Perşembe, Nisan 25, 2024

Boris Johnson’ın yıl sonu karnesi ve 2022’ye devreden sorunlar

Para cezasına çarptırılan yolsuzluk olayı, basın sözcüsünün istifasıyla sonuçlanan Noel partisi skandalı, Brexit’e bağlı işçi açığı ve sevkiyat sıkıntısı, Dublin Antlaşması’nın hükmünü yitirmesi ve düzensiz göç sorunu ve daha neler neler…

Londra haftalar öncesinden Noel havasına girdi bile. Geçen sene Noel öncesi tam kapanmaya giden İngilizler bu yıl, yeni varyant Omnicron’a rağmen kutlamalardan vazgeçmeye razı değil. Caddeler rengarenk ışıklarla süslendi. Pek çok insan, Noel ağaçlarının altına koyabilecekleri irili ufaklı hediyeler için alışveriş telaşında.

Başbakanlık ofisi ve aynı zamanda başbakanın konutunun bulunduğu Downing Caddesi’ndeki 10 Numara’da ise vaziyet biraz karışık. Bu hafta Başbakan Boris Johnson ve eşi Carrie Symonds’ın bir kız çocukları dünyaya geldi. Çiftin 2020 Nisan ayında bir oğulları olmuştu. Ne var ki, 7. kez baba olan Johnson’ın sevinci, iç politikada yakasını bir türlü kurtaramadığı skandallar sebebiyle gölgelendi.

Geçtiğimiz yazıda değindiğim, parti kaynaklarının kullanımında yolsuzluk yapıldığına ilişkin suçlamaları araştıran Seçim Komisyonu sekiz ay süren soruşturma süreci ardından bir karara vardı ve Başbakan Johnson’ın dairesinin dekorasyonu için kullanılan bağışın (52 bin 801 sterlin) doğru ve şeffaf şekilde beyan edilmediği gerekçesiyle, Muhafazakar Parti’ye 17 bin 800 sterlin tutarında para cezası verdi.

SKANDAL NOEL PARTİSİNİN GÖRÜNTÜLERİ SIZDI

Ama asıl, gazete manşetleri 2020 Noel arifesinde başbakanlık ofisinde, Covid 19 tedbirlerini hiçe sayarak, (Başbakanlık Ofisi’nde 18 Aralık, 27 Aralık ve Eğitim Departmanı’nda 10 Aralık olmak üzere) parti düzenlendiğine ilişkin iddialarla çalkalanıyor. Daily Mirror’a göre, sosyal mesafe kuralları gözetilmeksizin düzenlenen gayri resmi Noel Partisi’nde, başbakanın İletişim Şefi Jack Doyle, yıl sonu konuşması yapmış ve personele yıl boyunca çalışmalarının karşılığı olarak ödül dağıtmış.

ITV tarafından paylaşılan bir videoda Basın Sözcüsü Allegra Stratton’ın basın toplantısında hazırlık yaparken çekilen görüntülerinde, bahsi geçen partiyle ilgili ekip arkadaşlarıyla şakalaştıkları, Stratton’ın duyulduğu takdirde partiye ilişkin kamuoyuna nasıl cevap vermesi gerektiğine yönelik hazırlık yaptığı görülüyor. Videonun dolaşıma girmesinden kısa bir süre sonra Stratton’ın görevinden istifa ettiğini açıkladı.

Başbakan Johnson, konunun incelenmesi ve pandemi tedbirlerini ihlal eden görevliler hakkında gerekli işlemlerin yapılması için soruşturma açılmasına destek vererek, kendisine yöneltilen eleştirileri elden geldiğince savuşturmaya çalışıyor.

Doğrusu 2021, Başbakan Boris Johnson için kolay bir sene olmadı. Varyant virüslerin tetiklediği salgın dalgaları neticesinde Covid19, adeta hayatımızın bir parçası haline geldi. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Johnson hükümeti de önceliğini pandemiyle mücadeleye ve kapanmaların yol açtığı maddi-manevi zararları telafi etmeye verdi.

İngiltere’nin Oxford Üniversitesi tarafından geliştirilen Astra Zeneca aşısını hızlıca onaylayıp aşılama sürecinde başarı kaydetmesini hariç tutarsak, bu dönemde Avrupa Birliği’nden çıkılmış olmasının hükümetin baş etmeye çalıştığı sorunlar üzerinde çarpan etkisi yaptığını diyebiliriz. Eleman açığını ele alalım. İngiltere’de eleman açığı uzun yıllardır var olan bir sorun kabul ediliyor. Ancak yabancı işçilerle bu açık bir şekilde telafi ediliyordu. Brexit’le birlikte yabancı işçilerin bir kısmı İngiltere’yi terketti. Vize koşullarının ağırlaşmasının üzerine pandeminin dayattığı karantina tedbirleri binince, eleman açığı pek çok sektörün işleyişini sekteye uğratacak düzeye yükseldi. Öyle ki, hükümet Noel öncesi kriz yaşanmaması için, “ekmeğimizi elimizden alıyorlar!” diye istemedikleri yabancı işçilere geçici olarak vize kolaylığı tanımak durumunda kaldı.

BREXIT’E BAĞLI KAMYONCU KRİZİ DEVAM EDİYOR

Başkentin göbeğinde benzincilere, haftalarca pompalarına kilit astıran akaryakıt krizi belki erken çözüldü. Ancak gerek kamyon şoförü açığı gerekse hizmet sektöründe eleman sıkıntısı hala devam etmekte. Keza, Brexit’e bağlı gümrük işlemlerinin uzamasından ötürü ürün sevkiyatında yaşanan gecikmeler… Pandemiyi bahane ederek, İngiltere’nin tek taraflı uzatmış olduğu geçiş döneminin sona ermesiyle birlikte gümrük süreci iyice Arap saçına dönecek. Bu durumdan en çok küçük çaplı işletmelerin zarar göreceğini tahmin etmek zor değil.

Bir diğer konu mülteci meselesi. Geçtiğimiz haftalarda Manş Denizi’nde alabora olan, 31 kişinin hayatını kaybettiği bot kazası ardından düzensiz göç sorunu yeniden uluslararası kamuoyunun gündemine oturdu. Her ne kadar İngiltere ve Fransa’nın liderlerinin kıyıların kontrolü üzerinden birbirlerine yönelttikleri suçlamalar sahne çalmış olsa da yaşanan kriz Brexit yanlılarının savunduğu “sınırların kontrolünü geri alma” vaadinin slogandan ibaret olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. AB’den ayrıldığı için mültecilerin AB’ye giriş yaptıkları ilk ülkeye geri gönderilmelerini mümkün kılan Dublin Anlaşması’na artık taraf olmamasının İngiltere’nin aleyhine işlediği anlaşıldı. Şimdi ivedilikle yeni bir anlaşma müzakere edilmesi üzerine diplomatik temaslar yürütülüyor.

Bu arada Brexit sonrası İngiltere ile Fransa arasında sürtüşmeye neden olan balıkçılık hakları konusunda, Londra uzlaşmaz tutumundan bir parça geri adım atmış gibi. Brexit anlaşması, AB ülkelerinin İngiltere sularında balıkçılık faaliyetlerini 2026 yılına kadar yüzde 25 azaltmalarını ve her balık türü için ayrı yıllık kotalar belirlenmesini öngörüyor. Fransa’nın deniz ürünlerinin dörtte birinin Manş Denizi’nden avlandığı düşünülürse, Fransızların tepkisi pek de yersiz sayılmaz. Sorunun temelinde ise, İngiltere’nin balıkçılık faaliyeti için ruhsat vereceği teknelerden, daha önce (2012-21016 arası) bölgede avlandıklarına ilişkin kanıt istiyor olması yatıyor. Fransa İngiltere’nin ruhsat kriterine, konum gösteren teçhizata sahip olmayan küçük tekneler için dezavantajlı durum yarattığından ötürü karşı çıkıyor. Tekneleri ruhsat beklerken, İngiltere’yi sıkıştırmak amacıyla ticari ambargo uygulanması yönünde bastırıyor. İşte geçtiğimiz Cuma, gece yarısı, Brüksel’in sorunun çözümü için Londra’ya verdiği sürenin dolmasına saatler kala, Johnson hükümetinin 23 adet yeni ruhsat çıkardığı, hafta içinde yedi adet daha ruhsat verileceği açıklandı. Konu henüz net bir çözüme kavuşturulamamış olsa da Avrupa Komisyonu görüşmelerin süreceğini belirtiyor.

Tüm bunların yanında, çözümü en çetrefil ve 2022’de belki de Boris Johnson’ın başını en çok ağrıtacak konu Kuzey İrlanda Protokolü. Bilindiği üzere, Kuzey İrlanda Protokolü, Birleşik Krallık’ın parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki ticari ilişkileri düzenliyor. Birleşik Krallık AB’den ayrılırken, taraflar, Kuzey İrlanda’nın AB gümrük kurallarına tabi olması üzerinde anlaştılar. Zira, İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasında fiziki bir sınır oluşturulması, 1998’de imzalanan-İrlanda Adası’nda birlik yanlısı Protestanlar ile bağımsızlık yanlısı Katolikler arasında 14 yıl süren çatışmayı sona erdiren- Hayırlı Cuma Anlaşması’nın hükümleriyle çelişecekti. Ancak Brexit, kaçınılmaz olarak, Kuzey İrlanda ile İngiltere arasında bir gümrük duvarı oluşturulmasını zorunlu kılıyordu.

Müzakereler boyunca böylesi bir gümrük sınırının oluşturulmayacağına dair taahhütte bulunan Başbakan Johnson, sonunda İrlanda Denizi üzerinde gümrük kontrolü yapılması koşulunu kabul etmek zorunda kaldı. Ancak kısa bir süre sonra yine Johnson hükümeti, Brexit Anlaşması’nın Ek Protokolü’ne bağlı 16. maddeyi öne sürerek, ticareti olumsuz etkilediğinden ötürü, İngiltere’den Kuzey İrlanda’ya ürün ihracatında denetleme yapılmaması yönünde protokolün revize edilmesini talep etti. Birleşik Krallık, ayrıca protokolün uygulanmasına ilişkin doğabilecek anlaşmazlıkların çözümü için Avrupa Adalet Divanı’na başvurulmasını da kendi egemenlik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle karşı çıkıyor.

Ne var ki, o sınır bir şekilde bir yerde tesis edilmek zorunda. Bu bakımdan, Kuzey İrlanda Protokolü, bir taraftan Birleşik Krallık’ın siyasi bütünlüğünü tehdit ederken, aynı zamanda İngiltere’nin hem AB hem de Hayırlı Cuma Anlaşması’nın korunmasından yana tavrını ortaya koyan ABD’nin Biden hükümetiyle ilişkileri germe potansiyeline sahip.

Geçtiğimiz ay, AB’nin Kuzey İrlanda ile İngiltere arasındaki gümrük kontrollerini basitleştirecek birtakım düzenlemeler önermesiyle zaman kazanılmış oldu. Ancak çözüm o kadar basit değil, ne yazık ki.

Noel arifesinde kriz istemeyen devletler, özellikle dış politika sorunlarını elden geldiğince 2022’ye ötelemeyi tercih ediyor. Masasında dosyalar birikirken, Boris Johnson’ı daha zor bir yıl bekliyor.

 

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

spot_img
PolitiYol Telegram'da

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
60,616TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI