Perşembe, Nisan 25, 2024

CHP’li Faik Öztrak yazdı: Neden Adalet Yürüyüşü?

Demokrasimizin verdiği imkânları kullanarak iktidara gelen ve 15 yıldır ülkeyi yöneten kadrolar, şimdi Türk demokrasisini bitiriyorlar. Adalet direği bel veren 17. Türk devleti, 94 yıllık tarihinin en derin krizini yaşıyor.

15 Temmuz hain darbe girişimini Devlet, millet ve ayrımsız tüm siyasi partiler birlikte önledi. Ancak darbeyi fırsat bilen iktidar, güçler ayrılığını, hukuk devleti ilkelerini hiçe sayan, kontrol ve denge mekanizmalarından yoksun, sonu diktaya giden bir rejim değişikliğini millete dayattı. Hangi mutfakta hazırlandığı belli olmayan Anayasa paketi; baskıyla, her türlü hukuki norm ihlal edilerek Meclisten geçirildi ve halk oylamasına götürüldü.

Halk oylaması, genel kabul gören demokratik standartlara aykırı olarak, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı OHAL koşullarında yapıldı. Kampanya sürecinde paketi sahiplenen siyasi partiler ile devlet kurumları arasında mesafe kalmadı. Devletin valileri, kaymakamları, hakimleri, savcıları, polisi, radyosu, televizyonu rejim değişikliği için çalıştı. OHAL imkânları istismar edilerek referandumun adil ve eşit koşullarda gerçekleşmesini engelleyen her türlü karar alındı. Basın mensupları ne olduğu belirsiz çete suçlamalarıyla hapse atıldı. Bunların yetmediği yerde de milletin iradesi Yüksek Seçim Kurulu’nun yasalara aykırı kararıyla gasbedildi. Adaletsizliğin, hilenin dik alası yapıldı.

Milletin oylarıyla seçtiği vekil, tüm yargı süreci tüketilmeden ve ceza kesinleşmeden tutuklanıyor, milleti temsil görevini yapamıyor. Milli irade gasbedilerek adalet ayaklar altında çiğneniyor. Oynanan tiyatronun son perdesinde ise bugüne kadar tüm milli meselelerin çözüm adresi olmuş Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde muhalefetin sesininin kısılması var. İç tüzük değişiliğiyle egemenliğin adresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden, Saraya kaçırılmaya çalışılıyor. Millet siyaset; devlet ise hukuk ve adalet alanından uzaklaştırılıyor.

Bu yolun sonu Ortadoğu’nun başarısız totaliter devletler ligidir. Temel hak ve hürriyetlerimiz, seçme hakkımız, bu saatten sonra çok büyük bir tehdit altındadır. Durum vahim, çözüm ise acildir. Güçlü bir toplumsal muhalefet sergilenmezse, bundan sonra yapılacak hiçbir seçim serbest, adil, eşit yani dürüst olmayacaktır. Unutmayalım, özgürlüğün bedeli sürekli ihtiyatlı olmaktır. 1932 yılında Nazi Partisi’ne oy verenlerin, 1946’da Çekoslovakya Komünist Partisi’ne oy verenlerin kahir ekseriyeti, bunun “oy verdikleri son serbest seçim” olduğunun farkında değillerdi. Türkiye’de de bu açık tehdit artık kendisini göstermektedir.

Ülkeyi ortadan ikiye bölen bu ucube sistem yerine, herkesin kendini rahat hissedeceği, herkes için adalet sağlayacak yeni bir toplumsal mutabakata acilen ihtiyacımız olduğu açıktır.

Demokrasinin sağladığı özgürlükleri istismar ederek, onun sonunu getirmeye çalışanlara izin veremeyiz. Tek adam rejimini, parti devletini sineye çekemeyiz, kabul edemeyiz. Bu ülkenin demokratları olarak direnme hakkımızı barışçı bir biçimde kullanarak ya bir yol bulacağız ya da yeni bir yol açacağız. Özgürlüklerimizi korumanın biricik yolunun adalet olduğunu bilerek yollara düşüşümüzün nedeni budur.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER