Cumhuriyet davasında karar günü: İşte Cumhuriyetçilerin savunmalarının tam metinleri

Cumhuriyet’in 11’i tutuklu 17 yazar, çizer, muhabir, avukat ve yöneticisinin tam 267 gün sonra hakim karşısına çıktığı davanın bugün son günü.

Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra başladı.

Geçtiğimiz 4 gün içinde, 267 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Kitap eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, yayın danışmanı ve yazar Kadri Gürsel, okur temsilcisi Güray Öz, çizer Musa Kart, yazar Hakan Kara, avukatları Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör ve yöneticisi Önder Çelik 267, 206 gündür tutuklu olan muhabir Ahmet Şık ve tutuksuz yargılanan gazete İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, yazarlar Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, muhasebe çalışanı Günseli Özaltay ve eski çalışan Bülent Yener hakim karşısına çıkıp savunma yaptı.

BİRİNCİ GÜN: Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, köşe yazarı Kadri Gürsel ve gazetenin çizeri Musa Kart savunma yaptı.

AKIN ATALAY: CUMHURİYET GAZETESİNE YÖNELİK SORUŞTURMA TAM BİR HUKUK CİNAYETİDİR

“Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturma tam bir hukuk cinayetidir. Cumhuriyet gazetesinin şahsında bütün gazetelere ve gazetecilere yönelik bir tehdit ve saldırıdır. Soruşturmanın nasıl ve neden başladığı, zamanlaması, soruşturma sürecinde yapılanlar, ortaya çıkan iddianame ve çoğu tekrar olan binlerce sayfa ek, soruşturmanın asıl savcısı, tanıkları ve bilirkişileri bir araya getirilince ortaya çok net bir fotoğraf çıkıyor:

Bu yargılamanın birbirini tamamlayan iki amacı var. Birincisi, Cumhuriyet gazetesini ele geçirmek ya da susturmak. İkincisi, siyasi iktidarın istemediği haberleri, hoşuna gitmeyecek yazıları yayınlamayı düşünebilecek, aklının ucundan geçirecek gazetelere ve gazetecilere, maruz kalacakları akıbeti göstermek.

“Atatürk’ün adını verdiği, Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt, onun değerlerini ve kazanımlarını savunagelmiş, bu ülkenin en eski ve köklü gazetesine bunu yapabilen, bize neler yapmaz ki?” korkusunu yaymak, bu mesajı en açık şekliyle vermek. Vurgulamak isterim ki Cumhuriyet gazetesinin yöneticileri olmaktan kaynaklı uğradığımız ağır haksızlık ve mağduriyetin üzerimde yarattığı en küçük bir pişmanlık ve korku yoktur. Ben asıl bu haksızlığın sorumlularının büyük bir korku yaşadıkları kanısındayım. Bizleri, baskı, tehdit ve hapisle korkutamazlar. Gazetecilik faaliyetini mesleğin etik gereklerine uygun şekilde yerine getirme, olayları çarpıtmadan, nesnel, gerçeğe uygun ve adil olarak kamuoyuna aktarma konusundaki irade, kararlılık ve direncimiz tamdır. Yani Cumhuriyet gazetesi korkmaz, pes etmez ve teslim olmaz. Çünkü illegal yapılarla, terörle, terör örgütleri ile devlet içinde yuvalanmış çetelerle, cemaatlerle işi, ilişkisi, irtibatı, iltisakı olmaz. Bu gazetenin tek faaliyeti meşru ve yasal zeminde yürüttüğü gazeteciliktir.

Bu operasyona maruz kalan, teslim alınmak, direnci kırılmak, pes ettirilmek istenen gazete, öyle sıradan bir gazete değildir. Bu ülkenin en köklü ve kadim gazetesidir, en saygın gazeteleri arasındadır. Bu gazetenin köklerinde, tarihinde ve hatta genlerinde bağımsızlık ve özgürlük tutkusu vardır. Bu değerler ve gazetecilik uğrunda ödenmiş ağır bedeller vardır. Bu tarihin ve mirasın yüklediği sorumluluk nedeniyle bu gazetede çalışanlar gazetecilik değerlerinden ödün vermez, kimseye biat etmez, boyun eğmez, teslim olmazlar. Bu gazetenin halkı bilgilendirme, gerçekleri kamuoyuna aktarma konusundaki ısrarlı tutumu nedeniyle yazarlarının ve çalışanlarının katledildiği, suikast ve cinayetlere, linç girişimlerine, hapisliklere maruz kaldığı, yine de teslim olmadığı bilinir. Bu gazete Cumhuriyet gazetesidir ve bir gazetecilik anıtıdır.”

Akın Atalay’ın savunmasının tamamını okumak için tıklayınız.

KADRİ GÜRSEL: BERAATIMI İSTİYORUM

“İktidar-Gülen ortaklığını hep eleştirdim, öngörülerim doğru çıktı. İktidarın bu grupla işbirliğinin ülkeye zarar vereceğini öngördüm ve öngörülerim gerçekleşti. Her şey arşivlerdedir. Örgüte yardımda değil, gazetecilikte ısrar ettiğim için buradayım. Terör örgütü üyesi olduğum için değil; bağımsız, eleştiren, soruşturan bir gazeteci olduğum için tutukluyum. Hakkımda terör örgütünü destekleyen tek bir kanıt bulamazsınız. FETÖ “Cemaat”ken de negatif tutum aldım. Beraatımı istiyorum.”

Kadri Gürsel’in savunmasının tamamını okumak için tıklayınız.

MUSA KART: YANITIM ÇOK NET VE KISA OLACAK; BU SUÇLAMAYI AYNEN İADE EDİYORUM

“Ben bir karikatüristim. 35 yıldır karikatür çiziyorum. Karikatürist; uzun, dolaylı anlatımlar yerine, çarpıcı ve etkili bir dille doğrudan aktarır duygu ve düşüncelerini…

Bugün burada haksız, mesnetsiz, kabul edilmesi mümkün olmayan ve insaf ölçülerini çok aşan suçlamaların muhatabı durumundayım…

29 yıla varan hapis cezasıyla karşı karşıyayım… Ayrıca bu suçlamaları yapan savcının “FETÖ üyesi olmak ve darbeye teşebbüs etmek” gerekçesiyle yargılandığını da biliyoruz.

Evet, “Örgüt üyesi olmamak ve örgüt adına suç işlememekle birlikte, hareketleriyle örgütün çıkarlarına hizmet etmekle” suçlanıyorum!..

Yanıtım, çok net ve kısa olacak:

Bu suçlamayı aynen iade ediyorum!..”

Musa Kart’ın savunmasının tam metnini okumak için tıklayınız

İKİNCİ GÜN: Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Utku, gazetenin okur temsilcisi Güray Öz Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi avukat M. Kemal Güngör ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik iddianamedeki suçlamalara yanıt verdi.

MURAT SABUNCU: BİZİ TUTUKLAYAN BU DAVANIN SAVCISI, FETÖ ÜYESİ OLMAKLA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET YATIYOR

“Bizi tutuklayan, soruşturmayı yürüten bu davanın savcısı, FETÖ üyesi olmakla, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor. Ve bu kişi hala işinin başında ve o iş adalet dağıtmak, bizim işimiz gazetecilik bize kalem bile verilmedi.”

Murat Sabuncu’nun savunmasının tamamını okumak için tıklayınız

GÜRAY ÖZ: PİDE ISMARLADIĞIM PİDECİ HAKKINDA SORUŞTURMA OLDUĞUNU NEREDEN BİLECEĞİM

“İletişim kurduğum iddia edilen kişi Çankaya’da bir pidecidir, ben arada bir pide ısmarladığım pidecinin hakkında soruşturma yürütülen bir kişi olduğunu bilme şansına nasıl sahip olayım ki”

“Okurlar yazarlarla aynı fikirde olmayabilir. Eğer öyle olsaydı bir yazarı kopyalayıp bir tek yazarla devam ederdik. Türkiye’de siyasi tansiyonun yükseldiği zamanlarda Cumhuriyet’in tirajı artar. Kılı 40 yarar Cumhuriyet okuru. Sıradan bir okur kitlesi değildir. Pazartesi günleri gazetede eleştiri fırtınası eser. Önce onlar okunur. Pazartesi günleri yayın toplantılarının yapıldığı toplantılarda önce bunlar konuşulur. Gazeteye aktarılmadığı doğru değildir. Cumhuriyet gazetesinin FETÖ’cü olduğuna veya diğer terör örgütlerine yardım ettiği iddiasına kimse inanmaz. Bence savcı kendisi de inanmıyor. İnansa delil peşine düşer. Manşetlerde delil olur mu?”

ÜÇÜNCÜ GÜN: Köşe yazarı Hakan Kara, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, muhabir Ahmet Şık, gazetenin eski muhasebe müdürü Bülent Yener ve halefi Günseli Özatalay iddianamede yer alan suçlamalara yanıt verdi.

HAKAN KARA: TESCİLLİ FETÖ’CÜ HÜSEYİN GÜLERCE SERBEST, BEN TUTUKLUYUM

“Çoğulcu demokrasiyi, sağlıklı bir çevrede yaşamayı savundum. Suçlamaların tamamını reddediyorum. Ne benim ne ailemin boğazından FETÖ’nün tek kuruşu geçti. Gülerce tanık, ben sanık koltuğunda oturuyorum. 9 aydır hapisteyim. Tescilli FETÖ’cü Hüseyin Gülerce serbest, ben tutukluyum.Hiçbir Cumhuriyetçi Pensilvanya uçaklarına binmedi. Yıllarca FETÖ’yü öve öve bitiremeyen, yere göğe sığdıramayanlar, Hocaefendi Hazretleri derlerdi.Böyle bir ifadeyi hiç kullanmadım.”

Hakan Kara’nın savunmasının tamamını okumak için tıklayınız

TURHAN GÜNAY: BÜTÜN DAVALARIM BERAATLE SONUÇLANDI

“1985’de başladığımda Cumhuriyet dürüst gazetecilik yapılan tek yerdi. Halen de öyledir. Cumhuriyet’e Hasan Cemal ve Okay Gönensin’in davetiyle geldim. 25 yıldır Kitap Eki’ni yönetiyorum.

İlk davamın üzerinden neredeyse 40 yıl geçti. Bütün davalarım beraatle sonuçlandı. Ben hiçbir zaman vakıf üyesi olmadım.”

AHMET ŞIK: KAHROLSUN İSTİBTAD, YAŞASIN HÜRRİYET!

“Bu karanlık günlerde ihtiyacımız olan daha fazla hakikat kaybı değil. Her şeyden çok ve daha fazla gerçeklere ihtiyacımız var. Bu yüzden hakikate kendimden daha fazla saygı duymaya da, inkarcı biat kadrolarına dahil olmayı reddetmeye de devam edeceğim.

Bunun için bir bedel ödemek gerektiği ortada. Ama sanmayın ki bu bizi korkutuyor. Ne ben, ne de dostları olmaktan onur duyduğum “Dışarıdaki Gazeteciler”, her kim olursanız olun hiç birinizden korkmuyoruz. Çünkü zorbaları en çok korkutanın cesaret olduğunu biliyoruz.

Ve zorbalar da şunu bilsin ki, hiçbir zalimlik, tarihin akışını engelleyemez.

Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet”

Ahmet Şık’ın savunmasının tamamını okumak için tıklayınız

DÖRDÜNCÜ GÜN: Cumhuriyet Köşe yazarları Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç savunma yaptı.

HİKMET ÇETİNKAYA: FETÖ’NÜN SAHTE EVRAKLA ÖRGÜTLENDİĞİNE KİMSEYİ İNANDIRAMADIK

“Hayatın her alanında haber yazdım, röportaj yaptım. Halen gazetede köşe yazarlığını sürdürüyorum. İlk önemli haberimden birisi Fethullah Gülen ile ilgilidir. Bornova’da başlayan örgütlenmesini ve vaiz olarak İzmir Kestanepazarı Camii’ne atanmasını, Akevler Yapı Kooperatifi’nde Yaman Koleji’nde, Maltepe Askeri Lisesi, Işıklar ve Kuleli Liseleri’nde sahte sağlık raporları ile örgütlendiklerine kimseyi inandıramadık, inanmak istemediler. Bütün siyasal iktidarlar cemaatin ne kadar masum olduğunu ve benim ne kadar haksızlık yaptığımı sürekli söylediler Hakkımda ‘Hocaefendiye’ karşı yazdıklarımdan ceza davaları açtılar.”

Hikmet Çetinkaya’nın savunmasının tamamını okumak için tıklayınız.

AYDIN ENGİN: BÖYLE BİR İDDİANAME BANA HUKUK ADINA UTANÇ, ÜLKEM ADINA ACI VERİYOR

“Böyle bir iddianame ile benim ve arkadaşlarımın sanık iskemlesine oturtulmuş olmamız bana hukuk adına utanç, ülkem adına acı veriyor.

Söyleyeceklerim bundan ibarettir.”

Aydın Engin’in savunmasının tamamını okumak için tıklayınız.

ORHAN ERİNÇ: BU DAVA SADECE GAZETECİLİĞİN YARGILANDIĞI BİR DAVA DEĞİLDİR

“1957 de başladım mesleğe. 6’ıncı yılımdayım. Sendika ve TGC’de yönetim görevlerini söyleyerek yönetim nedir ne değildir bilirim. Yazdıklarımızla gazetecilik yapmıyoruz da sanki birilerine mesaj veriyormuşuz gibi bir anlayış var. Bu dava sadece gazeteciliğin yargılandığı bir dava değildir. Buradaki arkadaşlarım mesleklerini yapmaktan da KHK ile çıkarılmışlardır. Yolsuzluk usulsüzlük kavga dövüş bizim için haberdir ama yargıç ve savcılar için belgeler yasal elde edilmemişse hukuken değeri yoktur.”

Orhan Erinç’in savunmasının tamamını okumak için tıklayınız.