Salı, Nisan 23, 2024

Brexit sonrası İngiltere’nin küresel ihtirasları: Afganistan

Selin Nasi

Afganistan deneyimi, İngiltere’nin imparatorluk geçmişine özlem duyanların “Küresel Britanya” hedefinin retorikten öteye gidemeyeceğimi gösterdi. Brexit’in İngiltere’yi daha bağımsız kılmadığı, ABD’ye daha bağımlı hale getireceği günden güne anlaşılıyor.

ABD’nin Afganistan’dan apar topar çıkışının yol açtığı kaos, İngiltere Dışişleri Bakanı’nı koltuğundan etti. Doğru okudunuz, ülke isimlerinde karışıklık yok.

Afganistan’da görevli İngiliz ve Afgan vatandaşların tahliyesi sırasında, Yunanistan’ın Girit adasında tatiline devam ettiği için bir süredir sert eleştirilere hedef olan DB Dominic Raab, tenzil-i rütbe edilerek Adalet Bakanlığı’na getirildi. Raab’ın ayrıca başbakan yardımcılığı görevini üstlenmiş olması, bunun eleştirileri yatıştırma amaçlı bir hamle olduğunu, kendisinin tamamen gözden çıkarılmadığını düşündürüyor.

Kuşkusuz, Başbakan Boris Johnson’ı kabine değişikliğine sevk eden, kamuoyu yoklamalarında hükümete desteğin geriliyor oluşu. Normal şartlarda seçimlerin 2024 yılında yapılması bekleniyor. Ancak bir taraftan Covid 19 salgınının farklı şekillerde de olsa devam etmesi, diğer yandan Brexit’in gerçek sonuçlarının toplum tarafından idrak ediliyor oluşu Johnson hükümeti üzerinde baskı kuruyor. Bu bağlamda, dış politika ve özelde Afganistan dosyasının kabine değişikliği üzerinde etkisi nispeten sınırlı olabilir. Ancak, BB Johnson da dahil olmak üzere, Brexit yanlılarının dillerine pelesenk ettiği “AB’den çıkışıyla İngiltere’nin küresel güç olacağı” iddiası açısından, Afganistan deneyimi bize ne göstermiş oldu? Dilerseniz bugün ona bakalım.

ABD’nin geçtiğimiz ay, Afganistan’da konuşlu kuvvetlerinin tamamını çekeceğini duyurması ardından olaylar ışık hızıyla gelişti. Washington, Taliban’ın bu kadar hızlı ilerleyeceğini ve yönetimini kısa sürede ele geçireceğini beklemiyordu veya her koşulda kararından geri dönmemeye niyetliydi.

ABD’nin Soğuk Savaş sonrası izlediği dış politika ile siyasi kredisini kendi eliyle nasıl harcadığı ve özellikle 11 Eylül sonrası terörle mücadele kapsamında ne gibi yanlışlar yaptığı üzerine çokça yazıldı. Tekrara düşmemek ve köşemi tasarruflu kullanmak adına o konuya girmeyeceğim.

Realist perspektiften, ABD’nin Afganistan’dan çıkış kararının gerekçelerini doğru bulmakla beraber, süreci yönetmekteki başarısızlığının ülkenin uluslararası itibarına gölge düşürdüğü ve müttefikler nezdinde güvensizlik yarattığını teslim etmek gerek. İlerleyen dönemde başkan Biden ve halefi yönetimlerin, çeşitli hamlelerle dengeleri kendi lehine değiştirmeleri mümkün olacak mı, göreceğiz.

BİDEN DAHA İLK KRİZDE MÜTTEFİKLERİNİ UMURSAMADI

Aslında, ABD’nin dış politikada tek taraflı hareket etmesi yeni bir olgu değil. Fakat, transatlantik ilişkileri onarma sözüyle göreve gelen Biden yönetimi, ilk ciddi dış politika krizinde, müttefiklerinin hassasiyetlerini görmezden gelerek, söz konusu hedeflerle çelişkili bir duruş sergilemiş oldu. Biden’ın tutumunun Avrupa’da stratejik otonomi arayışlarına ivme kazandırması kuvvetle muhtemel. Ancak kısa vadede çoğu müttefikin, ABD karşısındaki gücüne mukabil, sahadaki durumu-  yutkunarak da olsa- kabullenmek zorunda kaldığı gerçeğini değiştirmiyor.

ABD ile ilişkilerde kendisini özel ve yakın bir müttefik olarak konumlandıran İngiltere de payına düşen hayal kırıklığını yaşıyor. Gelişmeler, özellikle kamuoyunda Brexit sonrası dış politika hedeflerinin sorgulanmasına yol açtı. Brexit yanlılarının İngiltere’nin imparatorluk geçmişine özlemle, uluslararası güç dengelerindeki değişimi görmezden gelerek, hayli iddialı şekilde ortaya attıkları “Küresel Britanya” hedefinin, retorikten öteye gidemeyeceği ve Avrupa Birliği’nden çıkışının, İngiltere’yi daha bağımsız kılmaktan ziyade, ABD’ye daha bağımlı hale getireceği günden güne anlaşılıyor. Bu bakımdan, Afganistan deneyimi, ABD’nin çekilme takvimine itiraz eden ve bölgede istikrar sağlanması amacıyla alternatif bir askeri güç konuşlanması gerektiğini savunan İngiltere’nin gücünün sınırlarını test etmiş oldu.

Sınır ötesi operasyonun sonlandırılmasıyla kaderine terkedilen Afganlara karşı ahlâki sorumluluk, uluslararası itibar ve güven kaybı bir yana, İngiltere halihazırda ülkeye yerleştirilen Afgan vatandaşların barınma, sağlık, eğitim ve istihdamı için kaynak oluşturulması ve uzun vadede topluma entegrasyonuna ilişkin çeşitli sorunlarla baş etmek durumunda kalacak.

DB Raab, eylül başında yaptığı açıklamada, İngiltere’nin 5 binden fazlası İngiliz vatandaşı olmak üzere 17 bin kişiyi Afganistan’dan tahliye ettiğini duyurmuştu. Hükümet, ayrıca, 13 Eylül’de güncellediği “Afgan Vatandaşların Yeniden Yerleştirilmesi Programı-Afghan Citizens’ Resettlement Scheme” kapsamında Kabil’den tahliye edilenlere ek olarak, önümüzdeki 5 yıl içinde, 20 bin Afgan mülteciyi ülkeye kabul edeceğini taahhüt etti. Yürütülen resmi kampanyaların tüm ayrıntılarına ulaşmak mümkün. Tabii, bu politikaların pratiğe yansıması, siyasi belgelerde çizildiği kadar pembe ve sorunsuz olmuyor. Mültecileri kabul eden belediyeler, kaynak yetersizliğinden ötürü sivil toplum kuruluşlarına yiyecek, kalın giysiler, tıbbî malzemeler ama en çok da bebek bezi, mama gibi ihtiyaçlar için yardım çağrısı yapıyor. Öte yandan, karantina otellerine yerleştirilen pek çok Afgan vatandaşın geleceği belirsiz.

ÇİN’E KARŞI AVUSTRALYA’YLA İŞ BİRLİĞİ

Peki böylesi bir arka planda, İngiltere’nin ABD ve Avustralya ile yeni bir güvenlik iş birliği anlaşması yaptığını duyurmasını nasıl okumalı?  Avustralya’nın yeni nesil nükleer denizaltılar geliştirmesine destek verilmesinin yanı sıra, siber güvenlik ve yapay zekâ konularında da iş birliği öngören savunma anlaşması, ABD’nin Hint-Pasifik bölgesinde müttefiklerinin askeri kapasitelerini artırma yoluyla Çin’i dengeleme politikasının bir ürünü. İngiltere ise, anlaşılan, kendisini Washington nezdinde sadık ve faydalı bir müttefik kılarak, küresel oyunda yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.

 

 

PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,450TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,284AboneAbone Ol

EDİTÖR ÖNERİSİ

HAFTANIN ÇEVİRİSİ

SON HABERLER