CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP müzesi açılışında; "Sayın genel başkanlarımızın haklı uyarıları ile buraya 'müze' demiyoruz. Çünkü müze geride kalmış, tarihte kalmış eser ve yapıların muhafaza edildiği yerdir. Oysa ki CHP canlı bir organizma ve her gün yenilenen, gençleşen, güçlenen bir yapı. Bunun için buraya 'Bellek Sergisi' adını vermeyi sayın genel başkanlarımızın takdirleriyle uygun gördük" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, önceki genel başkanlar Murat Karayalçın, Hikmet Çetin ve Altan Öymen, MYK üyeleri ve milletvekilleriyle beraber genel merkezde bulunan CHP Müzesi açılışına katıldı.
Karayalçın: Burasının parti arşiv ve dökümantasyonu için de ayrılmasının gerekli olacağı düşüncesindeyim'
Murat Karayalçın şöyle konuştu:
"Bu açtığımız serginin partimiz için ve Cumhuriyet tarihi için çok büyük bir önem taşıdığı inancındayım. Ancak bir önerim var. Sayın Genl Başkanımız uygun görürse, bu konuda görevli olan Genel Başkan Yardımcımız Sayın Bulut ile daha önce de görüşmüştüm. Bunun yalnızca birer sergi alanı, salonu olarak kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Burada aynı zamanda partinin arşiv ve dokümantasyonu için de bir bölümün ayrılmasının yararlı ve gerekli olacağı düşüncesindeyim. Daha önce bir vesileyle dokümantasyon merkezini ziyaret etmiştim birkaç yıl önce. Orada CHP için, CHP tarihi için çok önem taşıdığını düşündüğüm CHP, CHP-SHP birleşmesinin protokol metnini görememiştim. Bırakın, ıslak imzalı protokol metini, -o bizim için önemli- onun bir kopyası bile yoktu. Bu ve buna benzer çok sayıda örnek var. Özellikle raporların, çalışmaların burada dokümantasyon merkezinde bulunması, hem bizler için partililerimiz için hem de araştırma yapacak genç öğrenci kardeşlerimiz için çok yararlı sonuçlar verecektir diye düşünüyorum. Ben daha önce bu konuda çalışmış Sayın İlgezdi'ye teşekkür ediyorum. Sayın Bulut'a teşekkür ediyorum. Ve sergimizin partimiz için hayırlı ve yararlı olmasını diliyorum."
Hikmet Çetin: Bu sadece CHP’nin değil, Cumhuriyet’in de tarihi ve sergisi
Çetin, şunları söyledi:
“Bu sadece CHP sergisi değil. Bu Cumhuriyet’in sergisi aynı zamanda. Dünyada CHP kadar eski bir parti, pek yok benim bildiğim. Bu kadar badirelerden geçmesine rağmen, kapatıldı, malları alındı ama bütün bunlara karşılık CHP bugün de sapasağlam ayakta duruyor. Emeği geçen İlgezdi Hanımefendi’ye ve Burhanettin Bulut’a çok teşekkür ediyorum. Dediğim gibi bu sadece CHP'nin sergisi ve tarihi değil. Bu, kuruluşundan bu yana Cumhuriyet’in tarihi ve Cumhuriyet’in sergisi aynı zamanda. Ben emeği geçen herkesi kutluyorum. Ve evlerinde belge olanların da buna katkı yapacağına inanıyorum. Bunu gezip gören, varsa kendilerinde olmayan bugün burada olmayan, olabilecek olan bazı belgelerin de buraya geleceğine inanıyorum.”
