Cuma, Eylül 29, 2023

CHP seçmeni CHP’yi görüyor

Arda Tunca
Arda Tunca
1988’de Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1992’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitirdi. Aynı üniversitede, Para-Banka anabilim dalında yüksek lisansını 1993’te tamamladı. 1992-1996 arasında akademik alanda çalışmalar yaptı. Akademik çalışmalar amacıyla 1994-1996 arasında Berkeley (ABD)’de yaşadı. 1996’da, AIESEC bursu ile DuPont de Nemours International S.A. şirketinin Avrupa merkezi Cenevre’de (İsviçre) çalışmaya başladı. 1998’de Türkiye’ye dönerek bankacılık sektöründe çalışmaya başladı ve zaman içinde çeşitli finans ve reel sektör kuruluşlarında yönetici olarak görev aldı. Pazar araştırmaları, tedarik zincirleri yönetimi, pazar geliştirme, finans ve finansal danışmanlık alanlarında çalıştı. Profesyonel yaşamının yanı sıra, çeşitli televizyon kanallarında, ekonomi programlarında yorumcu olarak yer aldı, mesleki dergilerde yazarlık yaptı.

CHP seçmeni, liderinin fikirleriyle büyük bir uyuşmazlık içinde değildir. Seçmenin sorunu, CHP’nin ve liderinin siyaset yapış tarzı ile ilgilidir. CHP’nin 14 Mayıs sonrasında birlikten, beraberlikten ve sıkı bir organizasyonel yapıdan uzak görünümü net olarak görülmüştür.

Bir seçimden sonra, kazananın ve kaybedenin seçimi neden ve nasıl kazandığının ve kaybettiğinin analizini yapması daha sonraki seçim stratejileri için muhakkak ki büyük bir öneme sahiptir. Ancak, defalarca seçim kaybetmiş bir partinin ve liderinin bugüne kadarki analizlerinin kendi seçmenleri nezdinde ümit vermiyor olması, o parti ve lider için büyük bir sorundur.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve lideri, bir seçimi daha kaybetmiştir. Bölgeler bazında milletvekili sayılarına bakmanın, hangi illerde ne kadar başarılı veya başarısız olunduğunu tespit etmenin seçmen nezdinde hiçbir önemi yoktur.

Ülkenin yönetim inisiyatifi hangi partide ve liderdedir? Önemli olan, bu sorunun cevabıdır. Özellikle de CHP seçmeninin büyük bir bölümü için. Veriler, her seçimde değişir. Ancak, önemli olan yönetme gücünün devamıdır. 14 Mayıs 2023 itibarıyla Ak Parti (AKP), 26 yıllık bir iktidar sürecine uzanmıştır.

Seçim analizi yapmak seçmenin işi değildir. Seçmen, arzu ettiği sonucun gerçekleşip gerçekleşmediğine bakar. Bu nedenle, CHP için başarısızlıktan başarı hikayeleri üretmesinin ve bunu seçmenine anlatmasının kendi seçmeni nezdinde herhangi bir anlamı bulunmamaktadır.

Seçmen, 14 Mayıs’a kadar helâlleşmeden, sevgi ve kardeşlik toplumundan söz eden bir liderin 28 Mayıs’a giden yolda nasıl milliyetçi kanada ani dönüş yaptığını görmüştür. Bu manzarayı sevmemiştir. Buna rağmen oy atmak zorunda olmanın ızdırabını yaşamıştır.

İktidar partisinin Türkiye’deki medyanın büyük bölümünü kontrol ediyor olması muhalefetin seçim kazanmasının önünde büyük bir engeldir. Türkiye’yi bir parti devletine dönüştürmek istediği görülebilen bir partinin devletin tüm olanaklarını kullanarak adil olmayan bir seçim sürecini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına dayatması kabul edilebilir değildir. Buna rağmen, CHP liderinin geçmiş seçim dönemlerine göre çok daha başarılı bir seçim süreci yönetmiş olması da göz ardı edilemez. Ancak bu, kendisinin doğru aday olmadığını düşünen kitlelerin fikrini değiştirmemiştir.

CHP seçmeni, liderinin fikirleriyle büyük bir uyuşmazlık içinde değildir. Seçmenin sorunu, CHP’nin ve liderinin siyaset yapış tarzı ile ilgilidir. CHP’nin 14 Mayıs sonrasında birlikten, beraberlikten ve sıkı bir organizasyonel yapıdan uzak görünümü net olarak görülmüştür.

CHP’nin net olarak görmesi gereken bir nokta bulunuyor. Partinin ve liderinin aldığı oyların önemli bir bölümü sadece AKP’nin önünü kesmek amaçlıdır. Bu oyların bir bölümünün artık oy vermeye küskün bir kitle yaratmış olma olasılığı var mıdır?

AKP, çok güçlü bir taban örgütlenmesine sahiptir. Bu örgütlenme, AKP’nin ilk kez iktidara geldiği 2002 yılı ve sonrasında oluşmamıştır. Sokağa, mahalleye kadar inen taban örgütlenmesinin temelleri 1970’lere kadar uzanıyor. CHP örgütü, liderleri ya bu örgütlenmeyi analiz edememektedir ya da parti içinde yaşandığı dışarıdan da anlaşılabilen çekişmeler ve organizasyonsuzluk nedeniyle seçmenle teması yakınlaştıracak örgütlenme oluşturulamamaktadır.

AKP’nin taban örgütlenmesinin sıcak beşerî yönleri bulunmaktadır. Ancak, vakıflar, dernekler ve devlet kurumları üzerinden tabanda finansal bir yapı da kurulmuştur. İktidarı 26. yıla uzatma şansının elde edilmesinden kaynaklanan güvenle devlet kurumlarının olanaklarının daha rahat kullanılacağı görülebilmektedir.

CHP’nin net olarak görmesi gereken bir nokta bulunuyor. Partinin ve liderinin aldığı oyların önemli bir bölümü sadece AKP’nin önünü kesmek amaçlıdır. Bu oyların bir bölümünün artık oy vermeye küskün bir kitle yaratmış olma olasılığı var mıdır?

Türkiye, yarıya bölünmüş bir toplumsal yapının içinde bulunuyor. Son yılların seçim sonuçları sürekli olarak bu sosyolojik yarıya bölünmüşlüğü ortaya koyuyor. Bunun kırılması için iktidarda büyük bir başarısızlık, muhalefette ise büyük bir başarı hikayesinin yaratılması gerekiyor.

Ekonominin içinde bulunduğu durum iktidar için bir başarısızlık hikayesi değil mi? Evet. Ancak, iktidarın seçmeni bunu hissetmedi. İşsizlik vurana kadar ekonomik olumsuzlukları kabul ediyor. Ayrıca, yukarıda dile getirdiğim taban örgütlenmesinin çok büyük bir toplumsal destek görevi bulunuyor. Bu örgütlenmeyi görmeyen hiçbir siyasi partinin AKP karşısında başarı şansı olduğunu düşünmüyorum.

AKP seçmenine sadece CHP değil, Millet İttifakı’nın tamamının terörist, bölücü, ülkeyi yok etmeye çalışan güçler gibi gösterilmesinin de elbette büyük önemi oldu. Bunlara inandırılmış bir kitleye ekonominin durumunu anlatabilir misiniz? Burada, lider faktörü de büyük önem taşıyor.

Türkiye gibi lidere tutunma ve güvenme isteği yoğun olan toplumlarda kitleleri arkasından götürebilecek lider çok önemli. Ülkenin elden gittiğine inandırılmış kitleler, güçlü lidere özellikle tutunuyor.

CHP, ekonominin durumunu, kurumların çöktüğünü, demokrasinin elden gittiğini, kuvvetler ayrılığının yok olduğunu anlatıyor. Çok da haklı. Fakat, kendisini iktidara taşıyacak kitlelere bunları anlatmanın bir önemi olmadığının farkında mı? İki tur arasında, zaten kazanılmış ilçelerde seçim propagandası yapmanın mantığı neydi?

%50-50 dengesinin kırılamayacağı bir noktaya gelmiş olabilir mi Türkiye?

Bu yazı, tespitlere ve soru üretmeye yönelikti. Analizler başka yazılara.

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Arda Tunca
Arda Tunca
1988’de Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1992’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitirdi. Aynı üniversitede, Para-Banka anabilim dalında yüksek lisansını 1993’te tamamladı. 1992-1996 arasında akademik alanda çalışmalar yaptı. Akademik çalışmalar amacıyla 1994-1996 arasında Berkeley (ABD)’de yaşadı. 1996’da, AIESEC bursu ile DuPont de Nemours International S.A. şirketinin Avrupa merkezi Cenevre’de (İsviçre) çalışmaya başladı. 1998’de Türkiye’ye dönerek bankacılık sektöründe çalışmaya başladı ve zaman içinde çeşitli finans ve reel sektör kuruluşlarında yönetici olarak görev aldı. Pazar araştırmaları, tedarik zincirleri yönetimi, pazar geliştirme, finans ve finansal danışmanlık alanlarında çalıştı. Profesyonel yaşamının yanı sıra, çeşitli televizyon kanallarında, ekonomi programlarında yorumcu olarak yer aldı, mesleki dergilerde yazarlık yaptı.
spot_img
PolitiYol Telegram'da
PolitikYol.com Podcast

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
59,296TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI