Sol ve cumhuriyetçi duyarlıklarını yitirmiş ve de bu duyarlılıklara sahip olmayan bir yönetimin mevcut iktidara direnmesi mümkün değildir. Böyle bir kapasite de mevcut değildir…

Bu sorunun cevabı CHP’deki değişime bağlı. Neden?

Önümüzdeki yerel seçimler ve sonrasındaki anayasa süreci mevcut iktidarın yeni bir rejimi kurumsallaştıracağı, toplumsal düzeni tümden seküler karakterinden arındıracağı ve ilk yüzyılın kazanımlarını ters yüz edeceği bir süreç olacak. Peki mevcut Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi bunu engelleyebilir mi? Bunun mümkün olmadığını, yapılan anayasa değişikliklerinde, 2.5 milyon oy pusulasının geçerli sayılmasında yol temizliği yapılırken gördük. Bütün itirazlarımıza, eleştirilerimize, karşı çıkmalarımıza rağmen bu süreçlerin hiçbirinde politika değişikliğine gidilmedi. Sol ve cumhuriyetçi duyarlıklarını yitirmiş ve de bu duyarlılıklara sahip olmayan bir yönetimin mevcut iktidara direnmesi mümkün değildir. Böyle bir kapasite de mevcut değildir…

Sandığa gitmeme konusunda örgütlü bir tepkiye dönmüş toplumsal muhalefeti, mevcut yapının sandığa götürmesi mümkün değil. Aynı şekilde rejim değişikliğinde bir direniş cephesinin oluşturulması söz konusu olamaz. Zira sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sokak muhalefetine karşı net tavrını biliyoruz.

Dolayısıyla sayın Kılıçdaroğlu’nun yeniden seçilmesi toplumsal ve siyasal muhalefeti güçlendirmeyecek, zayıflatacaktır. Bugüne kadar toplumsal ve siyasal muhalefete önderlik yapma rolünü üstlenmeyen bir yönetim elbette ki cezaevlerinin gazeteci, aydın ve muhaliflerle dolmasına da sebebiyet vermiştir.

Eğer gerçekten güçlü bir muhalefet olsaydı bugün mevcut iktidar bu adımların hiçbirini atmazdı. Toplumsal ve siyasal alanın yeniden biçimlendirilmesi, ideolojik-politik hattın kesinleşmesi süreç için zaruridir ve mevcut parti yönetimi ile bunu yapmak artık imkansızdır.

İlk yüzyılını inşa etmiş bir parti, adeta bunlardan habersizmiş gibi cumhuriyet devriminin bütün kazanımlarını yok saymaktadır. Bu mevcut iktidarın hegemonyasına yenik düştüğünün kanıtıdır. Zira mevcut iktidarın siyasal hegemonyasını verili, sorgulanmaz, sosyolojik bir realite kabul eden siyasetin devrimci ve iradi bir müdahale gerçekleştirmesi olası değildir, olmamıştır, olmayacaktır. O yüzden tarihi bir kırılmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Cumhuriyetçi ve sol siyaseti bu parantezden çıkarmak gerekir. Bunun için de mevcut parti yönetiminin parantezini kapatmak gerekiyor. Bu parantez kapanmadan yeni bir cümle kurulmayacak, yeni bir siyaset üretilmeyecek, yeni bir iddia ortaya konulmayacak.

Nihayetinde Halk Partisi üyeleri ve örgütüyle kendi devrimci misyonunu hatırlaması gerekiyor. 100 yıldır dimdik ayakta kalmış bir parti örgütü yeniden ayağa kalkacaktır.

Şuan Sayın Kılıçdaroğlu’nu yönetimde tutan ve tutacak olan belediye başkanlarıdır. Yani aslında Sayın Kılıçdaroğlu politik bir liderlik, iddia ve siyasetle konumunu korumamaktadır. Vahim olan da budur. Belediye başkanları (elbette hepsi değil) konumlarını korumak için sayın Kılıçdaroğlu’nu seçecek, o da karşılığında onlara koltuklarını iade edecek. Peki bu siyasetin toplumsal bir karşılığı mümkün olur mu? Elbette hayır. Halk bu oyunu bozar. Eskilerin deyimiyle Halk Partisi tarihinin en kötü oyunu alır. Çünkü insanlar yeni bir seçeneğin yaratılması gerektiğini düşünüyor ve bunun mevcut yönetimle olmayacağını söylüyor. Peki halkla, örgütle inatlaşılır mı? Bunu 1999 seçimlerinde gördük ve parti baraj altı kaldı. Aynı inadı sürdürmenin maliyeti bu kez çok daha ağır olacaktır. Ötesinde Sayın Kılıçdaroğlu’na destek veren belediye başkanları 1 Nisan’dan sonra Kemal Bey'in parti kalmasının mümkün olmayacağını zaten görüyor ve biliyorlar. Peki 5 aylığına mı genel başkan seçilecek? Zaten sayın Kılıçdaroğlu bir daha cumhurbaşkanı adayı olmayacağını söylemişti. Peki bir daha aday olmayacaksa partinin önünü açması, partiyi bir sonraki seçime taşıyacak kadronun kendi ekibini kurması ve siyasetini inşa etmesi için alan açması daha sağlıklı ve yakışır bir tavır olmaz mıydı?

Nihayetinde Halk Partisi üyeleri ve örgütüyle kendi devrimci misyonunu hatırlaması gerekiyor. 100 yıldır dimdik ayakta kalmış bir parti örgütü yeniden ayağa kalkacaktır. Çünkü CHP ve örgütü ayağa kalkmaz ise Cumhuriyet çöker, Türkiye çözülür…

Editör: Ali Haydar Fırat