Altan Öymen: Bir tek CHP, 101 yıl ilk adıyla burada duruyor
Öymen ise şu ifadeleri kullandı:
“Yoldaşlarım aranızda bulunmaktan tabii çok memnunum ama özellikle bugün o memnuniyetim zirvesine ulaştı. Partimizin iki doğum gününü, ikisini birden kutladığımız bir haftanın içindeyiz. Bu bence bir başlangıç olmalı ve hep devam etmeli. Çünkü gerçek bu zaten. CHP, dünyadaki partilerin de pek çoğundan daha uzun geçmişi bulunan ve o geçmiş içinde pek çok işi bir arada yapmış olan bir partidir. Aynı zamanda Kurtuluş Savaşı'nı kazanırken 1920’lerde aynı zamanda Milli Eğitim Devrimi'nin ilk adımının atmıştır. Ve aynı zamanda rejim değişikliğini bir ihtilal olarak bütün başka ülkelerdeki gibi yapmıştır. Böyle birçok işi bir arada yapan, ekonomik alanda da devletçilik falan derken 1930 ekonomik buhranını aşmayı da başarmıştır. Bu serginin oluşması da çok güzel bir şey. Bu aynı zamanda partinin genel tarihinin de genişlemesine ve aynı zamanda bundan sonraki nesillerine de intikal etmesine bir vesile olacaktır. Çünkü CHP tarihi hakkında kitaplar yazıldı ama bunların böyle resimleriyle birlikte ve kronolojik şekilde bir arada bulunmasında sayılamayacak kadar çok fayda var. Çünkü tarihimizde çok güç günler de var. Mesela şu unutuluyor: 12 sene bu parti yok oldu. Kapatıldı 1980’de. Bir tek CHP ki 101 yıl ilk adıyla burada duruyor. Sadece adıyla da değil; milli mücadelede edindiği enerjiyle ve Türkiye’yi o zaman olduğu gibi şimdi de en çağdaş ülkelerin daha da çağdaşı haline getirmeye hazır vaziyette istikbale emin adımlar atıyor.”
Özgür Özel: Buraya 'Bellek Sergisi' adını vermeyi sayın genel başkanlarımızın takdirleriyle uygun gördük
Özel şöyle konuştu:
"Bugün CHP’de çok gecikmiş, çok yerinde bir çalışmanın başlangıcını yapmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Sayın genel başkanlarımızın haklı uyarıları ile buraya 'müze' demiyoruz. Çünkü müze geride kalmış, tarihte kalmış eser ve yapıların muhafaza edildiği yerdir. Oysa ki CHP canlı bir organizma ve her gün yenilenen, gençleşen, güçlenen bir yapı. Bunun için buraya 'Bellek Sergisi' adını vermeyi sayın genel başkanlarımızın takdirleriyle uygun gördük. Burasının bugün bizim tarafımızdan açılıyor olması bir emeğin yok sayılması anlamına asla gelmemeli. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, önceki Genel Başkanımızın, benim de şahitlik ettiğim Merkez Yönetim Kurulu toplantılarında bu eksikliği dile getirmesi, o dönemde Genel Başkan Yardımcımız olan Sayın Gamze Akkuş İlgezdi’nin bu işi, bir görevin üzerinde önemli bir sorumluluk ve belki de belli yılların en önemli, en yoğun uğraşı olarak kendini bu işe adeta vakfetmesi sonucunda bugünlere kadar geldi. Buranın açılışı üzerinde fazla titizlenmekten gecikti ve bugüne kadar kaldı. Bugünkü dönemde benzer görevde olan Sayın Burhanettin Bulut’un emekleri var. Sayın Umut Akdoğan’ın emekleri var. Ama onlara serginin açılışında birer konuşma teklif ettiğimizde ilk başta, kendileri dediler ki, 'Gamze Hanımın emeklerine saygısızlık olur. O yüzden biz böyle bir konuşma yapmayalım 'Gamze Hanımı davet ettik, sağ olsun. İstanbul milletvekilimiz, buraya geldiler, bugünkü açılışı hep birlikte yapıyoruz.
'Türkiye’yi gerçek demokrasiye geçirmesine şahitlik yapmış bir partide siyaset yapıyoruz'
Onların emeklerinin, gayretlerinin üzerine bugünkü arkadaşlarımızın çalışmalarıyla bu Bellek Sergimiz bugünkü halini aldı. Güçlü ve gelecek vaat eden yapıların kurumsallaşmış yapılar olması gerekir. Kurumsallığın bir kez bugün güçlü bir yönetim mimarisi olması, kuvvetli repütasyonlarının, ilişkilerinin olması, yurtdışı ilişkilerinin yerinde olması, sağlam köklerine atfen belleğinin de sağlam olması gerekir. Bu eksiklik, CHP gibi kurulduğu günden sonra bir Kurtuluş Savaşı yaşamış, kurucularının tamamına yakınının İstiklal Savaşı madalyaları ve çeşitli madalyalar aldığı, kurucu kadrolarının cumhurbaşkanlıkları, başbakanlıklar, genelkurmay başkanlıkları görevleri yaptığı, ardından bir hem Meclis kurmuş, hem Cumhuriyet kurmuş. Sonra bu kurduğu Cumhuriyetin iktisadi kalkınması için arkamdaki duvarda gördüğünüz, bankalardan madenlere, basma fabrikalarından lastik fabrikalarına, şeker fabrikalarından rafinerilere kadar bu ülkenin bugünlere taşınmasında ve hatta son yıllarda vara yoğa çarçur edilerek elden çıkarıla çıkarıla bitmemesine rağmen bu ülkenin en önemli varlıklarını oluşturmuş, siyasi yönden bütün yetkiler bir kişinin elindeyken, aslında kimse onun mutlak hakimiyetini tartışmazken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sorulduğunda, 'Tamam, savaşı kazandınız. Bundan sonra ne yapacaksınız, sarayda devam mı, İngiliz tipi krallık mı, ABD tipi başkanlık mı?’ dendiğinde, ‘Biz bir Meclis kurduk, millet onları seçer, Meclis ne görev verirse o görevi yaparız' deyip, tek adam yetkilerinden bir demokratik Millet Meclisine, o Millet Meclisinin yetkilerini bırakın aşındırmayı, üstüne almayı, tartıştırmamaya; kendisine teklif edilen Başkumandanlık yetkisini bile kendi uhdesine üç aylığına kabul edip, üç ayda bir Meclis’in onayını aramaya ve bu büyük vizyonu bütün mücadele arkadaşlarına kabul ettirmeye yönelik bir liderlik göstermiş birisinden bahsediyoruz. Erken vedasından sonra bayrağı teslim alan İsmet İnönü’nün bu kez hem devrimleri sürdüren ama bir yandan da İkinci Cihan Harbi geldiğinde ülkeyi bir savaşa, bir felakete sürüklemek yerine her türlü riski alan ama en sonunda da o savaşa girmeyerek Türkiye Cumhuriyetini ayakta tutan güçlü liderliğine, ondan önceki dönemde Lozan ile bütün dünyaya Türkiye’nin tapu senedini kabul ettirmesine ve ardından 14 Mayıs 1950 günü bir seçim kaybedip de, 'Bu şüphesiz benim en büyük yenilgim ama demokrasimizin en büyük zaferidir' deyip, Demokrat Parti’ye yaverini yollayıp, 'Paşa devir teslime hazırdır' diyerek, Türkiye’yi gerçek demokrasiye geçirmesine şahitlik yapmış bir partide siyaset yapıyoruz.
