim edilmek isteniliyor. AKP iktidarı, 2016 yılındaki darbe girişiminden sonra ilan ettiği OHAL ile beraber hayata geçirdiği KHK'lar ve sonra yasallaştırdığı OHAL'den beslenen, o cunta aklından beslenen KHK'larla bugün her gün demokrasiye, sandığa, halk iradesine, darbe üstüne darbe yapıyor. Sandığa saygı duymayan, halka saygı duymayan, seçme seçilme hakkını her gün ama her gün yok sayan bir iktidar aklıyla karşı karşıyayız. Biz kentler dahil olmak üzere ülkenin nüfusunun yüzde yetmişinden fazlası, AKP iktidarını yerel yönetimlerde iktidardan düşürdü. Ve şunu söyledi iktidara.

'Koltuğu kaybedeceğini anlayan AKP bildik yöntemlere tevessül etti'

*Aklınızı başınıza alın. Demokrasiye dönün, hukuka dönün. Halkın iradesine saygı duyun diye aslında açık bir çağrı yaptı. Tıpkı 2015 yaptığı gibi. Ama iktidar önce ‘mesajı aldık’ dedi. Biz de şöyle düşündük. Herhalde demokrasiye dönecekler. Herhalde hukukun üstünlüğünü kabul edecekler. Herhalde kendilerinin de Anayasa ile bağlı olduğunu hatırlayacaklar. Sandığa saygı duyacaklar. Seçmen iradesine sandık saygı duyacaklar. Sandıkla gelenin, sandıkla gideceği bir döneme adım atacaklar diye Türkiye halklarında bir beklenti oluştu. Ama çok kısa bir süre sonra sürekli olarak meşruiyetini yitiren, anketlerde eriyen, teşkilatlarında çözülen ve bir sonraki iktidarını kaybedeceğini, koltuğu kaybedeceğini anlayan AKP bildik yöntemlere tevessül etti.

'Bu ülkede hukuksuzluk önce Kürt halkına yapılıyor'

*3 Haziran'da Hakkari'de başlayan kayyum süreci, 31 Ekim'de Esenyurt'a uzandı. Ve en son 4 Kasım'da da yani 4 Kasım 2016’da HDP'ye demokratik siyasete darbe yapılan tarihin yıl dönümünde yine yeni bir darbeyle bizleri uyandırdı. Türkiye halklarına yeni bir darbe yaptı. Biz 2016’da kayyum atandığı zaman şunu söylemiştik. Bugün Hakkari'ye, Van'a, Mardin'e, Diyarbakır'a kayyum atanması, Kars'a kayyum atanması yarın İzmir'e, Adana'ya, Mersin'e, İstanbul'a kayyum atanacağının habercisidir.

*Bu ülkede hukuksuzluk önce Kürt coğrafyasında sınanıyor. Kürt illerinde sınanıyor. Bütün hukuksuzlar önce Kürt halkına yapılıyor. Ama şunu bilin ki Kürt halkına yapılan hiçbir hukuksuzluk, asla ama asla orayla sınırlı kalmıyor. Oradan Türkiye'ye, oradan bütün illere, oradan bütün ülkeye yayılıyor dedik. Ne yazık ki haklı çıktık. Üzülerek söylüyoruz ki haklı çıktık.

*O gün Türkiye demokrasi güçleriyle, parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerle yeterince yan yana gelmediğimiz için, bu hukuksuzluğuna yeterince ses çıkarılmadığı için Türkiye'nin dört bir yanında kayyuma ‘hayır’ diye sokaklara çıkılmadığı için bugün Esenyurt'a yani kent uzlaşısıyla kazanılmış bir CHP belediyesine de kayyum atanmış oldu. O nedenle çağrımız açık ve net. Bu gerçeği herkesin görmesi gerekiyor. Bu hukuksuzluk bütün Türkiye halklarına yapılıyor. Bu darbe bütün Türkiye demokrasisine yapılıyor. Bu hepimize yönelik bir tehdit.

'Barışın yolu, kayyumdan geçmez'

*Kayyum gasptır, talandır, iradeyi yok saymaktır, kadın özgürlük mücadelesini yok saymaktır, demokrasi adına kalan bütün kırıntıları yok sayan yeni bir rejimin adıdır. Bir taraftan barış diyorlar. Bir taraftan kayyum atıyorlar. Barışın yolu, kayyumdan geçmez. Barışın yolu asla ve asla darbelerden geçmez. Bugün barış ortamını zehirleyen bir kayyum rejimi var.

*Bütün Türkiye Halkları bilsin, bizler yan yana gelirsek, omuz omuza mücadele edersek, Esenyurt’tan Hakkari’ye kardeşlik ve demokrasi köprüleri kurarsak, işte o zaman bu iktidarı yeneriz. Barışı da, demokratik rejimi de AKP’ye rağmen inşa ederiz. Bunun koşulları her zamankinden fazla vardır. Bunun koşulları olgunlaşmıştır.

'Atanmışlarla, seçilmişlerin karşı karşıya geldiği bir noktada duruyoruz'

Açıklamada söz alan Sezai Temelli de ''Bugün özellikle buraya geldik. Arkamızda İçişleri Bakanlığı, önümüzde de TBMM var. Atanmış ile seçilmişlerin karşı karşıya geldiği bir noktada duruyoruz. Atanmış İçişleri Bakanı, Hakkari’de, Batman’da, Halfeti’de, Esenyurt’ta seçilmiş belediye başkanına karşı'' diye konuştu.

CHP'li Erdoğan Toprak: Erdoğan’ın HTŞ’ye terör örgütü dememesi dikkat çekici CHP'li Erdoğan Toprak: Erdoğan’ın HTŞ’ye terör örgütü dememesi dikkat çekici

Temelli şöyle devam etti:

'Barışı yok sayan bir anlayışla, bu zihniyet ayakta duramaz'

*Sistemin ne denli çarpık, ne denli antidemokratik olduğunu, ne denli hukuk tanımaz olduğunu resmeden bir yerde duruyoruz. Bir tek oy bile almamış ama halkın oyuyla seçilmişlere karşı bu icraatları hayata geçirirken aslında Türkiye’nin demokrasi ve barış umutlarını da ortadan kaldırıyorlar. Barış umutlarını adeta dinamitliyorlar. Barışı yok sayan bir anlayışla, bu zihniyet ayakta duramaz.

*Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz bu sistem aslında bir kayyum sistemi. Bundan öteye gidemiyor. Tek bir oy bile almamış zihniyet gelecek, halkın, milyonların oylarıyla seçilmişlere karşı bu vesayeti dayatacak. Bunu kabul etmiyoruz. Biz hukuku, demokrasiyi, barışı savunuyoruz. Kayyumun savunulabilmesi kabul edilebilir değildir. Savunabilecek tarafları olmadığı için her türlü yalanla günlerini kurtarmaya çalışıyorlar.

Kaynak: ANKA