CHP'nin Silivri'de tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Türkiye'nin başka bir ilinde düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin bu haftaki adresi Antalya oldu.
Saraçhane Direnişi'nin simgelerinden biri olan Pikachu da, CHP Gençlik Kolları ile birlikte mitingin alanına yürüdü.
Saraçhane Direnişi'nin simgelerinden biri olan Pikachu, Antalya'daki "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingine katıldı pic.twitter.com/u5t49nJSub
— PolitikYol (@politikyol) June 1, 2025
Ekrem İmamoğlu'ndan mesaj geldi
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mitingine gönderdiği mesajı, CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı tarafından okundu.
Kamacı, İmamoğlu’nun mesajı öncesi yaptığı konuşmasında, ”Değerli Antalyalılar, değerli demokrasi hayranları, değerli cumhuriyet hayranları hepinizi CHP adına sevgi ile saygıyla selamlıyorum. Demokrasi meydanında bize katılan ve destek veren siyasi partilere çok teşekkür ediyorum. Bizim hepimizin faydası demokrasidir. Demokrasi işleyene kadar bu şekilde devam edeceğiz. Türkiye’de 14 büyük şehri kaybeden iktidar, Türkiye’de kumpaslar kurmaya başladı. Siz bunları görüyor ve biliyorsunuz. Yeter artık bu düzen halkı ezmek için var. Bu düzen yandaşı doyurmak için var. Bu düzeni yıkmak hepimizin görevidir. Halkın oylarıyla gelen İmamoğlu’nu yasaklarla susturmaya çalışıyorlar” dedi.
Mesajına, "Merhaba Antalya; kadınlara, gençlere, emeklilerimize, bu topraklara, bu Cumhuriyete gönül veren herkese selam olsun" sözleriyle başlayan İmamoğlu, şunları kaydetti:
* Zaman zaman toplumlar, bir eşikten geçer. İşte biz de o eşiğin tam ortasındayız. Ya yönümüzü adalete, liyakate, ortak akla çevirip yepyeni bir sayfa açacağız ya da mevcut düzenin bizi içine çektiği belirsizlik ve güvensizlik sarmalına mahkûm kalacağız. Bugün ülkemizde en çok yıpranan değerlerin başında adalet duygusu geliyor. Haksızlığa uğrayanlar her geçen gün artıyor, hakkını arayanlar ise suçlu gibi gösteriliyor. Oysa bir toplumun ayakta kalabilmesi için önce hukuka, sonra da birbirine güvenmesi gerekir. Bu güven kaybolduğunda ne ekonomi işler ne siyaset ahlaki kalır ne de insanlar birbirine tutunabilir. Biz bu güveni yeniden inşa etmeden, hiçbir kalıcı çözüm üretemeyiz. Çünkü adalet, sadece mahkeme salonlarında değil, tarlada, okulda, iş yerinde, sokakta; hayatın her anında gereklidir.
'Bizi de bu milleti de yıldıramazlar, kumpaslarına da zulümlerine de boyun eğmeyiz'
* İşte biz bu mücadeleye, bu ülkenin insanlarına hak ettikleri huzuru, adaleti ve refahı kazandırmak için çıktık. Ancak yürüyüşümüzü kumpaslarla, yargı darbeleriyle durdurmak için yapmadıklarını bırakmıyorlar. Ancak bilsinler ki, bizi de bu milleti de yıldıramazlar. Kumpaslarına da zulümlerine de boyun eğmeyiz. Ön seçim kampanyası için sizlerle buluştuğumda da söylemiştim. Bu mücadelede Antalya’nın yeri ayrı. Çünkü Antalya, sadece bir şehir değil; tarımın, turizmin, teknolojinin kesiştiği bir potansiyel alanı.
* Aynı zamanda, çevresindeki göller bölgesiyle, Konya ve Karaman’la birlikte bir kalkınma kuşağı oluşturabilecek güce sahip stratejik bir merkez. Ancak bu büyük potansiyele rağmen, doğru planlamalar yapılmadığı, kaynaklar verimli kullanılmadığı ve ortak akıl işletilmediği için Antalya’nın zenginliği, Antalyalıya refah getirmiyor. Bir tarafta milyonlarca turiste ev sahipliği yapan tesisler var, öte yanda kira ödeyemeyen, geçinemeyen aileler. Bir yanda üretmek isteyen ama destek bulamayan çiftçiler, diğer yanda atıl bırakılmış yatırım alanları. Bu çelişki, tesadüf değil; yanlış tercihlerin, günübirlik politikaların sonucu.
* Biz Antalya’ya da çevresindeki tüm illere de bütüncül bir kalkınma vizyonuyla bakıyoruz. Bölgesel eşitsizlikleri giderecek, üretimi destekleyecek, teknolojiyi yaygınlaştıracak ve turizmi tüm kesimlerin kazandığı bir yapıya kavuşturacak bir yol haritamız var. Kaynakların sadece bir kesimin değil, tüm toplumun refahına hizmet ettiği; gençlerin göç etmek zorunda kalmadığı, kadınların üretimin her alanında var olduğu bir Antalya hayal etmiyoruz, inşa edeceğiz. Bu büyük dönüşüm için ihtiyacımız olan şey; yeni bir yönetim anlayışı ve güçlü bir toplumsal dayanışma ruhudur. Demokrasi, sadece seçimlerde değil, her gün yeniden kurulması gereken bir ortak yaşam kültürüdür.
'Demokrasi nöbetleriyle büyüyen bu yürüyüşte, hiçbir vatandaş yalnız değil'
* 19 Mart’tan bu yana siz, meydanlarda demokrasi tarihinin anlamlı duruşlarından birini gösteriyorsunuz. Bu demokrasi nöbetlerinde, adalet buluşmalarında, bir yandan millet olmanın gereği olarak dayanışıyoruz ama aynı zamanda yeni bir yönetim anlayışının ve halkla omuz omuza yürüyen bir siyaseti hep birlikte üretiyoruz. Demokrasi nöbetleriyle büyüyen bu yürüyüşte, hiçbir vatandaş yalnız değil. Çünkü biliyoruz; bu ülke, bu halk, bu topraklar daha iyisini hak ediyor. O günlere hep birlikte kavuşacağız. Kimseyi geride bırakmayacağız. İnatla, cesaretle, umutla mücadele etmeye devam edeceğiz, her şey çok güzel olana kadar. O zamana dek mücadeleye devam. Önümüz bayram, bu vesileyle hepimizin, tüm İslam aleminin Kurban Bayramı’nı kutluyorum.
Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun sözleri Antalya'da yankılandı:
— PolitikYol (@politikyol) June 1, 2025
"Ya yönümüzü adalete, liyakate, ortak akla çevirip yepyeni bir sayfa açacağız ya da mevcut düzenin bizi içine çektiği belirsizlik ve güvensizlik sarmalına mahkûm olacağız." pic.twitter.com/jOCG7eIMK3
Özgür Özel yurttaşlara seslendi
Mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bir gün yine birileri bir ülkeden kaçarsa, yine çıkıp sizin karşınızda bu milletten af mı dileyecek? ‘Milletimden ve Rabbimden af diliyorum, yine aldatıldım’ mı diyecek? Bir kez daha bu millete, bu felaketi yaşatmasını izin vermeyeceğiz" dedi. Özel, şunları söyledi:
'Savaş hukukunda olmayan namertlikler yapıyorlar'
* Buradan Erdoğan’a tarihinde son ihtarımı bulunuyorum: Kendi geleceğin için kumpaslar uğurunda böyle savcılara talimat verip sonra da arkasına geçme, adaletten şaşma çünkü bu sefer yaptığını yanına bırakmayacak; Ekrem Başkan’ı orada bırakmayacak; seni indireceğiz, onu, o makama mutlaka getireceğiz. O savcı, Anayasa’ya aykırı olarak İstanbul’a atanalı tam 214 gün geçti. 214 gündür saldırıyorlar ama hiçbir şey bulamadılar. Televizyonlarda, Ekrem Başkanı’mızın, arkadaşlarımızın, onuruyla ve haysiyeti ile oynuyorlar. Ailelere, evlatlara, eşlere saldırıyorlar. Savaş hukukunda olmayan namertlikler yapıyorlar. Kul hakkı yiyorlar, günaha giriyorlar.
* AK Parti’nin vicdanlı insanlarla sesleniyorum: Erdoğan da geçmişte birçok soruşturmaya muhatap oldu. Hatırlayın; terörle, yolsuzlukla, Çete kurmakla yargılandı ama bir günden bir güne kapısına sabah polis yollanmadı. Bir gün tutuklu yargılanmadı. TRT ekranlarında, üzerine Yalanlar, iftiralar boca edilmedi. Pankartları yasaklanmadı, geceleri duvarlardan sökülmedi. Cezaevindeyken şiir albümü çıkardı. Ziyaretçi kıstına gidilmedi, ziyareti rekoruyla övündü. Ancak Erdoğan, kendisine yapılmayanı rakibine yapıyor. Kendisine yapılmayan zulmü, Ekrem Başkan’a yapıyor.
'Akın Gürlek, sen savcı mısın yoksa mafya mısın?'
* Dünün mağdur olan Erdoğan, artık bugünün zalimidir. Tarih önüne Saraçhane’deki dünkü mağdur, bugünkü zalim olarak kazanmıştır. Bunu kimse aklından çıkarmasın. Bunu unutmayız, unutturmayız. Bilinsin ki kurulan kumpas, FETÖ dönemleri kadar kirlidir. Yargı, yine talimatlıdır. Kararlar, yine sipariştir. Tanıklar, yine gizlidir. Dosyalar, yine boştur; iftiralar, yine zehirlidir. 74 günün sonunda köşeye sıkıştılar panik evresindeler. Bundan çıkabilmek için iftira at kurtul politikasına geçtiler. Daha önce kadın tutukluları tehdit ettiler; deşifre ettik. Şimdi son bir tutukluyu, cezaevinden kimseye haber vermeden, avukatı olmadan, savcılığa götürüp iftiracılığa zorladılar. Tehdit ettiler, şantaj yaptılar, Ekrem Başkan’ı suçlamazsan içeride çürürsün dediler.
* Buradan o Başsavcı'ya soruyorum, adınla soruyorum: Ey, Akın Gürlek, sen savcı mısın yoksa mafya mısın? Boşalan dosyanı doldurmak için, bu dosyayı iftiralarla doldurmak için bu yollara nasıl başvursun?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik son operasyona da değinen Özel, şu ifadeleri kullandı:
* Son olarak beşinci dalgada 47 kişi daha gözaltına aldı. Avcılar Belediye Başkanımız, 30 yaşında, Gençlik Kollarından gelen Utku Caner Çaykara’yı, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımız sevgili Hakan’ı, Büyükçekmece Belediye Başkanımız Hasan Akgün’ü, Adana Seyhan Belediye Başkanımız Kadın Kolları Başkanlığı’ndan gelen Oya Tekin’i, Adana Ceyhan Belediye Başkanımız Kadir Haydar’ı, Parti Meclis üyemiz sevgili kardeşim Baki Aydöner’i ve Antalya’ya annesini ve babasını, kısa süreli aralıklarla Antalya’ya veren, Antalya’nın topraklarına veren evladınız Aykut Erdoğdu’yu yalan ve iftiralarla gözaltına aldılar. Ey darbeciler, size Antalya’dan sesleniyorum: Beş değil, 55 dalga yapsanız da bu milleti teslim alamayacaksınız. Bu meydanları, boşaltamayacaksınız. Emin olun sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gencecik kardeşlerimize, bunları yapanlar bilsinler ki bizim birbirimizle bağımız, siyaset bağı çıkar bağlı değildir. Bizim birbirimizle olan bağımız, bir kavgaya birlikte inanmanın, bir mücadeleyi birlikte verebilmenin bağıdır.
Özel’den 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' şiiri...
Özel, daha sonra Adnan Yücel’in "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" adlı şiirinin şu satırlarını okudu:
* Bir inancın yüceliğinde buldum seni. Bir kavganın güzelliğinde sevdim. Bin kez budadılar körpe dallarımızı, bin kez kırdılar. Yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz. Bin kez korkuya boğdular zamanı, bin kez ölümlediler. Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek. Ey her şeyi bitti sananlar, her şey bitti diyenler, korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler ve kırlarda direnenler, ne kırlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler. Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Bu şiiri gözaltına alınan ve tutuklu bulunan yol arkadaşlarına atfettiğini belirten Özel, "Bu şiir Aykut’a gitti, bu şiir Caner’e, Hakan’a, Hasan’a, Oya’ya, Kadir Haydar’a, bu şiir Ekrem başkana gitti. Bu şiir Antalya’dan Silivri’ye, Silivri’deki, Kandıra’daki, İzmir’deki, dört bir taraftaki kardeşlere, evlatlara... Biz kırılmayız, bizi kıramazlar, inadına çiçekteyiz, inadına meyvedeyiz, inadına doğumdayız, yine hep birlikte umuttayız, sevinçteyiz. Biz buradayız, biz başaracağız" diye konuştu.
