CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Arsız ve hırsıza muamelemiz çok nettir. Vuracağız neşteri, alacağız devletin malını geriye” dedi. Sayıştay’a da seslenen Kılıçdaroğlu, “İktidara geldiğimizde o raporlarınızda 418 milyar doları görmezsem, görevinizi yerine getirmemişsiniz demektir. Görevini yapanı da yapmayanı da göreceğiz. Sayıştay’a son bir şans vermek için randevu talep edeceğim” açıklamasında bulundu.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
– Artık Türkiye şunu bilmeli; ayrışmayacağız inadına kucaklaşacağız. Bu güzel ülkemize huzuru ne pahasına olursa olsun mutlaka getireceğiz. 6 lider bir aradayız ve birlikte mücadele ediyoruz, birlikte demokrasiyi savunuyoruz. Var olan sorunlara akılcı politikalarla çözüm üreteceğiz.
– Belgesel çeken arkadaşımız Sibel Tekin, adliye kontrol şartıyla tahliye edilmiş. Kapalı cezaevinden açık cezaevine hoş geldin.
– Avantadan değil, alın teri dökenlerin kazandığı bir Türkiye inşa edeceğiz. Tek adam rejimi inşa edildiğinde “Türkiye’nin tüm sorunlarını çözeceğiz” dediler. Erdoğan geldi, tek adam rejiminin faturası hepimizin önünde duruyor. Bu rejim artık Türkiye Cumhuriyeti devleti için bir beka sorunudur. Türkiye buradan çıkmak zorundadır. “TL değer kaybettiğinde cari fazla vereceğiz” diyorlardı. Cari açık 4 kat arttı.
– Doğalgaz fiyatları Rusya- Ukrayna savaşı sonrası yüzde 80 düştü. Erdoğan sanıyor ki Bay Kemal’in dünyadaki gelişmelerden haberi yok. Harekete geçtiler, sadece sanayiciler ve doğalgaz santralleri için fiyatları düşürdüler. Ama konutlarda, işyerlerinde düşürmediler. Doğalgazı yüzde 80 ucuza alıyorsun, bu yükü vatandaşın sırtına neden yıkıyorsun? Dünyada yüzde 80 fiyatı düşen doğalgazı pahalı olarak size ödetiyorlar. Umuyoruz kısa süre içinde konut ve işyerlerindeki doğalgaz fiyatını da düşürürler. İktidar olduğumuzda hiçbir hanenin, fakir fukaranın doğalgazı, elektriği, suyu kesilmeyecek.
– Asgari ücrete sözde büyük zamlar yaptılar. Bu zammın enflasyonla eriyeceğini tahmin ediyorduk ama bu kadar hızlı eriyeceğini düşünmemiştim. 4 kişilik bir ailenin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür fiyatları toplanıyor ve bunun üzerinden asgari ücret belirleniyor. Asgari ücret alanların sayısı 5 milyon 400 bin kişi. 5 milyon 400 bin kişi açlık sınırının altında maaş alıyor. Verdikleri ücret, Türk-İş’in belirlediği açlık sınırının altında. Alın terinin bu kadar ucuzlatıldığı, insanların açlık sınırının altında maaşa mahkum edildiği bir tek adam rejimi var. Sarayda 4 yerden, 5 yerden maaş alırsın. Bütün asgari ücretli kardeşlerime sesleniyorum, benim görevim kimsenin açlık sınırı altında maaş almayacağı bir düzeni inşa etmektir. Milyonlarca kişiyi açlığa mahkum ediyorsanız bu iktidar zorba iktidarıdır.
– Zorba iktidarlar aynı zamanda korkaktırlar. Korkaklığı zulmederek gidermeye çalışır. Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum atandı. Bir süre kaldı, dayanamadı ayrıldı. Kendi içlerinden bir kayyum çıkardılar bu sefer. Okulun içinden çıkan bu sefer bir Brütüs. Boğaziçi sıradan bir üniversite değil. Brütüs Naci’yi getirdiler. Hocaları kovdu. Okul dünya üniversiteler listesinde 200 sıra geriye düştü. Brütüs Naci, okul mezunlarının kendi paralarıyla yaptığı binaya el koydu. Naci’ye sesleniyorum, zulümden hoşlanmam, adaletsizlikten hoşlanmam, baskıdan hoşlanmam, bunu yapanları da asla ve asla affetmem. Naci kayyum düzenine son verdiğimizde görecek ne olduğunu.
– 6 parti bir araya gelip 2 bin 300 soruna tek tek çözüm üretiyorsa, Türkiye’nin geleceği aydınlıktır. Kimse endişe etmesin. Yolsuzlukla mücadele burada var, çalınan paraları nasıl geri alacağız, hepsi burada var. Devleti ahlak üzerine, erdem üzerine, adalet üzerine yeniden inşa edeceğiz. “6 benzemez, sabahtan akşama kadar kavga ederler” diyorlardı. Siz bir aradasınız, bir arada, bir masada önlerinde kağıtlar, şu memleketin sorunlarını nasıl çözeriz diye düşündüler mi? “Yolsuzlukları önlemek için şu adımı atalım” diye bir cümle kurdular mı?
– Demokrasi tarihini yazan hocalar, bu kitaba atıf yapmadan kitap yazamayacaklar. Biz duygularımızla değil aklımızla, kavgayla değil aklımızla hareket ederek sorunları çözmeye çalışıyoruz. Onlar malı götürüyor, biz herkesin hakkını ve hukukunu teslim etmek için çalışıyoruz. “Durum ve Hasar Tespit Komisyonu” kuracağız. Bilgiye dayalı karar almak zorundayız, ezbere değil. Plansız, programsız bir devlet olmaz. O işin uzmanları görev alacaktır. Merkez Bankası’nın bağımsızlığını sağlayacağız. Devlet kimsenin babasının malı olmayacak.
– O paralar bu ülkenin doğmamış bebeklerinin parasıdır. Bu çetelerle bu savaşı ilan etmeden önce, dost meclislerinde çok uyarıldım. “Onlarla uğraşırsan seninle uğraşırlar” diye uyardılar. “Bunların parası var, paramiliter grupları var” diyenlerle bir araya geldim. Bunlar samimi kaygılardı. Ben bütün bunları bilerek yola çıktım. Silahların gölgesinde siyaset yapmak zorunda kalacağımı biliyordum. Görüşme taleplerini kabul edersem hedef olmayacağımı da biliyordum. Bu çetelerin bir kısmı, Erdoğan’dan önce de vardı. Onlar o zaman da devletin içindeydi. Her gelen iktidarla hizalanmış bunlar. Bir şeyler değişmiş ama bunlar hep sistemin içinde kalmışlar. Her gelene yedirmişler, mafyaya da yedirmişler. Öyle ya, hazineyi kolay kolay doyurmazlar adama. Bunlar nasıl insan satın alınacağı konusunda da uzmanlaşmış durumdalar. Bunlarla görüştüğümde, bu çarkın bir parçası olacaktım. Bir Erdoğan gidecekti, yeni bir Erdoğan gelecekti, halkımız sefalet içinde kalacaktı. Asıl panik partimizin uzman ekipleri Hazineden çalınan paranın peşine düştüğünde başladı. Devlet hazinesinden çalınan paranın 418 milyar dolar olduğunu saptayınca karalama kampanyaları ve suikast tehditleri gelmeye başladı. Vız gelir, tırıs gider. Bay Kemal asla geri adım atmaz. Her şeyleri ile gelsinler, bir milim bile geri adım atmayacağız.
– Sayıştay’a sesleniyorum; iktidara geldiğimizde o raporlarınızda 418 milyar doları görmezsem, görevinizi yerine getirmemişsiniz demektir. Raporda görmezsem yakarım sizleri. 3.5 ay sonra iktidara geldiğimizde kendi raporlarımızı sizin raporlarınızla karşılaştıracağım. Görevini yapanı da yapmayanı da göreceğiz. Sayıştay’a son bir şans vermek için randevu talep edeceğim. Beytül Mal’e dokunan yanacaktır.
– Ankara’ya dev bir dijital pano kurduracağım. Adı “Çete metre” olacak. Geri aldığımız her para burada görünecek. 418 milyar doları burada görene kadar durmayacağım. Onların yurt dışına kaçırdıkları, akrabalarına verdikleri her kuruşun peşine düşeceğim. Roboski ile, Ali İsmail Korkmaz’ın ailesiyle, başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Arsız ve hırsıza muamelemiz çok nettir. Vuracağız neşteri, alacağız devletin malını geriye. Seçimin ertesi günü telefonları acı acı çalacak, telefonun ucunda bir ses duyacaklar; “Ben Kemal, geliyorum.”
