Perşembe, Nisan 25, 2024

Erdoğan Toprak: Hayır’ın itirazlarını toplumun bütün kesimlerinin ortak itirazı haline getirmeliyiz

CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak PolitikYol için Hayır’ın yol haritasını yazdı.

16 Nisan Referandumu’nun seçmen yönelimi analizleri çerçevesinde, 17 Büyükşehirde kaybeden AK Parti; 15 yıldır sadece Erdoğan ve AK Parti hükümetlerini görerek yetişen gençlikten beklentilerini karşılayacak oyu alamadı. Cumhurbaşkanının 21 Mayıs kongresinde dile getirdiği hedefler, işaret ettiği konular, öncelikle 2019 Mart yerel seçimlerini bugünden planlama gündemine alması tüm bu amaçları gözler önüne sermektedir. Bunları yaparken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve revize edilmiş AK Parti Hükümetlerinin ellerindeki en büyük koz, OHAL’i sürdürmek, KHK yetkisini her alanda sınırsız şekilde kullanmak, buradan sağlayacakları getirileri 2019 yerel seçimleriyle, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyasi nemaya dönüştürerek, oya tahvil etmek olacaktır. Tüm bunlara paralel olarak, bu dönemde sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara, medyaya, gazetecilere, TBMM’ye ve siyasi muhalefete baskı ve saldırıların, sindirme ve tehditlerin daha da ağırlaşıp, yoğunlaştığına tanık olacağımızı, tüm bunlara hazırlıklı olmamız gerektiğini, bugünden söylemek gerçekçi bir yaklaşım olacaktır. Bu adımlar atılırken, siyasi iktidarın ana hedeflerinden birisi de 2019’a kadar olan dönemde yüzde 49’luk Hayır kesimini dağıtmak, karşıtlaştırmak, birliktelikleri engellemek yönünde yeni hamlelere girişmektir. Bu açıdan CHP’ye, HDP’ye, SP’ye, Hayır kesimindeki diğer siyasi partiler, STK’lar gençlik ve kadın örgütlerine, memur sendikalarına, odalara, meslek örgütlerine yeni saldırılar ve baskılar şaşırtıcı olmamalıdır. 2019 yerel seçimleri öncesinde başta muhalefete ait belediyeler olmak üzere, 19 Mayıs kutlamaları konusunda Beşiktaş Belediyesi örneğinde de olduğu gibi, soruşturma, başkanları görevden alma, belediye yönetimlerine AK Parti’li vali, kaymakam, bürokratları atayarak belediyeleri yerel seçimler için kullanma adımları atılacaktır. Kaldı ki, bu uygulamanın, kaybedilen büyükşehirler dikkate alındığında, AK Parti’nin bazı kendi belediyeleri için de (Örneğin, Ankara, İstanbul, Antalya vb.) söz konusu olacağını düşünmekteyim. Büyükşehirleri yeniden kazanmak ve yerel yönetimleri parti kontrolüne almak için, AK Parti’nin “biat siyaseti” çerçevesinde, bazı başkanların “Genel Merkezin talimatıyla görevden aflarını dileyerek, yerel seçimler öncesinde ayrılmaları, yerlerini belediye imkânlarını Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar tamamıyla partizan kullanım amacına tahsis edecek atamalara yol açmaları” sürpriz olmamalıdır.

Cumhurbaşkanının kongre konuşmasında, partili belediyeler ve il yönetimleri için sıraladığı başarı-başarısızlık kriterleri, yıl sonuna kadar tüm parti teşkilatının yeniden dizayn edilip, yenileneceğini ilan etmesi, bahsettiğim uygulamaların bugünden habercisi ve mesajıdır. Cumhurbaşkanı üstlendiği genel başkanlık göreviyle birlikte AK Parti’nin “bir atılım ve sıçrama dönemine geçtiğini, bu sıçramayı sağlayacak olanın da tepeden tırnağa yenilenecek parti teşkilatı ve yerel yönetim kadroları” olacağını söylemektedir. Bu çerçevede gençlere ve kadınlara yönelik yeni adımların atılmasında da parti örgütlerinin, partili yerel yönetimlerin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yaygın bir şekilde devreye sokulacağı anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanının OHAL’le ülkeyi yöneteceğini, OHAL’in kalkmayacağını söyleyip, ardından demokrasi ve özgürlük vaatleri, toplumsal barış ve huzura yönelik ifadeleri, AB’yi yeniden stratejik hedef ilan eden açıklamaları, dış politikadaki değerlendirmeleri, ekonomide AK Parti’nin 15 yıllık icraatlarını sıraladığı sözleri gerçeklikten ve inandırıcılıktan yoksundur. Dış politikada, AB ile ilişkilerde gelinen noktanın baş sorumlusu AK Parti hükümetleridir. Ekonomide ise enflasyonun ve faizlerin yeniden çift haneye yükseldiği, işsizliğin 10 yıl sonra tavan yaptığı, sosyal yardımlarla yaşamını idame ettirenlerin AK Parti döneminde 30 milyona ulaştığı, her alanda ekonominin alarm verdiği bir noktaya gelinmesinin yegâne sorumlusu 15 yıldır ülkeyi tek başına yöneten kendileridir. 2002’de 3Y vaadiyle (Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasakların yok edilmesi) iktidara gelip, 15 yıl sonra yoksulluğa, yolsuzluğa, OHAL ve KHK’larla demokrasisi, özgürlükleri yok edilip, her alanda yasaklara boğulmuş bir Türkiye yaratanların, şimdi yeniden 3 Y iddiasıyla ortaya çıkmaları, toplumu ve kendi kendilerini kandırmaktan öte bir şey değildir. Bu açıdan ana unsurlarını ve olası AK Parti hamlelerini öngörmeye çalıştığım bu döneme yönelik, siyasi, ekonomik ve toplumsal tezlerimizin hazırlıklarına hızla başlamalı, demokrasi ve Cumhuriyetin temellerinin yok edilmesi çabalarına karşı plan ve stratejilerimizi oluşturmalıyız. Öncelikli olarak; Hayır ve Demokrasi Bloku’nu bir arada tutup, daha da büyütecek, sosyolojik ve toplumsal tabanını genişletecek, hayati ortak ilkeler etrafında toparlanıp, güçlenmeyi sağlayacak, Türkiye’yi daha derin bir karanlığa sürükleyecek bu döneme set çekecek bir yapının siyasi, ekonomik, toplumsal dinamiklerini, altyapısını, hedef ve stratejilerini, somut amaçlarını ortaya koymalıyız. Ülkenin her alanda yeniden inşa edilmesi temel bir zorunluluktur. AK Partinin her alanda çözdüğü devlet ve toplum ilişkisi eşitlik, özgürlük ve sorumluluk ekseninde yeniden tanımlanmalıdır. Hayır’da ortaya çıkan birikim umut vermektedir. Bu umudu daha da büyütmek, Hayır’ın itirazlarını toplumun diğer kesimlerine taşımak ve onların da katılacağı bir demokrasi hamlesi başlatmak zorundayız. Halkımız demokrasiden, cumhuriyetin birikiminden vazgeçmeyeceğini ortaya koymuştur. Şimdi ortak akıl, dayanışma, müzakere ile ülkemizi gerçek bir demokrasi ile tanıştırmanın zamanı gelmiştir.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER