Perşembe, Nisan 25, 2024

CHP Sözcüsü Öztrak: İktidar gazetecilere yargı sopasını kullanarak gözdağı vermeye çalışıyor

CHP Sözcüsü Faik Öztrak gazetecilerin tutuklanması tepki göstererek “İktidar gazetecilere yargı sopasını kullanarak gözdağı vermeye çalışıyor” dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak MYK’ya ilişkin değerlendirmelere bulundu. Öztrak son dönemde yaşanan gazeteci tutuklamalarına tepki gösterdi. Öztrak “Gazetecilere yargı sopasını kullanarak gözdağı vermeye çalışıyor. Yargıda bir dönem F tipi yapılanma hakimdi, şimdi de P tipi, yani Pelikan tipi bir yapılanma olduğu söyleniyor. Terazisi ile oynadığınız adalet gün gelir sizi de tartar. Salt korku ile var olan her iktidar yıkılmaya mahkumdur” ifadelerini kullandı.

Öztrak’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

TÜRKİYE’DE KADIN OLMAK DAHA ZOR

Dün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ydü. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk: “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir” diyor. Hayat veren, yaşamı dönüştürüp anlamlı kılan, dünya üzerindeki her güzellikte emeği olan tüm kadınlara bir kez daha minnetlerimizi, şükranlarımızı ifade ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak zor ama bu ülkede, Türkiye’de kadın olmak daha da zor. Kadın olmanın zorluğuna ekonomik, sosyal, siyasal yani yaşamın her alanında yakından şahitlik ediyoruz.

DEVLET, KADINA ŞİDDETTE ERKEKLERDEN GERİ KALMIYOR

Resmi istatistiklere göre 2019 Kasım döneminde, kadın işsizlik oranı yüzde 16,6. Ama kadınlarda gerçek işsizliğe baktığımız zaman bunun yüzde 30’a yaklaştığını görüyoruz. Dahası, bu rakamlara ev işleriyle meşgul olduğu için çalışma hayatına dahil olamayan 11,7 milyon yani 12 milyon kadın da dahil değil. Diğer taraftan, Dünya Ekonomik Forumu’nun, “küresel cinsiyet uçurumu” Raporu’na göre Türkiye; Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi’nde 153 ülke içerisinde maalesef 130. sırada. Türkiye’nin bu ligdeki rakipleri Burkina Faso, Papua Yeni Gine gibi ülkeler. Yine, ülkemizde kadına yönelik şiddet de ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Sivil toplum kuruluşları tarafından yayımlanan verilere göre 2019’da 474 kadın, cinayete kurban gitti. 2020’nin ilk 2 ayında erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı 49. Bu arada devlet de kadına şiddet uygulama konusunda maalesef erkeklerden geri kalmıyor. Dün, Taksim Meydanı’nda yürümek isteyen kadınlarımıza yapılan sert polis müdahalesini buradan kınıyoruz.

VİCDANI KURUYANLAR, KALBİ TİTREMEYENLER

İdlib’de son bir ayda 59 Mehmetçiğimizi şehit verdik. Vicdanı kuruyanlar, şehitlerimizi “birkaç tane” diye sayabilir. Kalbi titremeyenler için şehitlerimiz sıradan rakamlar gibi görülebilir. Ama her bir şehidimiz; babalarının aslan parçaları, analarının kınalı kuzuları, Yavukluların eşleri, nişanlıları, sevgilileri, evlatların babaları, yeğenlerin dayıları, amcaları. Her biri ailesinin bir tanesi, her biri milletimizin bir tanesi, her biri ayrı bir can, her biri ayrı bir insan. Son bir ayda 59 gencecik hayat; ülkesine, ailesine çok şeyler verebilecek kahramanlarımızı, sınırlarımızın dışında, İdlib topraklarında kaybettik.

AK PARTİ KREMLİN’DE SINIFTA KALDI

Bu arada, Erdoğan’ın konuşmasında defalarca tekrarladığı “ateşkes” sözünü, biz mutabakat metninde göremedik. Biz “askerimizin ayağına taş değmesin” dedik. Onlar “yansın Suriye, yıkılsın İdlib” diye nutuk attılar. Putin çağırınca da koşa koşa Moskova’ya gittiler. Putin’in kapısında dakikalarca bekletildiler. Rus haber ajanslarına eğlence malzemesi oldular. Sonra da adama, kendilerini kabul ettiği için bin bir teşekkür ettiler. Osmanlı toprağı Kırım’ı ilhak eden Çariçe II. Katerina’nın heykeli altında, heyet olarak kıyama durdular. AK Parti heyeti, Kremlin Sarayı’nda ülkemizi temsilde sınıfta kalmıştır. Bu bir değildir, bu iki değildir. Bu yönetime “Dış politikada bize yaşattığınız zilletin sorumluluğunu yerine getirin” diyeceğiz ama oralı dahi olmayacaklarını da biliyoruz.

CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK FİYASKOSU

5 Mart 2020’de Kremlin Sarayı’na kadar giden süreç cumhuriyet tarihinin en büyük fiyaskosudur. Bu fiyaskoda sevinilecek tek şey, daha fazla şehit vermemek adına, sahada askeri faaliyetlerin durdurulmasıdır. Silahlar patlarken, sözler duyulmaz. Bir an evvel kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, silahların susmasını ve askerlerimizin sağ salim evlerine kavuşmalarını gönülden diliyoruz.

ERDOĞAN BU SORULARI PUTİN’E SORAMADI

Moskova’ya giderken, Erdoğan’ın Putin’in gözlerinin içine bakarak dört soru sormasını istemiştik:

1-Askerlerimizin bulunduğu noktalar Rus yetkililere bildirilmesine rağmen, neden hava saldırısı gerçekleştirdiniz?

2-İlk saldırıdan sonra Rusya’yı bir kez daha uyarmamıza rağmen, saldırıya neden devam ettiniz?

3-Yaralı askerlerimizin tahliyesi için İdlib hava sahasını helikopterlerimize neden açmadınız?

4-Savaş hukukunda olmamasına rağmen, yaralılarımızı almaya gelen ambulanslarımızı bile neden vurdunuz?

Biz bu soruları sorarken, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 28 Şubat tarihindeki beyanatını esas aldık. Erdoğan bu dört soruyu Putin’e soramadı.

KAPIDA “TWO MINUTES” BEKLEDİ, “ONE MİNUTES” DİYEMEDİ

Ama Putin kameralar önünde “askerlerinizin nerede olduğunu bilmiyorduk” dedi. Putin’in kapısında “two minutes” bekletilen Erdoğan, Putin’e bir “one minutes” çekemedi. Salona boş boş baktı. Putin’in önünde kıyama duran tüm heyet ise “dut yemiş bülbül” gibi sustu. Biz Putin’den özür beklerken, AK Parti heyeti Putin’in bir taziyesine bayram etti.

AKAR HAKKINDA HANGİ İŞLEM YAPILDI?

Şimdi soruyoruz: Kim yalancı? Eğer Putin, kameraların önünde, Erdoğan’ın gözünün içine baka baka yalan söylediyse, milletimizin hukukunu korumak için Erdoğan bu yalana neden bir cevap veremedi? Yok eğer millete doğru söylemeyen Savunma Bakanı Hulusi Akar ise, Erdoğan, Akar hakkında hangi işlemi yaptı? 36 askerimizin, 36 şehidimizin canı bu kadar mı ucuz? Bu hesap verilecek. Kimse milleti kör, alemi sersem sanmasın.

GELİR DÜŞTÜ, İŞSİZLİK VE BORÇ ARTTI

2019’da tek bir yılda milli gelirimiz 35 milyar dolar eridi, 754 milyar dolara düştü. Oysa 2008’de milli gelirimiz 777 milyar dolardı. Gelirimiz 11 yıl öncesinin bile altında. Kişi başına gelirimiz ise 12 yıl öncesinin altına indi. Buna rağmen saray, şehitlerimizi unutup, yüzde 1’in altında gelen büyüme için bayram yapmaya kalktı. Diğer tarafta işsizlik çığ gibi büyüdü. Gerçek işsizlerimizin sayısı 2019’da 1 milyon 40 bin kişi arttı, 6 milyon 747 bin oldu. Üniversiteli işsiz sayımız tarihimizde ilk kez 1 milyonu aştı, 2019’da 1 milyon 122 bin üniversite mezunu işsizimiz var. Milletin geliri düştü, bir de üstüne işsizlik aşağı gidince vatandaşlarımız borcun altında ezilmeye başladı. Bankaların takipteki alacakları 2019’da, 54 milyar lira artarak, 151 milyar liraya ulaştı.

TOPLUMSAL VE SOSYAL DENGELER TEHDİT ALTINDA

Bilim Platformumuzun Başındaki Genel Başkan Yardımcımız ve arkadaşları, önemli bir çalışmaya imza attılar. Bu çalışmanın bulgularına göre: Son üç yılda psikiyatri kliniğine başvuranların sayısı 8 milyonu bulmuş. Toplumda anti-depresan kullanımı hızla artmış. İşsiz gençlerimizin yüzde 60’ı geleceğinden umutsuz. 2002-2018 arasında geçim sıkıntısı nedeniyle yaşamına son verenlerin sayısı 5 bin 485’e ulaşmış. 2019’da ilk kez toplu intiharlar yaşanmış. Millet kendini meclis ve valilik kapılarında yakmaya başlamış. Ekonomik zorluklar ve ağırlaşan geçim sıkıntısı toplumsal cinneti tetiklemiş. Toplumsal ve sosyal dengelerimiz tehdit altında. Saray iktidarı bunların konuşulmasını önlemek için elinden geleni ardına koymuyor. TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla, havuz medyasının tozpembe manşetleriyle, hamasetle, gerçek ötesi müflis bezirgân söylemiyle milletin gerçek gündeminin üstünü örtmeye çalışıyor.

DAHA ÖNCE GÖRÜLMEMİŞ BİR KRİZE DOĞRU GİDİYORUZ

Bu arada, küresel ekonomi Korona Virüsü’nün tetiklediği yeni bir türbülansa doğru gidiyor. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının yaraları daha henüz sarılmadan, ABD ve Rusya arasında petrol savaşları yaşanmaya başlandı. Küresel üretim ve değer zincirleri kopuyor. Üretim duruyor. Küresel büyüme üzerindeki riskler ağırlaşıyor. Petrol fiyatları, küresel borsalar ve küresel faizler dibe oturuyor. Dünya daha önce hiç görmediği bir krize doğru hızla ilerliyor.

SARAY YÖNETEMEDİKÇE SERTLEŞİYOR

Ülkemiz ortak akla en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyor. Ancak dış politikada ülkemizi karaya oturtan, ekonomimizi batıran, toplumsal huzuru yok eden saray iktidarı ülkeyi maalesef yönetemiyor. Ülkeyi yönetme kabiliyetini yitirdikçe de içeride daha da sertleşiyor. Hukuk ve kural tanımadan, toplumsal muhalefet üzerinde baskı ve tehditlerini artırıyor. Zevali giderek yaklaşan iktidarın, zulmü de artıyor.

YALOVA’YA BAŞKA, URLA’YA BAŞKA, POZANTI’YA BAŞKA

Seçimle alamadıkları belediyelerimize, yargıyı kullanarak el koyuyorlar. En son Yalova’da yolsuzluğu bulup çıkaran Belediye Başkanımıza, İçişleri Bakanı emriyle görevden el çektirdiler. Yetmedi, kendi partilerinden bir başkanvekilini de AK Parti ve ortağının çoğunlukta olduğu Belediye Meclisi’ne seçtirdiler. Yalova’da milletin iradesini gasp ettiler. Sonra da Erdoğan dün çıktı mızıkçılıkla Yalova’yı nasıl gasp ettiklerini, ballandıra ballandıra anlattı. Peki Yalova’da yaptığınızı neden Urla’da yapmadınız? Urla’da görevden aldıkları Belediye Başkanımız için nedense aynı prosedürü uygulamadılar. Orada Belediye Meclisi’nde çoğunluk bizde diye, Kaymakamı Belediye’ye kayyum atadılar. Urla’da Başkanımız FETÖ üyeliğiyle suçlandı diye, hakkında kesinleşmiş herhangi bir yargı kararı yokken görevden alındı. Ama Adana Pozantı’da FETÖ’den 2 yıl 1 ay ceza almış kişiyi, Belediye Başkanı olarak koltukta oturtmaya devam ediyorlar.

ÖZKOÇ HAKKINDAKİ SÜREÇ, HUKUK SKANDALI HALİNE GELİYOR

Baskı ve hukuksuzluğa bir diğer örnek; Grup Başkanvekilimiz Engin Özkoç için yürütülen süreçtir. Bu süreç büyük bir hukuk skandalı haline gelmektedir. Sayın Özkoç’un kullandığı ve kovuşturmaya konu olan sözler, birkaç saat önce bizzat Erdoğan tarafından Sayın Genel Başkanımız için kullanılmıştır. Kendisi cumhurbaşkanı zırhına bürünüp ağzına geleni söyleyebiliyor ama aynı sözler kendisine söylendiğinde rahatsız oluyor. Şimdi hukuk önünde herkesin eşit olup olmadığını hep birlikte göreceğiz. Anayasanın 83. Maddesinin birinci fıkrasındaki yasama dokunulmazlığının, Saray iktidarı için, yargı için ne anlama geldiğini şimdi görmeye başladık, yavaş yavaş görüyoruz.

ADALET TERAZİSİ SİZİ DE TARTAR

Hukukun ayaklar altına alındığı bir diğer olay, Oda TV’ye yönelik sansür ve bağımsız gazetecilere yönelik gözdağı oldu. Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel ve diğer gazeteciler; Meclis’te aleniyet kazanan, Libya’da şehit düşen vatan evlatlarını haberleştirdikleri için tutuklandılar. İktidar şehit haberlerinin kamuoyu tarafından bilinmesini, sorgulanmasını demek ki istemiyor. Bunun için gazetecilere yargı sopasını kullanarak gözdağı vermeye çalışıyor. Yargıda bir dönem F tipi yapılanma hakimdi; şimdi de yargıda P tipi, yani Pelikan tipi, bir yapılanma olduğundan bahsediliyor. Yargıtay Başkanı çıkıyor; “Toplumun yargıya güven duymadığı bir hukuk sisteminde, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanamaz” diye itirafta bulunuyor. Yargıyı nalıncı keseri gibi kullanan bugünün muktedirleri şunu unutmasın: Terazisiyle oynadığınız adalet gün gelir sizi de tartar. Salt korkuya dayanan, korku salarak var olmaya çalışan her iktidar, eninde sonunda yıkılmaya mahkumdur.

MİLLET EMANETİ EHLİNE VERİR

Ülkeyi yönetemiyorsanız, yasaklardan, baskılardan ve hukuku sopa gibi kullanmaktan medet ummayacaksınız. Gideceksiniz emaneti millete iade edeceksiniz. Millet de alacak bu emaneti ehline verecek. Ülkemizin tüm demokratik, vatansever kesimlerini Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve Millet İttifakı’nın etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz.

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER