Perşembe, Nisan 25, 2024

CHP’li Tanrıkulu açıkladı: Kürt illerinde yüzde 65 ‘hayır’ çıkacak

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, rejimi değiştiren başkanlık referandumuyla ilgili Kürt seçmenlerin yüzde kaç oranında ‘HAYIR’ oyu kulanacağını açıkladı.

Tanrıkulu, referandumda bölgenin oyunun yüzde 65 dolaylarında “Hayır” çıkacağını belirterek, “Bu kadar çok zulmün, bu kadar çok yıkımın yaşandığı bir ortamda ‘biz sandığa gitmeyeceğiz’ ya da ‘evet oyu vereceğiz’ gibi bir tutumu genel olarak beklemek mümkün değil” ifadelerini kullandı.

BirGün’den Meltem Yılmaz’a konuşan Tanrıkulu’nun açıklamalarının bir kısmı şöyle:

-Referandum sürecinde seçmenle temas kurmak üzere Batman, Siirt ve Diyarbakır’a gittiniz. Bu illerden edindiğiniz izlenimleri aktarır mısınız?

Bölge dışından bakan insanların kafasında sürekli “Acaba Kürtler ne yapacaklar” şeklinde bir soru işareti var. Her şeyden önce şunu bilmek gerekiyor, Kürt seçmen esas itibariyle Türkiye’nin en politik seçmenidir. Hatta bu kadar politik yurttaş topluluğunu dünyada bulmak zordur. Peki neden 7’den 70’e herkes politiktir; çünkü 40 yıldır dayak yiyorlar. Bu politik ortamın içinde doğuyorlar ve kuşaklarca devam ediyor. Dolayısıyla bu kadar çok zulmün, bu kadar çok yıkımın yaşandığı bir ortamda “Biz sandığa gitmeyeceğiz” ya da “Evet vereceğiz” gibi bir tutumu genel olarak beklemek mümkün değil. Siyasal çizgi olarak farklı görüşleri temsil eden ve boykot çağrısı yapan partiler tabii ki var ama ben bu çağrının yeterli karşılık bulmayacağına inanıyorum. Muhafazakâr Kürtler dışında “evet”çiler yok denecek kadar az. Muhafazakâr Kürtler içinde de “Bu referandum neden şimdi yapılıyor” sorusunu soranların sayısı az değil. Ama en önemlisi, Kürt seçmen, bu halkoylamasının sıradan bir halk oylamasından daha öte bir anlamı olduğunun farkında.

-Kürtler açısından referandumun sıradan bir halk oylamasından daha öte ne gibi bir anlamı var?

Bölgeden çıkacak “evet” aynı zamanda Erdoğan’ın ve AKP’nin şu ana kadar yürüttüğü politikaların devamına da “evet” demek anlamına gelecek, bunu biliyorlar. Erdoğan’a doğru yaptığı ve devam etmesi mesajı gidecek. Ama “Hayır” dediklerinde, Erdoğan’ın politikalarını onaylamadıkları mesajı gidecek. Referandumda verecekleri tepkiyi, yaşadıkları zulme karşı bir tutum olarak görüyorlar.

 

-Referandumu nasıl anlatıyorsunuz?

Biz CHP’ye oy istemiyoruz. Biz anayasa değişikliği konusunda oy istiyoruz ve bu Anayasa’nın Türkiye’de kimsenin sorununa çözüm olmadığı gibi Kürtler’in de sorununa çözüm olmadığını söylüyoruz.

-Neden çözüm değil? Federasyon da mı bir şey ifade etmiyor?

Anayasa’nın hangi ortamda yapılabileceğini iyi tartıyorlar. OHAL koşullarında, terörün bu kadar yaygın olduğu bir ortamda nasıl anayasa yapacaksınız? Ondan sonra Kürtler bakımından nasıl bir çözüm gelebilir ki? Gerçekçi bulmuyorlar. Neden barış ve uzlaşma odaklı değil de travmayı daha da derinleştirme odaklı bir siyaset izleniyor? Bunu çok açık görüyorlar. Zaten 7 Haziran’dan sonra 1 Kasım’a kadarki tutum da ortada.

‘Burada baskı 24 saat hissediliyor’»Referandum sürecinin OHAL koşulları altında yürütülmesinin baskısı ve ağırlığı Kürt illerinde Batı’ya nazaran çok daha fazla hissediliyor herhalde. Ve bu nedenle farkındalık daha yüksek, değil mi?

Evet. Batıda sokakta belki OHAL’in yarattığı baskıyı anlık hissedemezsiniz. Ama bölgede 24 saat hissediyorsunuz. Belediye binalarının önüne gidin, her belediye binasının önünde kaleler örülmüş. Oysa belediye dediğin halka en yakın yer olması gerekir. Bu haliyle insanların belediyelere girmesi, bir işi takip etmesi neredeyse imkânsız. Bu psikoloji bile nasıl bir ortamda yaşadıklarını çok açık gösteriyor.

 

-Muhtarların ve yerel aktörlerin o toplantılara gitmesi halk üzerinde baskı oluşturmuyor mu?

Muhtara AKP il ve ya ilçe başkanı telefon açmıyor. Muhtara telefon açan ya kaymakam ya kaymakam adına ilçe jandarma komutanı. Ama elbette, o toplantının zemini bir kamu gücü ve kamu baskısıyla oluşturuluyor. Bir de inanılmaz vaat var. Diyarbakır’ın en küçük ilçelerinden bir tanesinde 170 kişilik İŞKUR kadrosu açılacağı gibi. Bu, inanılmaz bir rüşvet, orantısız bir seçim propaganda aracı. İşsizliğin bu kadar çok yoğun olduğu bir bölgede bir işin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor AKP.

-Referandum için gittiğiniz illerde ne gibi temel sorunlarla karşılaştınız?

Sur’da bir taş işçisine rastladım, “Benim evim yıkıldı, zararım en az 50 bin lira ama bana teklif ettikleri para 3 bin lira” diyor. Sur’u ihya edeceğiz diyorlar ama kendilerine yakın müteahhitleri, kendilerine yakın işadamlarını ihya ediyorlar. Ayrıca mesela 4 mahalleyi tamamen yok etmişler ve oralara hâlâ giriş yasağı var. Yıkımın hangi boyutta olduğunu bilemiyoruz bile ancak hava fotoğraflarından görebiliyoruz. Bunların yarattığı çok ağır iz var. Bir de Cizre’de hasar görmemiş evler var, onları da yıkıyorlar şu an.

-Niye yıkıyorlar, kentsel dönüşümü mü gerekçe gösteriyorlar?

Hiçbir gerekçe yok . 2 bin ev yıkmışlar 400 tane ayakta kalmış. O 400 evi de yıkıyorlar. Hiçbir bilgi verilmiyor. Yıkımlar dışında, esnafın sorunları çok öncelikli bir konu. Esnafın KOSGEB’den destek almasını imkânsız hale getirmişler. Yaptıkları soruşturmalar, kefillik için istedikleri şartlar; o desteklerin ve kredilerin verilmesini imkânsızlaştırıyor. Milleti usandıran, kendi yandaşları dışında imkanları hiçbir şekilde kullandırmayan uygulamalar var.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER