Cumartesi, Nisan 20, 2024

Bülent Bulduk yazdı | Türk-İş ve özelleştirmeler

Türkiye’de toplumsal emeğin tasfiyesine yönelik saldırılar hızla devam ediyor. Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesinin ardından Tank Palet Fabrikalarının Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile özelleştirilme kapsamına alınmasına yönelik tepkiler cılız ifadeler ile sınırlı kalıyor. Sendikaların özelleştirmeler karşısında tabiri caizse ‘’kurbağayı ürkütmeyen’’ tepkileri, emeğe yönelik saldırıların artmasına neden oluyor. En nihayetinde Türkiye’de işçi sınıfının örgütlü en büyük gücü olan Türk-İş’in 90’larda yürüttüğü mücadele mumla aranıyor.

90’lı yıllarda TÜRK-İŞ

Türkiye siyasi tarihinde 1994 yılı ciddi ekonomik kırılmaların ve buna bağlı olarak ekonomik krizin derinleştiği bir yıl olarak tarihe geçmiştir. 80 sonrası başlayan ihracata dayalı ekonomik model o yıl en ciddi krizini yaşamıştı. Meşhur 5 Nisan ekonomik kararları bu tarihte alınmış, ekonomik krizden çıkmak için yoğun özelleştirme kararları alınırken, çalışanların haklarına yönelik kısıtlamalar gündeme getirildi.

Dönemin Çiller hükümeti 5 Nisan ekonomik krizine karşı acilen emek karşıtı bir programı yürürlüğe koymuştu. Programın içeriğinde; iç tüketimi kısarak maaş ve ücretleri düşürmeyi, özelleştirmeleri hızlandırarak KİT’leri tasfiye ederek kamu açıklarını kapamayı hedeflemişlerdi. Ayrıca bu dönem de hükümet kamu toplu iş sözleşmeleri 4.dilim ücret zamlarını 6 ay süreyle faizsiz erteleme kararı almıştı. Yine 5 Nisan ekonomik kararları neticesinde başta Kardemir işletmesi olmak üzere bir çok KİT için özelleştirme kararı alınmıştı.

Hükümetin yaşanan krizin bedelini işçilere ve kamuya ödetme planı toplumun hemen her kesiminde büyük tepki ile karşılanırken, TÜRK-İŞ yönetimi özellikle KARDEMİR özelleştirmesine karşı Çiller hükümetine genel grev resti çekmişti. TÜRK-İŞ’in öncülüğünde 90’lı yılların hemen başında ortaya çıkan ‘’bahar eylemleri’’dalgası bu sefer Çiller’in 5 Nisan ekonomik programına karşı gelişmeye başladı. 1994 yılında Türk-İş’in çağrısıyla Tandoğan meydanında büyük bir miting yapıldı. Eylemin amacı 5 Nisan istikrar programına paralel olarak 1995 Bütçe Kanununda çalışanların bazı haklarını kaldırmayı hedefleyen hükümlerdi. TÜRK-İŞ’in merkezi düzeyde tüm üye sendikaları ile yürüttüğü mücadele amacına ulaşmış, 5 Nisan ekonomik kararları ile çıkartılmak istenen bir çok işçi karşıtı hüküm bütçe tasarısından çıkartılmıştı.

TÜRK-İŞ bu dönemlerde Çiller hükümetinin emek karşıtı politikalarına olduğua kadar siyasi arena da ki kararlarına karşı da mücadele etmekten geri kalmadı.TÜRK-İŞ yönetimi ve bağlı sendikaları ile 15 Ekim 1995 tarihinde Ankara’da büyük bir izinsiz miting düzenlendi. Bu miting Tansu Çiller’inazınlık hükümetinin güven oyu alamamasında etkili olmuştu. Susurluk kazası ile ortaya çıkan mafya-devlet ilişkisine emek cephesinden doğru TÜRK-İŞ’in cevabı gecikmemiş, 1997’de Ankara’da Türk-İş tarafından Susurluk kazası ile ortaya çıkan mafya-devlet ilişkilerini protesto etmek için büyük bir miting düzenlenmişti. Mitingde özleştirilmelerinin durdurulması ve çetelerin yargılanması istendi.

90’lı yıllar boyunca TÜRK-İŞ yönetimi emek düşmanı politikalara karşı ortaya koyduğu mücadeleci tavır ile öne çıktı.90‘lı yıllar boyunca onlarca grev ve izinsiz gösteri TÜRK-İŞ tarafından düzenlendi. Hem özelleştirmelere karşı mücadele hemde çalışma yaşamını ilgilendiren diğer bir çok karara karşı TÜRK-İŞ ve ona bağlı sendikalar bir çok eyleme imza attı.

2001 krizi ve ardından gerçekleşen 2002 seçimleri ile Türkiye siyasi tarihinde bir dönem geride kalırken, TÜRK-İŞ’ içinde yeni bir dönem başlamış olacaktı.

Teslimiyet çizgisi ve iflas

AKP iktidarı ile birlikte sendika ve siyaset ilişkisi belirgin bir hale geldiği apaçık ortadadır. Memur-Sen’in mucizevi büyüyüşü, HAK-İŞ ‘in iktidarın adeta Çalışma Bakanlığına alternatif olma hali, çalışma ve emek yaşamını iktidardan yana baştan aşağı şekillendirmektedir. İktidarca dizayn edilen bu iki konfederasyon ne yazık ki emeğin haklarının gasp edilme sürecinde AKP iktidarına destek olmaktadır. TÜRK-İŞ’in ise AKP’nin siyasi anlamda sendikalara yönelik baskısına çoktan boyun eğdiği hepimizin malumu. 2007 yılı ile TÜRK-İŞ yönetimine AKP müdahelesi başlayan sonra ki süreçlerde TÜRK-İŞ bünyesinde yer alan muhalif sol sendikalara yönelik operasyonlar devam etti. TÜRK-İŞ’in mevcut yönetim yapısına muhalif olan Sendikal Güç Birliği Platformunu oluşturan ilerici sendikalar bu süreçte iktidarın hedefi haline geldi. Bu süreç adım adım işlerken ne yazık ki TÜRK-İŞ yönetimi AKP iktidarı ile gönüllü bir ittifakı tercih etti.

Teslimiyet süreci sadece TÜRK-İŞ’e değil ülkede ki milyonlarca işçiye de birçok şey kaybettirdi. AKP iktidarı süresince işçilerin kazanılmış hakları birer birer gasp edilirken TÜRK-İŞ yönetimi bu süreci sadece seyretti. TÜRK-İŞ genel başkanının son süreçlerde yaptığı çıkışlar belkide çok geç kalınmış bir sürecin pişmanlığını ifade etmektedir.

Çiller 2001 yılında yaptığı bir açıklamada Türkiye’yi son sosyalist devlet olarak nitelendirmişti. Çiller bu nitelendirmeyi Türkiye’de özelleştirme süreçlerinin yeteri kadarıyla desteklenmemesinden ve kamu kuruluşlarının piyasacı bir anlayış ile yönetilmemesinden şikayetle dile getirmişti.

AKP iktidarı dönemince tüm kamu mirası yok pahasına talan edildi. Özelleştirme süreçleri ile ülkenin toplumsal emeği açık bir şekilde tasfiye edilirken, güvencesiz ve geleceksiz bir çalışma hayatı işçilere zor yolu ile dayatıldı. Son Şeker Fabrikaları ile başlayan ve Tank Palet Fabrikalarının özelleştirme kapsamına alınması ile devam eden bu süreçte iktidar karşısında hiç bir örgütlü gücü bulmadı.

Şimdi hepsi birer cumhuriyet mirası olan kamu işletmelerinin son kaleleri de elimizden teker teker alınmak üzere. Fabrikalarda kalan son işçi emeği de bu şekilde yok edilmek üzere. 90’lı yıllarda mücadeleci çizgi mirasını bir kenara bırakıp, teslimiyet çizgisini benimseyen TÜRK-İŞ yönetimi acaba sıranın kendisine geldiğinin farkında değil mi?

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER