Perşembe, Mart 30, 2023

“Bir Hüzün Sarkacı”

Funda Çapar
Funda Çapar
Lisans eğitimini İnönü Üniversitesi Kimya Öğretmenliği bölümünde tamamladı. Üniversite yıllarında kitap, tiyatro, satranç ve çevre kulüplerindeydi. 1999-2006 yılları arasında İstanbul’da öğretmen olarak görev yaptı. Ardından on yıl özel bir şirkette proje yönetiminde çalıştı. Bu esnada Beykent Üniversitesi İnsan Kaynakları ve Örgütsel Değişim dalında Yüksek Lisans eğitimini tamamladı, ayrıca ICF onaylı ACTP belgeleri aldı. 2016 yılında profesyonel çalışma hayatını bırakarak edebi anlamda yazın ve okuma çalışmalarına dahil olmaya başladı. Roman, öykü ve tiyatro metinleri üzerine çalışmaktadır.

Eserdeki yaklaşım gerçekle kurmacanın biri diğerinin etkisini düşürmeden hatta daha da artırarak birbiri içinde çözüldüğü izlenimi yaratır ve aklımıza romanları, bu kitabın da bir roman olduğunu getirir.

Gazeteci, araştırmacı ve yazar Murat Aksoy’un edebi kurgu eseri olan Bir Hüzün Sarkacı 2022’de yayımlandı. Hafıza ve aşk temalı kurguda baş karakterin kaybettiği annesinin gülüşüne, uzaktayken İstanbul’a duyduğu yoğun hüzün başat duygu olarak yansır.

Eserin 29. Sayfasından alınan şu satırlar Bir Hüzün Sarkacı hakkında okura fikir verecektir: “…Her seferinde yaşanmış ve yaşanmamış onca şey var, beni benden alan. Onca özlediğim ve onca sevdiğim; ama sevmediğim. Bilmediğim bir düş belki de sadece ölüm.

Evet ölüm! Soğuk, yalnızlık ve sonsuzluk. Bir köprü, bir insan, bir başka şey, bir başka yaşam. Sonlanmak. Sona ermesi her şeyin.

Gözlerimi açtım. Galata köprüsü yanmıştı. Yenisinde içiyordum, adını bilmediğim bir lokantada oturuyordum…”

Okumaya ve yazmaya ilk gençlik yıllarında da sevdalı, artık tanınan bir gazeteci olan kurmaca karakter Halil’in geriye dönüp 1990 ile 1997 yılları arasında yaşadıklarını yazdığı bir kitaptır okuduklarımız. Halil’in hafta sonu gazetelerinin birinin ekinde yer alan “Siyaset Okulu Başlıyor” ilanını görmesi ile yaşadıklarını yazma arzusu tetiklenir ve İstanbul’dan ayrı kaldığı, uzak ve soğuk kentte yaşadıklarıyla başlar hikâye.

Halil’in hikâyesi sadece onun değil; bir dönemin, bir ülkenin gençlerinin hikâyesi gibi durur. Artık bir yazı ustası olan Halil’in geçmişe yaptığı bu yolculuk onun zamanı durdurma yollarından biri midir? Yoksa yaşadıklarını yazmak, hayata karşı duyduğu kaygı, yalnızlık ve köksüzlük hisleriyle baş etmenin bir yolu mudur? Aslında Halil karakteri için yazmanın kendisi yaşam anlamıdır ve kendi zaman tünelinin ,bu bölümündeki, yazısında söz hakkını sadece kendine vermeyerek bir denge yaratır. O dönem dost olduğu insanlar: Mustafa, Uğur; aşkın kıyısında yüzdüğü Hülya, aşk yaşadığı Pınar ile birbirlerine yazdıkları mektuplar, Halil’in yazdıkları ile paralel bir kurgu çerçevesinde birleşerek çok sesli, samimi, benzer duygulu kolektif bir ruhu yansıtan ve hikâyenin genç karakterlerinin yaşama sevinçlerinin bir türlü aşılamayan sosyolojik sorunların sert kayalıklarına çarpması ile yaşanmamış zamanların hüznünü bırakacaktır arkasında.

Amacı iyi insanları politikaya çekmek olan eğitim kurumundaki koordinatörlük görevi Halil karakterinin ilk resmi işidir.  Okulun sahibi olan kurmaca karakter Ahmet Bey dolayısı ile de Politika Okulu oldukça idealist olarak yansır. Önemli gazetecilerin, politikacıların ve hukukçuların ders verdiği bu eğitim kurumu uzun soluklu olabilecek midir? İdealler gerçeğe dönüşebilecek midir? Teori ve pratiğin örtüşmemesi sorunsalı aşılabilecek midir?

Halil karakteri okuldaki görevi esnasında tanıştığı Pınar karakterine aşık olur, karşılık bulan ancak zamanın bir kısıt olarak ilerlediği bu aşkın akıbeti ne olacaktır? Düşsel ile gerçeklik arasında uyumun olduğu yine de bir türlü örtüşemedikleri gerçeğine rağmen nasıl bir tat bırakacaktır arkasında bu aşk?

Aynı dönem Nergis karakteriyle tesadüften uzak bir şekilde dostluğu başlayan Halil’in sahte bir gizem yüklenen bu karakterle olan mektuplaşmaları da kurguya katıldığında hikâye olgunlaşır. Nergis karakteri hikâyede, Halil karakterinin okuldan sonra hayatına girenlerin hiç birine tesadüf diyemeyeceğimiz fikrine hizmet eder. Eserdeki bu yaklaşım gerçekle kurmacanın biri diğerinin etkisini düşürmeden hatta daha da artırarak birbiri içinde çözüldüğü izlenimi yaratır ve aklımıza romanları, bu kitabın da bir roman olduğunu getirir…

Politika Okulu bölümleri de tıpkı mektuplar ve içseslerden oluşan insan hikâyeleri gibi son derece çarpıcıdır ve önemli bir yer tutar eserde, samimi ve gerçekçi bir ton barındıran Politika Okulu izleği ile diğer hikâyenin finallerindeki benzeşimse okuru düşünmeye iter.

Bazen bir kazanın bazen bir yangının ya da yanılsamaları fark etmenin sallanmayı, eskimeyi, köhneleşmeyi, çürümeyi görmezden gelmeyi bırakmak için- bir uyarı olduğunu ancak bireylerin buna hazır olmadığı sürece yeniyi veya var olanı yeniden yapılandırmayı imkânsız kıldığını sessizce fısıldayan bir roman Bir Hüzün Sarkacı… İsmi ise, son paragrafındaki şu satırlarda yer alır : “…Biliyordum ki aşk, farklı farklı kılıklarda karşımıza çıkan garip bir duyguydu. Bazen sevgi, bazen kıskançlık, bazen merak, bazen acı ve bazen de nefret olarak karşımıza çıkıyordu. Ve aşk hangi kılığa giriyorsa, o kılık sizi sevinçle hüzün arasındaki sarkaçta dolaştırıyordu.”

PolitikYol'da yayınlanan yazılar her gün öğlen mailinizde!

Funda Çapar
Funda Çapar
Lisans eğitimini İnönü Üniversitesi Kimya Öğretmenliği bölümünde tamamladı. Üniversite yıllarında kitap, tiyatro, satranç ve çevre kulüplerindeydi. 1999-2006 yılları arasında İstanbul’da öğretmen olarak görev yaptı. Ardından on yıl özel bir şirkette proje yönetiminde çalıştı. Bu esnada Beykent Üniversitesi İnsan Kaynakları ve Örgütsel Değişim dalında Yüksek Lisans eğitimini tamamladı, ayrıca ICF onaylı ACTP belgeleri aldı. 2016 yılında profesyonel çalışma hayatını bırakarak edebi anlamda yazın ve okuma çalışmalarına dahil olmaya başladı. Roman, öykü ve tiyatro metinleri üzerine çalışmaktadır.
spot_img
PolitiYol Telegram'da
PolitikYol.com Podcast

GÜNÜN YAZILARI

SÖYLEŞİLER

SOSYAL MEDYA

13,609BeğenenlerBeğen
10,160TakipçilerTakip Et
56,305TakipçilerTakip Et
9,354AboneAbone Ol

GÜNDEM

ÇEVİRİLER

Bir Cevap Yazın

YAZARIN DİĞER YAZILARI