Kadınların büyük çoğunluğunun başı örtülü. Yüzü gözü kapalı olanların çoğu neyse ki Türk değil.  Sokaktaki bu kalabalığın, kent kültürünü, kentte yaşamayı bildiğini söylemek de iyi niyet olur. Her yer çöp. Trafik kurallarını takan yok. Önemli bir eşleşmeydi; önce Ramazan ya da Şeker Bayramı. Ardından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ya da Çocuk Bayramı. Seçim kampanyaları ve heyecanı. Bahar gelmiş, çiçekler açmış, her şeye rağmen kıpır kıpır içimiz coşkusu. Hepsi aynı hafta, bir iki gün arayla. Ve Türkiye’nin en büyük, en kalabalık, dünyanın en çok görülmek gezilmek istenen ilk 5-10 kentinden biri İstanbul! Ne oldu İstanbul’da? TRAFİK DURDU Neler olmadı ki? Her bayram kimi tatile, kimi “memlekete” ailelerinin olduğu köye kasabaya giden İstanbullular hem süre kısa hem hayat çok pahalı olduğu için bir yere kımıldamadı. Yani klasik deyimiyle İstanbul boşalmadı. Bunun ötesinde çevre illerden gelen arabalı yerli turistlerle iyice doldu. Bir kısmı gemiyi görmeye gelmişti, Fellini’nin gemisine dönüşmüş bir gemi. TCG Anadolu, medarı iftiharımız, en büyük seçim otobüsü! Sarayburnu’nda demirli olduğu sürece 6 saat bekleyip gezemeyen var. Daha fazla beklemeyi göze alıp gezenlerin sayısı 80 bini buldu. Gemi, 23 Nisan sabahı Marmara Denizi’ne açıldı, sonra Boğaz’a doğru süzüldü. Bir kısım İstanbullu, gezilecek yerleri görmeye akın etti, yerli ve yersiz turistlerle birlikte: Tarihi yarımada, Sultanahmet, Gülhane. Eyüp Sultan. Biraz daha uzakta Boğaz, Emirgan Parkı ve laleler. Asya’dan Avrupa’ya ve Avrupa’dan Asya’ya el öpmeye geçenler. Sonuç? Bayramın 2. Günü trafik yüzde 70’e ulaştı ve durdu! Köprü de resmen durdu. Hep korktuğum bir şeydi; kâbusum. Bir gün gelecek ve trafik tamamen duracak. Yollar yetmeyecek ve hiçbir araç hareket edemeyecek. Tophane’de rastladığımız bir taksi şöförü saat 21.00’de Sabiha Gökçen’den aldığı müşteriyi 2.30 saatte buraya kadar getirebildiğini anlatırken 540 TL tutmuş taksimetreyi gösteriyordu. Bu bir şey değil nasıl geri döneceğim diye adeta ağlayarak! Bir tanıdığım otobüsle şehre Göktürk’ten tam 5 saatte gelmiş! KAMU ULAŞIMI TAŞTI Trafik çoğu noktada tamamen durduğu için yarım saatlik yol 3 saatte alındı. Yine de aracının içinde bekleyenler kamu ulaşımı kullananlara oranla şanslıydı! Bayram dolayısıyla toplu ulaşım ücretsiz olduğu için inanılmaz bir izdiham vardı. Marmaray, tramvay, otobüsler hep dolu geçti. Binebilenler balık istifi gitti. Marmaray Sirkeci İstasyonu’nda izdihamdan ayılan bayılan oldu! Bazıları arbede çıkardı. Çocuklar ezilme tehlikesi atlattı. Eminönü Sultanahmet arasında tramvay seferleri durduruldu. İSTANBUL’A SIĞAMADIK Sokağa çıkmış ve gezmek isteyen herkesin şikâyeti ortaktı: Kim bu kalabalık? Niye bu kadar kalabalık! Yanıtı tekti: İstanbul’a sığmıyoruz! Bir şehre 20 milyon kişi nasıl sığar? Bir kısmı sokağa bile aynı anda çıkarsa, metroya, Marmaray’a, otobüse binerse, arabasıyla yollara düşerse, hatta Galata Meydanı’nda buluşursa yetmiyor! Herkesin öfkesi ötekineydionlar niye gelmiş? Kamu ulaşımını ücretsiz yaparsanız işte böyle herkes biner! Sosyal medya şikayetle doluydu. Bayramlarda ücretsiz bilet olmasın. Olmasın ki çok çocuklu aileler kentin çeperlerinden gezilecek yerlerine akın etmesinler! Piknik yapmaya gidenler oturacak ağaç altı bulamadı, evine geri döndü. Dikkatimi çeken genç nüfus oldu. 17-25 yaş arası erkek nüfus bu kadar çok olabilir mi? Hemen hepsi aynı model bayramlık tıraşını olmuş. Başka bir dil konuştukları kesin, hepsi değil, çoğu. Kürtçe, Arapça, Farsça, Orta Asya dilleri. Kim bu gençler? Ne yapıyorlar bu şehirde? Çalışıyor mu? Saklanıyor mu? Nedir bu orantısız genç nüfus?
Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı ile olmayacak bir şey başardı: biz Kıvılcımların yüzde 24 olan oyunu diğer mahalleyle birleştirerek Egemenlik Milletindir diyebileceğimiz bir sonuca yaklaştırdı.
Kadınların büyük çoğunluğunun başı örtülü. Yüzü gözü kapalı olanların çoğu neyse ki Türk değil.  Sokaktaki bu kalabalığın, kent kültürünü, kentte yaşamayı bildiğini söylemek de iyi niyet olur. Her yer çöp. Trafik kurallarını takan yok. Emirgan Parkı’nda laleler açmış; süsler yapılmış. Elbette herkes fotoğraf çektirmek istiyor, ama ille de içine girecekler. İBB güvenlik dikmiş, görevli düdük çalmaktan perişan olmuş. Güvenlik olmayan yerlerde çocuklar laleleri yoluyor. Anneleri seyrediyor. Benim gibi dayanamayan olunca iki mahalle arasında Kızılcık Şerbeti misali bir ağız dalaşı yaşanıyor. Bendeniz Kıvılcım! Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı ile olmayacak bir şey başardı: biz Kıvılcımların yüzde 24 olan oyunu diğer mahalleyle birleştirerek Egemenlik Milletindir diyebileceğimiz bir sonuca yaklaştırdı. Yüzde 48’e 3 -5 daha eklesek 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramını 15 Mayıs’ta yeniden Milli Egemenlik olarak kutlayacağız mücadeleye devam edersek. Biraz kalabalık olacağız, ama birlikten güç doğacak!