Cumartesi, Nisan 20, 2024

Davutoğlu’ndan Erdoğan’a Şehir Üniversitesi resti: TBMM’ne hesap vermekten imtina etmem

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Twitter hesabı üzerinden “İstanbul Şehir Üniversitesi arazisine ilişkin asılsız ithamlara dair” ifadeleriyle bir açıklama paylaştı.

Davutoğlu, Erdoğan’a yanıt verdiği açıklamasında şu anda görev yapanlar da dahil olmak üzere yaşayan bütün Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, kamu bankalarının bağlı olduğu bakanlar ve özelleştirme yüksek kurulunda görev yapmış yetkililerin ve onların birinci ve ikinci derece hısımlarının ve akrabalarının mal varlıklarını ve bu varlıklardaki değişimi, bu kişilerin siyasete girdikleri, devlet görevi üstlendikleri günden bugüne kadar araştırmak ve soruşturmak üzere TBMM’de gerekli komisyonlar oluşturulmasını istedi.

Eski Başbakan ve yeni parti kurma hazırlığında olan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Şehir Üniversitesi ile ilgili açıklamasına yanıt verdi.

Davutoğlu’nun yazılı açıklaması şu şekilde:

2003’ten 2016’ya kadar çeşitli konumlarda ve üst düzeyde birlikte çalıştığımız Sn. Cumhurbaşkanının, şahsım ve Başbakanlık yaptığım dönemde Hükümetimde birlikte görev yapmaktan onur duyduğum bazı bakan arkadaşlarım hakkında en temel nezaket kurallarına bile uymayan, bu yüksek makama yakışmayan bir üslup ile dile getirdiği ağır ithamlara cevap vermek mecburiyeti doğmuştur. Bilinmelidir ki bu, şahsi bir mesele değil bir devlet ahlakı meselesidir.

Bir süredir İstanbul Şehir Üniversitesi hakkında yürütülen haksız kampanyanın, garezle bir eğitim kurumuna yapılan saldırıların ulaştığı aşama ibretlik bir hale gelmiştir. Her şeyden önce üniversite ile ilgili böyle bir kararın bir siyasi partinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulunda alınmış olması hem üniversiteye yönelen husumetin altında yatan gerçek niyeti hem devlet düzenimizin gelmiş olduğu durumu bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. Aileleriyle birlikte 7000 öğrenciyi mağdur etme pahasına sergilenen bu öfkeye neyin sebep olduğunu, kimin nereye savrulduğunu, kamu kaynaklarının hangi amaçlarla nasıl kullanıldığını, ekonomik servet oluşturma bakımından kimlerin nasıl statü değiştirdiklerini milletimiz çok iyi bilmektedir.

Bir arazinin üniversiteye tahsis edilmesi ile devredilmesi arasındaki tek fark zaten rayicin altında belirlenen bir yıllık kira bedelinden ibarettir. Devir işlemi tahsis bedellerinden kaçınmak ya da kamu arazisini mülk edinmek için değil, Danıştayın tahsis işlemini iptal etmesinden sonra yukarıda zikredilen yasa uygun olarak zorunlu olarak yapılmıştır. Devri yapılan arazinin eğitim dışında kullanılması zaten mümkün değildir ve üniversite amacının dışına çıkmamıştır.

Bu süreç içinde farklı kesimlerden herkesin de kabul ettiği gibi Şehir Üniversitesi bir üniversite geleneğinin oluşumu açısından kısa sayılacak bir sürede bu ülkenin iftihar kaynağı olmuştur. Bugün hangi haksızlıklar yapılırsa yapılsın, bunlar da geçecek ve Şehir Üniversitesi de onun düşünce özgürlüğüne dayalı idealleri de yaşamaya devam edecektir. Üniversiteyi üniversite yapan araziler ve binalar değil bilim insanları ve öğrencilerin oluşturduğu sosyal iklimdir. Her gördüğü araziye dolar hesabı ile değer biçenler bunu anlayamazlar.

MAL VARLIKLARI VE BU MAL VARLIKLARINDAKİ DEĞİŞİMİ ARAŞTIRMAK ÜZERE TBMM’DE KOMİSYONLAR OLUŞTURULMALI

Ayrıca bu komisyonlarda kamu bankalarının, Şehir Üniversitesi de dahil olmak üzere hangi vakıflara ve şirketlere nasıl kredi verdikleri, hangi şirketlerin borçlarının yapılandırıldığı, kimlerin hangi yöntemlerle kurtarıldığı, kimlerin ise batmasına seyirci kalındığı şeffaf bir şekilde ortaya konmalıdır.

Bu araştırma ve soruşturma neticesinde objektif hukuki kriterlerle izah edilemeyen varlıklar ve kaynaklar Hazineye intikal ettirilerek bir ‘yetim ve yoksul’ fonu oluşturulmalı ve bu fon yetimlere, öksüzlere, şehit yakınlarına, gazilere ve sayıları her geçen gün artan işsizlere dağıtılmalıdır.

Böylesi bir sürecin işletilmesi her zaman samimi bir şekilde savunduğum şeffaflık ilkesinin de hayata geçirilmesini sağlayacaktır. Telaşa mahal yoktur ve hiç kimse tereddüt etmemelidir. Yaşanan bütün bu süreçler, ne kadar üzücü olursa olsun, gerçek hukuk devletinin, demokratik hakların ve özgürlüklerin, adaletin ve şeffaflığın egemen olacağı günlerin habercisidir.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Ahmet Davutoğlu’ndan ‘malum zat’ diye bahseden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şehir Üniversitesi’nin tahsisini başbakanlığım sırasında ben yaptım. Tahsisini ben yaptığım halde malum zat başbakan olunca bunu mülkiyet devrine dönüştürdü. Bu yapılamaz. Türkiye’de hiçbir üniversiteye tapu devri yoktur, olmamıştır. Bu mülkiyet devrini yaparken (Davutoğlu’nun) yanında Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Feridun Bilgin var. Halkbank’tan kredi alıyorlar. Halef selef olduğumuz cumhurbaşkanı aradı ‘Arzu ederseniz bunu çözersiniz’ dedi. Buranın hamisi Marmara Üniversitesidir. Biz ne oradaki öğrencilerin ne de akademisyenlerin düşmanıyız. Burada Halk Bankasının dolandırılması söz konusu.” demişti.

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER