Cuma, Mart 29, 2024

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın: Afrin operasyonu günler de sürebilir, haftalar da

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili, Rusya, İran ve uluslararası koalisyonla bir koordinasyon kurulduğunu da söyledi.

“Suriye toprağında kesinlikle gözümüz yok” diyen Kalın, harekatın ne kadar sürebileceğiyle ilgili soruya “Günler de sürebilir, haftalar da” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Türkiye ve NATO ilişkileri konusundayda, “NATO’dan çok az destek gördük. Milletimiz ‘NATO nerede?’ diye soruyor. Ama tabii bu biz NATO’dan uzaklaşıyoruz ya da NATO bizden uzaklaşıyor anlamına gelmiyor” diye konuştu.

BBC Türkçe’den Selin Girit’in sorularını yanıtlayan Kalın şunları söyledi:

Türkiye neden Afrin’e operasyon düzenlemeye karar verdi? Ne amaçlanıyor?

PKK’nın Suriye ayağı olan PYD/YPG son bir yıl içerisinde Türkiye’yi hedef alan 700’ün üzerinde saldırı gerçekleştirdi. Hatay’ı, Kilis’i vurdu, birçok kayıp verdik. Biz onları defalarca uyardık.

Cumhurbaşkanımız bu konuyu uluslararası liderlerle yaptığı toplantılarda, ABD, Rusya, İran, Avrupa liderleriyle toplantılarında dile getirdi. Biz bu terörist şebekenin sınırımızda faaliyet göstermesine izin veremeyiz. Ayrıca Afrin halkı da bu insanların bölgeden uzaklaştırılmasını istiyor.

Biz Fırat Kalkanı operasyonunda 2 bin kilometrekarelik alanı Daeş’ten temizledik. O operasyon başladığında da birçok soru ortaya atılmıştı. Ne kadar sürecek? Kapsamı ne olacak? Sivil kayıpları nasıl önlenecek?

Fırat Kalkanı operasyonuna baktığınızda çok başarılı bir sicil görürsünüz. Tüm Daeş unsurlarını oradan temizledik. Cerablus ile El Bab arasındaki alana 100 bin insanın dönüşünü sağladık.

Afrin’de de aynı tabloyu görmek istiyoruz. Buradan da teröristler temizlenecek. Burayı da yerel halk yönetecek. İnsani yardım göndereceğiz. Sınırımızda güvenliği sağlayacağız. Bu, Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından da çok önemli. YPG gibi ayrılıkçı bir örgütün daha fazla toprak kazanmasına izin vermeyeceğiz.

Asıl amaç da bunlardır. Bu kesinlikle Kürtlere ya da Suriye’ye ya da Afrin’e karşı bir operasyon değildir. Bu, ABD’nin Menbiç’te ya da Suriye’nin başka noktalarında Daeş’le mücadele ediyor diye destek verdiği terör örgütüne karşı yapılan bir operasyondur. Biz sınırımızdaki bu tehdidi bertaraf etmek istiyoruz.

Ankara’nın nihai hedefi ABD’nin YPG’ye verdiği desteği kesmek mi?

Bunun için çok uzun süredir çağrıda bulunuyoruz. Obama yönetiminden Trump yönetimine miras kalan bir politika bu maalesef. Bir terör örgütünü bir diğer terör örgütüyle yenilgiye uğratamazsınız.

Herkes PYD/YPG’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısı olduğunu biliyor. PKK, AB, ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiş durumda. PYD/YPG’nin merkez komutası doğrudan PKK’ya bağlı. Kendi başlarına karar veremezler. PKK şemsiyesi altındalar.

Herkes de bunu biliyor. Ama ABD Daeş’i Suriye’de yenilgiye uğratmak uğruna YPG’ye destek verdi. Şimdi de onlara mecbur kaldılar. Çünkü askeri açıdan bu örgüte çok yatırım yaptılar. Bu tabii ki bizi kaygılandıran bir unsur.

Ankara bu operasyonu düzenlemek zorunda mı kaldı?

PKK/YPG’nin Suriye sınırımızda devlete benzer bir yapı oluşturmasına müsamaha gösteremeyiz. Bu mümkün değil.

Silahları, cephaneleri, eğitimleri, destekleri ABD ordusundan aldılar. Bu noktada bir kez daha Washington yönetimine çağrı yapıyoruz.

Bize daha önceden de söz verdikleri gibi PYD/YPG’ye destek vermeyi kessinler. Çünkü bize hep Daeş’la savaş sona erdiğinde, Suriye Daeş’ten temizlendiğinde PYD/YPG’yi desteklemek için bir neden kalmayacağını söylüyorlardı.

ABD Başkanı Trump bu sözü Cumhurbaşkanımıza 24 Kasım’da yaptıkları telefon görüşmesinde vermişti. Üzerinden neredeyse iki ay geçti. Ama hala PYD/YPG’ye destek vermeyi sürdürüyorlar.

Afrin operasyonu kesinlikle gerekli miydi? Türkiye bunu tek taraflı düzenlemek zorunda mıydı?

Evet, bu operasyon kesinlikle gerekliydi. BM Sözleşmesinin 51’inci maddesi ve BMGK kararları gereği Türkiye’nin kendini terör tehdidine karşı savunma hakkı vardır. Türkiye bir NATO üyesi. NATO’daki müttefiklerimizin ve diğer müttefiklerimizin bizi teröre karşı verdiğimiz mücadelede desteklemesini bekliyoruz.

Kendini savunma hakkından bahsediyorsunuz. Türkiye nasıl bir saldırı altındaydı?

Tabii ki saldırı altındaydı. Daha önce de söylediğim gibi Afrin’den ve diğer noktalardan Türkiye’ye YPG/PYD teröristleri tarafından yüzlerce sınır ötesi saldırı yapıldı. Bu nedenle bu operasyonu başlatmak zorundaydık.

Uluslararası toplum operasyonla ilgili çekincelerini ortaya koydu, ancak bir muhalefet yok. Biz zaten operasyondan önce müttefiklerimizi planlarımız hakkında bilgilendirdik. Ama bu operasyonu tek taraflı başlatmak zorundaydık. Çünkü sınırlarımızın korunması ve güvenliğinden biz sorumluyuz. Uluslararası toplumun bir numaralı düşmanı Daeş. Bu da anlaşılabilir bir şey. Ama bizim bir düşmanımız daha var: PKK.

Uluslararası toplum bunun Türkiye için ne kadar aciliyet taşıyan bir mesele olduğunu görmek istemiyor. Çünkü PKK onlara saldırmıyor, ama bize saldırıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden yapılan açıklamada Afrin operasyonunun YPG’nin aynı sıra IŞİD’e karşı da yapıldığı belirtildi. Ama Afrin’de IŞİD varlığı olmadığı biliniyor.

Bu çok ilginç. Buraya gelmeden hemen önce bir son dakika gelişmesi söz konusu oldu. YPG/PYD’nin bugün bir grup Daeş teröristini serbest bıraktığı belirtiliyor. Böylece Türk askerlerine ve ÖSO’ya karşı birlikte saldırmaları söz konusu olacak.

Yani YPG ve yıllardır çarpıştığı IŞİD şimdi bir ortaklık içinde, öyle mi?

Evet, bir anlaşmaya varmışlar gibi görünüyor. Belki askerlerimize saldıracaklar, belki ÖSO’ya. Ne olacak bilmiyoruz. Daha çok yeni bir bilgi bu. Ama önemli olan nokta şu: YPG de olsa Daeş de olsa Afrin’den ülkemize, sınırımıza, kentlerimize, milletimize yönelen bir terör tehdidi var.

Bunu defalarca gündeme getirdik. Ama kimse kılını kıpırdatmadı. Dolayısıyla sınırlarımızı korumak bizim vatandaşlarımıza karşı bir sorumluluğumuzdur.

Afrin operasyonu Washington’un Türkiye’nin kaygılarını anlaması için mi düzenlendi?

Hayır, sadece o nedenle düzenlemiyoruz bu operasyonu. Ama sonunda bu konunun bizim için ne kadar önemli olduğunu anlamalarını umuyoruz. Düşünün ki ABD-Kanada sınırında ya da ABD-Meksika sınırında YPG/PYD gibi bir terör örgütü bulunuyor olsun. Mütemadiyen ABD’ye saldırılar düzenliyor, silahları, eğitimlerini, cephanelerini de ABD’nin bir müttefikinden alıyor olsunlar. Buna ABD nasıl bir tepki gösterirdi? Buna Avrupalılar nasıl bir tepki gösterirdi?

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER