Cuma, Nisan 19, 2024

CHP’li İlgezdi: Sağlıkta şiddet artıyor, beyaz kod kırmızı alarm veriyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Türkiye Cumhuriyeti’nin 95’inci doğum gününü kutladığımız bugünün, hekimler açısından da büyük önem taşıdığını, Cumhuriyet devrimlerinin gerçekleşmesinin, bilim ve kültür alanında gerçekleştirilen atılımların her kilometre taşında “Tıbbiyeliler”in de büyük emeği olduğunu söyledi.

1935’te Edirne’den seçilerek Meclis’e giren Fatma Şakir Memik’in, Türkiye’nin ilk kadın doktor milletvekili olduğunu anımsatan CHP Genel Başkan Yardımcısı İlgezdi, “Cumhuriyetimizin 95’inci yılında sağlık alanında karşı karşıya olduğumuz şiddet tablosunun kabul edilebilir yanı olmadığını, 25 yıl hekimlik yapmış bir vekil olarak ifade etmem gerekir. Geçmişte Türkiye’nin en çok güven duyulan meslek gruplarının başında gelen hekimliğe ve hekimlere yönelik şiddet bugün giderek artıyorsa, sorumluluk öncelikle iktidarındır. Elbette her iktidarın sağlık politikaları farklılık gösterir. Ancak şurası bir gerçektir ki, 2003’ten sonra değişen sağlık politikaları sağlık çalışanları ve hekimlerin haklarını geriletmiştir. Hekimlik onurunun alaşağı etmiştir. Kamuoyuna büyük bir reform olarak sunulan bugünkü sistem,
2003 öncesi tek tük rastlanan şiddeti artık meşru, normal ve her gün karşılaştığımız bir olgu haline getirmektedir” dedi.

İlgezdi’nin açıklaması şöyle:

Türkiye Cumhuriyeti’nin 95’inci doğum gününü kutladığımız bugün, hekimler açısından da büyük önem taşımaktadır. Cumhuriyet devrimlerinin gerçekleşmesinin, bilim ve kültür alanında gerçekleştirilen atılımların her kilometre taşında emeği olan “Tıbbiyeliler” büyük önder Atatürk’e omuz vermişlerdir.

1935’te Edirne’den seçilerek Meclis’e giren Fatma Şakir Memik, Türkiye’nin ilk kadın doktor milletvekilidir. “Fakirlerin anası, para almayan doktor” olarak bilinmektedir.

Öte taraftan 1992 yılında Türkiye’nin en önemli sağlık kurumlarından biri olan SSK Okmeydanı Hastanesinde mesleğe ilk adımını atmış, başhekim yardımcılığı yapmış, 18 yıl Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışmış, 7 yıl da yerel yönetimlerde sağlık alanında yöneticilik yapmış bir hekim olarak, Cumhuriyetimizin 95’inci yılında sağlık alanında karşı karşıya olduğumuz şiddet tablosunun kabul edilebilir yanı olmadığını ifade etmem gerekir.

Bugün ülkeyi yöneten anlayışın ürünü olan sağlıkta performans sisteminin bütün olumsuzluklarını meslek hayatı sırasında da yaşayan bir hekim olarak, hekimlik onurunun alaşağı edildiğine şahit olmanın üzüntüsünü yaşıyorum.

“Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda, hayatımı insanlık yoluna adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum.” yeminiyle mesleğe başlayan hekimler, sözlü ve fiziksel şiddet karşısında mesleklerini bırakma noktasına gelmiş durumdadır.

Kuşkusuz sağlıkta şiddet olgusu 2003 öncesinde de söz konusudur. Ancak hekimlik mesleğinin bir saygınlığı olduğu için, şiddet vakalarına çok nadir rastlandığını belirtmemiz gerekir. Geçmişte Türkiye’nin en çok güven duyulan meslek gruplarının başında gelen hekimliğe ve hekimlere yönelik şiddet bugün giderek artıyorsa, sorumluluk öncelikle iktidarındır.

Elbette her iktidarın sağlık politikaları farklılık gösterir. Ancak şurası bir gerçektir ki, 2003’ten sonra değişen sağlık politikaları sağlık çalışanları ve hekimlerin haklarını geriletmiştir.

“Sağlıkta dönüşüm” denilen, makyajlı reformla, sağlık hizmetlerinin tamamen piyasanın emrine sunulması, ticarethaneye dönüştürülen hastanelerde, doktorlarla hastaları sıkça karşı karşıya getirmektedir.

Kapsamını özel sigortaların belirlediği teminat paketleri, sağlık hizmetlerinin toplumun geniş kesimleri için, asgari düzeyde ulaşılabilen, lüks tüketim aracı haline dönüşmesine neden olmuştur.

Bugün 33-34 saat nöbet tutan, buna karşın sadece 8-9 saat dinlenip, yeniden görev başına dönen hekimler tükenmişlik sendromuyla karşı karşıyadır. Bütün bu veriler sağlık alanını ve şiddet olgusunu bir bütün olarak ele almamız gerektiğini göstermektedir.

Resmi verilere göre geride bıraktığımız 14 senede her saat başı günde bir hekim saldırıya uğradığı, acillerin ve polikliniklerin ‘olmazsa olmazı’ haline gelen fiziki ve sözlü şiddetin polisiye tedbirlerle durdurulamayacağı ortadadır.

Hekime çok iş yüklenmesi, hastaya da müşteri gözüyle bakılması, bu gün karşı karşıya olduğumuz şiddet sarmalını her geçen gün güçlendirmektedir.

Kamuoyuna büyük bir reform olarak sunulan bugünkü sistem, 2003 öncesi tek tük rastlanan şiddeti artık meşru, normal ve her gün karşılaştığımız bir olgu haline getirmektedir.

Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre, 2018 yılı nisan ayı itibariyle Bakanlığa bağlı doktor, hemşire ve diğer sağlık personeli sayısı 405 bin 14’tür.

Türkiye genelindeki devlet hastanelerinde 62 bin 741 doktor, 96 bin 429 hemşire ve bin 493 acil tıp uzmanı görev yapmaktadır. Buna göre devlet hastanelerinde görev yapan doktor başına bin 288 hasta düşerken, şiddet vakalarının en sık görüldüğü acil servislerde görev yapan Acil Tıp Uzmanı başına ise 54 bin 126 hasta düşmektedir.

Kısacası “az personelle, maksimum kar” mantığıyla işletilen hastaneler, hasta ve hekimleri karşı karşıya getirmektedir.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre 14 Mayıs 2012 – 01 Nisan 2018 tarihleri arasında kayıtlara geçen Beyaz Kod vakası 68 bin 375’tir. Beyaz kod, kırmızı alarm vermektedir.

Ne acı ki, son 6 yılda, “ilk nefesinizden itibaren hayatınız boyunca yanındayız” diyen 20 bin 706 sağlık çalışanı fiziki saldırıya uğramıştır. Şiddet vakaları en çok Devlet hastanelerinde görülmektedir.

Geride bıraktığımız beş yılda her saat başı bir hekim ve sağlık çalışanının şiddete maruz kalması, “Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası”nın acilen Meclis gündemine gelmesinin zorunlu olduğunu göstermektedir.

Sağlık çalışanlarının uğradığı fiziksel ve sözel şiddeti ortadan kaldırmak, sağlık emekçilerinin çalışma koşullarını iyileştirmek ve halkın parasız, kaliteli sağlık hakkına ulaşımının önündeki engelleri kaldırmak öncelikli görevimiz olmalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü hatırlatmak isterim; “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim.”

Biz hekimlere ve sağlık çalışanlarına hangi şartlar dayatılmış olursa olsun, umutsuzluğa kapılmadan, mesleğimizin onurunu ve insan sağlığını korumak için mücadeleye devam edeceğiz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER