CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “KPSS sınav sorularının çalınması, Saray rejimindeki korkunç çürümeyi, bir kez daha gözler önüne serdi” dedi.
Öztrak, düzenlediği basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:
“Güç yozlaştırır. Mutlak güç, mutlaka yozlaştırır. Gücün tek elde toplandığı Saray rejimlerinde, yozlaşma ve çürüme kaçınılmazdır. Çünkü saraylar içindekilerle beraber yozlaşıp, çürürken, toplumu da çürütür. Demokrasi bu çürümeyi engelleyen, gücün dengelenip, denetlendiği rejimlerin adıdır. Ne yazık ki bugün, Türkiye’de de çürüyen bir şeyler var, Erdoğan’ın tek kişilik Saray Rejimi. Çürüyüp, kokuşan bu rejimin, her yerinden irin akıyor. Kötü kokular arşı alaya yükseliyor. Güzel ülkemizin havasını zehirliyor. Pisliğin üstünü örtmek için, Baskıya ve yalana sarılıyorlar. Baskıyla, yalanla millete hesap vermekten kaçanlar, çürüme ve yozlaşmayı daha da hızlandırıyor. Arsızlık bu çürümüş yönetimin elinde, Tek siyasi sermayeye dönüşüyor.”
İBB’YE BAĞLI İTFAİYE ERDOĞAN’IN EMRİNE Mİ GİRDİ?
Balıklı Rum Hastanesi’nde yangın çıkıyor. Sarayın sözcüsü sıkılmadan millete yangına müdahale edebilmek için, Erdoğan’dan talimat beklendiğini söylüyor. Ne zamandan beri,
İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı itfaiye, Erdoğan’ın emrine girdi?
KPSS SORULARI
Ama iş KPSS sorularının çalınmasına gelince, sorumlu Saray ve Erdoğan değil. Sorumlu kim? Sorunu gündeme taşıyan, gençlerimize destek veren, Sayın Genel Başkanımız ve Altılı Masa. Memnuniyetler Saray’a, şikâyetler Altılı Masaya. Ülkede döviz kıtlığına sebep olurlar,
“Stokçu” diyerek, sanayiciyi suçlarlar. Durduk yere enflasyon canavarını uyandırırlar, “Şükürsüz” diyerek milleti suçlarlar. KPSS Sorularını çaldırırlar, “Altılı Masa” diyerek, muhalefeti suçlarlar. Arsız güçlü olunca, haklıyı suçlu çıkarmaya uğraşırmış. Saray ve şürekâsının yaptığı tam da bu… Aslında KPSS sınav sorularının çalınması, Saray rejimindeki korkunç çürümeyi, bir kez daha gözler önüne serdi. Gençlerimizin sosyal medyadan feryatları yükselmeseydi, milletin baskısı, bu rezaleti örtbas edilemez noktaya getirmeseydi, Erdoğan yine geçmişte yaptığını yapardı. Çalınan sorularla, yüzbinlerce evladımızın hakkının, hukukunun yenmesine, göz yumardı.Şimdi tam da seçim öncesi, bir kez daha suçüstü yakalanınca, Erdoğan hasarı kontrol edebilmek için, Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirdi. Ardından da sınavı iptal etmek zorunda kaldı. Milyonlarca gencimizin hayalleriyle, umutlarıyla yıllarca oynadılar. Milyonlarca ailenin emeğini çaldılar. Ama Erdoğan hala liyakat yerine, Saraya sadakat ve tarikat diyor. Hatalarından hiç mi hiç ders almıyor. Hatasında ısrar ediyor. Hata bir kez olursa hatadır. Tekrarlanırsa, bu artık bir tercihtir. Erdoğan’ın tercihi de bellidir. Yaşadığımız bu sınav skandalının sorumlusu,
Çürümüş Saray Rejimidir. Bunu da milletimiz zaten çok iyi bilmektedir. Gereğini yapmak,
Erdoğan’dan hesabını sormak için, sabırsızlıkla sandığı beklemektedir.
ERDOĞAN’IN SOÇİ ZİYARETİ
Saray Rejimlerinde, devletlerarası ilişiklerde de, şeffaflık değil, karartma hâkimdir. Aile üyeleri devlet protokolüne taşınır. İkili toplantılara devlet görevlileri değil, sadakatinden şüphe duyulmayan, aileye yakın, özel seçilmiş tercümanlar alınır. Pazarlıklarda ne söylendi, neyin sözü verildi, devlet kayıtlarına girmesi arzu edilmez. Öyle ya, “söz uçar, yazı kalır.”
Bir gün bu yazılı kayıtlar çıkar, delil olur. Erdoğan Putin ile baş başa görüşme için yine Soçi’ye gitti. Nedense görüşme sonrası da, Hem Erdoğan, hem de Putin kameraların karşısına geçip, soruları yanıtlamadı. Ruslar bu talebin, Erdoğan’dan geldiğini iddia ediyor.
ERDOĞAN NE ZAMANDAN BERİ PUTİN’İN ŞANTİYE ŞEFİ OLDU?
Erdoğan: “Akkuyu ’daki çalışmaları yerinde, bizzat heyetimle beraber izleyeceğim. Ondan sonra da Sayın Putin’e, oradaki gelinen durumu aktaracağım” diyor. Erdoğan ne zamandan beri, Putin’in şantiye şefi oldu? Bunlar nasıl sözler? Akkuyu’da neler olduğunu anlamak için, atlayıp şantiyeye gitmek, oradan Putin’i arayıp, şantiyenin son durumunu raporlamak da neyin nesi? Akkuyu ’da neler olduğunu öğrenmek için, Erdoğan, şantiyeye gidecekmiş. Niye? Çünkü santral bizim değil, Rusların. Altını bir kez daha çiziyorum. Santral Türkiye’nin değil, Rusya’nın. Santralde üretilecek elektrik kimin? O da Rusya’nın. Türkiye, Akkuyu ’da üretilecek elektriğin sadece müşterisi.