O paşa seçildiği gün Cumhurbaşkanıyken partisiyle fiilen bağını koparmış, kendisine bir vekil tayin etmiş, aynı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün örgüt, teşkilat işlerini kendisine vaktiyle bıraktığı gibi örgütle ilgili yetkilerini vekiline bırakmış birinden bahsediyoruz. Demokrat Parti’nin, 46 seçimlerinin adil yapıldığından memnuniyetsizliğini dile getirmesi üzerine, Demokrat Parti’nin ve partisinin genel başkanlarını, birinin Başbakanını birinin genel başkanını çağırıp, konuşup, ardından 11 Temmuz beyannamesini radyodan okutarak hakim denetiminde seçim -ki bugüne kadarki kuvvetli seçim yasamızın temeli olan bu önemli adımdan bahsediyoruz. Ardından darbelerden, darbelerden sonra yeniden ayağa kalkmalardan, 1970’lerde dünyadaki rüzgarları doğru okuyup, partiyi doğru konumlandırıp, Ak Günlere Beyannamesiyle 1970’lerde umut olmuş Karaoğlan’dan, onun iki yerel, iki genel seçimde partisini birinci parti çıkarmasıdan, 80’de kapatılan partinin genel başkanlarının, kurucularının, MYK üyelerinin hapis yatmasından ama o hapiste her gün traş olmalarından 9 Eylül’de kravat takıp takım elbise giyip hapishanede partinin kuruluş yıldönümünü kutlayacak bir kurumsal kültürden bahsediyoruz.
'Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşünde 432 kilometre yol yürümesinden bahsediyoruz'
1980 sonrası göstermelik diye kurulan Halkçı Parti, Necdet Calp ve CHP’nin devamı diye kurulan SODEP’in birleşmesi için SODEP’te Necdet Calp’ın, SODEP’le birleşmekte bir dakika tereddüt etmeyip, CHP'ye evrilecek Sosyal Demokrat Halkçı Parti’ye geçişi kolaylaştırıp büyük bir onurla, gururla tereddüt etmeden Aydın Güven Gürkan’a o partiyi emanet etmesinden; birilerinin kayyum diye atadığı Cezmi Kartay’ın kayyumun esas görevinin kurumun menfaatlerini korumak olduğu gerçeğinden hareketle, bir tek CHP’liyi üzmeden ve zaten son MYK’nın onayı ile atanmış kayyum olarak görevini yapmasından, görevini askerlerin ‘Başında kal’ teklifine rağmen Erdal İnönü’ye devretmesinde, Erdal İnönü’nün veto edilmesinden sonra bu sefer partinin bütün yöneticilerinin hep bir arada, ‘Cezmi Kartay kayyumluk döneminde bu partinin hukukunu iyi korudu, madem İnönü veto edildi, Cezmi Kartay genel başkan olsun’ demesinden, yani bir kayyumun seçilmiş genel başkan olacak noktaya gelecek bir güveni kazanmasından bahsediyoruz. Ardından CHP'nin tek birleştiği parti olan Sosyal Demokrat Halkçı Parti’yle birleşme protokolünden ve yeni, güçlü CHP'den, o CHP'nin 1 Mart tezkeresinde Türkiye’ye 1 milyon Amerikan askeri gelmesine kapalı bir oturumda müthiş bir mücadele ile çoğunluğu AK Parti’de olan grubun 98’ini ikna edip o tezkereyi reddetmesinden bahsediyoruz. Daha sonra Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 432 kilometre Adalet Yürüyüşünde yol yürümesinden, Artvin’de PKK kurşunuyla şehit verdiği konvoyunda dimdik o araçtan çıkıp da başını bir santim eğmeden dik duruşundan, bir şehit cenazesinde linç edilmeye çalışıldığı günkü vakur tavrından bahsediyoruz.
'Burada CHP'nin tarihi boyunca kullandığı seçim afişlerini; bütün seçim müziklerini dinleyeceksiniz'
İşte bu kapıdan girdikten sonra Kemal Bey’in kirpideki fotoğrafını da Kemal Bey’in Adalet Yürüyüşündeki fotoğraflarını, kullandığı bazı özel malzemeleri de yine Sayın rahmetli Cezmi Kartay’ın, Necdet Calp’in resimlerini, anılarını, imzalarını da Sayın Karayalçın’ı da Sayın Altan Öymen’i de Sayın Hikmet Çetin’i de Bülent Ecevit’in sigarasını da çay bardağını da İsmet Paşa’nın dürbününü de Almanca satranç defterini de satranç dergisini de, CHP'nin birinci Genel Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu partinin Genel Başkanı olarak Osmanlıca kaleme aldırdığı bugün Greco kriterlerini aşan Grup İç Nizamnamesini de partinin ilk nizamnamesini de hep birlikte göreceksiniz. Burada CHP'nin tarihi boyunca kullandığı seçim afişlerini; arzu ederseniz bütün seçim müziklerini dinleyeceksiniz. CHP'nin o gün yasaların elverdiği oranda dağıttığı promosyonları, yaptığı kampanyaları göreceksiniz. Tarihin kritik kavşaklarında; 1972’de üç fidanın idamındaki gözyaşlarını, 1960 darbesinden sonra İsmet Paşa’nın idamlara mani olmak için gösterdiği insan üstü gayreti ve piyasada dolaşan dünya kadar saçma sapan, yalan uydurma ifadelerin karşısında bu partinin o günden bugüne 12 genel başkanıyla, asla ve asla ne darbeye meyil ettiğini, ne darbeciye yol verdiğini, ne demokrasiden ödün verdiğini, ne ‘Kurşun sıkılacak’ deyince otobüsün üstüne çıkmaktan kaçtığını, aksine otobüsün üstüne çıktığını, suikastları atlattığını ama yılmadığını, hiçbir genel başkanın bir santim eğilmediğini, bir adım geri atmadığını, bir kelime eksik konuşmadığını göreceksiniz. Ve bu partinin bütün tarihiyle bugünkü hem yönetiminin, yöneticilerinin, önceki genel başkanlarının ve tüm üyelerinin nasıl barışık olduğunu kendi yüreğinizde hissedeceksiniz. Bu tip yapılar bugün sabitlenen, zamana ‘dur’ diyen yapılar değil aksine tarih önünde mıknatıs etkisi yapan yapılardır.
'Bu mekan kısıtlılıklarına rağmen iyi tasarlanmış, şu an için tatminkar ama bir ilk adım mekanıdır'
Böyle bir yer varsa, bu duyulursa, bilinirse, hiçbirimizin bilmediği, görmediği ki yıllarca Gamze Hanım bunu yaşadı, bizler yaşadık. ‘Parti bir müze açıyormuş’ diye duymuşlar. Bir bellek sergisi açıyor. Partinin müzesinde dursun diye neler neler geldi, daha gelmeye devam edecek. Bu mekan kısıtlılıklarına rağmen iyi tasarlanmış, iyi kullanılmış, şu an için tatminkar ama bir ilk adım mekanıdır. Hedefimiz CHP'nin birinci Genel Merkezinin ki şu an tadilata muhtaç şekilde, çok ortaklı bir tapu senedine sahiptir. O tapuyu tekleştirmek ve o binayı edinmek için Çankaya Belediye Başkanımız Hüseyin Can Güner çeşitli çalışmalar içindedir, bizlerin görevlendirmesiyle. O binaya geçtiğimizde bambaşka bir tarihi mekanda, bambaşka bir bellek sergisi olacak. Ama o güne kadar, belki o güne kavuşana kadar burayı gitgide güçlendirmek ve artık mekanın yetmediği yerde başka mekan arayışlarına girişmek mümkün olacaktır. Ama gecikmiş ilk bir adımdır, çok emek verilmiş bir adımdır. Ben ilk günden bugüne kadar hem burada bir rozetten, kumaş rozete kadar, bir nizamnameden atılmış bir imzaya, 1970 kurultayında alınmış bir sigara paketine, 77’de dağıtılmış promosyon kibrite kadar bunları buraya ulaştıran bütün partililerimize çok teşekkür ediyorum. Biraz önce de söylediğim gibi Gamze Hanıma, geçmişteki ekibine, Burhanettin Bulut’a, bugünkü ekibe, Umut Akdoğan’a ve katkı sağlayan tüm emekçilerimize yürekten teşekkür ediyorum. Partimizle gurur duyuyoruz, gurur duymaya devam edeceğiz."