'Bu millet, barış, kardeşlik, iş ve aş istiyor'
Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a son olarak şu çağrıyı yaptığını belirterek, şunları kaydetti:
* Bu millet, barış, kardeşlik, iş ve aş istiyor. Türkiye’nin bu kabustan uyanması gerekiyor. İleride yine kandırıldım dememek, güvendin üç hukukçuyu buna karşı tedbir alarak görevlendirmeni bekliyoruz. Gelsinler, soruşturmayı incelesinler. Hala bu davanın savcısıyım diyeceksen, ben de avukatıyım. Hodri meydan. İddianame yazın, tutuksuz yargılayın, TRT’den canlı yayınlayın. Bu millet, iftirayı da duysun cevabını da duysun. Ekrem Başkan, o savcıya o salon nasıl dar ediyor bunu da görsün millet. Hodri meydan. Bu ülkenin onurlu yargı mensuplarına bir kez daha sesleniyorum: bu yapılanlardan her birinizin hoşnut olmadığını, rahatsızlıklarınızın olduğunu biliyorum. Bilin ki bu millet sizin doğru vicdanla cesur kararlarınızın arkasında duracaktır. Unutmayın, hukukun yanında duranlar, onurlarıyla, şerefli ve tarihi geçecekler. Ancak bu darbeciler bir daha insan içine çıkamayacaklar. Tarafsız olun hukuka uyun, bu milletin gönlünde tarihe geçin. Suç işleyenlerin değil hukukun peşinden gidin. Millete kardeş olun.
'Ey Erdoğan sen bu davanın, ne savcısısın ne hakimisin'
* Çıkmış hâlâ 'suç örgütü' diyor, 'ahtapot' diyor. Bu hukuksuzluğa dünyadan tepki gelince de rahatsız oluyor. Dostum İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, davetimiz üzerine Sosyalist Enternasyonel Toplantısı için İstanbul’daydı. Orada 81 ülkeden 89 partinin temsilcileri hep birlikte imam oğluna özgürlük diye şurada gördüğünüz pankart kaldırdık, ‘Free İmamoğlu’ diye. Erdoğan bunu görmüş rahatsız olmuş Pedro Sanchez’i kastederek, ‘Ben kendisine işin aslını anlatmıştım şimdi gitmiş orada bir şey kaldırıyor’ diyor. Ey Erdoğan, sen bu davanın ne savcısısın ne hakimisin.
* Tutup, dönüp dolaşıp ‘Türkiye hukuk devleti’ diyorsun, bu davada gizlilik kararı var. Dosyalar gizliyken sen işin aslını nereden biliyorsun. Türkiye’de yargı bağımsızsa sen bir partinin genel başkanı olarak kimsenin bilmediği bir dosyaya nasıl İspanya Başbakanı'na ne anlatıyorsun? Demek ki anlattıklarında o dosya kadar boş. Demek ki sen de o savcı kadar çaresizsin.
'İmamoğlu’na özgürlük demek ve bunu savunmak cesaret işidir'
“İmamoğlu’na özgürlük demek ve bunu savunmak cesaret işidir” diyen Özel, “Senin söyledin yalanlara inanıp da buradan kanıt aramak iste cesaret bir yana tam olarak acizliktir. Aciz bir yargı aciz bir savcı aciz bir dosyayı sırf kendi çıkarların için yaratmaya çalışıyorsun. Oysa Türkiye Cumhuriyeti bunu hak etmedi, bundan sonra da hak etmeyecek” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "İstanbul'dan Türkiye'ye ve yurt dışına uzanan ahtapotun kolları bir bir deşifre oluyor" şeklindeki sözlerine de yanıt veren Özel, geçen hafta İzmir’de gösterilen videoya değinerek, "Gelelim senin ahtapotuna... Kendisine grup toplantısında bir ahtapot göstermiştim. Bu ahtapot neymiş, nereleri sarmış, bugün Erdoğan’a ayna tutalım. Geçen hafta İzmir’de izlediniz mi? İlk kez bir şey izlettik, çok beğenildi. Bir hafta boyunca İzmir mitingindeki bir video konuşuldu. Şimdi bir ay boyunca bu videoyu konuşsunlar bakalım. Hep beraber izleyelim ahtapot neymiş neredeymiş" dedi.
Özel, mitinge gelen vatandaşlara, AK Partilerin usulsüzlük ve yolsuzluklarına ilişkin haberlerin yer aldığı videoyu "Al sana ahtapot" diyerek izletti.
'Hiçbirimiz karışmayacağız, mahkemeler önünde hesap verecekler'
CHP Lideri Özgür Özel, "Orada burada da ahtapot arama, ahtapot Saray'da. Öyle, iftirayla ahtapot ararsan gerçek ahtapotu Antalya’da görürsün. O Saray'daki ahtapotun da o ellerinin uzandı her yerdeki yapılan yolsuzlukların da teker teker hesabına Türkiye’de bağımsız yargı soracak. Hiçbirimiz karışmayacağız, mahkemeler önünde hesap verecekler" dedi.