Cuma, Aralık 1, 2023

Çökme tehlikesi

Mustafa Akın Özerdem
Mustafa Akın Özerdem
1963 yılında İzmir'de doğmuştur. Bornova Anadolu Lisesi , A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye bölümü ve İ.Ü. AUZEF Felsefe bölümünü mezunudur. İş İnsanıdır. Reel sektör içinde çalışmakta, yabancı ortaklı firmalarda ortak ve yönetici olarak yer almaktadır. Firmaları İstanbul Ticaret Odası üyesidir. SODEV, ADD, SDD, BALEV, Mülkiyeliler Birliği, İstanbul Mülkiyeliler Vakfı, Lozan Mübadilleri Vakfı, Yanındayız Derneği gibi çeşitli STK, dernek ve vakıflarda üyedir, yönetim kurullarında görev yapmıştır. CHP'de aktif siyaset yapmaktadır.

Ekonomide inşaat sektörüne, büyük inşaat yatırımlarına, bu yatırımların finansmanına ağırlık vermek suretiyle yaratılan rant ekonomisinin kimlere çıkar sağladığı açıkça ortada. Yerel yönetimlerin de devreye sokulmasıyla yaratılan rant yönetimdekiler ve onların beraber hareket ettiği yandaşlar tarafından alındı.

7471 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ile başka bazı kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun meclisten geçti. Pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi.

Bu düzenleme ile ilk inceleme, savunma verme süreleri genel usulden daha kısa belirleniyor, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda yenilikler getiriliyor. Savunmaya cevap, cevaba cevap aşamaları kaldırılıyor. Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilmiş bulunan kararlara itiraz edilemeyeceği düzenleniyor. Keşif ve bilirkişi aşamaları düzenlenip süreler kısaltılıyor.

YASADAKİ ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

  • Rezerv yapı alanları yeniden tanımlanıyor ve idarenin yetkisine veriliyor.  “Yeni yerleşim alanı olarak” ifadesi yasa metninden çıkarılıyor. Gerekçesinde, aleyhte açılan davalarda, herhangi bir taşınmazın rezerv yapı alanı olarak belirlenebilmesi için yerleşim alanları dışında olması gerektiği yönünde değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğu, yerleşim yerlerinde yer alan parsellerin rezerv yapı alanı olarak belirlenmesinin mümkün olmasının gerektiği belirtiliyor.
  • Gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetlerindeki taşınmazların rezerv alanı olarak belirlenmesi için talepte bulunmaları için yapılaşmaya konu arazinin %30’unun devredilmesi veya bunun karşılığı değerin dönüşüm projeleri özel hesabına gelir kaydedilmek üzere Bakanlık adına Dönüşüm Başkanlığına yatırılması gerekiyor.
  • Dönüşüm sürecinde alandaki imar ve yapılaşma haklarının kısıtlanması, bölgede elektrik, su, doğalgaz gibi hizmetlerin durdurulması görev ve yetkisi Dönüşüm Başkanlığına veriliyor.
  • Yoksul ve dar gelirli, borçlanma ve borcu ödeme olanağı olmayan kişilere belli şartlar altında kolaylık sağlamak üzere; bu durumdaki hak sahiplerinin onlar adına isabet eden bağımsız birimin tapuda hak sahibiyle Dönüşüm Başkanlığı adına paylı mülkiyet şeklinde tesciline, kişinin ikamet edebileceği başka bir konutu yoksa kendisinin veya işlemin yapıldığı tarihteki eşinin söz konusu taşınmazda oturmasına izni veriliyor.
  • İstanbul özelinde “yarısı bizden” kampanyasının hayata geçirilmesi adına hak sahiplerine maddi yardım yapılmasının yolu açılıyor.
  • Dönüşümlerde yapı ruhsatı alınması dahil tüm işlemlerde hisseleri oranında kat maliklerinin salt çoğunluğu ile karar alınabilecek.
  • Hasar tespit raporlarına istinaden tesis edilen işlemlere karşı açılan iptal davalarda ilk inceleme ve cevap verme süreleri kısıtlanıyor. Savunmaya cevap ve cevaba cevap aşamaları kaldırılıyor, yürütmeyi durdurma talebine ilişkin verilen kararlar kesin olacak, itiraz edilemeyecek.
  • Tarafların talebi olsa dahi duruşma yapılma yetkisi mahkemelerde olacak. Keşif ve duruşma günü taraflara elektronik tebligatla yapılacak, yapılmış sayılacak. İstinaf aşamasında karar iki ay içinde alınacak.
  • Kentsel Dönüşüm Başkanlığı özel bütçeli idare olarak tanımlanıyor. Dünya Bankası tarafından finanse edilen kredinin Başkanlık tarafından kullanılması düzenleniyor.
  • Riskli yapıların tespiti ve tahliyesi aşamalarında kolluk güçleri kullanılabilecek. Tespit aşamasında malik veya kiracıların engellemesi sonucunda mülkler çilingir vasıtasıyla açılıp tespit yapılabilecek; yine tahliye aşamasındaki direnişlerde mülki idare amiri izniyle kolluk güçleri devreye girerek tahliyeleri yapacak.
  • Tebligatlar mülklerin üzerine asılacak, e-devlet üzerinden hak sahiplerine bildirilecek ve muhtarlıklarda ilan edilecek.
  • Yıkılacak riskli alanlarda uygulama projesi aranmayacak, aranmadan ihaleye çıkılabilecek.
  • Çevre illerden de bilirkişi görevlendirilmesinin yasal yolu kurulacak.
  • Başkanlık veya idare tarafından yapılacak, yaptırılacak riskli alan tespit, tahliye ve yıkım masrafları hisseleri oranında maliklerden alınacak.
  • Başkanlığın ön alım hakkı, söz konusu mülklerin tamamen veya kısmen alanda veya parselde malik olanlar dışında üçüncü kişilere satış aşamasında devreye girecek. Bu hak kanun kapsamındaki taşınmazlarda Başkanlığın paydaş olup olmadığına bakılmaksızın geçerli olacak.
  • Yapıların yıktırılması sonucu arsa vasfı kazanan taşınmazlarda ortaklığın, ortaklıktan kaynaklanan ihtilafların giderilmesinde Türk Medeni  Kanunu kapsamı ve maddeleri geçerli olacak. Ortaklıkla ilgili dava açılmış olması bu düzenleme kapsamında hisseleri oranında salt çoğunlukla karar alınmasına ve işlem yapılmasına engel teşkil etmeyecek.

 

KAMUNUN GÜCÜ KAMUYA

Görüldüğü gibi yasal düzenlemenin temelinde kamu hukukunun özel hukuka kesin üstünlük kurduğu; tespit, işlem ve sonuç aşamalarında kamu gücünü, gerektiğinde kolluk güçlerini ve yargıyı da devreye sokarak tek taraflı düzenlemeler yaptığı aşırı devletçi bir yaklaşım var. Kamu düzeni açısından hukuki hiyerarşide kamu hukuku özel hukukun üstündedir, ama mülkiyet hakkını kutsallaştıran bir ekonomik ve sosyal düzende bu tür uygulamalar kişisel hak ve özgürlüklerin ihlalidir. Bu yetkinin doğru kullanılması gerekir.

Türkiye’de konut ve ticari alan olarak 36 milyon bağımsız bölümden yaklaşık 6 milyonu deprem riski taşıyor ve bunların 2 milyonunun acilen dönüştürülmesi gerekiyor. 1999’daki Marmara depremindeki yıkımdan ve kayıptan sonra gündeme getirilen bu risk ve kentsel dönüşüm şartı geçen sürede, kamuoyu desteği olmasına rağmen hayata geçirilmedi. 2023 Kahramanmaraş merkezli deprem, her şeye rağmen sürdürülen kentsel rant ve talan düzeninin değişmediğini, iki büyük depremde yüzbinin üstünde insan ölmüşken toplumun deprem konusunda hala bilinçli olmadığını, fıtrat ve kader safsatalarına prim vermeye devam ettiğini gösteriyor. “Mal canın yongasıdır” faydacılığı insanların dönüşüm fikrine ayak diremesini beraberinde getiriyor. Bugün depremde yıkılma riski taşıyan konutlarda ve mahallelerde mal sahipleri, gidecek yerleri olmadığını düşünen kiracılar bu dönüşüm sürecini çok yavaşlatan bir direnç ve vurdumduymazlık içindeler.

Böyle bir durumda kamu idaresi vatandaşlarını korumak maksadıyla yasal düzenlemeler yapma, düzenlemeleri hayata geçirme yetkisini kullanarak, esasen anayasanın kendisine verdiği görevi yerine getirebilir. Bu yaklaşımın vatandaşların hayat ve sağlıklarını korumanın dışında, ülkenin altyapısını, ekonomik düzenini, güvenliğini, egemenliğini koruma, kollama amacı taşıması önemlidir. Kentsel dönüşümde genel idare dışında, yerel yönetimlerin ve halkın çoğunlukla ortak amaç, anlayış, işbirliği içinde birlikte hareket etmesi esastır. Ancak özellikle zamanın doğru kullanılması açısından kamu idaresi ön alabilir, yasal ve uygulamaya dair düzenleme yapabilir, güç kullanabilir.

Burada esas olan kamu idaresinin gerçekten kamu yararını gözeterek hareket etmesi, kentsel dönüşümü, oradan ortaya çıkacak kentsel değerin, başta orada yerleşik halk olmak üzere toplumsal yarara hizmet etmesi gerekir. Dönüşümden kaynaklanan değerin rant halinde kişilere çıkar olarak aktarılması bu amacı sakatlar.

Mevcut hükümetin  bu konulardaki sicili iyi değil. Ekonomide inşaat sektörüne, büyük inşaat yatırımlarına, bu yatırımların finansmanına ağırlık vermek suretiyle yaratılan rant ekonomisinin kimlere çıkar sağladığı açıkça ortada. Yerel yönetimlerin de devreye sokulmasıyla yaratılan rant yönetimdekiler ve onların beraber hareket ettiği yandaşlar tarafından alındı.

Korkulan o ki, son yasal düzenlemeyle kamu gücünü elinde bulunduran yönetimin eli daha da güçlenecek, bu durum halkın yararına olmayacak, kişisel haklara çökme tehlikesi taşıyacak. Şimdiden görülen, yerel yönetim seçimlerinden sonra yasayla yeniden düzenlenen kentsel dönüşüm, bunun finansmanı, piyasası ülkenin en önemli gündemi olacak.

 

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Mustafa Akın Özerdem
Mustafa Akın Özerdem
1963 yılında İzmir'de doğmuştur. Bornova Anadolu Lisesi , A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye bölümü ve İ.Ü. AUZEF Felsefe bölümünü mezunudur. İş İnsanıdır. Reel sektör içinde çalışmakta, yabancı ortaklı firmalarda ortak ve yönetici olarak yer almaktadır. Firmaları İstanbul Ticaret Odası üyesidir. SODEV, ADD, SDD, BALEV, Mülkiyeliler Birliği, İstanbul Mülkiyeliler Vakfı, Lozan Mübadilleri Vakfı, Yanındayız Derneği gibi çeşitli STK, dernek ve vakıflarda üyedir, yönetim kurullarında görev yapmıştır. CHP'de aktif siyaset yapmaktadır.
spot_img
PolitiYol Telegram'da
PolitikYol.com Podcast

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI