Cumartesi, Nisan 20, 2024

Buldan: HDP’nin tabelasını bile size kaptırmayacağız

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu.

HDP’ye açılan kapatma davası başta olmak üzere artan saldırıları değerlendiren Buldan, şunları söyledi:

Değerli halkımız, basının değerli emekçileri, hepiniz grup toplantımıza hoş geldiniz. Gündeme geçmeden önce hafta sonu kaybettiğimiz Kürt halkının çok değerli mamostesi, sevgili milletvekili arkadaşımız Kadri Yıldırım’a Allah’tan rahmet diliyorum; kederli ailesine, tüm sevenlerine ve halkımıza da başsağlığı diliyorum. Mamoste Yıldırım Kürt kültürüne ve diline büyük emekler verdi, adanmış bir ömür verdi. Bıraktığı değerli miras hepimizin emanetidir. Bu emanete sahip çıkacağımızın sözünü halkımıza veriyoruz. Saygıyla, minnetle ve özlemle anacağız değerli arkadaşımızı. Mekânı cennet, ruhu şad olsun!

Pusulasını ve siyasi aklını kaybetmiş bir saray iktidarının olduğunu herkes görmeli

Hep birlikte, büyük krizlerin ve kırılmaların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Tüm toplumu ve ülkeyi kuşatan, adeta nefes dahi aldırmayan tekçi, talancı, zorba bir yönetim anlayışının hukuksuzluklarıyla, adaletsizlikleriyle ve krizleriyle karşı karşıyayız. Kaybetme korkusuyla herkesi hedef alan, yaptığı hukuksuzluklarla artık meşruiyet sınırlarının dışına çıkan, pusulasını ve siyasi aklını kaybetmiş olan kontrol dışı bir saray iktidarının varlığını herkesin görmesi gerekir.

Bu iktidar oldukça Türkiye’de kimse güvende değildir

Altını kalın çizgilerle çiziyorum: Bu iktidar sürdükçe, bu ülkede hiç kimse güvende değildir. Ne toplumun ne kadınların ne emekçilerin ne kimlik ve inançların hiçbirisinin bugünü ve yarınları güvende değildir. Bu çöküş ve kriz sistemi ekonomik krizden cins-kırım düzeyine varana, kadına yönelik şiddete kadar toplumsal, siyasi ve iktisadi alanda yaşanan birçok sorunu her gün daha da derinleştirmektedir. Halkın sorunlarına çözüm üretmesi gereken Parlamentoyu devre dışı bıraktılar. Meclis’in denetim yetkisini ortadan kaldırdılar. Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıp, tek adamın kuvvetler birliğine dönüştürdüler. Bağımsız olması gereken yargıyı Saray’ın baskı aracı haline getirdiler. Anayasayı ve yasaları rafa kaldırdılar. Bunun örneklerini her gün görüyoruz. Kararlar artık Anayasaya ve hukuka göre değil, tek adamın iki dudağı arasından çıkacak fermana göre alınmaktadır. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan muhalefeti dinlemek ve ortak akıl oluşturmak yerine muhalefete savaş açmış durumdalar. Demokrasinin en temel ilkesi olan seçme seçilme hakkına darbe yaptılar. Milyonlarca Kürdün iradesini yok sayarak HDP belediyelerini gasp ettiler. Bunun da yarın yıl dönümü. Boğaziçi’ne kayyım atadılar. Gezi Parkına el koymak için kayyım atadıklarını geçtiğimiz günlerde gördük. Yurttaşların demokratik, ekonomik ve sosyal haklarını tek tek ortadan kaldırmak için, baskı ve sindirme yoluna gittiler.

Güvenlik soruşturması yasası, fişleme yasasıdır ve kamuya yönelik büyük bir tasfiyenin hazırlığıdır

28 Şubatçılar gibi herkesi fişlediler. Bugün Meclis’e getirdikleri ya da getirecekleri güvenlik soruşturması yasası bir fişleme yasasıdır ve kamuya yönelik büyük bir tasfiyenin hazırlığıdır. Halkın, kamunun ekonomik kaynaklarını tükettiler, insanları işsiz, çaresiz, sofraları ekmeksiz ve aşsız bıraktılar.  Halkın vergilerini iktidarlarının bekası savaşına harcadılar. Toplumun tüm değerlerinin içini boşalttılar, çürüttüler. Yalanı yol haritası yaptılar. Kara propagandayı, nefret dilini, komplo ve kumpasları eylem planı haline getirdiler. İstanbul Sözleşmesinden çekilerek, erkek şiddetine adeta alan açtılar. Demokrasiye ve topluma nefes aldıran, umut olan HDP hakkında hukuksuzca kapatma davası açtılar. Demokratik siyasete, birlikte yaşam iradesine darbe süreci başlattıklarını gördük. Bütün plan ve programları kendilerini kurtarmak için, iktidardan düşmemek içindir. Ülke batmış, halk perişan hale gelmiş bunların umurunda değildir.

Hiçbir alanda tek bir çözüm politikaları yok

Bu iktidarın ekonomiden adalete, işsizlikten yoksulluğa varıncaya kadar hiçbir alanda tek bir çözüm politikası yoktur. Milyonlar aç, aşı yok, pandemi can alıyor; buldukları çözüm HDP’ye kapatma davası açmak. Sokakta herkes adalet diye feryat ediyor, buldukları çözüm HDP’ye ve hak arayan herkese karşı adaletsizliği büyütmek olmuştur. Çaresizlik içindeki halk aş ve iş istiyor, huzur istiyor. Saray iktidarının sunduğu çözüm HDP hakkında kapatma davası açmaktır. Aşı yok, pandemi her gün can almaya devam etmektedir. Buldukları çözüm; halkı eve, siyaseti HDP’ye kapatmaktır.

Çözüm erken seçimdedir

Tek icraatları vardır; huzur ve refah isteyen halka ve demokrasi isteyenlere siyasetin yolunu, adalet talep edenlere adaletin yolunu kapatmak. Günde en az iki kadın katledilmektedir. Çözümleri erkek şiddetiyle mücadelede büyük öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi’nden kaçmaktır. İşkence, çıplak arama, insan hakları ihlalleri ayyuka çıkmıştır. İktidarın bulduğu çözüm, insan hakları mücadelesi veren Ömer Faruk Gergerlioğlu arkadaşımızın vekilliğini düşürmek ve onu sabah namazında hukuksuzca ve saygısızca gözaltına almak olmuştur. Cumartesi Anneleri çeyrek asırdan uzun bir süredir adalet mücadelesi vermektedir bu ülkede. İktidarın çözümü ise Cumartesi Annelerini yargılamak, hakikatleri karartmak olmuştur. Halk bu iktidardan kurtulmak için bir an önce seçim sandığı istemektedir ve bunu talep etmektedir. Biz de buradan çağrı yapıyoruz: Çözüm erken seçimdedir. İşte tek adam yönetiminin özeti budur!

Bize kapattıkları tüm yolları birer birer açıp ilerleyeceğiz 

Evet, demokrasi mücadelesi veren bizlere, emekçi halklara, direnen emekçilere, kadınlara, yoksullara, adalet arayanlara düşen ise bu zulüm düzenine hep birlikte iktidar yolunu kapatmaktır. Bize kapatmaya çalıştıkları tüm yolları birer birer açmak ve bu yolda hızlı adımlarla yürümektir. Bunu da mutlaka başaracağız, bunun sözünü veriyoruz.

Kapatma davasının kararını 31 Mart’ta verdiler, 23 Haziran’da düğmeye bastılar

İktidar, adaletsizlik ve talan düzenini sürdürebilmek için yüz yıllık demokrasi mücadelesinin temel birikimlerini taşıyan HDP’yi siyaset dışına itmeye çalışmaktadır. Çünkü siyasi hesaplarının önündeki tek engel HDP’dir. Çok net olarak söylüyorum, altını kalın çizgilerle çiziyorum. Kapatma davası kararını, iki yıl önce yerel seçimlerde büyükşehir belediyelerini kaybettikleri 31 Mart akşamı verdiler. 23 Haziran akşamı da kapatma davasını planlayarak, takvime bağlayarak düğmeye bastılar. Bu bu nedenle bu dava siyasi bir intikam davasıdır. Bu, hukuki değil, siyasi bir davadır. Sandıkta kaybetme davasıdır. Halka, halkın iradesine karşı açılan bir kumpas davasıdır.

Küçük ortak davanın savcısıdır, büyük ortak da başsavcısıdır!

Bu davanın kararını veren de açtıran da o hukuk rezaleti olan iddianameyi hazırlatan da Saray’ın iki ortağıdır. Küçük ortak davanın savcısıdır, büyük ortak da davanın başsavcısıdır! Her şey çok nettir. AKP-MHP ikilisi, seçim kazanmak için, kendi partilerini açık tutmak için HDP’yi kapatmak istemektedir. Bunun başka bir adı ve anlamı yoktur.

HDP kolay lokma değildir, boğazınızda kalır

Bu iki ortak HDP’ye karşı Saray’da kurtlar sofrası kurdular. Bu sofrada HDP’yi yemeyi planlıyorlar. Buradan onlara söyleyeceğim şudur. HDP öyle sandığınız gibi kolay bir lokma değildir. Boğazınızda kalır, düğümlenir ve tıkanırsınız! Kapatma davasıyla sizin HDP’den koparabileceğiniz tek bir parça ancak olsa olsa HDP’nin bir tabelası olabilir. Onu da alamazsınız çünkü tabelamızı bile size vermeyeceğiz, kaptırmayacağız. HDP’nin eşit ve özgür yaşam fikriyatını, mücadele geleneği ve kararlılığını ortadan kaldırmaya gücünüz asla yetmeyecektir.

Newroz’un mesajını hala almadıysanız sonuçlarını siz düşüneceksiniz

Görmediyseniz bir kez daha hatırlatalım. Newroz’a, Newroz fotoğraflarına bir kez daha bakın. Milyonlar ne dedi, ne mesaj verdi bir kez daha dinleyin. Halk, “benim irademi engelleyemezsin, durduramazsın, buna izin vermem” dedi. O yüzden boş yere HDP’siz bir Türkiye, HDP’siz Meclis hayali kurmayın. Milyonların demokrasi hayali sizin koltuk hayalinizden çok daha büyüktür.

Boş yere ellerinizi ovuşturmayın, kapatma davasından size iktidar çıkmayacaktır

Kapatma davasından size iktidar çıkmayacaktır. Bu davanın sonucunda en büyük kaybeden ve devranı kapanacak olan sizin iktidarınız olacaktır. HDP milyonların desteği ve gücüyle dünden daha fazla büyüyecek ve güçlenecektir. Bizler asla pes etmeyeceğiz, geri adım atmayacağız. Yolumuzdan dönmeyeceğiz. Halklarımıza sözümüz var, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Türkiye halklarını HDP’siz bırakmayacağız!

Halklarımızın rüyası, hayalleri ve büyük mücadelesi sizin iddianamelerinize sığmaz

HDP; Türkiye halklarının birlikte ve eşit yaşam rüyasıdır, mücadele ortaklığıdır, ülkeyi birlikte yönetme umudu ve iddiasıdır. Bu iddiamızı mutlaka ama mutlaka başarıya ulaştıracağız. Halklarımızın rüyası, hayalleri ve büyük mücadelesi sizin iddianamelerinize sığmaz. Bu halkın iradesi kapatma davalarına sığmaz! Bu halkın iradesi kapatma davalarına sığmaz, bunu görecek ve öğreneceksiniz. Zaman sahipsiz, mekân rızasız, mazlum çaresiz değildir! Bunu bir kenara yazın.

Bu darbe iddianamesi yırtılıp çöpe atılmalıdır

Buradan bir kez daha hukuktan ve demokrasiden yana olan herkesi, demokrasiye kurulan komplo karşısında net olmaya, kararlı durmaya, demokrasiye en güçlü şekilde sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bu ülkede az da olsa eğer bir hukuk kırıntısı kaldıysa, hukukun onuruna sahip çıkan hukukçular varsa, kapatma davasıyla ülkeyi karanlığa gömmek isteyenlerin karşısında cesaretle durmalıdır. Hukuk adına, toplumun geleceği adına, demokratik Türkiye adına bu darbe iddianamesini yırtıp çöpe atmalıdır.

Üç beş oy fazla alabilir miyiz diye sözleşmeden çekilmek, kadına yönelik şiddetle mücadeleden çekilmektir

Faşizm kuşatmasının bir diğer hedefi kadınlardır, kadın mücadelesidir. Tek adamın bir gece yarısı gelen kararıyla milyonlarca kadının hayatını ilgilendiren İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı. Bu sözleşme; kadınların yıllarca dişiyle tırnağıyla, binbir emekle ilmek ilmek ördükleri mücadeleyle elde ettikleri bir kazanımdır. Üç beş oy fazla alabilir miyiz diye verilen bu karar, erkek şiddetine karşı mücadeleden, taahhütten çekilmektir. İktidarlarının devamı için milyonlarca kadını, LGBTİ+’ları ve çocuğu ölümle yüz yüze bırakmaktır. Erkek yargıyı aynı zamanda cesaretlendirmektir. İşte sizin eseriniz budur! Sokakları vahşet yollarına çevirdiniz. Bu karardan sonra geçen hafta iki kadın, üstelik biri hamile, diğeri de 5 yaşındaki çocuğunun gözü önünde vahşice katledildi. İki kadın da korunma talebinde bulunmuş olmasına rağmen, devlet erkek şiddetini durduramayarak görevini yerine getirmemiştir. Bu kadınlar binlercesi gibi bir daha güneşi göremeyecek, bir daha sevdiklerine sarılamayacak, aynı yollarda yürümeyecek. İşte sizin eseriniz budur! Sokakları kadınların can verdiği vahşet yollarına çevirdiniz.

Kadın düşmanı iktidar, bundan sonra işlenen her kadın cinayetinin faili ve sorumlusudur

Çok açık söylüyorum; kadına yönelik her erkek şiddetinde failin biri suçu işleyense, diğeri de İstanbul Sözleşmesini ortadan kaldıran zihniyettir. Bu kadın düşmanı iktidar, bundan sonra her kadın cinayetinin suç ortağıdır, faili ve sorumlusudur. Evet, sevgili kadınlar, İstanbul sözleşmesi artık kadınlar için mücadele ortaklığıdır. Sözleşmeyi savunmak milyonlarca kadının bedenini, yaşamını, taleplerini ve iradesini savunmaktır. Kadınları başının örtüsüne göre, kadınları diline ve inancına göre, kadınları yaşam tarzına göre ayıran bu erkek iktidarı bilmeli ki biz kadınlar kadın kimliğimizde ve sömürüye karşı mücadelemizde biriz, beraberiz. Bundan sonra da bu yolda beraber yürüyeceğiz.

İstanbul Sözleşmesini kaldıran erkek kararı biz kadınların nezdinde yok hükmündedir

İstanbul Sözleşmesini kaldıran erkek kararı biz kadınların nezdinde yok hükmündedir. Bu kararı kadınlar olarak tanımıyoruz. Mücadeleyle kazanılan haklarımızın ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. Buradan tüm kadınlara çağrı yapıyorum: Kadın hakları ve kazanımları bir bütündür. Biri gasp edildiğinde sıra diğerine gelecektir. Belediyelerimize kayyım atayarak eşbaşkanlık sistemimizi ortadan kaldırmayı hedeflediler. İşte İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin yolunu bu yöntemle açtılar. O yüzden tüm kazanımlara bir bütün olarak sahip çıkmalıyız. Elbette kadınların bu mücadele sözleşmesi, günü geldiğinde bu tekçi erkek iktidarını da feshedecek ve tarihin çöplüğüne gönderecektir.

Sizin çekilmeniz gereken yer İstanbul Sözleşmesi değil, iktidardır

Buradan AKP Genel Başkanına şu çağrıyı yapıyorum: Sizin çekilmeniz gereken yer İstanbul Sözleşmesi değil, oturduğunuz koltuktur, iktidardır. Tek yapmanız gereken iktidardan çekilip gitmektir! Ya çekilerek gidersiniz ya da kadınlar bu erkek saltanatınızı bitirerek sizi gönderecektir. Bizden söylemesi.

Sosyal medyaya düşen görüntüler haksız zenginleşmeyle halkı nasıl yoksullaştırdıklarının fotoğrafı

Türkiye her alanda olduğu gibi ekonomide de bu iktidarın politikaları nedeniyle büyük bir krizi ve çöküşü yaşamaktadır. Umutsuzluktan, çaresizlikten intihar eden insanlar, destek alamadığı için batan esnaf, tarlasını ekemeyen traktörü, tarlası hacizli olan çiftçi, evine artık gramla-taneyle sebze-meyve alan vatandaş, iş yerinde iliğine kadar sömürülen işçi ve artık iş bulmaktan tümüyle umudunu kesmiş işsiz… Son günlerde sosyal medya görüntüleri yansıdı biliyorsunuz. O görüntüler haksız zenginleşmeyle halkı nasıl yoksullaştırdıklarının bir belgesi, bir fotoğrafıdır.

Ortaya saçılan görüntüler buzdağının sadece görünen yüzüdür

Ortaya saçılan görüntüler buzdağının sadece görünen bir tarafıdır. Çürüme daha derinlerdedir. Gençler işsizlikten kırılırken, KHK’li doçent çalıştığı inşaatta vincin altında can verirken, cebinde bir lirası olmayan öğrenci intihar ederken, AKP ve yandaş azınlıkları korkunç bir zenginlik içerisinde yaşamaktadır.

AKP’nin bir büro memuru milyoner oluyorsa, siz bir de tepedekileri düşünün

AKP’nin bir büro memuru milyoner oluyorsa ihale zengini oluyorsa, tepedekilerin zenginliğini varın siz düşünün. Saray’ı ve AKP’yi adeta paralel Merkez Bankası yaptılar, halkın paralarını buralara aktardılar ve yandaşlarına dağıttılar, dağıtmaya da devam ediyorlar.

Bin odalı sarayınızda, başka yerlerde, içeride, dışarıda istiflediğiniz paraları siz getirin!

Halkın yoksullaşmasının en büyük nedeni işte bu iktidarın çürümesidir. Üstüne üstlük ekmek parasını bulamayan insanlarla alay edercesine “yastık altındakileri bankalara getirin” diye çağrı yapan AKP Genel Başkanıdır. Biz de kendisine şu çağrıyı yapıyoruz: Yastığın altında para bulunduran, altın tutan sadece sizsiniz, yandaşlarınızdır. Bin odalı sarayınızda, başka yerlerde, içeride dışarıda istiflediğiniz paraları siz getirin, yandaşlarınız getirsin! Vatandaştan isteyeceğinize çalmayın, çırpmayın, yemeyin. Siz eğer bunları yapmazsanız, halka başka bir yol gösterirseniz halk bunun hesabını sandıkta mutlaka ama mutlaka soracaktır.

Yiyecek ekmeği olmayan yurttaş yastığının altına para koyamaz, ancak siz koyarsınız

İktidarınız boyunca insanların yastık altında bir birikiminin hiç olmadığını bilmiyor musunuz? İnsanlar açlıkla, sefaletle, yoksullukla mücadele ederken yastığın altına para koyamaz. Elinde parası yok, yiyecek ekmeği yok. Çocuğunu okula gönderecek parası olmayan insanlar yastığın altına para koymaz. Başını yastığa huzurla koyamaz, huzurla uyumaz. Bunu yapan sizsiniz. O yüzden biz çağrı yapıyoruz: Türkiye’nin geleceği için önce paraları getirin, bankalara yatırın ondan sonra da bu iktidardan çıkın gidin.

Dolar vurgunlarınızda, Merkez Bankasının 128 Milyar dolarını eritmenizde istikrar var

Bu iktidar istikrardan, reformdan, şahlanıştan bahsediyor. İstikrarınız yandaşlarınız için vardır, çifte maaş alan Saray bürokratlarınız için vardır bunu da biliyoruz. Kamu garantili ihaleler verdiğiniz, yaptıkları yollar çöken yandaş müteahhitler için vardır. TL’yi bir gecede dibe indirerek önceden yaptığınız büyük dolar vurgunlarınızda istikrar vardır bunu da biliyoruz. Merkez Bankasının 128 milyar dolarını eritmenizde istikrar vardır. Bir de yalanlarınızda, talanlarınızda, zulümlerinizde istikrar vardır. Halk için, esnaf için, işsiz için, yoksul için istikrar yoktur bu ülkede. Onlar için iktidarınızın sadece ve sadece zulmü vardır.

Haritada her yer kırmızıya döndü, bu başarısızlığın haritasıdır: AKP bütün Türkiye için risktir

Dün akşam pandemi ile ilgili bir risk haritası yayınladılar. Her yer kırmızıya dönmüş durumda. Bu harita salgını yönetemediklerinin belgesi, başarısızlık haritasıdır. Haritadaki kırmızının gösterdiği bir diğer gerçek ise şudur: AKP iktidarı bütün Türkiye için risktir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye herkes için risktir. Bu yüzden biz, bu rejime kriz ve çöküş rejimi diyoruz. Gittiğimiz her yerde bu çöküşü derinden hissediyoruz.

HDP Karadeniz’dir, Artvin’dir, Hopa’dır; HDP Türkiye’dir

Biliyorsunuz daha önce başlayan ve son olarak Karadeniz’de devam eden “Aş ve İş Buluşmalarımızı” Türkiye’nin her yerinde sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam edeceğiz. Geçen hafta arkadaşlarımızın emeklerine, yüreklerine sağlık Karadeniz’deydiler, Hopa’da Artvin’deydiler ve halkı dinlediler. Halklar arasına konulmak istenen düşmanlığa karşı horonda, halayda birleştiler, emeklerine oyunlarına sağlık. Biz gittiğimiz her yerde ortak sorunumuz Saray rejimi dedik. İşsizlik, aşsızlık, yoksulluk dedik. Soframıza, emeğimize, alın terimize göz dikenlere karşı hep birlikte mücadele edelim dedik, demeye devam edeceğiz. Birlikte mücadele etmeye, birlikte adil bir biçimde bölüşmeye, birlikte doymaya, birlikte özgürleşmeye karar verdik. Lazıyla Çerkesiyle, Türküyle, Kürdüyle Türkiye’nin her yerinde her alanında bu mücadeleyi yürüteceğimize söz verdik. Buradan Artvin’de, Hopa’da heyetimizi sıcak şekilde karşılayan Karadeniz’in çay üreticisi kadınları başta olmak üzere tüm halklarımıza sevgi ve saygılarımızı iletiyoruz. HDP Karadeniz’dir, Artvin’dir, Hopa’dır; HDP Türkiye’dir.

İktidar kaybedecek olmanın korkusunu, biz kazanacak olmanın heyecanını yaşıyoruz

Yaşadığımız tüm bu karanlık tabloya bakarak hiç kimse asla umutsuzluğa ve kaygıya kapılmamalıdır. İktidar kaybedecek olmanın büyük korkusunu yaşamaktadır. Bizler ise kazanacak ve başaracak olmanın umudunu ve heyecanını yaşıyoruz. HDP var olduğu sürece umut da cesaret de başarı da hep var olacaktır. İnanın ki onurlu ve adil bir geleceği hep birlikte kuracağız. Bu zulümden hep birlikte kurtulacağız. Değişim ve demokrasi baharını hep birlikte yaşayacağız. Omuz omuza ve yan yana duracağız. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu çöküşten büyük demokrasi hamlesi ile mutlaka çıkacağız. O günler çok yakın. Yolunuz, yolumuz açık olsun. Hızır hepimizin yoldaşı olsun!

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER