CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, Türkiye’de olası bir deprem felaketinin yaratacağı zarar ve kayıpların önüne geçilmesi için Meclis araştırması istedi.
Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu ve buna rağmen gerekli önlemlerin alınmayarak deprem ve yaşatacağı olumsuzluklara adeta davetiye çıkarıldığını belirten CHP’li Bingöl, 1500’lü yıllardan bugüne Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada deprem felaketinin yaşandığını vurguladı.
1900 Yılından Bugüne 81 Deprem Yaşandı
Türkiye’nin tarihinde çok defa deprem ile sınandığını ifade eden Bingöl, “1509 yılında meydana gelen ve “Küçük Kıyamet” olarak adlandırılan depremde 130 bin kişi ölmüş, Erzincan’da 27 Aralık 1939 tarihinde meydana gelen 7,9 büyüklüğündeki depremde 33 bin kişi yaşamını yitirmiştir. Gölcük’te 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan 7,4 büyüklüğündeki depremde ise 17 bin 118 kişi hayatını kaybetmiştir.
Kandilli Rasathanesi verilerine göre, 1900-2019 tarihlerini kapsayan dönemde ortalama 6,5 yılda bir, büyüklüğü 7,0 -7,9 aralığında olan bir deprem meydana gelmektedir. Türkiye’de 1900 yılından bu yana 81 deprem yaşanmıştır. Ortalanma 18 ay gibi bir sürede 6,0-6,9 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmektedir. Veriler açıkça göstermektedir ki Türkiye bir deprem ülkesidir ve gerekli tüm önlemler buna göre alınmalıdır” dedi.
18 Milyonu Aşan Yapı Stokunun Yüzde 67’si Ruhsatsız ve Kaçak
Türkiye’de yaşanması muhtemel depremin/depremlerin ne zaman olacağından çok depremin yaşatacağı tahribatı en aza indirmek için çalışılmalı diyen Bingöl’ün Meclis’e sunduğu önerge şöyle:
“Yapılan bilimsel çalışmalara göre Marmara’da 7 şiddetinde ve üzerinde bir deprem beklenmektedir. Dolayısıyla tüm politikalar bu öngörü ile yapılmalıdır.
Türkiye’de 18 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 67’si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ı 20 yaş üzeri konutlardan oluşmaktadır. Bu yapıların yüzde 40’ı oturulamaz haldedir ve depreme karşı güçlendirilmeleri gerekmektedir. Bilim insanlarının yaptığı araştırmalar, Türkiye’nin deprem tarihçesi ve olası bir deprem ihtimali göz önüne alındığında bir an önce bu yapıların güçlendirilmesi ve denetlenmesi gerektiği anlaşılacaktır.
Son 20 yılda Türkiye’de AKP iktidarı ile insan ve çevre odaklı politikalar yerine rant odaklı bir siyaset egemen hale getirilmeye çalışılmaktadır. Doğayı, çevreyi, emeği ve insanı görmezden gelen bu anlayış ülkenin her bir karış toprağında kendini göstermektedir. Yandaş müteahhitlerin zenginleştiği, yeşil bütün alanların imara açılarak binalara teslim edildiği Türkiye’de denetim ve liyakat eksik kalmakta; depreme ve zararlarına adeta davetiye çıkarılmaktadır.
Tüm bunlara ek olarak 2003 yılında kalıcı hale getirilen ve halktan deprem sebebiyle oluşacak zararların en aza indirilmesi amacıyla toplanan deprem vergisi de adeta uçup gitmiştir. 2020 yılına gelindiğinde devletin özel iletişim vergisinden deprem amaçlı topladığı gelir 67 milyar 715 milyon 85 bin liraya ulaşırken diğer ek vergiler de dahil edildiğinde deprem vergileri için son 20 yılda toplanan para 72 milyar 82 milyon 572 bin lirayı bulmaktadır.
Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, olası bir deprem felaketinde halkın yaşayacağı zararlar ve kayıpların en aza indirilmesi, Türkiye’deki deprem riskinin bölgelere göre araştırılması ve buna karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. Maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.”