Çarşamba, Nisan 24, 2024

CHP’li Böke: Dünya’da oyun kurucu olacağız diyip dünyaya oyuncak oluyorlar

Geçtiğimiz hafta burada konuştuğumuz önemli bir konu vardı. TBMM’nin Meclis Başkanı İsmail Kahraman laikliğe, özgürlüğe ve cumhuriyete açık bir saldırı yapmıştı. Planlı ve bir hedef çerçevesinde söylenmiş olan bu sözlerin bizim kırmızı çizgimiz olduğunu buradan geçtiğimiz hafta hatırlatmıştık ve kendisini de anayasaya aykırı olan bu sözleri sebebiyle, Türkiye’nin can damarı olan laikliğe karşı sarf etmiş olduğu bu sözleri sebebiyle istifaya davet etmiştik. Buradan bir kez daha bu istifa çağrımızı yineliyoruz. Biz bu sözlerin Meclis Başkanı tarafından sarf edilmiş olmasının bir tesadüf olmadığını biliyoruz. 14 yıllık AKP iktidarının fiilen ortaya koymuş olduğu politikaların bir uzantısı olan sözlerdir bunlar. Bir zihniyetin açığa çıkmasına sebep olmuş olan sözlerdir bunlar. Ve bu sözler bütün atılan adımlar gibi Türkiye’de bir tek adam rejiminin inşasında araç olarak ortaya konulmuş sözlerdir. Bu tek adam rejiminin bir Siyasal İslam tekelinde tek adam rejimi olması isteğini tarif etmiş olan ve açıkça ortaya koymuş olan sözlerdir bunlar. 

Burada çok temel bir soru vardır. Cumhuriyetin Meclisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Meclis Başkanlığında laikliğe karşı olduğunu açıkça ifade etmiş olan bir şahıs kalmaya devam edecek mi yoksa o koltuktan olması gerektiği gibi ayrılacak mı? Bu sorunun çok önemli bir uzantısı var. İsmail Kahraman’ı o koltuğa aday göstermiş olan AKP’dir. Bu sözlere katılmadığını ifade eden AKP’nin samimiyetinin en somut sınavı, İsmail Kahraman’ı o koltukta tutup tutmamasıyla ortaya konmaktadır. Eğer AKP söyledikleri gibi bu sözleri kabul etmiyorsa, eğer AKP söyledikleri gibi İsmail Kahraman’ın laikliğe karşı çıkışının kabul edilemez olduğunu düşünüyorsa, o zaman yapması gereken İsmail Kahraman’ı istifaya davet etmektir. O zaman yapması gereken, bütün demokratik ülkelerde uygulandığı şekilde, İsmail Kahraman’ı görevinden geri çağırmaktır. 

Bütün demokrasilerde enine boyuna düşünülerek tasarlanmış bir geri çağırma mekanizması vardır. AKP’nin de eğer bu sözleri gerçekten kabul etmiyorsa, yapması gereken bu demokratik adımı işletmek ve kendisinin aday göstermesi sonucunda seçilmiş olan İsmail Kahraman’ı o koltuktan geri çağırmaktır. Unutmayalım, ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şimdi de AKP’nin lafla bizi ikna etmeye çalıştığı pozisyonunun davranışta nasıl ortaya çıkacağını görme zamanıdır. Sarf edilmiş olan sözler nettir, bu sözlerin tarif ettiği pozisyon da, hedef de çok açıktır. Eğer bu hedefin ve bu hedefe giden sözlerin yanlış olduğu düşünülüyorsa, o zaman bu sözleri sarf etmiş olan Meclis Başkanının istifa çağrısının da tüm partiler tarafından yapılması gerekmektedir.  

Değerli vatandaşlarımız, bütün Türkiye’yi temsil ediyor olan bir meclisin başkanına sarf etmiş olduğu anayasa karşıtı bu sözler ortadayken, bir güven duyulması mümkün değildir. Güveni kaybedilmiş olan bir meclis başkanının da Türkiye Cumhuriyet’inin Meclisinde o koltukta oturması kabul edilemez.  

ROKETLER DÜŞMÜYOR, ATILIYOR 

Değerli vatandaşlarımız, Türkiye coğrafyasına roketler yağıyor. Bir hükümetin en temel görevi, vatandaşının can güvenliğini sağlamaktır. Bir hükümetin en temel görevi, vatanının sınırlarının güvenliğini sağlamaktır. Bugüne kadar Türkiye içerisinde yüzlerce cana mal olmuş olan IŞİD terörünün beslendiği can damarlarını bırakın kesmeyi, o damarlar üzerinden Türkiye’ye atılan roketler altında vatandaşlarımızın ölümünü izleyen bir iktidarla, hükümetle karşı karşıyayız. Kilis aylardır bombalanıyor, roketler düşmüyor, atılıyor. Sivil yerleşim yerleri hatta hastaneler roket atışı altındalar. Sadece 1 Mayıs Pazar günü 5 roket atıldı. Ocak 2016’dan bu yana yaklaşık 70 roket saldırısı oldu. Bilançosu 20 ölü, 80 civarında yaralı. Sınırda görev yapan ve can güvenliğini sağlamak için müthiş bir özveride bulunan askeri personelimiz günlerdir ağır bir saldırı altında. Daha birkaç gün önce Gaziantep Emniyet Müdürlüğü binasına bombalı araçla saldırı yapıldı. 2 şehit verdik, 23 yaralı var. Bir kez daha buradan tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz ve tüm sevenlerine de sonsuz sabırlar diliyoruz. Peki, bütün bu olanlar karşısında hükümet ne yapıyor? En iyi bildiği işi yapıyor, inkar ediyor, yok sayıyor. Hatta bizimle dalga geçercesine, gerçekler ortaya çıkmasın diye bilgi paylaşımına engel oluyor, saçmalıyor. O kadar ki, Kilis Valisi İl Merkezini hedef alan roketler için, “Bu füzeler tabi ki düşecek, havada mı asılı kalacaklardı?” diyor, “Yer çekimi var” diyor. “Süpermen değilim ki roketleri havada tutayım” diyor. Üçüncüsü, gerekli tedbirleri almak yerine, hamaset yapmayı seçiyor. 

BU TABLO, AKP SİYASETİNİN BİR SONUCUDUR 

Ancak gerçek şu ki, IŞİD gözünü Kilis’e dikmiş, gözünü diktiği o topraklara roket atmaya devam ediyor. Ve AKP hükümeti sadece seyrediyor. Daha da vahimi, dördüncüsü, bu oyunu seyreden hükümet, bunu bize bir doğal afet olarak sunmaya çalışıyor. Öyle ki AFAD tarafından akıllara ziyan bir broşür yayınlanıyor. Bu broşürün ilk cümlesinde AFAD, roket yağmuru altında can güvenliği tamamen alınmış olan, ölümle burun buruna olan vatandaşlarımıza sakin olun diyor. Bu bir doğal afet değildir. Ortaya çıkmış olan bu tablo, AKP siyasetinin bir sonucudur. Eğer bir afet varsa, bu afet AKP’nin siyasetidir. Bu siyasetin en temel ayağı, sorumsuzca uygulanmış olan, maceracı, mezhepçi dış politikadır. Bu maceracı ve mezhepçi dış politika yaklaşımının maliyetini her gün vatandaşlarımız can güvenliklerinin tehdidiyle ödüyorlar, Kilis’te ödüyorlar, Bursa’da ödüyorlar, İstanbul’da ödüyorlar, Ankara’da ödüyorlar. Bütün Türkiye coğrafyası bu doğal afete sığınmak dışında bir çare bulamayan hükümetin çaresizliği karşısında can güvenliklerinin tehdidi altında yaşıyorlar. 

HALKIMIZIN CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK İKTİDARIN SORUMLULUĞUDUR 

AKP’nin sadece dış politikası çökmemiş, güvenlik politikası da çökmüş durumda. Bunun ötesinde bu politikasızlık içerisinde bizlerin can güvenliğini sağlamak için kendi canlarını feda etmeye hazır olan güvenlik güçlerimizden şehit olanların ailelerine ve gazi olanları da hiçe sayacak bir yaklaşım sergiliyorlar. Öyle ki, şehitlerimizin ailelerine ve gazilere yeterince değer vermiyorlar. Biz CHP olarak bu konuda Sayın Genel Başkanımızın imzasıyla kapsamlı bir kanun teklifini meclise sunduk. Biz terörle mücadele konusunu, söze gelince mangalda kül bırakmayanlara karşı bir kanun tasarısıyla yapıyoruz. Biz, vatandaşımızın yanında oluyoruz. Bizlerin can güvenliğini sağlamak için kendi canlarını hiçe sayanları ve onların değerli ailelerine hak ettikleri değeri verecek bir kanun teklifi hazırladık. O mangalda kül bırakmayanların, terörle mücadele verenlerin mağduriyetlerini giderip gidermeyecekleri de, bu kanun teklifinin kabul edilip edilmeyeceğiyle ortaya çıkacaktır. Biz, tüm tekliflerimizin olduğu gibi bu teklifin de ve sürecin de takipçisi olacağız. Türkiye’yi yönetenleri buradan bir kez daha uyarıyoruz, halkımızın can güvenliğini sağlamak iktidarın sorumluluğudur. Vatanımızın sınır güvenliğini sağlamak iktidarın sorumluluğudur. Dünyada oyun kurucu olacağız deyip dünyaya oyuncak oluyorlar. Bu politikaların acilen değişmesi gerekmektedir. Eğer hükümet bu en temel görevlerini yerine getiremiyorsa, o zaman o koltuklardan hızla kendilerinin kalkması gerekmektedir.  

Değerli vatandaşlarımız, biraz önce Avrupa Birliği yolundaki gelişmelere dair yeni haber sunuldu. Vize muafiyetine dair bu olumlu gelişmeleri biz de memnuniyetle karşıladık. Avrupa’nın evrensel değerler kapsamında, kendi vatandaşları için hak gördüğü her şeyi biz de, aynı evrensel değerlerle yaşaması gerektiğine inandığımız vatandaşlarımız için hak görüyoruz. Bu değerlerin Türkiye’de gerçeğe dönüşmesi için atılacak her adımın destekçisi olmaya devam edeceğiz. Süreci takip ediyoruz. Süreç sonuçlanana kadar da bu evrensel değerler kapsamında sürecin işletilmesi için uyarılarımızı yapmaya ve AB yolunca atılacak adımlara destek vermeye devam edeceğiz. Ancak unutmayalım, bizim tek bir önceliğimiz var, o da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının evrensel değerler kapsamında bir yaşama ulaşmalarıdır. Geri kalan her şey bu hedef için bir araçtır. Araç değil, nihai hedef önemlidir. Bu sebeple de ortaya çıkacak olan sürecin sonucunun değerli olduğunu, ancak bu sonucun en kıymetli yanının da evrensel değerler olduğunun da altını çizmek istiyoruz. Türkiye’de ortaya çıkan bütün gelişmeleri takip edip, değerlendirmeye devam ediyor olacağız. 

Böke’nin konuşmasının tamamını izlemek için:

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER